Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1524 E. 2022/1340 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1524
KARAR NO: 2022/1340
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2019
NUMARASI: 2017/1043 Esas, 2019/655 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 29/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, şahıs şirketi olarak fason iplik büküm ve katlama işi yapan müvekkili ile davalı şirket arasında ticari satım sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamında üzerine düşen edim olan iplik büküm ve katlama işini yerine getirmiş olduğunu, malların borçluya 14.783,60 TL bedelli (11) adet irsaliyeli fatura ile teslim edildiğini ancak bedellerinin ödenmediğini, bu bedellerin ve işlemiş faizlerinin toplamı 15.049,17 TL’nin ödenmesi için davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini, söz konusu faturaların davalı şirket müstahdemi olan taşıyıcıya teslim edilmesinden itibaren TTK 21/2 deki 8 günlük yasal süre içinde faturalara itiraz edilmediği gibi herhangi bir ödemede de bulunulmadığını belirterek, davalının davaya konu icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamını, itirazın kötü niyetli olması nedeniyle davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir Davalı vekili cevabında, müvekkili şirketin dava dışı … firmasından almış olduğu kumaş siparişini karşılamak için 5 ton ipliği sırasıyla büküm örgü boyama işlemlerini yapmak için öncelikle davacıya teslim ettiğini, davacının büküm işlemini yaptığı ipliklerin örülmek için fason örücülere teslim edilip örgü makinalarına takıldığında ipliklerin yürümediğini, yani örülemediğini ve örme işlemi sırasında da makinaların iğnelerinin kırıldığını, bu durumun davacı tarafından büküm işleminin hatalı ve ayıplı yapıldığından dolayı ortaya çıktığını, bu ayıbın gizli ayıp mahiyetinde olduğu, bu ayıp nedeniyle … firmasından alınan siparişin zamanında yetişmediğini ve reklamasyon talep edilme noktasına gelindiğini, davacı tarafça ayıplı üretim hususunun kabul edilmediğini, 5 ton ipliğin bir kısmının zor da olsa örgü işleminin yapıldığını ancak büküm işlemi hatalı yapılan ipliğin 1.803 kg’ın kullanılmasının hiçbir şekilde olmadığını, bu nedenle bu miktardaki ipliğin davacıya fatura edildiğini, ancak davacının bedeli kendisine fatura edilen hatalı iplikleri teslim almadığını, bedelini de ödemeyi kabul etmediği gibi müvekkili şirket hakkında icra takibi yaptığını belirterek, davanın reddini ve davacı hakkında %20’den az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan 11.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda eserin ayıplı olmadığının belirtildiği, davalının eserin bedelini ödediğini ispatlayamadığı, temerrüte ilişkin TTK’nın 1530. Maddesi gereğince davacının davalıdan takip tarihi itibariyle işlemiş faizle birlikte toplam 15.049,17 TL alacaklı olduğu, alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibi aynen devamına, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, 3.009,834TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, dava konusu ipliklerin örgü makinesinde örülemediğinin, örgü makinelerinin iğnelerini kırdığının dosyaya ibraz ettikleri fotoğraflar ile sabit olduğunu, müvekkili şirketin, siparişe konu kumaşın miktarı ve müşteriye teslim tarihinin kısa olması nedeniyle kullanacağı iplikleri davacının dışında başka bükümcülere de büktürdüğünü, onlardan gelen bükümlü ipliklerde bir sorun yaşamadığını, eğer iplikte bir sorun olsaydı diğer bükümcülerden gelen ipliklerin de kumaşın örülmesi sırasında sorun çıkartması gerektiğini, kaldı ki davacının da kendisine verilen ipliklerdeki büküm sorununu kabul ederek düzeltmeye çalıştığını ancak başarılı olamadığını, karara dayanak yapılan her iki bilirkişi raporunun da iplikte büküm hatası olmadığı yönünde görüş bildirildiğini ancak iplikteki hatanın neden kaynaklandığını, neden örülemediğini ve neden örgü makinelerinin iğnelerini kırdığını açıklamadığını, laboratuvar ortamında yapılan iplik büküm tayin testinde sadece 250 mm (25 cm) uzunluğundaki iplik parçasında inceleme yapıldığını, yapılan incelemede iki ipliğin bükümünün 341, tek ipliğin bükümünün ise 1261 t/m olarak ölçüldüğünü, 28/1 p/v ipliğin ilk kendi turu üzerine büküm yapıldığından bunun normal olduğunu, ancak müvekkili şirketin, davacı …’e geçtiği turun 270 t/m olduğunu, laboratuvar ortamında ise 25 cm uzunluğundaki ipliğin bükümünün 1.261 t/m olarak test edildiğini, bu durumda 270 t/m tur ile bükülmesi halinde siparişe konu kumaşı örebilecek olan ipliğin 1.261 t/m olarak test edilerek büküm hatası olmadığı yönünde hatalı görüş bildirildiğini, asıl problem olan konunun, dava konusu bükümü yapılan iplik ile örme makinasında siparişlerine konu kumaşın örülememesi olduğunu, yani davacının büküm yaptığı ipliklerin daha büyük iğne ile örülecek kumaşları sorunsuz örebileceğini ancak müvekkili şirketin siparişine konu kumaşı öremediğini, makinelerin