Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/163 E. 2019/494 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/163
KARAR NO : 2019/494
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2017
NUMARASI : 2014/1196 Esas, 2017/320 Karar,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 16/04/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, …. Sitesinin müvekkili tarafından yapıldığını, bu kapsamda sitenin sosyal tesisleri önündeki alanın zemin işlerinin de davalıya yaptırıldığını, bir süre sonra site maliklerinden gelen şikayetler üzerine tespit yaptırdıklarını ve işin aciliyeti nedeniyle ayıplı imalatları kaldırarak yeniden zemin döşemesi yaptığını, tespit edilen zararın 71.500,00 TL olduğunu, müvekkilinin davalının kusurundan ortaya çıkan zararları giderdiğini, sözleşmeden dönülerek ödenen bedelin iadesini istediklerini, gizli ayıbın ortaya çıkmasıyla beraber durumun sözlü ve sonrasında yazılı olarak bildirildiğini, netice alınamayınca tespit yaptırılarak raporun tebliğ edildiğini, ayıbın kullanımdan kaynaklanmadığını belirterek, Büyükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/84 D.iş sayılı tespit dosyasında belirlenen kusur ve zarar tespiti de dikkate alınarak, şimdilik faturası sunulan 31.716,39 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile de bilirkişi raporuna göre dava değerini 42.813,61 TL artırarak, toplam 74.530,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, kısmi dava açmakta hukuki yarar bulunmadığını, davacının hangi seçimlik hakkını kullandığının belli olmadığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini, müvekkilinin işleri tam ve eksiksiz olarak yaptığını, yoklukta yaptırılan tespite itiraz ettiklerini, dava konusu zemin kaplama malzemelerinin davacının onayı ve bilgisi dahilinde olduğunu, davacı tarafından süresinde ve yasaya uygun olarak ayıp ihbarında bulunulmadığını, 2012 Yılında davacı tarafın bildirmesi üzerine yapılan incelemede zemin kaplamasındaki bozulmaların davacının kullanım hatasından kaynaklandığını tespit ettiklerini, gerekli tamirat ve onarımların yapıldığını, tespit raporunda belirenen 71.500,00 TL’lik tutarın hangi hususlar dikkate alınarak tespit edildiğinin belli olmadığını belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, alınan kök ve ek raporun yeterli görülüp itibar edildiği, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı dava konusu ayıplı olduğu iddia edilen deck malzemeden yapılan söz konusu işi söküp atarak söz konusu alanı mermer malzemeden yeniden inşa ettiği ve buna göre davacının mermer malzeme kullanarak yaptığı kısmın yeniden yapım bedelinin rapora göre 31.150.00 TL.olduğu ve davacının bu miktar kadar davalıdan alacaklı olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle, dava ve ıslah dilekçesine göre davanın kısmen kabulüne, 31.150,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, yüklenicinin ayıplı yaptığı ve bedelini aldığı miktar yerine müvekkilinin harcadığı miktara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davalının ayıplı iş miktarı kadar parayı müvekkilinden aldığını ancak yaptığı işin tümüyle ayıplı olması nedeniyle çöpe atıldığını, müvekkilinin aynı alanı farklı bir malzeme kullanmak suretiyle daha uygun bir bedele yaptırdığını, aradaki farkın kullanılan malzemeden kaynaklandığını, davalının ayıplı iş nedeniyle verdiği zarar ve aldığı tüm miktarın iadesinin gerektiğini, oysa müvekkilinin suni taş yerine kompozit taş döşemiş olsaydı sözleşme bedeli kadar bir maliyetin ortaya çıkacağını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın tüm talep yönünden kabulü ile toplam 74.530,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, ıslahın zamanaşımı süresi içinde yapılmadığını, ayıp ihbarının da süresinde yapılmadığını, müvekkili tarafından kaplanan deck malzemenin kullanıcı hatası nedeniyle zarar gördüğünü, bu bozulmaların yapılan bildirim üzerine müvekkilince giderildiğini, ancak site sakinlerince kullanım hataları yenilendiğinden davacının deck malzemenin zeminin kullanım amacına uygun düşmediğini anlayarak zemini söküp mermer döşemiş olduğunu, müvekkilinin işi gerektiği gibi ifa ettiğini, kullanım hatasından kaynaklanan bozulmaların müvekkilince onarılmasının ayıp ihbarı olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu iş sökülüp atıldığı için ayıp tespiti yapılamayacağından davanın esasa girilmeden reddi gerektiğini, mahkemece davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığının kabulünün hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı işler bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 28/03/2011 tarihli protokol ile, inşaatı devam etmekte olan … projesi kapsamıdaki sosyal tesis önündeki terasın deck kaplama işlerinin anahtar teslimi olarak sabit birim fiyatla yapılması kararlaştırılmıştır. Davacı tarafından, Büyükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/84 D.iş sayılı dosyası üzerinden yaptırılan tespit sonucu alınan 18/07/2013 tarihli bilirkişi raporunda, deck kaplamanın alt zemin çalışmasının yeterli özenle yapılmadığı, kaplama çıtalarının düzenli aralıklarla tesis edilmediği, malzemenin çatlamasına ve kırılmasına neden olduğu, çıtaların detaylarında eksikler olduğu, deck kaplamaların bitişlerinin yapılmadığı, köprü imalatlarında da aynı hatalar olduğu, imalatların bu şekli ile kullanılmalarının kullancı güvenliği açısından tehlikeli olduğu, deforme olan parçaların değiştirilmesi ile sorunun giderilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle köprü ve zemin imalatının yeniden tesisi, zeminin hazırlanması, çıtalamanın, bitişlerin ve deck bağlantılarının usulünce yapılması için gerekli olan harcama bedelinin yaklaşık 70.000,00 TL olduğu, mevcut imalatların sökülmesi ve mahalden uzaklaştırılması için 1.500,00 TL harcama yapılması gerektiği belirtilmiş, davalı tarafça rapora itiraz edilmiştir. Mahkemece alınan 30/12/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davacı defterlerinde dava dışı şirketi alacaklandıracak şekilde 31.067,39 TL fatura kaydı bulunduğu ve ödeme yapılarak hesabın kapatıldığı, davalı defterlerinde 641,95 TL borç bakiyesi bulunduğunu, davacının ayıplı işlerinin toplam 71.500,00 TL tespit edilmesine rağmen ödediği bedelin 31.716,39 TL olduğunu, mahallinde yapılan incelemede sosyal tesisin ön kısmında 569,60 m2 alanın suni mermer plakalar ile kaplanmış olduğu, gölet üzerindeki köprü tabliyesinde hali hazırda deck kaplamaların bulunduğunu, deck malzemenin esnemiş, plaka aralarının açılmış, plakaların dönmüş, zeminin alçaklı yüksekli hale gelmiş, vidaların bağlantı noktalarında oluşan deplasman nedeni ile çıtaların çatlamış, kompozit kapama veya alın kapatma yapılmamış, noktasal kırılmalar, açılmalar olduğunun tespit edildiğini, deck malzeme döşemesinde görülen hataların imalat kaynaklı olduğunu, kullanım kaynaklı olmadığını, deck kaplamaların Büyükçekmece 1. SHM’nin 2013/84 D.iş dosyasına sunulan bilirkişi raporunda ve ekindeki resimler ile dosyaya sunulan diğer resimlerden anlaşıldığı üzere tekniğine, fen ve sanat kurallarına aykırı olarak, bir yıl içinde ortaya çıkabilecek nitelikte gizli ayıplı şekilde yapılan deck kaplamanın sökülerek yenilenmesi gerektiğini, yenileme işleminin deck malzeme ile yeniden yapılması durumunda 2013 yılı piyasa rayiçleri ile 74.530,00 TL olacağını, davacı tarafından sosyal tesis ön kısmında yaklaşık 569 m2 deck kaplamanın sökülerek yerine suni mermer plakalar ile yeniden yapılan kaplama bedelinin 31.150,00 TL olacağını, gizli ayıbın kanuna uygun olarak ihbar edilmiş olduğunu belirtmişler, 05/01/2017 tarihli ek raporda ise kök raporu tekrar etmişlerdir. Somut olayda, davacı tarafça ayıplı imalat bedelinin tahsili istenmiş, mahkemece, davacının fiilen değiştirdiği ve yeniden yaptırdığı tespit edilen 31.150,00 TL kaplama bedelinin tahsiline karar verilmiştir. Davacı tarafça her ne kadar tüm kaplama bedelinin tahsili istenmiş ise de fiilen kaplamanın tamamının değiştirilmediği, değiştirilen kısmının 31.150,00 TL olduğu anlaşıldığından mahkemece bu kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Dosya kapsamında alınan tespit ve bilirkişi raporlarına göre imalatın gizli ayıplı olduğu, davacı tarafça tespit yaptırılarak davalıya tebliğ edildiği, kaldı ki davalı beyanına göre de 2012 yılında yapılan bildirim üzerine gerekli tamirat ve onarım yaptıklarının belirtildiği anlaşılmakla, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı sonucuna varılmıştır. Dava, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan BK’nın 126/4 maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamanaşımı süresi içerisinde dava açıldığı gibi, davacı taraf, ıslah dilekçesi ile dava değerini 74.530,00 TL’ye çıkarmış ise de, mahkemece bu miktara hükmedilmeyip, dava dilekçesi ile istenen 31.716,39 TL’den daha az olan 31.150,00 TL’ye hükmedilmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1- İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/04/2017 tarih ve 2014/1196 Esas, 2017/320 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 13,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 2.127,86 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 532,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.595,86 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 16/04/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.