Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1579 E. 2022/981 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1579
KARAR NO: 2022/981
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2019
NUMARASI: 2016/1183 Esas, 2019/621 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı şirket çalışanı …’ın alacaklı şirkete telefon ve whatsapp görüşmeleriyle icra takibine konu faturada yazılı makinaların siparişini verdiğini, davalı şirketin ölçümlere onay vermesiyle siparişinin yapımına başladığını, faturaya konu sipraşi tamamlanınca alacaklı davacı şirket yetkilisi …’ın ürünleri 29.07.2016 tarihinde borçlu davalı şirkete çalışan …’e teslim ettiğini, ürünler için 43.636,40 TL’lik fatura düzenlediğini, iş bu faturanın borçlu şirketin faaliyet adresine gönderildiğini, şirketin bu kargoyu iade ettiğini, alacaklı şirketin 12.11.2016 tarihinde … Kargo ile tekrar dava konusu faturayı borçlu şirkete gönderdiğini, söz konusu faturanın borçlu şirket çalışanı … tarafnıdan 14.11.2016 tarihinde teslim alındığını, dava konusu faturaya süresi içerisinde cevap verilmeyince icra takibi başlatıldığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğü tarafından borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında akdi ilişki olmadığını, ispat külfetinin TMK 6 ve HMK 190/1 gereğince davacıya ait olduğunu, davacının iddiasını HMK’nun 200-201 maddeleri hükmü gereğince yazılı belgelerle kanıtlanması zorunlu olduğunu, bu konuda tanık dinletilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, davalı şirketin temsil yetkisinin 6102 sayılı TTK 370/1 maddesince şirket esas sözleşmesi ve şirketin tescil ve ilan olunan genel kurul ve yönetim kurulu kararı uyarınca yönetim kurulan ait olduğunu, davacının iddia ettiği sözde esere ilişkin davalı şirketin yönetim kurulu tarafından bağıtlanmış bir sözleşme bulunmadığını, davacının sipariş verdiğini, fatura, ürün vs teslim ettiğini ileri sürdüğü kişilerin müvekkili şirketin çalışanları olmadıkları gibi müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkililerinin bulunmadığını, faturanın tebliğinin borçlu olması için yeterli olmadığını, icra takibinde temerrüt faizine ayrıca faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine, % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, tanık beyanları, SGK kayıtları ve davalı şirket ile bağlantı şirket oldukları anlaşılan dava dışı … A.Ş. ile … Ltd. Şti. sicil kayıtlarının bir arada değerlendirilmesinde; davalı tarafça …, …, … ve …’ın çalışanları olmadığını savunmasına rağmen tanık …’un beyanında …’ı tanıdığı, …’ın … Şirketi’nde usta olarak çalıştığını bildiğini beyan ettiği, …’ın da her ne kadar davalı … şirketinde çalışmadığını beyan etse de devam eden beyanında sipariş yapılan malzemenin geldiğini, hatalı ve işlevi yapmadığı için geri gönderildiğini, dava konusu teslim aldığı iddia edilen …, … ve … ile yaklaşık 6 yıldır çalıştığını, fakat hangi şirkette sigortalı olduklarını bilmediğini beyan ettiği, tanık …’in de 5 yıldır … fabrikasında şoför olarak çalıştığını beyan ettiği nazara alındığında ve davalı şirket ile bağlantılı dava dışı şirketlerin merkezlerinin aynı olması birlikte değerlendirildiğinde, …, …, … ve …’ın davalı adına hareket ettiklerinin kabul edildiği, aksine kabulün MK 2. maddesinde düzenlenen herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağına ilişkin dürüstlük kuralına aykırı olacağı, ayrıca davacıdan sipariş alınan ve üretilip teslim edilen davalı tarafça itiraza uğramayan bir kısım siparişlere ilişkin de …’ın e-posta yazışmalarının bulunduğu ve teslimatların davalı yetkilileri dışında … ve …’a teslim edildiği hususlarının da söz konusu kanaati güçlendirdiği, böylece, dava konusu faturaya ilişkin ürünlerin üretilip davalıya teslim edildiğinin anlaşıldığı, dava konusu ürünlerin değerinin tespiti itibariyle, davacının düzenlediği fatura davalının adresine davalı adına hareket eden … ve … tarafından teslim alınmış olup, 8 günlük süre içerisinde itiraza uğramadığından fatura bedelinin de taraflar arasında kesinleştiğinin kabul edildiği, bu nedenle fatura bedeli üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, davalının daha önce temerrüte düşürüldüğü ispatlanamadığından işlemiş faize ilişkin talebin reddi gerektiği, alacak faturaya dayalı olup likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe davalının itirazının asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, Asıl alacağın % 20’si oranında 8.727,28 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, mahkeme hakiminin reddedilmesine rağmen mahkemece reddi hakim prosedürü işletilmeyerek ret talebinin geri çevrilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle bu sebeple kararın kaldırılması gerektiğini, bilirkişi raporunda dava konusu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, yazılı delil ile ispatlanması zorunlu olan davada tanık dinlenmesine karar verildiğini, karardan rücü taleplerinin reddine karar verildiğini, davalı şirket ile ilgisi olmayan kişilerin tanık olarak dinlendiğini, bu sebeple hakimin reddi başvurusunda bulunduklarını, mahkemenin talebi reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin taraflarca söylenmeyen konularda delil araştırmasına girmesinin usule aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun 4. Sayfasında davalı şirketin ticari defter kayıtlarının incelenmesinde