Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1775 E. 2022/1435 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1775
KARAR NO: 2022/1435
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2017/383 Esas, 2019/726 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 13/09/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirketin, faaliyetleri kapsamında davalı banka ile 09/10/2013 tarihinde … Mobil Bankacılık ve … /Destek Sözleşmesini akdettiklerini, sözleşme kapsamındaki hizmetlerin karşılıklı olarak başarıyla tamamlandığını davalının bu defa söz konusu sözleşmesel ilişkilerin bir parçası olacak şekilde ancak farklı hizmet kapsamında … Mobil isimli uygulamanın cep telefonları ve mobil cihazlarda hayata geçirilmesi amacıyla yeni bir teklif sunduğunu, buna göre davalı banka, kendi yazılım uzmanlarının, analistlerinin, test uzmanlarının, proje yöneticisi ve proje ürün sahibinin bulunduğu, projenin süre, bütçe ve kaynak yönetiminin tamamen kendisinde olduğu bir takım yaratıp, bu takımın yöneteceği projeye; gerek banka ofisinde gerekse uzaktan hizmet verecek çalışan kaynağı tahsis etmek konusunda davacı şirketten talepte bulunduğunu, davacı şirketin yalnızca çalışan kaynağı vesilesiyle teknik destek vermeyi taahhüt ettiği ve davalının da bu şekilde onayladığı projeye davalı bankanın başladığını, davalının, kapsam zaman, bütçe ve çalışan kaynağı yönetiminden kaynaklanan aksaklıklar yaşadığını, bu nedenle müvekkili şirketten ek kaynak talebinde bulunduğunu, müvekkili şirketin söz konusu hizmetleride gerçekleştirip, hizmet karşılığında anlaşılan adam/gün bazındaki ücretlere ilişkin faturaları davalıya gönderdiğini, davalının, çalışan kaynağının tahsisi karşılığındaki efor bedellerini aylık olarak ödemeyi taahhüt etmesine rağmen hizmet bedelini ödemekten imtina ettiğini davalıya sözleşmeye uygun davranması konusunda süre veren Beyoğlu … Noterliği’nin … nolu 13/12/2016 tarihli ihtar gönderilmesine rağmen davalının, yükümlülüğünü yerine getirmeyeceğini belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; sözleşme kapsamındaki ödemeleri kapsayan 1.058.758,45 TL’nin zarar tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin imzalanan sözleşme ve protokol hükümlerine riayet etmediğini, davacı şirketin müvekkili banka ile başka bir şirketin anlaşmasına kadar hizmet vermeye devam etmesi gerektiğini, ancak davacının müvekkili bankaya başka bir şirketle anlaşması için makul süre vermediğini, fesih tarihinden itibaren hizmet vermediğini, müvekkili bankanın davacının sözleşme ve eki protokole aykırı davranışı nedeniyle zor durumda kaldığını, projenin tamamlanmamasında tüm kusurun davacı şirkete ait olduğunu, davacının aksi yöndeki beyanlarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının iddia ettiğinin aksine projede planların davacı şirketin çalışanları tarafından yapıldığını,davacının çalışanlarının verimsiz olmaları ve sürekli olarak devamsızlık yapmaları, işi aksatmaları nedeniyle projenin gerisinde kalındığını, çalışanların sıklıkla işi aksattıklarını, banka çalışanları ile tartışıp ekip içi uyumu bozduklarını, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği için müvekkili bankadan ücret ödenmesini talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; diğer hukuki ve cezai talep ve şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili banka aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 11/07/2019 tarihli karar ile, 1.058.758,45 TL nin dava tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, tarafların ticari defterlerine göre alacak borç bakiyesinin sıfır olduğu tespit edilmesine