Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1624 E. 2022/1353 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1624
KARAR NO: 2022/1353
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2019
NUMARASI: 2014/1283 Esas, 2019/75 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 29/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin beton üretim ve uygulaması ile iştigal eden bir şirket olduğunu, davalı şirkete müteaddit kereler uygulamaya hazır beton satışı gerçekleştirdiğini, bu satışlara ilişkin olarak 20/06/2014 tarihli … ve …, 15/07/2014 tarihinde ise … nolu faturaları kesip sevk irsaliyeleri ile birlikte satım konusu betonu davalıya teslim ettiğini, taraflar arasındaki bu ticarete ilişkin olarak bir adet çek alındığını, bu çekin ödeme günü geldiğinde çekin karşılığının ilgili banka kanalıyla ödendiğini ancak bakiye olan 60.864,60 TL’nin her türlü şifahi talebe rağmen ödenmediğini, peşin anlaşılmasına rağmen betonun tesliminden sonra 5 ay geçmesine rağmen davalı şirket yetkililerinin telefonlara dahi çıkmamaya başladığını, bunun üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası nezdinde bakiye alacağın faizi ile birlikte tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığını, bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak herhangi bir borçlarının bulunmadığı gerekçesi ile itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, takip dosyasına vaki itiraz dilekçesinden de görüleceği üzere borcun hangi suretle ödendiği, ödendi ise sair ödeme belgelerinin hiçbir şekilde dosyaya sunulmadığını, vaki itirazın tamamen zaman kazanmaya yönelik haksız ve kötü niyetli itiraz olup bu manada yargılama sürecinde zaten ekonomik açıdan sıkıntıda olan davalının belki de şirketini kapatacak olup alacağın tahsilinin hiçbir zaman mümkün olmayacağını, bu nedenlerle öncelikle alacaklı olunan miktar için ihtiyati haciz kararı verilmesini, icra takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasındaki hukuki ilişkinin sadece beton satımına ilişkin bir ticari sözleşme olmadığını, müvekkili şirketin yapımını üstlendiği İkitelli … Binası inşaatı işinde, inşaatın ”hafif beton şap dökülmesi (köpük beton) işlerinin uygulaması yapılması” işini anahtar teslimi olacak şekilde davacı şirkete tevdi ettiğini, bu işin görülmesi için tarafların ”taşeron sözleşmesi”ni akdettiklerini, müvekkilinin, sözleşmenin 7. Maddesinde de yazıldığı üzere davacı şirkete işin başında avans olarak 40.000 TL bedelli bir adet çek verdiğini, bu çekin de vadesi geldiğinde ödendiğini, müvekkilinin yüklendiği inşaat işinin sahibi olan …’nin talebi üzerine davacı şirket ile söz konusu işin imalı hususunda anlaştıklarını, davacı şirketin anlaşmaya müteakip aralık ayı başında şantiye de çalışmaya başladığını ve zemine 2 kat kendi imal ettikleri hafif-polar beton uygulamasını yaptıklarını, yapılan uygulamanın başarıya ulaşıp ulaşmadığının tespiti için gerekli süre geçtikten sonra (priz süresi) iş sahibi … elemanlarının gözle yapmış oldukları muayene de, yapılmış olan ürünün basınç ve taşıma gücüne ulaşmadığı ve olması gereken yoğunlukta olmadığı, ayrıca farklı bölgeler arasında da yoğunluk farklarının olduğu, uygulamanın tesviyesinde de ciddi sıkıntıların olduğu, bu olay üzerine davacı şirket çalışanı inşaat mühendisi tarafından ”…” başlıklı rapor hazırlandığını, davacı yanın sözleşme ile yükümlendiği edimlerini yerine getiremediğini, iş sahibi … gözle yapılan muayeneden sonra bu sefer yapılan uygulamanın sözleşmeye ve teknik standartlara uygun olup olmadığı hususunda … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’den rapor temin ettiğini, şantiyeden alınan numuneler üzerinde yapılan tetkikte de davacı şirketin yapmış olduğu hafif beton uygulamasının sözleşmeye ve teknik standartlara uygun olmadığının tespit edildiğini, işbu rapora müteakiben iş sahibinin 06/03/2014 tarihli yazı ile müvekkili tarafına ”uygulamanın genelinde görülen büyük çatlamalar, dayanım yetersizliği ve tesviye bozuklukları sebebiyle imalatların sökülüp şantiye alanından uzaklaştırılması ve şartnamede belirtilen esaslara göre imalatın yenilenmesini” bildirdiğini, davacı şirketin 1 kat olmak üzere yeniden uygulama yaptığını, bu uygulamanın da başarısız olduğunu, …’nin bildirimine müteakip davacı ile müvekkilinin tamir ile halledilebilecek bir durum olmadığından imalatın sökülüp yapılması konusunda anlaştıklarını, ancak taraflar arasındaki anlaşmaya rağmen davacı şirketin yeterli personel ve donanım temin etmediği gibi sadece 2 tane personel görevlendirip müvekkilini aylarca oyaladığını, davacının işi süresinde ve sözleşmeye uygun olarak yapmaması üzerine Küçükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/59 D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırıldığını, bu dosyadan yapılan tespitte de davacı yanın yapmış olduğu uygulamanın sözleşmeye ve teknik standartlara aykırı olduğunun belirlendiğini, müvekkili şirketin davacının sözleşmeyi yerine getirmesi bir yana sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle hesap tablosunda bulunan işleri toplamda 200.465,78 TL harcayarak tamamladığını, yine taraflar arasında münakit sözleşmenin 25. Maddesinde süresinde bitirilmemesi halinde taşeronun ayrıca işverenin munzam zararını karşılayacağının açıkça hüküm altına alındığını, bu sözleşme hükmü gereği de davacının müvekkilinin munzam zararlar da dahil olmak üzere tüm zararlarını karşılaması gerektiğini, işin yapılmasında uyulacak esasların taraflar