Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1629 E. 2022/820 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1629
KARAR NO: 2022/820
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2019
NUMARASI: 2016/1008 Esas, 2019/316 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı ile davalının … Şubesi’nin inşaat, dekorasyon ve tefrişat işleri için anlaştıklarını, davalı tarafından tüm işlerin 20.02.2016 tarihinde teslim edilmesi, teslim edilemediği takdirde, geciken her gün için 500,00 TL ödeneceğinin taahhüt edildiğini ancak davalının bu taahhüde uymayarak müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, zira davacının açılışa ilişkin tüm hazırlıklarını, personel alımları ve eğitimlerini tamamladığını, teslim edilen tarihe kadar da personelin giderlerini karşılamak durumunda kaldığını, mağduriyetinin giderilmesi için taahhüt edilen cezai şart bedelinin ödenmesine hükmedilmesi gerektiğini, davalıya Bakırköy … Noterliği’nin ihtarnamesi ile, eksik işleri tamamlaması ve gecikme bedeli ödemesinin ihtar edildiğini, davalının eksik işleri 11.06.2016 tarihinde tamamlayabildiğini, inşaatın açılışa hazır olduğu … tarafından hem davacıya ve hem davalıya mezkur tarihli mail ile bildirildiğini, davalının taahhüdünü yerine getirmediğini, gönderilen cevabi ihtarnamede gerçeğe aykırı beyanlarda bulunularak cezai şart taleplerinin reddedildiğini, teslimatın 112 gün gecikmeli şekilde yapıldığını, bunun üzerine cezai şartın ödemesi için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafın icra takibinde yetkiye, borcun tamamına ve fer’ilerine haksız ve kötü niyetle olarak itiraz ettiğini, davalının esasa ilişkin itirazlarının yukarıda belirtildiği üzere yerinde olmadığını, davalının teslimini taahhüt ettiği tarih ile fiilen inşaatı bitirdiği tarihin şüpheye mahal verilmeyecek şekilde ortada olduğunu, davalının yetki itirazında bulunduğunu ancak HMK.m.10 gereği sözleşmenin ifa edileceği yer (Levent/Beşiktaş) itibarı ile İstanbul İcra Dairelerinin işbu takipte yetkili olduğunu belirterek, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile icra takibinin devamına, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle davalının aleyhine alacağın % 20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın yeni açılacak … Şubesi’ni franchising olarak işletmek üzere franchising veren firma ile anlaştığını, söz konusu franchising veren firmanın tüm şubelerin işleri masraflarının franchising alan firmalara ait olmak üzere franchising veren firmanın belirlediğini, usul ve esaslar dahilinde davalı şirket tarafından yapıldığını, davacı tarafın davaya konu … Şubesi’nin işleri de davalı firma tarafından yapılmış olup davacı tarafın davalı firmanın çalışanı ile borçlandırıcı (cezai şart içerir) şekilde yapılmış bila tarihli belgeye dayalı 112 gün üzerinden günlüğü 500,00 TL’den olmak üzere müvekkili firma aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine giriştiğini, her şeyden önce işin geç teslim edildiğini kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davaya konu belgeye istinaden davalı aleyhine hukuki olarak cezai şart talebinde bulunulduğunu, cezai şartın istenebilmesi için davacı şirketin işin teslimine kadar cezai şart alacağını saklı tutması gerektiğini, aksi halde TBK’nun 179. Maddesi uyarınca cezai şart alacağını talep hakkını yitireceğini, davacı tarafın dava dilekçesinde açık bir şekilde davaya konu eseri (işin teslimini) 11.06.2016 tarihinde aldığını ikrar ettiğini, ancak işin teslimini çekincesiz kabul ettiğini, davacı tarafın işbu davaya konu icra takibindeki alacağa dayanak olarak göstermiş olduğu belgede yazılı olduğu üzere davalı firmanın gecikmeden kaynaklı olarak sorumlu tutulabilmesi için gecikmenin kendisinden kaynaklanması gerektiğini, davacı tarafa teslim tarihi olarak bildirilen 20.02.2016 tarihinde