davalının 01.01.2016-31.12.2016 yılı yevmiye defterlerinin incelenmesinde davaya konu edilen 02.08.2016 tarih … nolu 43.635,40 TL faturaya rastlanılmadığını, rapor sonuç kısmında bu faturanın davalı defterlerinde bulunmadığını, bu miktar itibariyle davacının defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle alacaklı olduğunu bildirildiğini, faturalar davalı defterinde bulunmadığı tespit edildiğini, davacı ile her hangi bir sözleşme bulunmadığını,teslim edildiği ileri sürülen kişiler davacı şirketin çalışanları olmadıklarını, şirkete temsil yetkilerinin bulunmadığını, davacının icra takibinde ve dava dilekçesinde ticaret sicile ve mernis adresine tebligat göndermesine rağmen faturayı başka adrese tebligat çıkarttığını kötü niyetli olduğunu, davacı taraından davalı şirket çalışanları olduğu ileri sürülenler davalı şirkette çalışmadıklarını, şirket adına Whatsapp ve telefon numaralarının bulunmadığını, davacı tarafın tacir olduğunu, TTK 18/2 maddesi gereğince basiretli iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğunu, sözleşme yaptığını iddia eden davacının basiretli tacir gibi ispatlaması gerektiğini, çözümü yargılamayı gerektirdiği halde inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı taraf davalının davalı şirket çalışanı … tarafından telefon ve whatsapp görüşmeleri ile verilen sipariş üzerine ilaç kalıplarını hazırlayıp yine davalı çalışanlarından …’e teslim ettiğini, fatura düzenleyip … Kargo firması aracılığıyla davalıya teslim ettiğini belirterek 43.636,40 TL asıl ve 1.704,81 TL işlemiş faiz olmak üzere 45.341,21 TL üzerinden icra takibi başlattıklarını itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiş; davalı taraf ise taraflar arasında akdi bulunmadığını sipariş verilen fatura ve ürün teslim edildiği ileri sürülen kişilerin davalı şirket çalışanı olmadığını, teslim ve ilzam yetkilerinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dosya kapsamına sunulan whatsapp yazışmalarından, davacı şirket temsilicisi ile davalı şirket adına … arasında dava konusu işe ilişkin görüşmelerin yapıldığı, yine …’a hitaben email yazışmaları ile fiyat teklifleri sunulduğu, …’ın 2012 yılında davalı şirkette sigortalı göründüğü, daha önce benzer şekilde davalı şirket adına sipariş verdiği anlaşıldığından …’ın davalı şirket adına hareket ettiği; taraflar arasında bu şekilde akdi ilişkinin kurulduğu sonucuna varılmaktadır. Öte yandan, tanık olarak dinlenen … beyanında sipariş verme ve sözleşme yapma gibi yetkilileri bulunmadığını, …’ın sipariş için kendisine iskontolu fiyat e-maili gönderiğini hatırlamadığını, göndermiş ise satın almaya gönderdiğini belirtmiş, devamında, sipariş yapılan malzemenin geldiğini, hatalı ve işlevini yapmadığı için geri gönderildiğini, siparişe konu ürünlerin nerede olduğunu bilmediğini beyan etmesi; ayrıca davalı firma ünvanı altında …’in sipariş konusu ürünleri teslim aldığına ilişkin imzasının bulunması hususlarının bu beyanlarla birlikte değerlendirildiğinde teslim belgesinde belirtilen ürünlerin davalı şirkete teslim edildiği; bunun yanında, dosya kapsamındaki ticari sicil kayıtlarından, davalı firma, dava dışı … Limited şirketi ve … Anonim Şirketlerinin iş adresinin … mahallesi …. Sokak, No :.. Bağcılar, İstanbul olduğu ve her üç şirketinin aynı adreste bulunduğu, tanık ifadeleri ile de şirketlerin aynı fabrikada faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Davacı firma adına … tarafından …’a gönderilen 16.06.2016 tarihli teklif yazısından, üretilecek kalıpların fiyatları teklif şeklinde sunulmuş ise de davalı şirket adına … tarafından teklifte belirtilen bu fiyatların kabul edildiğine dair bir onay beyanı bulunmamaktadır. Yine, gönderilen takip konusu faturanın … Kargo firması ile teslim edildiği ileri sürülmüş ve buna ilişkin fatura sunulmuş ise de, kargo içerisinde söz konusu ürünlere ait faturanın bulunduğuna dair bir ibare yer almamaktadır. Kaldı ki, söz konusu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı da anlaşılmaktadır. Bu durumda, taraflar arasında iş bedeli konusunda bir anlaşma olmadığından, mahkemece fatura bedeli esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Şu halde, mahkemece, dava konusu ürünler üzerinde konusunda uzman teknik bilirkişi incelemesi yaptırılıp imal edilen ürünlerin teslim tarihi itibariyle serbest piyasa rayicine göre bedeli hesaplattırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde reddi hakim talebinde bulunulduğu ancak mahkeme hakiminin 08.05.2018 tarihli ara kararı ile reddi hakim talebinin geri çevrilmesine karar verildiğini belirterek, reddi hakim talebinin geri çevrilmesine ilişkin ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 41/1-b maddesinde hakimin reddi talebi ile birlikte inandırıcı delil veya emare gösterilmemişse hakimin reddi talebinin kabul dilmeyerek geri çevrileceği, bu geri çevirme işlemini bizzat ilgili hakimin yapacağı hükme bağlanmıştır. Davalı tarafça HMK 36/1 maddesinde hükme bağlanan Hakim’in tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep bulunması nedeniyle hakimin reddi talebinde bulunulmuş ise de bu red sebebine ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmediğinden mahkemece red talebinin geri çevrilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/06/2019 tarih, 2016/1183 Esas, 2019/621 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.