arasında münakit sözleşmenin 15. Maddesinde açık bir şekilde belirtildiğini, ancak davacı tarafın buna hiçbir şekilde uymadığını, müvekkilinin bütün uyarılarına rağmen sözleşme ile yükümlendiği edimlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin davacı şirketin vermiş olduğu zararlardan kaynaklı alacakları dışında, davacı şirketin taşeron sözleşmesine uygun bir imalat yapmaması, ancak iş başında avans olarak verilmiş olan 40.000 TL tutarlı çek nedeniyle ticari defterlerin incelenmesi sırasında da ortaya çıkacağı üzerine müvekkilinin cari hesaplarda 40.000 TL alacaklı olduğunu, bu nedenle hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla işbu dava sonucunda lehine herhangi bir alacağa karar verilmesi halinde bu tutarın davacı alacağından takas ve mahsubuna karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin davacının sözleşmeyi yerine getirmesi bir yana sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle hesap tablosunda bulunan işleri toplamda 200.465,78 TL harcayarak tamamladığını, bu nedenle hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla işbu dava sonucunda davacı lehine herhangi bir alacağa karar verilmesi halinde bu tutarın davacı alacağından takas ve mahsubuna karar verilmesini, ayrıca sözleşme gereği müvekkilinin davacı taraftan gecikme cezaları ve cezai şart alacaklarının da bulunduğunu, bu nedenle hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla işbu dava sonucunda davacı lehine herhangi bir alacağa karar verilmesi halinde bu tutarın davacı alacağından takas ve mahsubuna karar verilmesini talep ettiklerini, bu sebeplerle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davacının davalıya ait işyerinde sözleşme uyarınca ; köpük beton uygulaması yaptığı ve bu uygulamayı ayıplı olarak ifa ettiği, verdiği hizmet sonrasında kendi hatasını düzelttiğinin kabulü gerekeceği zira yerinde yapılan keşif neticesinde beton uygulaması yapılan yerlerin üzerinin pvc ile kaplandığının anlaşıldığı,böylelikle davalının edimi kabul ettiği kanaatine varıldığı,düzeltme işlemi davacı yanın kendi üzerinde kalması gereken maliyet olduğu ,sözleşmede iş karşılığı yaklaşık olarak 64.750,00 TL olarak belirlendiğine göre ve de 40.000,00 TL lik ödeme de tarafların kabulünde olduğundan mahsubu ile 24.626,8 TL tutarında davacının alacağı olduğu,20/06/2014 tarihli fatura karşılığı bedelin sözleşmede belirlenen bedel ile uyumlu olduğu ,diğer faturalara yansıtılan bedellerin ise davacının kendi hatasından kaynaklı düzelttiği işe karşılık fatura ettiğinin kabulü ile ; davacının takipten önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne yönelik dosyaya belge ibraz etmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında; İkinci uygulamada davacı tarafından düzeltildiğini, davalının kendisinin yaptığına dair herhangi bir belge ve delil sunmadığını, asıl alacak üzeriden 40.000 TL mahsup yapılmasının hatalı olduğunu belirtip kararın kaldırılmasını talep etmiş. Davalı vekili istinafında; Davalı tarafından işin kabul edilmediğini, mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu, işin ayıplı yapıldığının tespit raporu ile sabit olduğunu, işin teslim tarihinden sonra yapılan tespitle bu hususun ortaya çıktığını, işi düzeltme niteliğindeki ikinci aşamaya rağmen davacının işi sözleşmeye uygun şekilde ve süresinde bitirmediğini, keşif sırasında tamamlanan imalatların davalı tarafından tamamlandığını, 07.09.2018 tarihli raporda düzeltmenin davalı tarafından yapılması halinde 84.712 TL harcanacağının belirtildiğini, takas mahsup taleplerinin dikkate alınmadığını, gecikme cezaları ve cezai şart alacaklarına ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadığını belirtip kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı yüklenici davaya konu takiple faturaya dayalı bakiye bedel talebinde bulunmuş, davalı iş sahibi ise işin süresinde teslim edilmediğini, eksik ve ayıplı yapıldığını ve bunların kendileri tarafından giderildiğini savunmuştur. Mahkemece eksik -ayıpların yüklenici tarafından giderildiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık eksik ve ayıplı işlerin kimin tarafından giderildiği ve gecikme olup olmadığı ,gecikme var ise kimin sorumlu olduğu noktasındadır. Eser sözleşmesinde; aksine bir iddia ve ispat yok ise eksik ve ayıpların yüklenici tarafından giderildiği karine olarak kabul edilmektedir. Her ne kadar davalı iş sahibi eksik ve ayıpları giderdiğini savunmuş ise de; bu iddiasını kesin delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla mahkemece eksik ve ayıpların davacı yüklenici tarafından giderildiğine yönelik kabulü doğru olmuştur. Ancak davalı tarafça işin süresinde teslim edilmediği savunularak takas mahsup kapsamında gecikme cezası tazminatı talep edilmiş ise de; mahkemece istinafa konu bu itiraz hakkında inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. O halde mahkemece yapılacak iş, işin süresinde teslim edilip edilmediği ,gecikme var ise kimin kusurundan kaynaklandığı ,davacı yüklenici kusuru nedeni ile gecikmenin yaşandığının kabul edilmesi halinde bunun süresi belirlenerek diğer şartlarla birlikte değerlendirilip sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen karar usul yasa ve dosya kapsamına aykırı olduğundan kararın belirtilen nedenlerle kaldırılarak gereğinini yapılması üzere mahal mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/01/2019 tarih, 2014/1283 Esas, 2019/75 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.