teslimin yapılamamış olmasının asıl sebebi davacı tarafın kurulumunu talep ettiği alanın zemininin işin gerçekleştirileceği zeminin uygun olmamasından kaynaklandığını, nitekim bu hususta gerekli bildirimlerin davacı şirkete bildirildiğini, davacı tarafça söz konusu eksikliklerin giderilmemesi üzerine tarafların bilgisi dahilinde davalı firma tarafından projenin uygulanacağı alana ekstra olarak zemin güçlendirme çalışması yapıldığını, teslimin 11.06.2016 tarihi olarak gözükmesinin asıl sebebinin eserin yapımı dışında ekstra olarak cam, WC, peyzaj, servis camı bankosu ile kurumsal tabelanın yapılmasının istenmesinden kaynaklandığını belirterek, davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/221 esas sayılı dosyasında davacı vekili, davacı ile davalı tarafın franchise olarak işletmek üzere yeni açılması için planlanan … şubesinin mimarı ve inşaat prajesi için anlaştıkları zeminin projeye uygun olmaması nredeniyle öncelikle zemin güçlendirme çalışması yapıldığını, daha sonra yapılan anlaşma çerçevesinde projenin tamamlanarak eksiksiz bitirildiğini, asıl işin yapılmasına müteakip ek işlerde yapıldığını, buna binaen düzenlenen fatura kısmen ödenmişse de bakiye kısmının ödenmediğini, bu nedenle başlatılan icra takibine karşı davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek, davalının … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaliyle icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosyada davalı vekili, tarafların anlaşma sağladığı iş bedelinin 125.000,00 TL (KDV dahil 147.000,00 TL) olduğunu, birleşen davacının ekstra işler yaptığı iddiasını kabul etmediklerini, ekstra olduğu belirtilen işlere ilişkin kendilerine herhangi bir fatura tebliğ edilmediğini, icra takibi ile ilk defa muttali oldukları faturayı ve içeriğini de kabul etmediklerini, icra takibine de bu nedenle itiraz ettiklerini, birleşen davada davacının ekstra olarak yaptığını beyan ettiği işlerin ekstra değil, sözleşme gereği yapılması gereken işler olduğunu, birleşen davacının ekstra olarak tanımladığı işlerin hepsinin tarafların mutabık kaldığı “… Fiyat Analizi” listesinde yer aldığını, sözleşmede fiyatlı veya fiyatsız birleşen davacı tarafından yapılması taahhüt edilen işler olduğunu, taahhüt ettiği sürede bitirmediğini, birleşen dava davacısının, kendilerine geciken her gün için 500,00 TL cezai şart ödeyeceğini taahhüt ettiğini, bu nedenle birleşen davanın reddine ve birleşen davacının alacağın %20’si oranında tazminatın tahsilini talep etmiştir. Davacı-birleşen dosyada davalı vekili 08/03/2019 tarihli duruşmadaki beyanında; asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise takas mahsup taleplerinin bulunduğunu, takas mahsup yapılarak çıkan rakam doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, asıl dava bakımından taraflar arasında ifaya eklenen cezai şartın söz konusu olduğu, davacı iş sahibi işi teslim almadan gecikme olduğunu ve gecikme nedeniyle hakkını saklı tuttuğunu davalı yükleniciye ihtar ettiği, bu nedenle davacı iş sahibinin ifaya eklenen işbu cezai şartı talep etmekte haklı olduğu, birleşen davada ise davacı yüklenicinin ilave iş bedelleri dahil bakiye hak ediş alacağı bulunduğunun tespit edildiği, bu durumda asıl davada iş sahibi, birleşen davada ise yüklenicinin alacaklı durumda oldukları, tarafların karşılıklı alacaklarının takas mahsubu sonucunda birleşen davada davalı yüklenicinin 1.905,00 TL alacağı bulunduğu sonucuna ulaşıldığı, asıl davada davacı iş sahibinin işi gecikme ile bitiren davalı yükleniciden 53.000,00 TL gecikme cezası talep edebileceği, bu cezanın akdi ve yasal koşullarının gerçekleştiği; birleşen davada ise davacı yüklenicinin bakiye ücret tutarı ve yaptığı ilave işler bedeli toplamı olan 54.905,00 TL’yi iş sahibinden talep edebileceği, tarafların birbirlerinden olan karşılıklı alacaklarının takas mahsubu