Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1658 E. 2021/1071 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1658
KARAR NO : 2021/1071
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2018/1039 Esas, 2019/803 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 01/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili, davalı şirketin 03/07/2018- 05/07/2018 tarihleri arasında düzen … fuarında ürünlerinin sergilenmesi ve fuar alanında kendisine ayrılan alanın dekorasyonu için müvekkilden 90.057,60 TL tutarlı 13/06/2018 tarih ve 322114 sıra nolu, 14.927,00 TL tutarlı 29/06/2018 tarih ve … sıra nolu, 8.260,00 TL tutarlı 02/07/2018 tarih ve … sıra nolu faturalarda ayrıntılı olarak gösterilen malları satın aldığını, faturalarda gösterilen malların yine 13/06/2018 ve 29/06/2018 tarihlerine davalı şirketin mimarı … tarafından imzalanan Montaj Sahası Durum ve Uygulama Tutanaklarımdan görüleceği üzere sayımı ve kalite kontrolü yapılarak teslim alındığını, davalı şirketin Almanya’daki Fuar’da müvekkilden kaynaklı herhangi bir sorun yaşamaksızın ürünlerin tanıtımını gerçekleştirdiğini ve sosyal medya hesaplannda Fuar’ın sorunsuz olarak geçtiğine ilişkin paylaşımlarda bulunduğunu, sosyal medya paylaşımlarının “Lufian” kullanıcı adı ile yapıldığını ve bu kullanıcı adı üzerinden yapılan sosyal medya paylaşımlarının davacı … de kapsadığını, davalı şirketin davaya konu faturaları kapsar nitelikte BA-BS Mutabakat Mektupları gönderdiğini ve tarafların Mutabakat Mektuplan’nda yazılı bakiyelerde mutabık kaldıklarını, buna rağmen davalı şirketçe hiçbir ödeme yapılmadığını, davalı şirketin Beyoğlu …. Noterliği’nin 24/09/2018 tarih ve … yevmiye numaralı cevabı ihtarnamesiyle malların hiç teslim edilmediği veya ayıplı olduğu gerekçesiyle ödeme yapmayı reddettiğini ve iade faturaları düzenlendiğini ancak bu faturaların müvekkilince kabul edilmediğini, malların davacı şirketçe sayımı ve kalite kontrolü sağlanarak teslim alındığını, müvekkilinin verdiği hizmetin karşılığı olan faturaların kesim tarihinden 3 ay kadar bir süre sonra düzenlenen iade faturalarının TTK m.21/2 karşısında hiçbir hükmünün bulunmadığını, ayrıca mallann ayıplı ve eksik olduğu iddiasının hiçbir gerçekliğinin olmadığını, davalı şirketin 20/07/2018 ve 24/09/2018 tarihinde müvekkiline BA-BS Mutabakatı göndererek borcun varlığını ikrar ettiğini belirterek, söz konusu faturalara dayalı olarak başlatmış oldukları icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili şirketin 03/07/2018-05/07/2018 tarihleri arasında düzenlemiş olan Panoroma Berlin Fuarı’nda tekstil ürünlerinin şık bir şekilde sergilenmesi amacıyla fuar alanında kendisine ayrılan bölgenin dekorasyonu için davacı ile anlaştığını, sipariş verilen malların davacı tarafça fuar alanına gönderildiğini, teslim gününde Kalite Kontrol tutanağının içerisindeki metnin müvekkili şirket çalışanı …l tarafından aceleyle ve okumasına imkan tanınmadan imzalandığını, sonrasında kurulum yapılacağı zamanda ürün ve hizmetlerin eksik ve ayıplı olduklarının tespit edildiğini, mallara ilişkin ayıpların davacının bu ürünlerin kurulumundan sorumlu kendi personelleri tarafından da farkedildiğini, bu durum üzerine davacı şirketin ortağı ile görüşmeler yapılıp ayıplara ilişkin fotoğraflar gönderildiğini ve konu hakkında kendilerinin de bilgilendirildiğini, telefon görüşmesinde müvekkili şirketin, davacı şirket ortağı tarafından teskin edildiğini ve durumun düzeltileceğinin belirtildiğini, müvekkil şirketin