rağmen borç çıkarıldığını, davacı ile 28/04/2016 tarihli ek “…” kapsamında protokol imzalanmasına rağmen projeye ilişkin tüm sorumluluğun davalı bankaya ait olduğuna dair verilen mahkumiyet kararının yerinde olmadığını, banka tarafından “…”ne atanan proje yöneticisinin görevinin davacı şirket çalışanlarının proje süresine ve banka çalışma koşullarına riaeyet edip etmediğini denetlemek olduğunu ancak mahkemenin gerekçesinde “protokol kapsamında bütçe ve kaynak yönetiminin bankada olduğu, davacının proje kapsamında ve taahhüdü gereği bankaya çalışan desteği vererek projede yer aldığını, çalışanlarının iş programının ve yazılımın gerçekleşip gerçekleşmemesi sorumluğunun bankada olduğunun kabul edildiğini, davacının davaya konu projede çalışanlarınca sprint planları yapılmakta bu planların 2 haftalık döngüyü kapsadığı ve davacı çalışanlarınca bu döngüde hangi işlemleri tamamlayacaklarının öngörüldüğü süreç olduğu ve banka ile davacı arasındaki koordinasyonu sağlayan davalı personelinin davacı çalışanlarının sprintlerde planlanan işleri tamamlayıp tamamlamadıklarını kontrol etmek olduğunu, planlanan hedefin gerisinde kalındığını mail ile davacı şirkete bildirildiğini, taraflar arasındaki mail yazışmalarının incelenip değerlendirilmediğini, davacı çalışanlarının banka çalışma saatlerine uymayarak işi aksattıklarını, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının ücret talep edemeyeceğini, yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı yüklenici istinafa cevap dilekçesinde; davalı tarafın aradaki protokole rağmen sorumluluğun kendilerine yüklendiği, protokolden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediği, işin gecikmesinin davacı çalışanlarının düzenli çalışmamasından kaynaklandığını ileri sürdükleri bu hususların yerinde olmadığı, proje yönetiminde süre, kaynak ve kapsam özelinde protokolün 1.7. Maddesine göre bankanın sorumluluğunda olduğu, kendilerinin anahtar teslim proje yürütülmesi yerine çalışan kaynağı tahsisi temin ettiklerini ve yapılacak işler için de belirlenen ücretin aylık ve her ay sonu faturalandırılacağının kararlaştırıldığını, bu kapsamda yapılan işin eser sözleşmesi değil sözleşmeden kaynaklanan alacak olduğunu belirterek istinaf talebinin reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında ticari ilişki mevcut olup, 13/10/2013 tarihli … mobil yazılım bankacılık sözleşmesi’ne ek olarak 28/04/2016 tarihli … Mobil Uygulaması için (cep telefonu ve mobil cihazlara uygulama) çalışan kaynağa verildiği, 2016 yılında projeye başlandığı ancak sözleşme kapsamında kararlaştırılan ücret üzerinden belirlenen 1.058.758,45 TL’nin ödenmediği bu nedenle dava açıldığı, davanın konusunun 28/04/2016 tarihli sözleşme olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu alacakla ilgili davacı tarafından davalı bankaya 30/12/2016 tarihli 110.032,57 TL ve 11/01/2017 tarihli 791.591,71 TL bedeli 2 adet e-fatura gönderildiği, gönderilen faturalara davalı banka tarafından Kartal … Noterliğinin 27/01/2017 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesiyle itiraz edildiği, faturaların iade edildiği, davacı alacağına konu 157.134,17 TL tutarlı bedele ilişkin fatura düzenlenmediği, ayrıca düzenlenen faturaların da tarafların ticari defterlerine işlenmemiş olduğu tespit edilmiştir. Dosyada alınan ve karara esas teşkil eden 2. Bilirkişi raporunda, davacı tarafın 2014-2017 yılına ait ticari defterlerinin TTK’nın amir hükümlerine göre sahipleri lehine delil olma vasfına haiz olduğu, (Raporun 4.1. Maddesinde yapılan tespitler ile), davalı tarafın 2014-2017 yılına ait ticari defterlerinin TTK nın amir