sonucu, birleşen davanın davacısı yüklenicinin davacı-birleşen davada davalı iş sahibinden 1.905,00 TL alacak talep edebileceği gerekçesiyle, asıl davanın reddine, asıl davada alacağın varlığının tespiti yargılamayı gerektirdiği ve davacının kötüniyeti tespit edilemediğinden davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine, birleşen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/221 esas sayılı dosyasında, davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 1.905,00 TL asıl alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın varlığının tespiti yargılamaya gerektirdiğinden ve şartları oluşmadığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, birleşen dava ile ilgili peyzaj ve servis camı bankosu işlerinin; tarafların bir fiyat üzerinden karşılıklı mutabakat sağladıkları gerekçesi ile ilave iş olduğuna kanaat getirilerek ilave iş bedeli olarak 8.655,00 TL fazla ücret hesaplaması yapıldığını, oysa ki işbu işlerin ‘İlave İş’ olduğuna yönelik herhangi bir karşılıklı mutabakat bulunmadığını, dolayısıyla Bilirkişi heyetinin bu değerlendirmeyi hangi veriye dayanarak yaptığını anlamanın mümkün olmadığını, bahsi geçen ekstra olduğu belirtilen işlere ilişkin davacıya herhangi bir fatura tebliğ edilmediği gibi Bilirkişinin ilave iş olarak nitelediği işlerin ekstra değil, sözleşme gereği yapılması gereken işler olduğunu, “… Fiyat Analizi” listesinde yer almakta olduğunu, dolayısıyla sayılan bu işler de kesinlikle ekstra veya sözleşme dışı işler olmadığını, davacı tarafından, ayrıca talep edilen işler de olmadığını, sözleşmede fiyatlı veya fiyatsız birleşen davacı tarafından yapılması taahhüt edilen işler olduğunu belirterek eksik bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkeme kararının kaldırılarak ilave iş bedeli olarak belirlenen işlerin sözleşme gereği olduğunun re’sen nazara alınarak (veya ek rapor alınarak) 8.655,00 TL ilave iş bedelinin birleşen davacı alacağından düşülmesi suretiyle esastan karar verilmesini, asıl davanın kabulü ile 6.750,00 TL yönünden itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkeme kararının hatalı eksik ve denetime elverişsiz bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, bilirkişi kurulu davalı-birleşen dosya davacı şirketin ana işlere ek olarak 24.08.2016 tarihli faturada yer alan “mimari ve inşaat projesi ekstralar (peyzaj, servis camı bankosu, WC), kutu harf kurumsal tabela ve zemin güçlendirme çalışmalarının yapılmış olduğunu tespit ettiğini, ancak söz konusu işlerden zemin güçlendirme çalışmalarının bedeli ve işin tesliminin ne kadar süre uzatacağı hususlarında incelemeden kaçındığını, kaldı ki ana işlerin yapılacağı zeminin uygun olması karşı tarafın yükümlülüğünde olduğunu, zeminin uygun olmaması nedeniyle işin gecikmesinden davalı karşı davacı şirketin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, bu kapsamda bilirkişi kurulu tarafından zemin güçlendirme çalışmasının işin teslimi süresinin hesaplanması noktasında dikkate alınmaması kabul edilemeyeceğini, burada dikkat edilmesi gereken husus zeminin yapılacak işe uygun olmasını sağlama yükümlülüğünün karşı tarafa ait olması ve teslim süresinin ancak zeminin işin yapılmasına uygun hale getirilmesinden sonra hesaplanması gerekmesi olduğunu, bu kapsamda zemin güçlendirmenin karşı tarafın onay ve rızası olmaksızın davalı tarafından yerine getirildiğini savunmak hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, işin yapımında başından sonuna kadar bulunan tanıklardan … tanık sıfatı ile beyanı, bilirkişiler ek raporda itiraz konularını inceleme konusu yapmadığını, aksine kök raporu kopyala yapıştır yapmak suretiyle tanzim ettiklerini, bilirkişiden alınan ek raporda davalı-birleşen dosya davacı tarafından ek iş olarak yapılan işlerin bir kısmının fiyatlandırılmasının hiç yapılmadığı gibi (zemin