Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1518 E. 2022/1356 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1518
KARAR NO: 2022/1356
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/03/2019
NUMARASI: 2015/1291 Esas, 2019/302 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin, aralarındaki ticari ilişki sebebiyle davalı/borçludan 21.05.2015 tarihti faturadan dolayı 113.565,63-TL (37.709,40 Euro ) alacaklı olduğunu, davalı/borçlu şirket tarafından faturada yer alan hizmetin alınmış olmasına rağmen fatura borcunun ödenmediğini, bu borcun ödenmemesi sebebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı/borçlu hakkında ilamsız icra takibi yapıldığını ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkili tarafından yapılacak işlerin nelerden ibaret ve ücretin ne kadar olduğunu, işe boşlanma tarihini ve işe başlangıçtan sonraki tüm sürecin bildirildiğini belirterek, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasında vaki itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacı yan ile müvekkili şirket arasındaki anlaşma ile davacı tarafından yapımı üstlenilen işlerin davacı yanın anlaşma sırasında taahhüt ettiği nitelik ve zamanlamaya uygun olarak tamamlamadığını, müvekkili şirket ile davacı yan arasında müvekkili şirketin Kanyon Alış Veriş Merkezi’nde bulunan mağazasının iç mimari projelendirmesi ve malzemenin montajı işlerinin yapımı ve mağazanın kullanılabilir haliyle müvekkili şirkete teslimi hususunda sözlü bir eser sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu eser sözleşme gereğince davacı yanın işlere başladığını, ancak devam eden süreçte davacı şirket çalışanlarının sürekli işleri geciktirmesi, şantiye şefinin iş planı yapmaması, çalışma saatlerinde mağazada bulunmaması sonucunda anlaşma konusu işlerin davacı yan tarafından tamamlanamadığını, davacı yanın dava konusu işleri tamamlamaması sebebiyle aralarındaki ticari ilişkiyi sona erdirmek ve bu haliyle kullanılamayacak kısımların düzeltilmesi ve eksik yapılan işlerin tamamlanması için bir başka firmayla çalışmak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin tüm bu sebeplerle mağazayı yaklaşık 4 gün gecikmeli olarak açmak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin birtakım işlerin hiç yada gereği gibi yapılmadığı gerekçesiyle ücrette indirim talep ettiğini ve davacıya hiç ödeme yapmadığını, davacı yanın bunun üzerine müvekkili şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin takibe itiraz ettiğini belirterek, davanın reddi ile %20 den aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir. Mahkemece, teknik tespitler muvacehesinde davacı yüklenicinin edimini tamamen ifa ettiği, kısmen ifanın söz konusu olmadığı, davalı tarafça ileri sürülen “ifa edilen kısmın eksik ve hatalı olması nedeniyle dava dışı 3. kişiye yaptırıldığı, bu nedenle davacının hak edişinden bir indirim yapılması gerektiği” savunmasının aradan geçen uzun süre nedeniyle kabule şayan görülmediği, davacı yüklenicinin edimini ifada gecikmesinin de söz konusu olmadığı, faturadaki işler ile karşılaştırıldığında davacının sözleşmeye göre yaptığı işler nedeniyle 95.059,22-TL bakiye ücret alacağında bulunabileceği, takip tarihindeki 3.0116.-Euro kuru üzerinden belirlenen Euro cinsinden davacı alacağının ise 31.564,35-Euro olduğu, davalının likit bir borcunun varlığını bildiği halde sadece alacağın tahsilini geciktirmek için itirazda bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalının itirazının 31.564,35-Euro üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktara 3095 SY nin 4/a md uyarınca Euro faizi yürütülmesine, fazla istemin reddine, % 20 icra inkar tazminatı 19.011.