iğnesini kırdığını, mahkemece ikinci bilirkişi raporuna yapmış oldukları teknik bilgi içeren itirazlarının kabul edilmediğini, karardan sonra müvekkili şirket tarafından dava konusu iplikler üzerinde özel inceleme yaptırıldığını ve uzmanlarca davacı tarafından yapılan bükme işleminin siparişe konu kumaşın cinsine uygun olmadığı yönünde görüş bildirildiğini, uzmanların bu görüşünün rapora dönüştürülüp dosyaya sunulacağını belirterek, müvekkili şirket tarafından yaptırılan özel teknik inceleme doğrultusunda yeni bir bilirkişi inceleme yaptırılarak usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Dava, taraflar arasındaki “davalı tarafından davacıya verilen ipliklerin büküm, örgü ve boyama işlerinin yapılmasına” ilişkin eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında, davacı tarafından düzenlenen 11 adet irsaliyeli faturaya dayalı olarak 14.783,60 TL asıl alacak ve 266,12 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.049,17 TL alacağın davalıdan tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı iş sahibi tarafından, işin ayıplı yapıldığı, bu nedenle iplikleri kullanan fason örücülerin örgü makinelerinin iğnelerinin kırıldığı, ipliklerin makinelerde yürümediği, bu ayıbın gizli ayıp mahiyetinde olduğu, durumun davacıya bildirilmesine rağmen kusurunu kabul etmediği, davaya konu 5 ton ipliğin bir kısmının zorda olsa kullanıldığı, ancak 1.803 kg’nın hiçbir şekilde kullanılamadığı, bu ipliklerin bedelinin davacıya fatura edildiği ancak davacı tarafça bunun kabul edilmediği belirtilerek davanın reddi istenmiştir. Taraflar arasında, “davalı tarafından davacıya verilen ipliklerin büküm, örgü ve boyama işlerinin yapılmasına” ilişkin sözlü bir eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, bu sözleşme ilişkisi kapsamında 5 ton ipliğin büküm, örgü ve boyama işlerinin yapılarak davalıya teslim edildiği, bu mallara ilişkin toplam 14.783,60 TL’lik 11 adet irsaliyeli faturanın da davalıya teslim edildiği, davalı tarafça bu kapsamda davacıya yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığı hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki ihtilaf, davacı tarafından yapılan büküm, örgü ve boyama işlerinde gizli ayıp bulunup bulunmadığı, eğer var ise bunun miktarının ne kadar olduğu ve bu kapsamda davacı yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin ne kadar olduğu, davaya konu takipte talep edilen iş bedeli ve işlemiş faiz alacağı taleplerinin yerine olup olmadığı hususlarına ilişkindir. Mahkemece, davalı tarafça ileri sürülen ayıplı ifa savunmasının değerlendirilmesi için davaya konu ipliklerin başında tekstil uzmanı ve mali müşavir bilirkişiler eşliğinde inceleme yapılarak bu bilirkişi heyetinden 14/09/2018 tarihli rapor alınmıştır. Bu raporda, yapılan teknik incelemeye göre davacı tarafından bükümü gerçekleştirilen ipliklerde büküm hatası veya ipliğin bobine sarım hatasına rastlanmadığı, keşif esnasında gösterilen bobinler üzerinde yapılan incelemede ipliğin bobine sarımı esnasında atlama olması veya iplik bükümü esnasında gözle görülebilecek düzeyde büküm hatası (topaklaşma) durumuna rastlanmadığı belirtilmiştir. Davalı tarafça yapılan itiraz üzerine davaya konu ipliklerden 2.kez alınan numuneler üzerinde yapılan laboratuvar analizine dayalı olarak aynı bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 11/02/2018 tarihli ek raporda da, yapılan laboratuvar analizi ve tetkiklerinin davacı tarafından bükümü gerçekleştirilen ipliklerde büküm hatasına veya ipliğin bobine sarım hatasına rastlanmadığını kesin olarak gösterdiği, buna göre ipliğin örülmesi esnasında kumaşta meydana gelen yırtılma ve makinede görülen iğne kırılması hatalarının büküm hatasından kaynaklanmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Buna göre, mahkemece teknik bilirkişiye yaptırılan incelemeler ve laboratuvar analizleri neticesinde sunulan bilirkişi kök ve ek raporları ile davalı tarafça ayıplı oldukları iddia edilen davaya konu ipliklerin ayıplı olmadıklarının kesin olarak ortaya konulmuş olduğu, davalı tarafın ayıplı ifa savunmasının yerinde olmadığı, bu durumda davacı tarafından işlenen ipliklere ilişkin iş bedellerinin kendisine ödenmesi gerektiği, istinaf dilekçesinde mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenip hükmedilen iş bedeline, işlemiş faize ve icra inkar tazminatına ilişkin olarak ayrıca ve açıkça bir itirazda bulunulmadığı, her ne kadar davalı vekilinin istinaf dilekçesinde karardan sonra alınacağı ve dosyaya sunulacağı belirtilen bir uzman görüşünden bahsedilmiş ise de dosyaya bu yönde bir uzman görüşünün sunulmadığı anlaşıldığını, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2019 tarih ve 2017/1043 Esas, 2019/655 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.028,03 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 257,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 771,03 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.