Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1555 E. 2022/738 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1555
KARAR NO: 2022/738
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2017/797 Esas, 2019/643 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 26 Nisan 2017 tarihinde, Beşiktaş ilçe sınırları içerisinde bir basın toplantısının düzenlenmesi için sahne, dekorasyon, tribün, podyum hazırlanması, görüntü, ses, ışık sistemi kurulumu ile prodüksiyon ve video üretim işinin davacı tarafından yüklenici sıfatı ile ifa edilmesi ve karşılığında bir bedel ödenmesi için bir eser sözleşmesi imzalandığını, davacı firmanın 29-30 Mayıs tarihlerinde sözleşmede üstüne düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, başarılı bir basın toplantısı gerçekleştirildiğini ve bu basın toplantısının canlı yayında yayınlandığını, ertesi gün ise sözleşmede belirtildiği üzere eserin sökülerek ortadan kaldırıldığını, bu iş karşılığında 762.740,00 TL + KDV olmak üzere toplam 900.000,33 TL bedelin ödenmesinin taraflarca kararlaştırıldığını ve ekstra iş bedellerinin doğması halinde ayrıca toplam bedele eklenmesi konusunda da anlaşıldığını, son yapılan ekstra işlerle birlikte toplam bedelin 777.462,14 + KDV olmak üzere toplam 917.405,33 TL olarak belirlendiğini, bu ücretin 26 Nisan 2017 ve 25 Mayıs 2017 tarihlerinde 300.000,00’er TL ve bakiye 317.405,33 TL’sinin ise 23 Haziran 2017 tarihlerinde ödenmesinin karara bağlandığını, 26 Nisan ve 25 Mayıs tarihinde kararlaştırılan bedelin davacı firmaya ödendiğini, yapılan iş karşılığında 31 Mayıs tarihinde toplam 917.405,33 TL’lik fatura kesildiğini ve bu faturanın Beşiktaş … Noterliğinin 07 Haziran 2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı tarafa gönderildiğini, davalı tarafın Üsküdar … Noterliğinin 13 Haziran 2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmede belirlenen edimlerini tam ve gereği gibi ifa edilmediği, bu nedenle bakiye bedelin ödenmeyeceğini ve faturaya itiraz ettiklerini bildirildiklerini, bedelin ödenmemesi üzerine davacı tarafından davalı borçlu tarafa İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 317.405,33 TL’lik ilamsız icra takibine geçildiğini, davalı tarafın 15/08/2017 tarihinde takibe, borca, faize ve tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile müvekkili şirket arasında 26 Nisan 2017 tarihinde imzalanan sözleşme ile davalı taşeron firma olarak üstlendiği Beşiktaş İlçe sınırları içerisinde tahmini 2.000 kişinin katılımı ile bir basın lansmanı toplantısının davacı tarafından idarenin teknik şartnamesine uygun olarak gerçekleştirilmesinin kararlaştırıldığını, sözleşme kapsamında; sahne, dekor, tribün ve podyumun davacı tarafça hazırlandığını, hem davalı şirketin hem de idarenin onayı alındıktan sonra salonu yerleştirilecek iken davacı tarafça davalının sözleşmeye göre işin süresi lansmanın yapılacağı tarihlerden önceki iki günü de kapsamasına rağmen, davacı tarafça lansman gerçekleştirileceği gün olan 29 Mayası 2017 tarihinde sahne, dekor vs. hazırlanarak davalı şirketin inceleme, denetleme ve düzeltmeler yapmasına imkan dahi bırakılmadığını, davacı tarafça sahne ve podyumun yanında ses ve ışık sistemi, prodüksiyon hizmetleri, ana sahne prodüksiyon hizmeti ve video üretimi de sözleşme ve idarenin teknik şarrtnamesine aykırı şekilde hazırlandığını, bu içerikler lansmanın gerçekleştirileceği gün Beşiktaş Belediyesi ve davalı şirket yetkilileri tarafından davacı yanın hiçbir katkısı olmaksızın kendi imkanları ile en baştan hazırlandığını, davacının yanı sıra sözleşmeye ve idarenin teknik şartnamesine aykırı davranışları nedeniyle başarısız bir şekilde gerçekleştirilen lansman toplantısının davalının