de davacının söylemlerine güvendiğini ve yasal herhangi bir bildirimde bulunmadığını, fakat müvekkili şirkete ayıplı ürünlerin yerine geçecek herhangi bir yeni ürün veya ayıplı ürünleri düzeltmeye yönelik bir montaj ekibi gönderilmediğini, bunun üzerine müvekkilinin eli mahkum bu ayıplı ürünleri kullanmak durumunda kaldığını, fuar gerçekleştikten sonra davacının müvekkili şirket ile görüşmeler yaparak fatura tutarının çok daha az bir tutarını talep edeceğini bildirdiğini ancak daha sonra bundan vazgeçtiğini, bunun üzerine gönderilmiş olan faturalara karşılık 07/09/2018 tarihinde …, … ve … nolu 3 adet ayrı iade faturası düzenleyerek davacı şirkete gönderildiğini, davacı şirketin 11/09/2018 tarihli ihtarname ile bu iade faturalarını kabul etmediklerini ve ödemeler 7 (yedi) gün içerisinde yapılmaz ise yasal yollara başvurulacaklarını bildirmesi üzerine, müvekkili şirketin 24/09/2018 tarihli ihtarname ile kendilerine hiç teslim edilmemiş ürünlerin ve ayıplı malların olduğunu tekrar belirterek bunlara ilişkin ödeme yapmayacağını belirttiğini, müvekkili şirketin davacı tarafından gösterilen iyi niyete güvenerek faturaya yasal süresi içerisinde itirazda bulunmamasının davacı şirketin sözleşme edimini eksiksiz yerine getirdiğine ilişkin bir karine olarak kabul edilemeyeceğini, sosyal medya paylaşımlarının delil niteliğine haiz olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davalının fuarda ürünlerinin sergilenmesi ve fuar alanında kendisine ayrılan alanın dekorasyonu için davacıdan dava konusu faturalara konu ürünleri satın aldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, davacının düzenlediği dava konusu faturaların itiraz edilmeden davalı defterlerine kaydedildikleri ve davacının sunduğu mutabakat mektuplarında dava konusu faturaların bulunduğu, davalı tarafından faturaların defterlerine işlenmesinden sonra iki adet toplamda 104.984,20 TL tutarındaki iade faturasının düzenlendiği ve ayıp ve eksik teslim iddiasında bulunulduğu, davalının davacıdan aldığı ürünleri söz konusu fuarda kullandığının sabit olduğu, ürünlerdeki ayıbın ve eksik teslimatın davalı çalışanlarınca farkedildiğinin davalının beyanı olduğu, bu durumda ürünlerin açık ayıplı olduğunun değerlendirilebileceği, davacı tarafça her ne kadar davalıya bu konu da ihbarda bulunulduğu, hatta davalı ile fatura tutarının çok daha az bir tutarını talep edeceği konusunda anlaşma sağlandığı ileri sürülmüşse de, ayıp ihbarı ile ilgili olarak TTK 23/c ve BK 223 maddelerine göre ayıbın şekli ve süresine ilişkin hükümlerinin olayda uygulanması gerektiği, davalı yanca ayıba bağlı haklardan yararlanmak için önce ayıbın varlığının, sonra ise süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunun kanıtlaması gerektiği, bu konuda usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulduğunu kanıtlayan delil sunulmadığından davalının ayıba bağlı haklardan faydalanamayacağı, buna göre davalının davacıya düzenlediği iade faturalarının yerinde olmadığı, alacak faturaya dayalı olup likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe davalının itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağın % 20’si oranında 23.332,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinafında, usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulduğunu kanıtlayan delil sunulmadığına dair gerekçenin dosya münderecatı ile uyumlu olmadığını, dava konusu olayda da davacının yegâne yükümlülüğünün ürünleri teslim etmek değil aynı zamanda montajını