güçlendirme çalışmasının fiyatlandırması) diğer kısım ek işlerin fiyatlandırması ise fatura ile bedelin sabit olmasına rağmen daha düşük bedelle yapıldığını, düşük bedelden hesaplama yapılmasının keyfiliğe dayanmakta olduğunu, bu hususta ortaya somut bir veri konulmadığını, açıklama yapılmadığını, bilirkişi raporunda ilave olarak yapılan bir kısım işlerin yapım süreci hesaplanırken işin niteliği dikkate alınmaksızın bedel oranlamasıyla gecikme gün sayısı hesaplaması yapılmasının denetimden ve bilimsellikten uzak olduğunu, zira bir işin fiyatı ile yapım süresi arasında bağlantı kurulmasının hatalı olduğunu, karşı tarafın ve bağlı olduğu site yönetiminin istediği camların davalı-birleşen dosya davacısı şirkete teslim süresinin bile aylarca sürdüğünü, bunun tek başına dahi hesaplamada dikkate alınması gerekmekte olduğunu ayrıca zemin güçlendirme çalışmaları hesaplamada işi süresinin uzaması noktasının bilirkişi tarafından hiç dikkate alınmadığını, asıl davada karşı tarafın cezai şart talebinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacı taraf eseri çekince koymadan teslim aldığını, eserin geç teslim olmasının kendilerinden kaynaklanmadığını, davacıdan ve mücbir sebeplerden kaynaklandığını, taraflar arasındaki bila tarihli belge incelendiğinde karşı taraf ile davalı-birleşen dosya davacısı arasında karşı tarafın franchising olarak işleteceği … şubesinin mimari ve inşaat projesinin yapımı konusunda anlaşma sağlandığı ancak zeminin işin yapılmasına uygun olmadığını, bu durum e-mail ile ve şifaen bildirildiğini, davacı taraf gerekli adımları atmayarak işi geciktirdiğini, karşı tarafın bilgisi dahilinde projenin uygulanacağı alana zemin güçlendirmesi çalışması yapıldığını, bu suretle iş belli bir süre uzadığını, cezai şartın istenebilmesi için öncelikle şartlardan biringn TBK 97 maddesi uyarınca iş sahibinin öncelikle edimini yerine getirmesi ya da ifasını önermesi olduğunu, zemin güçlendirmesine yönelik edimini ifa etmediğinden ve ifasını da geç önerdiğinden işin yapımına geç başlanmak zorunda kalındığını, yine işin geç bitmesinin diğer bir nedeni eserin yapımı dışında ekstra işlerin yani Cam, WC, Peyjaz, Servis Camı Bankosu ile Kurumsal Tabelanın yapılmasının istenmesinden kaynaklandığını, eserin geç tesliminin diğer bir nedeni ise eserin franchising veren firmanın istediği mimari ve inşaat projesine uygunluğun denetim ve onay sürecinden kaynaklandığını, mimari ve inşaat projenin ve davalının istediği ek işlerin yapımı sırasında bazı yapım işlerine bina yönetimi tarafından onay verilmediğini ve bu sebeple süreç uzadığını, mahkeme tarafından cezai şart yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne dair hüküm oluşturması hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl davada davacı-birleşen davada davalı iş sahibi, asıl davada davalı-birleşen dosyada davacı yüklenicidir. Taraflarca açılan davalar birleştirilse bile her bir dava bağımsızlığını muhafaza eder. Bu nedenle her bir davanın kendi içerisinde değerlendirilmesi ve dava dilekçesindeki taleplerin her biri hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekir. Dosya kapsamına göre, mahkemece asıl ve birleşen davada varılan sonuçların birbirinden mahsup edilmek suretiyle, neticede asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa birleşen davalar ayrı dava olma niteliğini koruyacağından her bir dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken mahsup yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda asıl dava yönünden yüklenicinin geciktiği belirtilerek 53.000,00 TL gecikme cezası hesaplanmıştır. Ancak, sözleşmeye ekli olup, yüklenici şirketin imzasını içeren belgede işin 20.02.2016 tarihinde teslim edileceği, gecikme halinde iş sahibi firmaya günlük 500,00 TL ödeneceği taahhüt edilmiştir. Yüklenicinin bu taahhüdü TBK’nın 179/2 maddesi kapsamında