ticari itibarını zedelemekle kalmadığını, aynı zamanda idarece davalıya ödenecek hakedişten söz konusu eksikliklere ilişkin kesinti yapılmasına da neden olduğunu, bu hususta mahkemece Beşiktaş Belediyesine müzekkere yazılarak davalı şirkete ödenen hakedişe ilişkin eksikliğin sebebinin ve sözleşme konusu lansmana ilişkin tutanak, bilgi ve belgelerin celbini talep ettiğini, sözleşme bedeli olan 900.000,00 TL’ye ilişkin davalı şirketçe 26 Nisan 2017 ve 25 Mayıs 2017 tarihlerinde davacı yana 300.000,00 TL’nin müvekkili şirket tarafından sözleşme bedelinden mahsup edildiğini, buna karşın davacı tarafından 07 Haziran 2017 tarihinde gönderilen ihtarname ekinde yer alan faturada müvekkilinin ödediği tutar yer almaksızın, yeniden müvekkilinden 917.405,33 TL ödeme talep edildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8. Maddesinde, sözleşme konusu lansmanın sözleşme ve eklerine uygun olarak yapılmadığını tespiti halinde davalı şirketin herhangi bir bildirimde bulunmaksızın sözleşmeyi fesih yetkisi olduğu, davalı tek taraflı feshinden dolayı davacının hiçbir hak ve ödeme talep edemeyeceğinin açıkça hüküm altına alındığını, yine sözleşmenin 9-b maddesine sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal eden tarafın bu yüzden uğradığı ve uğrayacağı her türlü zararı hiçbir ihbara gerek kalmaksızın defaten, peşin ve gayrikabili rücu olarak karşı tarafa ödeyeceğinin hüküm altına alındığını, davacı yanın sözleşme ile üstlendiği edimlerini tam ve gereği gibi ifa etmemesi halinde sözleşmenin müvekkiline açıkça tek taraflı fesih hakkı tanımasına rağmen müvekkili şirketin iyi niyet ve hakkaniyete uygun davranarak davacı yana ödenen 600.000,00 TL’nin iadesinin talep edilmediğini, idare tarafından yapılan kesinti oranında uğradığı zararı sözleşme bedelinden indirdiğini, ancak davacının sözleşmeye, usul ve yasalara aykırı bir şekilde huzurda görülen bu davayı açtığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının yapmış olduğu işin eksik ve ayıplı olduğunun ispat edilemediği gibi süresi içerisinde davalıya ayıp ihbarında da bulunulmadığı, işin kabul edildiği, davalının iş bedelini ödemekle sorumlu olduğu, davalı tarafından keşide edilen Üsküdar … Noterliğinin 13/06/2017 tarih, … sayılı ihtarnamesi ile talep edilen alacak miktarının ödenmeyeceğinin davacıya bildirildiği, 13/06/2017 tarihli ihtarname ile davalının temerrüte düştüğü, 29/06/2017 takip tarihine kadar davacının 16 günlük faiz talep edebileceği, 16 günlük faiz miktarının (317.405,33 x %9 / 360,00 = 79,35 x 16 = 1.269,60 TL) 1.269,60 TL olduğu, davacının 560,89 TL’lik faiz talebi ile bağlı olduğu anlaşıldığından, davacının davasının kabulüne, takibin 318.123,15 TL üzerinden devamına, asıl alacak 317.405,33 TL’ye takip tarihinden itibaren davacının talebini aşmamak üzere yasal faiz uygulanmasına, taraflar arasında uyuşmazlık eser sözleşmesi ile kesin olarak miktarı saptanan fatura alacağından kaynaklandığından belirlenebilir likit bir alacak olduğundan, davalı tarafından bu alacak miktarına itiraz edildiğinden, %20 tazminatın davalıdan tahsiline karar vermek gerektiği gerekçeleriyle, davanın kabulüne, takibin 318.123,15 TL üzerinden devamına, asıl alacak 317.405,33 TL’ye takip tarihinden itibaren davacının talebini aşmamak üzere yasal faiz uygulanmasına, kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesaplanan 63.624,63 TL %20 tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı ile davalı şirket arasında 26 Nisan 2017 tarihinde imzalanan sözleşme ile davalının taşeron firma olarak üstlendiği Beşiktaş İlçe sınırları içerisinde tahmini iki bin kişinin katılımı ile bir basın lansmanı toplantısının davacı tarafından idarenin teknik şartnamesine uygun