Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/176 E. 2021/1754 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/176
KARAR NO: 2021/1754
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2018
NUMARASI: 2017/1209 Esas, 2018/868 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının 01.11.2016 tarihinde müvekkiline 38×30 cm (13+33) cm ölçülerinde 5.000 ad. ve 24×22 cm (8+8) cm ölçülerinde 5.000 ad. nonwoven çanta sipariş ettiğini, davalının 24×22 cm (8+8) cm ölçülerinde 5.150 ad. çantayı 15.12.2016 tarihinde .. nolu sevk irsaliyesi ile teslim aldığını, 38 x30 cm (13+13) cm ölçülerinde çantalardan 300 ad. 24.11.2016 tarihli … nolu sevk irsaliyesi ile davalıya teslim edildiğini, ancak bu ürünlerden 4.500 adedin 16.12.2016 tarihli sevk irsaliyesi ile davalıya gönderilmesine rağmen, deposunda yer olmadığı gerekçesi ile teslim alınmadığını, ayrıca davalı şirket çalışanının sözlü olarak siparişin yanlış ölçülerde verildiğini söylediğini, yine davalı tarafından 16.12.2016 tarihinde 28 cm x 22 cm (11 + 1 l)cm ölçülerinde 5.000 ad. … çanta sipariş edildiğini, bu ürünlerin müvekkili tarafından 6.930 ad. olarak üretildiğini, bu ürünlerden 300 adedin 19.01.2017 tarihli … nolu sevk irsaliyesi ile davalıya teslim edildiğini, siparişe konu diğer ürünlerin ise yine davalı şirketin deposunda yer olmadığı gerekçesi ile teslim alınmadığını, tekrar tekrar aramalar neticesinde 20.06.2017 tarihinde ürünlerden 4.000 adedin … nolu sevk irsaliyesi ile davalı sirkelin adresine teslim edildiğini, kalan ürünlerin yine teslim alınmadığını, davalı şirketin 01.11.2016 ve 16.12.2016 tarihli siparişlerinden kalan ürünlerin 16.10.2017 tarihinde davalı adresine gönderildiğini, davalının yine ürünleri teslim almadığını, davalıya teslim edilen ürünlere karşılık düzenlenen 19.01.2017 tarihli 291,60 TL bedelli ve 20.06.2017 tarihli 3.888,00 TL bedelli faturaların ödenmediğini, davalının faturalara yasal süresi içerisinde itiraz etmediğini, davalının sipariş formlarında (-/+) %15 üretim tolerans oranı ver aldığını, 5.000 ad. siparişte +%15 5.750 ad. ürüne denk geldiğinden, davalının 01.11.2016 tarihli siparişinden kalan teslim almadığı 5.450 ad. 38×30 cm boyutundaki ve 16.12.2016 tarihli 28×22 cm siparişlerinden kalan teslim alınmayan 1.450 ad. ürün için davalı şirkete 20.10.2017 tarihli 9.061,20 TL bedelli e-faturanın kesilerek gönderildiğini, davalının kanuni süresi içerisinde faturaya itiraz etmediğini, müvekkilinin davalıya Beyoğlu … Noterliğinin 01.11.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek, faturası kesilen ancak teslim alınmayan malların teslim alınması ve toplam 13.240,80 TL borcun ödenmesini ihtaren bildirildiğini, davalının ürünleri teslim almadığı gibi müvekkiline olan borcu da ödemediğini, davalının itiraz etmediği 9.061,20 TL bedelli faturaya ilişkin olarak 31.10.2017 tarihli 9.061.20 TL bedelli iade faturasını keserek gönderdiğini, müvekkilinin 03.11.2017 tarihli ihtarname ile faturaya itiraz ettiğini ve iade ettiğini, bıınun üzerine davalının 10.11.2017 tarihli ihtarnameyi keşide ettiğini belirterek, davanın kabulü ile 13.240,80 TL alacağın doğum tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, 01.11.2016 tarihinde davacı şirketten 38×30 cm ölçülerinde 5.000 ad, … çanta sipariş ettiklerini, siparişlerin 25 gün içerisinde teslim edileceğinin bildirildiğini, davacının siparişin 300 adedini 24.11.2016 tarihinde … nolu sevk irsaliyesi ile teslim ettiğini, iddia edilenin aksine davacının taahhüt ettiği 25 gün içerisinde çantaları teslim