ifaya ekli cezai şart niteliğindedir. İfaya ekli cezai şartın istenebilmesi için en geç teslim anında itirazi konularak cezanın isteneceğinin belirtilmesi gerekir. Dosya kapsamında teslim sırasında itirazi kayıt ileri sürüldüğüne ilişkin bir delil bulunmamaktadır. Teslim anında cezai şart isteme hakkı saklı tutulmadığından, cezai şart talebine ilişkin asıl davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekir. Birleşen davada yüklenici tarafından bakiye iş bedeli ve fazladan yapılan imalat bedellerinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istenmektedir. Bilirkişi raporuna göre iş bedeli 147.500,00 TL olup 101.250,00 TL ödendiği, yüklenici şirketin 46.250,00 TL bakiye iş bedeli alacağının kaldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan bilirkişi raporunda yüklenicinin 8.655,00 TL sözleşme dışı ilave iş yaptığı belirlenmiştir. Bu durumda, birleşen davada 54.905,00 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile, 46.250,00 TL bakiye iş bedeli ve 8.655,00 TL sözleşme dışı ilave iş bedeli olmak üzere 54.905,00 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, asıl davada davacının kötüniyeti ispat edilemediğinden davalı lehine kötüniyet tazminat talebinin reddine, birleşen davada alacağın belirlenmesi yargılama gerektiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Asıl davada davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, Birleşen davada davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/03/2019 tarih ve 2016/1008 Esas, 2019/316 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Asıl davanın REDDİNE, Davacının kötüniyetli olduğunun ispatlanamamış olması sebebiyle davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE, 4-Birleşen İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/221 esas ve 2021/214 karar sayılı dosyasında davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, İstanbul … icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyada takip borçlusu davalının itirazının 54.905,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile kabul edilen bu asıl alacak üzerinden takibin DEVAMINA, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Alacak miktarının yargılama ile belirlenmiş olmasından dolayı alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN Asıl davada, 1-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 676,34 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 595,64‬ TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 8.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, Birleşen davada, 1-Alınması gereken 3.750,56 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.723,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.026,70 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 1.723,86 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 200,75 TL tebligat ve posta gideri, 1.050,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan 215,00 TL tebligat ve posta gideri, 1.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 7.937,65 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 6.784,94 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Asıl davada davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Birleşen davada davalıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Birleşen davada davacı tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 4-Birleşen davada davacı tarafından yapılan toplam 242,26 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 89,60 TL tehiri icra karar harcı, 16,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 348,70 TL istinaf yargılama giderinin asıl davada davacı-birleşen davada davalıdan alınarak asıl davada davalı-birleşen davada davacı tarafa VERİLMESİNE, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere20/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.