olarak gerçekleştirilmesinin kararlaştırıldığını, davacının 26 Nisan 2017 tarihli sözleşme ile yükümlendiği edimleri tam ve gereği gibi yerine getirmediğini, yapmakla yükümlü olduğu işler sözleşmenin yanında idare konumundaki Beşiktaş Belediyesinin teknik şartnamesine de aykırı olduğundan, ayıplı ifa yapıldığını, zira sözleşme gereğince sahne dekor, tribün ve podyumun davacı tarafça hazırlanıp, davalının ve Beşiktaş Belediyesinin onayı alındıktan sonra yerleştirilmesi gerekmekte iken, davalının ve idarenin onayı olmaksızın sözleşmeye aykırı şekilde hazırlanarak yerleştirilmiş, ses ve ışık sistemi, Prodüksiyon Hizmetleri, Ana sahne prodüksiyon hizmeti ve video üretimi lansmanın gerçekleştirileceği gün Beşiktaş Belediyesi ve davalı şirket yetkilileri tarafıdan davacı yanın hiçbir katkısı olmaksızın kendi imkanları ile en baştan hazırlandığını, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda ise tüm bu hususlar dikkate alınmaksızın; davacı tarafından işin ayıplı yapıldığını, eksik işin davalı, dava dışı İdare veya 3. bir kişiye yaptırıldığının ispat edilemediği, ayıplı ifaya yönelik TBK.nun 477. maddesi hükmüne uygun şekilde ihbar mükellefiyetinin de yerine getirilmediği, işin kabul edildiği, davalının iş bedelini ödemekle sorumlu olduğuna dair hüküm kurulduğunu, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece işin davacı tarafça eksik ve ayıplı yapıldığının ve bu eksikliğin davalı ya da 3. Kişi tarafından giderildiğinin ispatlanamadığı belirtilmişse de; tarafımızca davaya karşı sunulan cevap dilekçesinde de açıklandığı üzere sahne ve podyumun yanında ses ve ışık sistemi, Prodüksiyon Hizmetleri, Ana sahne prodüksiyon hizmeti ve video üretimi gibi içeriklerin tamamının lansmanın gerçekleştirileceği gün Beşiktaş Belediyesi ve davalı şirket yetkilileri tarafıdan davacı yanın hiçbir katkısı olmaksızın kendi imkanları ile en baştan hazırlandığını, ifanın kabul edilmesinin aksine sözleşme konusu işlerin tamamen davalı müvekkili ve idare konumundaki Beşiktaş Belediyesi yetkililerince yapıldığının en net ve kesin göstergesi olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 9-b maddesinde sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal eden tarafın bu yüzden uğradığı ve/veya uğrayacağı her türlü zararı hiçbir ihbara gerek kalmaksızın defaten, peşin ve gayrikabili rücu olarak karşı tarafa ödeyeceğinin hüküm altına alındığını, davacı yanın sözleşme ile üstlendiği edimlerini tam ve gereği gibi ifa etmemesi halinde sözleşmenin davalıya açıkça tek taraflı fesih hakkı tanımasına rağmen müvekkil şirket iyiniyet ve hakkaniyete uygun davranarak davacı yana ödenen 600.000-TL’nin iadesini talep etmediğini, idare tarafından yapılan kesinti oranında uğradığı zararı sözleşme bedelinden indirdiğini, davalının ayıplı ifa durumunda sözleşmeye göre hiçbir bildirimde bulunmaksızın zararın tazminini karşı taraftan isteme ve ücretinde kesinti yapma hakkı bulunmasına rağmen yerel mahkemenin taraflar arasındaki işin bir eser sözleşmesi olduğu ve buna göre ayıplı ifa durumunda TTK hükümleri uyarınca fesih ya da ayıp ihbarında bulunulması gerektiği yönünde değerlendirmelerde bulunularak aleyhe hüküm kurulduğunu, İİK’nın 67 maddesi gereğince ispat külfetinin davacı/alacaklı tarafa ait olduğunu, dolayısı ile alacaklının düzenlediği faturadaki malların yada hizmetin karşı tarafa teslim edildiğinin, ifanın sözleşme ve yasalara uygun nitelikte yapıldığının davacı/alacaklı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, itirazın iptali davasında ispat külfetinin davalıda olduğu, davacının işi eksik yaptığının davalı tarafından ispat edilemediği kabul edilerek davalı aleyhine kurulan hükmün usul ve yasalara aykırı