hükümlerine göre sahipleri lehine delil olma vasfına haiz olduğu, (Raporun 4.2. Maddesinde yapılan tespitler ile), dava konusu olan tazminat (sözleşmeden kaynaklanan) 1.058.758,45 TL alacak için davacı tarafından; 157.134,17 TL efor bedellerini içeren faturanın kesilmediği, 901.624,28 TL için iki fatura tanzim edildiği ancak davalıya gönderilen her iki fatura için davalı tarafından e-fatura sisteminde red işlemi yapıldığı, davacı ile davalının ticari defterlerindeki borç alacak ilişkisi her iki taraf ticari defterlerinde bakiyenin sıfır olduğu, tarafların ticari defterlerinde dava konusu faturaların kayıtlı olmadığı bu nedenle dava konusu alacağın ticari defterlere dayandırılamayacağı, 28.04.2016 tarihlinde taraflarca imza altına alınmış bulunan … Mobil Uygulama Ek protokolünün değişik maddelerinde projeyi gerçekleştirmek için yapılacak işler için Adam/Gün bedelleri olarak 1,250,00 TL + KDV belirlendiği, … Projesi kapsamında davacı tarafından davalıya kesilen faturalara da KDV Uygulama Genel Tebliği gereğince “faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak ihtiyaç duydukları iş gücünü, kendilerine hizmet akdi ile bağlı ücretli statüsünde hizmet erbabı çalıştırarak temin etmek yerine, alt işverenlerden veya bu alanda ya da başka alanlarda faaliyette bulunan diğer kişi, kurum, kuruluş veya organizasyonlardan temin etmektedirler” kapsamında değerlendirilerek 9/10 oranında KDV tevkifatı yapılarak davalı tarafça kabul edilerek diğer fatura bedellerinin ödendiği, davacı şirket, davalı banka ile 09.10.2013 tarihinde … Mobil Bankacılık ve … (Sözleşme’nin konusu, tek kullanımlık şifre üretme uygulaması) Yazılım Lisans ve Bakımı Destek Sözleşmesi imzaladığını, bu projenin tamamlanmasından sonra bakım sözleşmesinin eki olacak şekilde farklı bir hizmeti kapsayan … Mobil Uygulaması Ek Protokolünün imzalandığı, işbu Protokol kapsamında bütçe ve kaynak yönetimi davalı banka da olduğu, davacının proje kapsamında ve taahhüdü gereği davalıya çalışan desteği vererek proje de yer aldığının tespit edildiği belirtilmiştir. Davacı yüklenici şirket tarafından taraflar arasındaki sözleşme gereği davalı bankanın temin etmesi gereken çalışan kaynağının kendilerince sağlandığı, buna ilişikin fatura bedellerinin ödenmediğini belirterek 1.058.758,45 TL’nin tahsili istenmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Yerel mahkeme dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunu esas alarak davanın kabulüne karar vermiş ise de, gerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda gerekse mahkeme kararının gerekçesinde kabul kararına ilişkin hangi delillere dayanıldığı ve hangi sebeplerle davanın kabulüne karar verildiği belirtilmediği gibi tarafların delil listelerinde belirtilen ve davacının iddiasına konu çalıştırılan kişilere ilişkin delillerin toplanmadığı, taraflar arasındaki yazılşmalar, ihtarnameler çalışan kişilerin sayısı ve kimler olduğu, efor kayıtları, turnike kayıtları, çalışanlara yapılan ödemeler gibi hususların incelenip değerledirilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda belirtilen hususlardaki deliller toplandıktan sonra bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak söz konusu deliller değerlendirilip, sözleşmenin davacı tarafça 30/01/2017 tarihli ihtar ile feshedildiği de gözetilerek fesih tarihi itibariyle dava konusu edilen faturalar kapsamında çalışanlar için yapılan ödemeler belirlenip, bunların davalıdan talep edilip edilememeceği değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2019 tarih, 2017/383 Esas, 2019/726 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.