Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1854 E. 2020/60 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1854
KARAR NO : 2020/60
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/09/2018
NUMARASI : 2014/1285 Esas, 2018/905 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 14/01/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, dava dışı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı Yeşil Alan ve Tesisler Yapım Müdürlüğü’nün İstanbul genelindeki koru ve parkların yapım işi için dava dışı …San. Ve Tic. A.Ş ile anlaştığını, alt yüklenicisinin de davalı olduğunu, müvekkili …’ın sahibi olduğu … Şirketi ile davalı şirket arasında Fatih 50. Yıl Parkı elektrik işlerinin yapımı konusunda anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma gereği işlerin müvekkili tarafından eksiksiz yapılarak fatura düzenlenmesine rağmen ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı şirket aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında iddia olunduğu gibi bir eser sözleşmesi akdedilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının davalı taraf ile aralarında düzenlendiğini iddia ettiği sözleşmenin varlığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki mail yazışmalarında taraflar arasında ticari ilişkinin kurulduğunun belli olduğunu, mahkemece yemin delilinin yok sayıldığını ve davanın açılmasında taraflarına hiçbir kusur yükletilmesi mümkün olmadığı halde davalı lehine tazminat ve vekalet ücretine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dava, taraflar arasında yapıldığı iddia edilen eser sözleşmesi gereğince iş bedelinin ödenmemesi nedeniyle girişilen icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı taşeron, davalı ise alt yüklenicidir. Eser sözleşmelerinde işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici; iş bedelinin ödendiğini ise iş sahibi ispat etmek zorundadır. Davacı ile davalı şirket arasında eser sözleşmesi yapıldığı konusundaki ispat yükü davacı taraftadır. Davacı tarafça akdi ilişkinin varlığının ispati için yazılı delil sunulamamıştır. Delil listesinde açıkça “yemin” deliline dayanılmış olup, nitekim davacı akdi ilişkinin varlığının ispatı için yemin deliline, delil başlangıcı olarak e-mail yazışmalarına ve tanık beyanlarına dayanmıştır. Mahkemece 30/03/2016 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı gereğince davalı tarafa yemin teklif edilip edilmeyeceği hususlarında yazılı beyanda bulunmak üzere kesin süre verilmiş, davacı vekilince 23/12/2016 tarihli duruşmada davalı tarafa yemin teklif edileceği belirtildiğinden mahkemece 1 nolu ara karar gereğince yazılı yemin metninin hazırlanıp ibraz edilmesi için kesin süre verilmiş, 22/03/2017 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı gereğince de yemin metninin davalı şirkete ve şirket temsilcisine ayrı ayrı tebliğe çıkarılması yönünde karar tesis edilmiştir. 28/02/2018 tarihli celsede, yemin metninin davalı tarafa tebliğ edilmesine rağmen duruşmada hazır olmadıkları zapta geçilmiş, 13/09/2018 tarihli duruşmada ise davacının iddia ettiği üzere davalı ile aralarında sözleşme bulunup bulunmadığı konusunda davalı tarafa tebliğ edildiği belirtilen yemin metnine ilişkin olarak her hangi bir değerlendirme yapılmadan davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Oysa yemin metni davalı şirket temsilcisine 22/01/2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı şirket temsilcisi duruşmaya katılmadığı ve yemin etmediğinden davacı yanca ileri sürülen taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Bu nedenle, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, akdi ilişki ispatlanamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/09/2018 tarih, 2014/1285 Esas, 2018/905 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.