olduğunu, dava dosyasında mevcut teknik şartnameden de anlaşılacağı üzere idare konumundaki belediyenin davalı şirkete ödeyebileceği toplam hakediş bedelinin 255.500,00 TL+KDV olup, davalı şirkete ödenen hakedişten toplam %27’lik kesinti yapıldığını, dolayısı ile işin eksik yapılması nedeni ile davacı alacaklıya ödenecek sözleşme bedelinden yapılan kesintide de belediyenin belirlediği %27lik kesinti oranı uygulanarak davalı tarafından ödeme yapıldığını, 26.03.2019 tarihli bilirkişi raporu ve bu rapora karşı taraflarınca sunulan beyan/itiraz dilekçesi uyarınca teknik şartnamedeki 16 No’lu iş kaleminin E,L,M,N bentlerinin % 27lik kısmının davalı ile davacı alacaklı arasında imzalanan sözleşmeye uyarlanması, dolayısı ile sözleşme bedeli olan 900.000,00 TL’nin %27lik kısmı olan 243.000TL+KDV’nin sözleşme bedelinden indirilmesi gerekmekte iken; yerel mahkemece bilirkişi raporu dahi dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında Beşiktaş ilçe sınırları içerisinde tahmini 2.000 kişinin katılımı ile bir basın lasnsmanı toplantısının düzenlenmesi için sahne, dekorasyon, tribün, podyum hazırlanması, görüntü, ses, ışık sistemi kurulumu ile prodüksiyon ve video üretim işinin yapımı konusunda sözleşme imzalanmıştır. Davacı tarafça bakiye iş bedeli olan 317.405,33 TL’nin tahsili için icra takibi yapılmış, itiraz üzerine takibin durması nedeniyle itirazın iptali talepli dava açılmış; davalı taraf, davacı tarafın sözleşmeye ve teknik şartnameye aykırı davrandığı ve bir kısım edimleri yerine getirmediğinden bahisle davanın reddini talep etmiş; mahkemece, davacı tarafça ayıplı ifaya yönelik herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığı gibi, edimin ifası sırasında itirazi kayıt da sunulmadığından bakiye iş bedelinden davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamına göre, bilirkişi kök raporunda lansmana ilişkin cd ortamında teslim edilen video görüntüleri itibariyle, davacının edimini yerine getirmiş olduğu belirlenmiştir. Davalı tarafça, sahne ve podyumun yanında ses ve ışık sistemi, prodüksiyon hizmetleri, ana sahne prodüksiyon hizmeti ve video üretimi de sözleşme ve idarenin teknik şartnamesine aykırı şekilde hazırlandığı, bu içeriklerin lansmanın gerçekleştirileceği gün Beşiktaş Belediyesi ve davalı şirket yetkilileri tarafıdan davacı yanın katkısı olmaksızın kendi imkanları ile en baştan hazırlandığı belirtilmiş ise de, eser sözleşmelerinde kural olarak işin taşeron tarafından yapıldığının kabulü gerekmektedir. Davalı taraf işin teslimi sırasında eksik ve ayıplar yönünden bir delil tespiti yaptırmadığı gibi, ileri sürülen hususlar yasal delillerle de ispat edilebilmiş değildir. Yapılan işin toplantının yapılması sonrasında kaldırıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda, fatura konusu işin davacı tarafından yapıldığının kabulü ile, mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Sözleşmenin 9-b maddesinde sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal eden tarafın bu yüzden uğradığı ve/veya uğrayacağı her türlü zararı hiçbir ihbara gerek kalmaksızın defaten, peşin ve gayrikabili rücu olarak karşı tarafa ödeyeceği hüküm altına alınmıştır. Ancak, davalı tarafça bir itirazi kayıt ileri sürülmeksizin edimin ifası kabul edildiğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin de reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/06/2019 tarih ve 2017/797 Esas, 2019/643 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 21.730,99 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 5.432,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.298,25 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 12/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.