Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1794 E. 2019/1253 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1794
KARAR NO : 2019/1253
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2019
NUMARASI : 2019/954 D.iş, 2019/1010 Karar
DAVANIN KONUSU: İHTİYATİ TEDBİR
KARAR TARİHİ : 10/10/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkillerince teminat amaçlı olarak karşı tarafa bilgileri dilekçede yazılı bononun düzenlenerek verildiğini, karşı taraftan alacaklı olduklarını, söz konusu bononun iadesi ve borçlu olmadıklarının tespiti için arabulucuya başvurduklarını, karşı tarafın bonoyu icra takibine koyma tehlikesi bulunduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle talep konusu bononun icra takibine konulmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Mahkemece 04/07/2019 tarihli karar ile; “takip başlatılmadan önce ancak açılmış bir menfi tespit davasında mahkemece uygun görülmesi halinde icra takibinin durdurulması yönünde tedbir kararı verilebilir. Bunun dışında takip başlatılmadan önce menfi tespit davalarına ilişkin olarak tedbir kararı verilebileceği yönünde herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Somut olayda, tedbir isteyen tarafça karşı taraf aleyhine açılmış bir menfi tespit davasının bulunmadığı anlaşıldığından İİK’nın 72/2. maddesi kapsamında bir tedbir kararı verilemez. “gerekçesiyle “İhtiyati tedbir isteminin REDDİNE,” karar verildiği görülmüştür. Talep edenler vekili 18/07/2019 tarihli istinaf dilekçesi ile; “Öncelikle tedbire konu senedin iadesi talepli olarak İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/352 E. Sayılı dava dosyasıyla menfi tespit davası açtıklarını, mahkemece 19/06/2019 tarihinde menfi tespit davasının arabuluculuk dava şartına bağlı olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiğini, bunun üzerine İstanbul Arabuluculuk Bürosu’nun 2019/12122 Başvuru nosu ile arabulucuk bürosuna başvurduklarını ancak arabuluculuk görüşmelerinden bir sonuç çıkmadığını, bu sırada karşı tarafın senedi icraya koymaması için ihtiyati tedbir davası açtıklarını, bu değişik iş dosyasından da taleple ilgili olarak menfi tespit davası açılması gerektiğini gerekçesiyle ihtiyati tedbir taleplerinin reddi kararı verildiğini, verilen mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılması ve karşı tarafa verilen senedin icraya konulmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi için istinaf kanun yoluna başvurulduğu görülmüştür. İhtiyatı tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Kanun’un öngördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK’nın 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ise hakim, ihtiyati tedbire davanın her aşamasında karar verebilir.Somut uyuşmazlıkta, yerel mahkemece HMK 389.madde kapsamında ihtiyati tedbir talebinin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında inceleme yapılmadığı, menfi tespit davası yönünden inceleme yapıldığı dolayısıyla talep eden vekilinin ihtiyati tedbir talebi yönünden olumlu yada olumsuz bir karar verilmediği tespit edilmiştir. Hal böyle olunca, somut uyuşmazlıkta HMK 389.madde kapsamında ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı yönünde değerlendirme yapılması için tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Talep edenler vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2019 tarih, 2019/954 Esas, 2019/1010 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Talep edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Talep edenler tarafınca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.