etmediğini, müvekkilinin zarar ederek talebini başka yerden tedarik ettiğini, davacının müvekkilinin zararını tazmin etmek yerine kötü niyetli davranarak 5.450 ad. çanta ücretini faturalandırdığını, 16.12.2016 tarihinde davacı şirketten 28×22 cm ölçülerinde 5.000 ad nonwoven çanta sipariş ettiklerini, davacının 19.01.2016 tarihinde 300 ad. çanta teslim ettiğini, geri kalan 4.000 adedi 20.06.2017 tarihinde teslim ettiğini belirttiğini, ancak çanta teslim edilmediğini, … nolu sevk irsaliyesinde teslim alan ismi imzası olmadığını, davacının 4.000 ad. çantayı teslim etmediği halde 3.888.00 TL’lik faturayı yansıttığını, gerçeği yansıtmayan sevk tarihinin bile 25 günlük teslim taahhüdüne uymadığını ortaya koyduğunu, davacının bu siparişte %15 fazla ürettiğinden bahisle 1.450 ad. çantanın fiyatını da taraflarına faturalandığını, davacının teklif formunda yazan üretilen ürünler (-/+) %15 şeklinde üretilir ve faturalandırılır beyanından yola çıkarak, bu oranın tam olarak %15 ve artı yönde oluştuğunun kabul edilemeyeceğini, davacının üretilen malların %15 fazla olduğuna dair delil sunmadığını, davacının teklif formundaki 25 iş günlük süresine riayet etmediğinden müvekkilini zarara uğrattığını, siparişler zamanında gelmediği için yerine başka ürünler temin edildiğinden siparişlerin gönderilmemesinin karşı tarafa açıklandığını, faturalara itiraz edilmemesinin faturanın içeriğinin doğru olduğu sonucunu doğurduğunu, faturaya konu işin yapıldığını veya satım konusu malın teslim edildiğini göstermediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı ticari defterlerinde davalıdan olan alacak 13.240,80 TL, davalı ticari defterlerinde davacıya olan borç 4.179,60 TL ve ihtilaf konusu miktarın 9.061,20 TL olduğu, ihtilafın kaynağının davacının davalıya düzenlediği 20.10.2017 tarihli 9.061,20 TL bedelli faturanın davalı tarafından kabul edilmeyip, karşılığında iade faturası düzenlemesinden kaynaklandığı, davacı yanın bu fatura muhteviyatı ürünleri davalıya teslim etmediğini/teslim alınmadığını kabul ettiği, ancak sipariş üzerine üretilen bir ürün olduğu için davalıya fatura ettiğini ve dolayısıyla davalının teslim almasa da ürün bedeli kadar borçlu olduğunu iddia ettiği, davalının ise savunmalarında, verilen siparişlerin tesliminde gecikmeler olduğu için dava konusu ürünlerin teslim alınmadığı, faturayı kabul etmedikleri ve teslim almadıkları bir ürün için borçlu da olmayacakları savunmasında bulunduğu, bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere; davacının anlaşma süreleri içerisinde davalıya 300 ad. ve 400 ad. gibi cüzi miktarlarda çanta teslim ettiği, sonrasında ise teslim sürelerinde gecikmeler yaşandığı, ancak davacı teslimde temerrüde düşmekle birlikte, yine de davalının geç teslim edilen ürünleri kısmi olarak teslim aldığı, kalan ürünler için ise davalı yan tarafından geç teslimden dolayı sözleşmeden döndüğüne ilişkin herhangi bir ihtarname veya ihbarda bulunulmadığı, işbu nedenle davacının siparişin üretimini tamamlamış olduğu ve davalının da bu ürünleri kabul etmekten kaçınamayacağı, davalının sadece geç teslimden kaynaklı bir zararı varsa TBK md. 125 uyarınca tazminat talep edebileceği, bu hususun da iş bu davada dava konusu yapılmadığı göz önünde bulundurularak davacının davalıdan 13.240,80 TL alacaklı olduğu takdir ve sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacı elinde bulunan davaya konu ürünlerin teslimi koşulu ile 13.240,80 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, müvekkil şirketin zaten ürünleri davalıya