-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, davacının taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesini gereği gibi yerine getirmediğini, sözleşmenin ifasına başladığını ancak tamamlamadığını, müvekkilinin mağazasında kullanılmasını istediği kalitede malzemelerin kullanılmadığını, belirtilenlerden farklı boya ve duvar kağıdı planı uygulandığını, yapılan hatalar sebebi ile rafların ve demirlerin yamuk bir şekilde monte edildiğini, mağaza altyapısı için hazırlanan elektrik tesisatında kablo tesisatının ilgili kanun ve yönetmeliklere uygun bir şekilde hazırlanmadığını, davacının yapmış olduğu tesisatta “klemens” isimli aparatın eksik olması sebebi ile yangın riski söz konusu olduğunu, mağazada bulunan cam kapının davacı çalışanlarının özensiz çalışmaları neticesinde bozulduğunu, kapının iç parçalarının kırıldığını ve kapının işlev görmediğinin tespit edildiğini, bu ayıplı ve eksik ifaya ilişkin bilgi ve belgeleri delilleri ekinde sunduklarını, davacının işe başlangıç tarihinin 04.05.2015 Pazartesi, iş teslim tarihinin ise 15.05.2015 Cuma günü olarak belirlendiğini ve mağazanın bulunduğu AVM kaynaklı sebeplerden dolayı açılışın 17.05.2015 olması konusunda mutabık kalındığını, ancak mağazanın 19.05.2015 salı günü ancak açılabildiğini, müvekkili şirketin bu sebeple ciro kaybı bulunduğunu, yapılan ifanın ayıplı ve eksik olması nedeniyle müvekkili tarafından davacıdan aralarındaki sözleşmenin hakkaniyete uygun bir şekilde revize edilmesinin ve indirim yapılmasının talep edildiğini ancak bunun kabul edilmediğini, davacının TBK’nın 471. Maddesi kapsamında basiretli bir yüklenici olarak mesleki ve tekbik kurallara uygun davranması gerektiğini ancak buna uymadığını, duvar kağıdı ve boya rengi gibi konularda hatalar yapıldığını, bu hataların ayıp olduğunun ve müvekkili tarafından kabul edilemeyeceğini, bu durumun davacıya açıklandığını ve TBK’nın 474. maddesi uyarınca mağaza ile ilgili ayıp ihbarında bulunulduğunu, bu hususlar bilirkişi raporuna karşı beyanlarında da izah edilmiş olmasına rağmen, mahkemece müvekkilinin itirazları dikkate alınmaksızın davanın kabulüne karar verildiğini, uyuşmazlık konusunun; sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemiş olmasına ve müvekkilinin süresi içinde ayıba ilişkin ihbarda bulunmuş olmasına rağmen, davcının bu ihbarları dikkate almaksızın kusurlu ve eksik ifa edilen sözleşmeye rağmen ilk anlaşılan bedel üzerinden ilamsız icra takibi yapmış olması noktalarında toplandığını, ancak mahkemenin yalnızca borcun varlığı hususunda bir değerlendirme yaptığını, hükme esas alınmış olan bilirkişi raporlarının yeterli incelemeye dayanmadığını, dosyaya mübrez belgeler değerlendirilmeksizin inceleme yapıldığını, bilirkişi raporlarındaki tespitlerin aksine, davacının eser sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüğünü ifa etmediğini, davacı personellerinin işi tamamlamadan gitmeleri üzerine, bu haliyle kullanılamayacak kısımların düzeltilmesi ve eksik yapılan işlerin tamamlanması için bir başka firma ile çalışmak zorunda kalındığını ve müvekkili şirketin tüm bu sebeplerle mağazayı yaklaşık 4 gün gecikmeli olarak açmak zorunda kaldığını ve bu sebeple zarara uğradığını, davacı şirket tarafından tamamlanan kısmın ise kötü işçilik ve anlaşılandan farklı kalitede malzeme kullanılması sebebiyle gereği gibi yerine getirilmediğini, davacı yüklenicinin ilgili ayıbı öğrenmesine ve bilmesine rağmen düzeltmeye yönelik herhangi bir girişimde bulunmamasının iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, taraflara arasında akdedilen eser sözleşmesi gereğince davacı yüklenicinin müvekkili şirkete bir sonuç taahhüdünde bulunduğunu, müvekkili şirketin davacıya işin tüm detaylarını vermiş olmasına rağmen, davacıdan beklediği sonucu alamadığını ve mağazayı açabilmek adına başka bir mimarlık firması ile çalışmak zorunda kaldığını, davacının işi gereği gibi yerine getirdiğini ve sözleşmeyi gerektiği gibi ifa ettiğini kanıtlayamamış olması sebebiyle dahi işbu davanın reddi gerektiğini, yukarıda yer alan açıklamalar ışığında müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilmiş olan sözleşmenin ayıplı ve eksik olduğunun tespit edilmesi amacı ile teknik bir bilirkişiden rapor alınarak raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesini, bu raporda yerel mahkeme nezdinde yapmış oldukları itirazlarının ve tanzim edilen bilirkişi raporlarının da dikkate alınarak inceleme yapılmasını talep ettiklerini belirterek, kararın müvekkili şirket lehine bozulmasını talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Dava, davalıya ait mağazanın “iç mimari projelendirme ve malzemenin montajı işlerinin” davacı tarafından yapılmasına ilişkin sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında düzenlenen faturaya dayalı olarak iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı taraf, davacının işleri süresinde ve anlaşmalarına uygun yapmadığını, yarım bıraktığını, bu nedenle aralarındaki ticari ilişkiyi sonra erdirerek ayıplı imalatların düzeltilmesi ve eksik kısımların tamamlanması işlerinin başka bir firmaya yaptırıldığını, bu sebeplerle mağazanın 4 gün gecikmeli açıldığını, bunlardan dolayı davacıdan ücrette indirim yapılmasının talep edildiğini ancak davacının bunu kabul etmediğini, davacıya hiç ödeme yapmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.Taraflar arasında, davalıya ait mağazanın “iç mimari projelendirme ve malzemenin montajı işlerinin” davacı tarafından yapılmasına ilişkin sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, bu sözleşmeye konu işlerin tamamlanarak mağazanın çalışmaya başladığı, sözleşme kapsamında davalı tarafından davacıya yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığı hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözlü olarak yapılan eser sözleşmesi kapsamındaki işlerin davacı tarafından tam olarak ifa edilip edilmediği, yapılan işlerde eksik ve ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise bunların davalı tarafça 3.kişilere tamamlattırılıp tamamlattırılmadığı, bunların sonucuna göre de davacı tarafından yapılan işler kapsamında talep edilebilecek iş bedelinin ne kadar olduğu hususlarına ilişkindir. Kural olarak, eserin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicidedir. TMK’ nın 6. maddesinde düzenlenmiş olan genel ispat şuralından çıkarılan bu sonuç, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’ nin bir çok kararında “kural olarak eser sözleşmelerinde eserin teslimini, sözleşmeye ve tekniğine uygun olup olmadığını kanıtlamak yükleniciye aittir.” şeklinde ifade edilmiştir. Teslim edilen eserin ayıplı ve/veya eksik olduğunu ve bedelin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibine aittir. İçtihatlarda, Yargıtay’ın da bu doğrultuda tutum sergilediği görülmektedir. “Eser sözleşmesine dayalı ilişkilerde eserin teslim edildiğini ispatlama yükümlülüğü yüklenicide, eserin ayıplı olduğu iddiası ve bedelin ödendiğini ispatlama yükümlülüğü ise iş sahibindedir.” (bkz.Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 30.05.2013 tarih, 2013/5906 Esas, 2013/3519 Karar sayılı kararı). Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, açık ayıplarda 6098 sayılı TBK’ nın 474 ( 818 sayılı BK’ nın 359), gizli ayıplarda ise 6098 sayılı TBK’ nın 477. ( 818 sayılı BK’ nın 362.) maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, 6098 sayılı TBK’ nın 475. ( 818 sayılı BK’ nın 360.) maddesinde tanınan hakları kullanabilir. Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlık hususlarının çözüme kavuşturulması için önce SMMM bilirkişiden davacı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak 14/06/2017 tarihli rapor alınmış, daha sonra bu bilirkişinin yanına mimar ve hukukçu bilirkişilerde dahil edilerek oluşturulan bilirkişi heyetinden 01/03/2018 tarihli kök rapor ile davalı tarafın itirazları üzerine 28/06/2018 ve 10/12/2018 tarihli ek raporlar alınmış, bu kök ve ek raporlar doğrultusunda da davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, alınan bu kök ve ek raporlarda, davalı iş sahibi tarafından davaya konu eksik ve ayıplı olduğu iddia edilen işlerle ilgili olarak dava dışı … Şirketi’ne yaptırıldığı iddia olunan işlerin tarihinin 06/02/2017 olduğu kabul edilerek, bu çalışmaların davacı yüklenici firmadan kaynaklanamayacağı, ayıp ihbarının zamanında yapıldığından söz edilemeyeceği, arada davalı iş sahibi tarafından yapılmış herhangi bir ayıp ihbarı bulunmadığı belirtilmiş ve mahkemece de bu doğrultuda buna yönelik savunmanın aradan geçen uzun süre nedeniyle kabule şayan görülmediği gerekçesine yer verilmiş ise de, dava dilekçesi ekinde sunulan 05/06/2015 tarihli yazışmalarda eksik ve ayıplı işlere değinilmiş olması göz önünde bulundurulduğunda, davacı yüklenici tarafından gerek dava dilekçesinde davalı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığına dair bir itirazda bulunulmamış olması, gerekse yargılama