gerçekleştirmek olduğunu, montaj bedeline ilişkin 02/07/2018 tarihli faturanın da işbu hususu ispatladığını, dolayısıyla işin teslim edilebileceği en erken tarihin 02/07/2018 olduğunu ve gerek TBK. m.474 gerekse de TTK. m.23/1-c uyarınca 06/07/2018 tarihinde “Whatsapp” üzerinden doğrudan davacı şirket yetkilisi … yapılan bildirimlerin süresinde ve usulüne uygun yapılmış ayıp ihbarı niteliğinde olduğunu, bu ihbarların ve ihbarlarda belirtilen ayıpların işbu yazışmalarda da açıkça görüleceği üzere davacı tarafça da ikrar edildiğini, 02/07/2018 tarihli 322136 seri nolu 8.260,00 TL tutarlı montaj faturasına ilişkin herhangi bir Kalite Kontrol Tutanağı’nın bulunmamasının da işin ayıplı olduğunu ve bu nedenle bir kalite kontrol tutanağının düzenlenmediğini ispat ettiğini, ayrıca ayıp ihbarının varlığının cevap dilekçesinde dayanılmış olan tanık deliliyle de ispatının mümkün olduğunu, bu nedenlerle söz konusu ayıplı ürünlerin davacı şirketin çalışanları tarafından montajlanmış bir şekilde halen Almanya’daki fuarda bulunması sebebiyle bu ürünlerin ayıplarının tespiti için bir bilirkişi tayin edilmesi veya objektif bir denetim kuruluşu tarafından bu ürünlerin tetkikinin yapılması sonucunda hüküm kurulması gerektiğini, takipte talep edilen asıl alacak miktarı, takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarları hariç 113.244,60 TL olmasına rağmen davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 17/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olduğu görünen miktarın 106.445,20 TL olduğunun tespit edildiğini, buna rağmen 7.000,00 TL civarında fazla talepte bulunduğunu, bu durum bilirkişi raporu ile tespit edilmişken ilk derece mahkemesi tarafından kurulan takibin devamına ve %20 icra inkâr tazminatı ödenmesine dair hükmün hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin, davacı tarafından gösterilen sözde iyi niyete güvenerek faturaya yasal süresi içerisinde itirazda bulunmamasının, davacı şirketin sözleşme edimini eksiksiz yerine getirdiğine ilişkin bir karine olarak kabul edilemeyeceğini, takip tarihi itibariyle müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığı yönündeki iddialarının lehlerine delil teşkil eden ticari defter ve kayıtları kapsamında ispat edilmiş olduğundan haksız davanın reddi gerektiğini, bilirkişi raporunda ayıp hususu irdelenmediği gibi iade faturası düzenledikleri takip konusu faturaların hali hazırda alacak kalemi olarak gösterilmiş olmasının kabul edilebilir bulunmadığını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 2017/897 Esas, 2018/808 Karar ve 08/06/2018 tarihli ilamında da belirtildiği üzere, ayıplı hizmetin takip konusu faturaların hangi miktarına tekabül ettiğinin saptanması gerekmekte iken, işbu hususu göz ardı eden bilirkişi raporunun esas alınamayacağını belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı iş sahibi, davacı ise yüklenicidir.Davacı yüklenici şirket tarafından davalı iş sahibi şirketin 03/07/2018 – 05/07/2018 tarihleri arasında Panoroma Berlin Fuarındaki, 07/07/2018 – 09/07/2018 tarihleri arasında ise Düselldorf şehirindeki Showroomdaki ürünlerinin sergilenmesi için dekorasyon işlerinin yapılması ve bunların fuar ve showroom alanlarında montajlarının yapılması için sözlü olarak anlaşmaya varılmış, bu kapsamda dekorasyon ürünleri davacı tarafından Türkiye’de davalıya teslim edilmiş, davalı tarafından bunların yurtdışına nakledilmeleri sonrasında yine davacı tarafça bunların fuar ve showroomlardaki montaj işlemleri tamamlanmıştır. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi, sözleşmeye konu ürünlerin davalıya teslim edildiği ve iş bedeli hususları ihtilaf konusu değildir. Taraflar arasındaki ihtilaf, davacı tarafından yapılan dekorasyon ürünlerinde açık ve gizli ayıp bulunup bulunmadığı, eğer var ise davalı iş sahibinin muayene ve ihbar yükümlülüğünün süresinde ve usulüne uygun olarak yerine getirip getirmediği, bu kapsamda davacının davaya konu 3 adet fatura nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, davacı tarafça sunulan mutabakat mektuplarının davalının ayıplı ifa savunmasını ileri sürmesine mani olup olmayacağı hususlarına ilişkindir.Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, dosyaya sunulan belgelere göre, 03/07/2018 – 05/07/2018 tarihli Berlin Fuarına ilişkin ürünler 13/06/2018 tarihli montaj sahası durum ve uygulama tutanağı ile davalı firma yetkilisi … gerekli kontrolleri yapılarak teslim edilmiş, 07/07/2018 – 09/07/2018 tarihli Düselldorf Showroomuna ilişkin ürünler 29/06/2018 tarihli montaj sahası durum ve uygulama tutanağı ile davalı firma yetkilisi …e gerekli kontrolleri yapılarak teslim edilmiş, bu ürünler davalı iş sahibi tarafından ilgi fuar ve showroom alanına nakledildikten sonra davacı yüklenici tarafından oralarda montaj işlemleri yerine getirilmiştir. Davaya konu 3 faturadan birisi olan 02/07/2018 tarihli 322136 sıra nolu fatura “Düselldorf showroom mont” açıklamasını içermekte olup, davacı tarafça bu faturanın montaja ilişkin olduğu belirtilmektedir. Davacı tarafça sunulan 13/06/2018 ve 29/06/2018 tarihli montaj sahası durum ve uygulama tutanaklarında yer alan fatura bilgilerinden açıkça anlaşılacağı üzere, davaya konu diğer iki faturadan 29/06/2018 tarih ve … sıra nolu olan Düselldorf showroomuna 13/06/2018 tarih ve … sıra numaralı olan ise Berlin fuarına ilişkin bulunmaktadır.Davalı tarafça ayıp ihbarına ilişkin olarak sunulan whatsapp yazışmaları incelendiğinde, ilk olarak 06/07/2018 tarihinde davacı yükleniciye ürünlerdeki ayıplara dair bildirimde bulunulduğu, sonrasında 07/07/2018 tarihinde de başkaca ayıp bildirimlerinde bulunulmuş olduğu açıkça görülmektedir. Bu ayıp ihbarı tarihi ile davaya konu faturaların ve fuarların tarihleri göz önünde bulundurulduğunda davalı tarafından yapılan ayıp ihbarının süresinde olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere, eser sözleşmesine ilişkin ayıp ihbarlarının her türlü delille ispat edilmesi mümkün bulunduğundan, mahkemece davalının davaya konu faturalara ilişkin ürünlere dair süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunduğu kabul edilerek, ürünlerde ayıp bulunup bulunmadığının dosyaya sunulup fotoğraflar, diğer deliller ve davalı vekilinin ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair talebi değerlendirilmek suretiyle belirlenmesi, varsa bunların açık mı gizli mi ayıp olduklarının, bu ayıpların ürünleri kabul edilemeyecek derecede kusurlu hale getirip getirmediklerinin, böyle bir durum yoksa bu ayıplar nedeniyle davacının iş bedeli alacağından ne miktarda bir nefaset kesintisi yapılması gerektiğinin belirlenmesi ve neticesine göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olan gerekçeyle sadece davalı tarafın 24/09/2018 tarihli ayıp ihtarı dikkate alınarak süresinde bir ayıp ihbarının yapılmadığı kabul edilerek davanın kabulüne dair hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2019 tarih, 2018/1039 Esas, 2019/803 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.