teslim etmek için elinden geleni yaptığını, bu konuda ihtarname de keşide ettiğini ancak ürünlerin buna rağmen davalı tarafından teslim alınmak istenmediğini, müvekkilinin böyle bir alacağının olduğu sabit iken ve davalı açıkça ürünleri teslim almaktan imtina edip, temerrüde düşmüşken, davalının müvekkiline olan borcunun ürünlerin teslimi şartına bağlanmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararının düzeltilerek 13.240,80 TL’nin herhangi bir koşula bağlanmaksızın davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafında, davacı tarafın ürünleri teslim etme taahhüdünü yerine getirmediğini, taraflarına teslimi sağlanmayan ürünler için borçlu olarak adledilmelerinin mümkün olmadığını, davacı taraf … numaralı sevk irsaliyesini delil olarak göstermişse de irsaliye de açıkça görüldüğü gibi ne teslim edenin ne de teslim alanın isim kaşe imza vb kaydı olmadığını, bu haliyle davacının 4000 adet çantayı teslim etmediği halde 3.888,00 TL’lik faturayı taraflarına yansıttığını, davacı tarafın ürünleri teslimi koşulu ile 13.240,80 TL’nin taraflarınca ödenmesinin istenmesi kararının isabetli olmadığını, zamanında ihtiyaç duydukları ancak artık işlerine yaramayacak ürünlerin taraflarınca teslim alınması ve üstüne 13.240,80 TL’nin ödenmesinin hak kaybına ve zarara uğramalarına neden olacağını, karşı tarafın basiretli bir tacir gibi davranmadığını, gerekli özeni göstermediğini, iyi niyetli olmadığını belirterek, kararın istinaf yolu ile bozularak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacı tarafından davalıya … çanta satışı yapılmasına ilişkin eser sözleşmesi kapsamında bakiye 13.240,80 TL iş bedeli alacağının tahsili talebine ilişkindir. Davalı, davacının verilen siparişleri zamanında teslim etmediğini, bu yüzden davacıdan mal teslim alınmadığını, kalan siparişlerin başkasından temin edildiğini ve davacıya borcu olmadığını savunmuştur. Davalı iş sahibi tarafından davacı yükleniciye, 01.11.2016 tarihininde 38×30 cm ölçülerinde 5.000 adet ve 24×22 cm ölçülerinde 5.000 adet … çanta sipariş edildiği, bu siparişe konu 24×22 cm ölçülerinde 5.150 adet çantanın 15.12.2016 tarihinde, 38×30 cm ölçülerinde 300 adet çantanın 24.11.2016 tarihinde davalıya teslim edildiği, 16.12.2016 tarihinde ise 28×22 cm ölçülerinde 5.000 adet … çanta sipariş edildiği, bu siparişe konu 300 adet çantanın 19.01.2017 tarihinde davalıya teslim edildiği hususlarında taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. İncelenen taraf defter kayıtlarına göre de, davacı tarafından bu ilişki kapsamında düzenlenen 24/11/2016 tarihli 788,40 TL, 15/12/2016 tarihli 4727,70 TL, 19/01/2017 tarihli 291,60 TL ve 20/06/2017 tarihli 3.888,00 TL bedelli olmak üzere toplam 9.695,70 TL’lik 4 adet fatura davalı defterlerine itirazsız olarak kaydedilmiş, davalı tarafça da bunlara karşılık olarak toplam 5.516,10 TL ödeme yapılmış olup, buna göre bakiye iş bedeli borcu 4.179,60 TL’dir. Taraflar arasındaki ihtilaf, davalı tarafça kabul edilmeyen 20/06/2017 tarihli 3.888,00 TL bedelli faturaya konu, … nolu sevk irsaliyesi ile davalıya teslim edilmiş gözüken 4.000 adet çantanın davalıya teslim edilmiş kabul edilip edilemeyeceği, bu kapsamda davalının bu fatura bedelinden de sorumlu tutulup tutulamayacağı, ayrıca bunun haricinde her iki siparişe konu kalan çantaların davalıya gönderilmesine rağmen, deposunda yer olmadığı gerekçesi ile teslim almaktan kaçınılıp kaçınılmadığı, davalı şirketin yanlış ölçülerde sipariş verip vermediği, bu kapsamda kalan çantaların teslim edilmelerinin