Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/156 E. 2019/325 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/156
KARAR NO : 2019/325
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2018
NUMARASI : 2018/395 Esas, 2018/695 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİHİ : 12/03/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, Romanya menşeili davacı şirket ile davalı şirket arasında doğan uyuşmazlıkta Bükreş Hukuk Mahkemeleri 6.Hukuk Dairesi’nin 9344/3/2009 dosyasında verilen 05/10/2011 tarihli kararı ile tazminat olarak 7.762.189,00 Euro ve yargılama masrafı olarak ise 283.309,78 Euro ödemesine hükmettiğini, Bükreş Temyiz Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce 18/10/2012 tarih 410/2012 sayılı karar ile … A.Ş.’nin istinaf başvurusunun reddedildiğini, ardından temyiz incelemesini yapan Romanya Yüksek Temyiz ve Adalet Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 10/04/2014 tarih ve 1475 sayılı kararı ile tüm temyiz taleplerininin reddedilerek kararın kesinleştiğini, davalı … A.Ş.tarafından da müvekkili şirket ve …Bankası A.Ş. aleyhine İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/52 Esas (2015/435 eski esas) sayılı dosyası ile avans ve teminat mektuplarının hükümsüzlüğünün tespiti ve muarazanın giderilmesi davasının reddi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 21/06/2012 tarihli 2011/2901 Esas, 2012/4661 Karar sayılı kararı ile Romanya’daki davanın bekletici mesele yapılması gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulduğunu ve bekletici mesele yapılarak kesinleşmiş kararını İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/435 Esas sayılı dosyasına sunulduğunu, yerel mahkemece 14/05/2015 tarihinde davanın reddine karar verildiğini, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 02/11/2017 tarihli 2017/1211 Esas 2017/3766 Karar sayılı kararı ile yerel mahkeme kararının Romanya’daki kararın tanınmasının sağlanması için dava açmak üzere uygun süre ve imkan verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğunu, bozma sonrasında dosyanın İstanbul 15 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/52 esas numarasına kaydedildiğini, yargılamada bozma kararına uyularak taraflarına kararın tanınmasına ilişkin dava açmak üzere süre verildiğini belirterek, Bükreş Mahkemesi Hukuk Mahkemeleri 6.Hukuk Dairesi 9344/3/2009 nolu dosyadan verilen 17232 sayılı 05/10/2011 tarihli kararı ve Romanya Yüksek Temyiz ve Adalet Mahkemesi 2.Hukuk Dairesince verilen 10/04/2014 tarihli 1475 karar sayılı kararın tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 03/05/2018 tarihli dilekçesinde ise, söz konusu kararın tanınmasına karar verilmesinin yeterli olduğunu, tasfiye aşamasında olan müvekkili şirketin nispi harcı ödeme imkanının bulunmadığını belirterek, kararın sadece tanınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının yabancı mahkeme kararlarının tanınmasında hiçbir hukuki menfaatinin bulunmadığını, davacının yabancı mahkeme kararındaki iddia ve tespitlerden yararlanmasının mümkün olmadığını, bu kararın Türk mahkemelerinde etki doğurabilmcsi için ancak tenfız davası açılması gerektiğini, huzurdaki dava kapsamında tanıma şartlarının oluşmadığını, Romanya Mahkemesi tarafından deliller değerlendirilmeksizin savunma hakkının kısıtlanarak hüküm kurulduğunu, tanıma davasına konu karar hakkında müvekkili tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yapıldığını, öte yandan kararın açıkça kamu düzeni ve münhasır yetki kurallarına aykırı olduğunu, kararın uluslararası alanda kesin mahiyette olduğunun söylenemeyeceğini, davacı hakkında iflas kararı bulunduğundan davacının teminat göstermesi gerektiğini belirterek, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini, esas yönünden ise haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece 24/04/2018 tarihli tensip zaptının 13 nolu ara kararı ile, tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararında 8.045.498,78 euronun tahsiline karar verildiğinden dava tarihindeki efektif satış kuru üzerinden hesaplanan 40.896.879,40 TL dava değerine göre 698.416,46 TL 1/4 peşin nispi harçtan peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile noksan 698.380,56 harcın tamamlanması için davacı vekiline süre verilmiştir. Mahkemenin 05/07/2018 tarihli öninceleme ara kararı ile, ıslah suretiyle talep daraltılması mümkün olmadığından ve davacı tarafça tenfiz istemi yönünden noksan peşin harç yatırılmadığından Harçlar Kanunun 30. 32 maddeleri ile HMK.nun 50/1 maddesi uyarınca noksan peşin harç yatırılmak suretiyle yasal süre içerisinde yenileme işlemi yapılıncaya kadar dosyanın HMK’nın 150/1 maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, bilahare 05/11/2018 tarihli karar ile de dosyanın işlemden kaldırıldığı 05/07/2018 tarihinden itibaren yasal 3 aylık süre içerisinde noksan peşin nispi harç yatırılmak suretiyle yenilenmemesi nedeniyle 06/10/2018 tarihi itibariyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, yapılan ıslahın dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, usule aykırı olarak açılmamış sayılma kararı verildiğini, tanıma ve tenfiz talebinin ıslah yoluyla tanıma talebine dönüştürülmesinin mümkün olduğunu, kaldı ki birden fazla talepten vazgeçilmesi için ıslaha dahi gerek olmadığını, davada delil olarak sunulan yabancı mahkeme kararının Türk Mahkemeleri tarafından dikkate alınabilmesi için tanınmasının zorunlu olduğunu, müvekkilinin tanıma istemekte hukuki menfaati bulunduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, söz konusu yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına karar verilmesini istemiştir. Dava, delil olarak sunulan yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi istemiyle açılmış, mahkemece nispi harcın tamamlanmasına ilişkin ara kararı üzerine, davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesi ile, yabancı mahkeme kararlarının tanınmasının delil olarak sunulması için yeterli olduğu belirtilerek, tenfiz talebinden vazgeçilmiş ve tanıma kararı verilmesi istenmiştir. Yerel mahkeme, verilen süre içerisinde nispi harcın tamamlanmadığı gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 176. Maddesine göre, ıslah yolu ile taraflardan herbirinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen düzeltmesi mümkündür. Bu kapsamda, ıslah ile müddeabih artırılabileceği gibi, azaltılabilir; bir kısım talepler yerine başka talepler ileri sürülebilir veya bir kısım taleplerden vazgeçilebilir. Davacı da, görülmekte olan bir davaya delil olarak sunmak istediği yabancı mahkeme kararının tenfizinin kendisi için gerekmediği düşüncesiyle, dava açarken talep ettiği tenfiz isteminden ıslah dilekçesi ile vazgeçerek, yabancı mahkeme kararlarının sadece tanınmasını istemiştir. Dosya kapsamından, davacının sadece tanıma talep etmesinde hukuki yararı olduğu anlaşılmaktadır. Tanıma, yabancı mahkeme kararının tenfizini, yani icrasını gerektirmeyip bir tespit işlemi niteliğinde olduğundan, tanıma talebi yönünden nispi harç değil, maktu harç alınması gerekir. Mahkemece, işin esasına girilerek tanımanın koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilip, sonucuna göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davacının ıslah talebi dikkate alınmaksızın, verilen süre içerisinde nispi harç yatırılmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerinde olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının kaldırılarak, işin esasına girilip tanımanın yasal koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre esas hakkında bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2018 tarih, 2018/395 Esas, 2018/695 Karar, sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.