sırasında davalı tarafça eksik ve ayıplı ifaya yönelik yapılan savunmalar ve bu hususta alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına karşı yine davalı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığına dair bir itirazda bulunulmamış olması, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunun mahkemece kendiliğinden dikkate alınamayacak olması göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece bu yönde oluşturulan gerekçenin yerinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmeye konu işte eksik ve ayıp bulunup bulunmadığı hususunun incelenerek neticesine göre bir karar verilmesi gerektiği, kaldı ki dava dilekçesi ekinde sunulan 05/06/2015 tarihli e-mail yazışmalarında eksik ve ayıplı ifa hususlarına yer verilmiş olduğu, Ayrıca, her ne kadar davalı iş sahibi tarafından davaya konu eksik ve ayıplı olduğu iddia edilen işlerle ilgili olarak dava dışı .. .Şirketi’ne yaptırıldığı iddia olunan işlerin tarihinin 06/02/2017 olduğu kabul edilmiş ise de, davalı vekilince yargılama sırasında sunulan dilekçelerle bu tarihin söz konusu işlerin yapılma tarihi değil, daha önce yaptırılan işlere dair bilgi yazısının tarihi olduğunun belirtildiği, bu hususun mahkemece tam olarak açıklığa kavuşturulmadan ve gerekçeli kararda değerlendirilmeden karar verilmiş olmasının da yerinde olmadığı, Ayrıca, mahkemece ek rapor alınmasına ilişkin ara kararda açıkça belirtilmiş olmasına rağmen davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmemiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu, Ayrıca, sunulan bilirkişi heyeti kök raporunun 17. sayfasında “… boya metrajının ve seramik döşenmesi imalat bedelinin düşürülemeyeceği” her iki tarafça sunulan fotoğraflar çerçevesinde %5 nefaset kesintisine gidileceği belirtilmiş ve aynı sayfanın devamında davacı tarafından davalıya gönderilen 05/06/2015 tarihli e-maildeki “kasa bankosu yanındaki 1 adet seramik değişimi, yırtılan duvar kağıdı değişimi, cephede folyo giydirme işleri izin iptalleri sonucunda yapılamamıştır… Ekte belirtilen tutardan 200,00 Euro eksik olarak hesaplanarak fatura edilecektir…” ifadesine yer verilmiş ve alınan 1.ek raporun 2.sayfasında 200,00 Euro’nun düşülerek fatura edildiği ve sözü edilen eksik imalatların kök tabloda yer almadığı belirtilmiş olmasına rağmen, 18. Sayfada yapılan hesap tablosunda 200,00 Euro’luk kesintiye dair bir ayrıntıya yer verilmediği, ayrıca bu 200,00 Euro’luk düşümün kadri maruf olup olmadığının da açıklanmadığı, %5’lik nefaset kesintisinin de tabloda açıklanmadığı ancak “50*100*1,1 granitlerin döşenip temizlenmesi” kalemi ile “60*60, 60*20 intimissini granit döşenmesi” kalemine ilişkin hesaplamalardan toplam 198,00 Euro’luk %5’lik indirimlerin yapılmış olduğunun görüldüğü, yine 18. Sayfadaki hesap tablosunun “…” kalemine ilişkin olarak bulunan 1.493,39 Euro bedelin neye göre belirlendiğinin rapordan anlaşılamadığı, bu bedelin hem davacı hem de davalı yanca sunulan fiyat tablolarında yer alan rakamlardan ve faturada belirtilen bedelden fazla olduğu, tabloda yer alan “alçıpan duvar” kalemine ilişkin olarak da kök ve ek raporlarda denetime elverişli yeterli bir değerlendirmenin yer almadığı, ayrıca söz konusu hesap tablosunun neye göre belirlendiğinin rapordan anlaşılamadığı, davacının mı yoksa davalının mı rakamlarının esas alındığının her bir kalem bakımından gerekçeleriyle birlikte açıklanmadığı anlaşılmıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda, mahkemece, davacı yanca davalının eksik ve ayıp savunmalarına ilişkin olarak ihbarının süresinde yapılmadığı yönünde bir itirazı olmadığı gözetilerek, yukarıda belirtilen ilke ve kurallar ışığında, taraflar arasındaki sözlü eser sözleşmesine konu işlerin davacı tarafından gereği gibi ifa edilip edilmediği, eksik ve ayıplı ifa durumunun bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesi, davalı defterlerinin incelettirilmesi ve yukarıda yer verilen bilirkişi kök ve ek raporlarındaki eksik hususların açıklığa kavuşturulması sonrasında varılacak kanaat doğrultusunda davanın esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2019 tarih, 2015/1291 Esas, 2019/302 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.