davalının mı yoksa davacının mı temerrütü nedeniyle geciktiği, davacı tarafın kalan çantalara ilişkin düzenlediği 20/10/2017 tarihli 9.061,20 TL bedelli faturadan davalının sorumlu olup olmadığı hususlarına ilişkindir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/3890 Esas ve 2018/368 Karar sayılı, 2016/4742 Esas, 2018/652 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi olduğu sabit ise, itiraz edilmeksizin ticari defterlere kaydedilen faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılır. Bu nedenle davalı vekilinin bu faturaya konu 9576 nolu sevk irsaliyesine yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Ancak davacı tarafın kalan çantalara ilişkin düzenlediği 20/10/2017 tarihli 9.061,20 TL bedelli fatura bakımından durum farklılık arz etmektedir. Bu fatura e-fatura olarak ve temel fatura sistemine göre düzenlendiğinden davalı defter sistemine online olarak düşmüş, davalı tarafça buna ilişkin olarak 8 gün geçtikten sonra 31/10/2017 tarihinde aynı usule göre iade faturası düzenlenmiş ise de, bizzat davacı tarafça bu faturaya konu ürünlerin davalıya teslim edilmediği (davalının teslim almadığı) kabul edilmekte olunduğundan bu fatura bakımından, söz konusu kalan çantaların davalıya teslimi için siparişte yazılı olana sürede teslim teklifinde bulunulduğu, buna rağmen davalı tarafça teslim alınmaktan kaçınıldığı, davalı şirketin yanlış ölçülerde sipariş vermesi nedeniyle sürecin uzadığı hususlarının davacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından bu iddiasının ispatına ilişkin olarak sunulan 4.500 adet çanta konulu 16/12/2016 tarihli … nolu ve 5.100 adet çanta konulu 16/10/2017 tarihli … nolu irsaliyeler de davalı adına bir imza bulunmamaktadır. Kaldı ki 16/10/2017 tarihli irsaliye ilk siparişten 1 yıl, ikinci siparişten ise 10 ay 15 gün sonraki bir tarihe ilişkindir. Davalı tarafça davacının ürünleri zamanında teslim etmemesi nedeniyle 28/02/2017 tarihinde gönderilen e-mail ile kalan siparişlerin getirilmemesi belirtilerek sözleşmeden dönülmüştür. Davacının bu tarihten önce davalıya teslim için hazır olan ürünler bulunduğuna, davalı deposunda yer olmadığı için teslimi yapamadıklarına dair bir bildirimi olmamıştır. İlk olarak 28/02/2017 tarihinde “stokta bekleyen çantalarınız yarın sevk edilecektir” şeklinde e-mail gönderilmiştir. Bu tarih ilk siparişten 3 ay 27 gün, ikinci siparişten ise 2 ay 12 gün sonradır. Buna göre, davacı tarafça sunulan mevcut delillerle 20/10/2017 tarihli 9.061,20 TL bedelli fatura bakımından, söz konusu kalan çantaların davalıya teslimi için siparişte yazılı olana sürede teslim teklifinde bulunulduğu, buna rağmen davalı tarafça teslim alınmaktan kaçınıldığı, davalı şirketin yanlış ölçülerde sipariş vermesi nedeniyle sürecin uzadığı hususları ispat edilememiş durumdadır. Ancak dava dilekçesinde açık bir şekilde yemin deliline de dayanılmış olunduğundan, davacı tarafa bu hususta davalıya yemin teklif etmek hakkını kullanmak isteyip istemediği hatırlatılmak suretiyle neticesinde göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı olan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, kaldırma gerekçesine göre davalı tarafın sair istinaf itirazları ile davacı tarafın istinaf itirazı bu aşamada ayrıca değerlendirilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı ekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2018 tarih, 2017/1209 Esas, 2018/868 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Taraflarca tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.