Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1648 E. 2019/1302 K. 15.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1648
KARAR NO : 2019/1302
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2019
NUMARASI : 2014/914 Esas, 2019/638 Karar
DAVANIN KONUSU: ALACAK
KARAR TARİHİ : 15/10/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dilekçe ve beyanlarında özetle; davalı şirketin Irak’ın Barzan kasabasının şehir planlaması için açılan ihaleyi kazanmasından sonra bölgesel Kürt yönetimi ile 24/11/2008 tarihinde sözleşme imzaladığını ve işi üstlendiğini; davalının anılan sözleşme ile “Barzan Şehri için master plan” adı verilen bir proje ismi altında şehir master planlaması Metodolojisi aşamalarını gerçekleştirme yükümlülüğü altına girdiğini; iş sahibinin Irak bölgesel idaresi olduğunu, davalı tarafından bu iş üstlenildikten sonra davalı ile müvekkili arasında 01/12/2018 tarihinde proje hizmet sözleşmesi imzalandığını; anılan sözleşmede davalımızın iş veren, davacı müvekkilinin ise proje yüklenicisi olduğunu; sözleşme gereğince Barzan Kasabası için müvekkilince bir master plan hazırlanacağını, bunun idare tarafından onaylanması halinde müvekkilinin 100.000 USD bedele hak kazanacağının kararlaştırıldığını; müvekkilinin … Şehrinin master planını hazırladığını, davalıya verdiğini, bölgesel idare tarafından da bu planın kabul edildiğini, davalı tarafından da müvekkiline bu çerçevede 100.000 USD’nin ödendiğini; taraflar arasında bu şekilde ticari ilşkinin başladığını, bunun üzerine davalının aynı bölgesel idareden bu kezde … olmak üzere toplam 5 kasabanın daha master planının yapılması için açılan ihaleyi kazandığını; ihaleleri kazanan davalının yine müvekkiline başvurarak müvekkilinden bu şehirler içinde master plan hazırlamasını istediğini, taraflar arasında daha önce gerçekleşen ve yukarıda izah edilen ilişkiye güvenen müvekkilinin bu beş şehir için davalı ile ayrı bir sözleşme imzalamadığını; tarafların her bir master plan için yine önceki gibi 100.000 USD’ye anlaştıklarını; müvekkilince bu beş master planında hazırlandığını, davalıya teslim edildiğini; davalınında bunları kullanıp, uyguladığını; müvekkiline de bu planlar için toplam 192.000 USD ödediğini ancak kalan 308.000 USD’yi ödemediğini; taraflar arasında yapılan görüşmelerden de bir sonuç alınamadığını belirterek; 308.000 USD’nin fiili ödeme tarihindeki karşılığının T.C. Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca belirlenecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ve beyanlarında özetle; davacı ile Barzan Kasabasının master planı için anlaştıklarını, sözleşme imzaladıklarını, davacınında anlattığı gibi o master planının davacı tarafından hazırlandığını, üçretininde ödendiğini; ancak davacının iddia ettiği diğer beş şehrin master planlarının davacı tarafından hazırlanmadığını; zaten buna ait aralarında bir sözleşmede bulunmadığını; müvekkilince gerçekten davacıya bu beş şehrin master planları çerçevesinde 192.000 USD’nin ödendiğini ancak bu bedelin “danışmanlık ücreti” olduğunu; davacıdan bu 5 Master Planı yönünden sadece danışmanlık hizmeti alındığını; bu beş master planı hazırlanırken davacı ile birlikte 6 adet daha danışmanlardan hizmet alındığını; onlarada ödeme yapıldığını; davacının vermiş bulunduğu danışmanlık hizmeti karşılığında ücretini aldığını, başkaca bir alacağının bulunmadığını, zaten sonradan alınan beş şehrin master planlarının davacının bilgi ve tecrübesi ile hazırlanmasının mümkün olmadığını, daha farklı projeler olduğunu, alınan danışmanlık hizmetlerinden sonra o planların bizzat davalı müvekkili tarafından hazırlandığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 23/05/2019 tarihli karar ile; “DAVANIN KABULÜNE, 308.000 USD’nin dava tarihinden tahsil tarihine kadar devlet bankalarının USD üzerinden mevduatlara verdiği yıllık en yüksek mevduat faizi uygulanmak suretiyle ve fiili ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Davalı-iş sahibi vekili 02/07/2019 tarihli istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirketin yüklenicisi olduğu 5 şehrin master planlarının hazırlanmasında davacının sadece müvekkili şirkete danışmanlık hizmeti verdiğini, davacı dahil olmak üzere tüm danışmanların ve çalışanların havuz olarak adlandırılan bilgi ve belgelerin aktarıldığı bir sisteme ulaşabilme yetkisinin gayet olağan ve alışagelmiş bir durum olup, yaygın bir şekilde şirketlerde uygulandığını, şehir planlama uzmanı olan ve müvekkili şirketle daha önce iş yapmış olan davacının bu belgelere uluşmasına izin verilmesinin basiretsizlik olarak değerlendirilmesi ve sırf bu kanaat hasıl olduğundan davacı lehine 308.000-USD’nin faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi yönündeki mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ve müvekkili şirketin yüklendiği 5 şehir projesinde müvekkili şirkete danışmanlık yapan davacının işini yarım bırakması ve Irak’ı terk etmesinden sonra yaklaşık 2 yıl süre boyunca Irak yönetiminde ilgili belediyeler tarafından planlara bir çok ilave ve değişiklik önerileri getirildiğini, bunların tamamının müvekkili şirket tarafından yapıldığını, bu eksiklikler tamamlandıktan sonra işin bitmiş olduğuna yönelik kabulün Irak Hükumeti tarafından tasdik edildiğini, yaklaşık bu 2 yıllık süre zarfında sırf bu tasdiklerin alınabilmesi için müvekkili şirket tarafından harcanan tutarın minimum 200.000-USD tutarında olduğunu, bilirkişilerin davacıyı bir nevi yüklenici olarak kabul edip hesaplama yaptıkları halde müvekkili şirketin yapmış olduğu 200.000-USD harcamanın bilirkişiler tarafından hiç nazara alınmadığını ve mahkemece de bu hususun dikkate alınmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dosya kapsamından; davalı şirket ile dava dışı … arasında … imzalanarak 4 aylık süre içerisinde onaya sunulmasının kararlaştırıldığı, iş bedelinin 240.000-USD olduğu, bu ana sözleşme kapsamında davacı ile davalı arasında 01/12/2008 tarihinde Barzan kasabası için master plan yapılması ve bunun idarece onaylanması işi kapsamında sözleşme imzalandığı, 24/11/2008 tarihinden başlamak üzere toplam 90 gün içinde işlerin noksansız tamamlanması ve iş bedelinin 100.000-USD olmasının kararlaştırıldığı, ödeme aşamalarının hükme bağlandığı, davacının iş bu dava dosyasına konu uyuşmazlık bağlamında anılan sözleşmeye paralel fiili kararlaştırma bulunduğunun iddia edildiği, bu kapsamda davalı şirket ile Kürdistan Bölgesel Hükümeti Belediyeler Bakanlığı arasında 01/07/2009 tarihinde … PROJESİ imzalandığı, bu sözleşme uyarınca 08/07/2009 tarihinden başlamak üzere 240 gün içerisinde işin tamamlanmasının kararlaştırıldığı ve davalı şirket tarafından projenin tamamlanarak Kürdistan Bölgesel Hükümeti Belediyeler Bakanlığı’na sunulduğu ve davanın konusunun da bu projeden kaynaklı hak ediş bedeline ilişkin olduğu hususları sabittir.Taraflar arasındaki ihtilaf; davalı şirket ile Kürdistan Bölgesel Hükümeti Belediyeler Bakanlığı arasında imzalanan 01/07/2009 tarihli projede davacının alt yüklenici mi yoksa danışman olarak mı görev yaptığı hususunda toplanmaktadır. Taraflar arasında gerek danışmanlık gerekse alt yüklenici kapsamında yazılı bir sözleşme bulunmadığı tarafların kabulündedir. Davalı şirket, davacının sadece şehir planlama ve organizasyon hususunda davalıya danışmanlık hizmeti vermesine ilişkin taraflar arasında bir uzlaşma olduğunu ve bunun karşılığında da davacıya 192.000-USD ödeme yapıldığını savunmaktadır. Davacı ise projenin alt yüklenicisi olduğunu iddia etmektedir. O halde, dava konusu uyuşmazlık bakımından taraflar arasında bulunduğu sabit olan sözleşme ilişkisinin nitelendirilmesi önem taşımaktadır. Eser sözleşmesinde aradaki ilişkiyi ve sözleşmeyi ispat yükü eser sahibinde, eserin bedelinin ödendiği yönündeki ispat yükü ise iş sahibindedir. Bu itibarla somut olayda; taraflar arasında davacının iddia ettiği şekilde sözleşme yapıldığı hususundaki ispat yükü davacı taraftadır. Davacı bu kapsamda dosyaya yazılı bir delil ibraz edememiştir.HMK 202/2. Maddesinde “DELİL BAŞLANGICI”, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veye gönderilmiş belgedir denilmek suretiyle ispat kuvvetine haiz ,senetle ispat zorunluluğunun istisnasını oluşturan bir belge olarak kabul edilmiştir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşme imzalanmamakla birlikte Barzan kasabasına ilişkin olarak imzalanan önceki sözleşme hükümleri çerçevesinde 5 kasabanın master planı işinin hazırlanmasına ilişkin olarak taraflar arasında yeni bir sözleşme kurulmuş olduğunu ortaya koyan HMK 202.madde anlamında yazılı delil başlangıcı niteliği taşıyan e-mailler dosya içerisinde mevcuttur. Nitekim dosya içerisinde mevcut davacı tarafından delil olarak ibraz edilen e-maillerin incelenmesinde; -Şirket çalışanı … tarafından davacının hesabına gönderilen 26/09/2011 tarihli 09.51 saatli e-mail de “… hanım merhaba. Sizin hesabınızı Irak ve Merkez muhasebemizden istedim. Buna göre önümüzdeki hafta size tekrar bir miktar daha ödeme yapılacak. Böylece aldığımız oranda olmasa da ona yakın bir ödemeyi almış olacaksınız. …siz 3.hakedişte sözleşmeye göre almanız gereken oranı yakalayacaksınız ancak tüm sözleşme bedelini alsak dahi bu işte çok önemli oranda zarardayız…” şeklinde, 26/09/2011 tarihli 15.48 saatli e-mailde; ” necdet bey merhaba. Sözleşmede ödemelerle ilgili herhangi bir madde yok. Bununla ilgili de kesin birşeyler yazarsak yerinde olur düşüncesindeyim. Ayrıca miktarları da belirtmekte yarar olduğu kanaatindeyim çünkü sözleşmeye göre avans olarak işin %10’unu, 1 hakediş olarak %25’ini ve 2.hakediş olarak %20’sini almamıza rağmen bana bu ödemeler yapılmadı.” , “Sözleşme tasarısı ektedir. İnceleyip bana dönerseniz sevinirim” şeklinde yazıldığı, ek olarak …HESAP ÖZETİ’nin gönderildiği, toplam anlaşma bedelinin 450.000-USD, harcama bedellerinin 350.539,72-USD, alınan hak edişlerin toplama oranının %70’inin 315.000-USD olarak yazıldığı,davacı tarafından davalı şirket çalışanı … hesabına gönderilen 25/11/2011 tarihli 06.05 saatli e-mailde; “… bey işin başında bana bu iş için alacağımın 500.000-USD olduğunu söylemiştiniz ki elimde bununla ilgili doküman var. Kaldı ki siz her şehri …an gibi 100.000-USD olarak hesapladınız. Oysa bana işin başında bu şehirlerin çok büyük olduğunu ve sizi korkuttuğunu söylemiştiniz. Buna rağmen sizin bana layık gördüğünüz miktara sesimi çıkarmadım diğer taraftan iş 8 ay idi ancak hiçbir şekilde bizden kaynaklanmayan nedenlerden dolayı işin tamamlanması 2 yılı buldu. Bu süre içerisinde de siz işle ilgilenmediğiniz zamanlar da dahil olmak üzere canla başla çalıştık ve işi tamamladık…en son e mailinizde siz bana hakkınızın yenmeyeceği teminatını vermiştiniz. Benim hesaplarıma göre masraflarım 200.000-USD civarındadır. Bu durumda sizden 300.000-USD alacağım bulunmaktadır.” şeklinde olduğu,davalı şirket çalışanı … tarafından davacının hesabına yukarıda gönderilen e-mail’e cevap 25/11/2011 tarihli 05.39 saatli e-mail de; “Arzu hanım ekli dosyada 5 şehrin master plan işlerine ait hesap planı yer almaktadır. …masraflar toplamda 285.000-USD tutarındadır. Biz bu tutarın 130.000-USD’sini sizin masraflarınızdan kestik. Bu durumda sizin borç hesap toplamınız 350.000-USD olmaktadır. Şu anda alınan hakedişlerin oranına göre sizin almanız gereken tutar 315.000-USD olmaktadır. Tahakkuk ettirilecek ceza henüz bu hesaplara dahil edilmemiştir.” yazılı olduğu görülmüştür. Hal böyle olunca; incelenen e-mail yazışmaları yazılı delil başlangıcı niteliği taşıdığından davacı ile davalı şirket çalışanı … İSTİCVAB’ına başvurularak taraflar arasındaki sözleşmenin mahiyetinin ve kapsamının belirlenmesi gerekirken bu e-mailler hiç değerlendirilmeden eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsiz olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2019 tarih, 2014/914 Esas, 2019/638 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek karara DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı/davalı yararına vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.