Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1503 E. 2021/1320 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1503
KARAR NO : 2021/1320
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI : 2016/283 Esas, 2019/519 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili; taraflar arasında davalıya ait İstanbul, …, … Mah., … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlarda yapılacak kaba inşaat işine ilişkin yapılan 15/05/2013 tarihli sözleşme ve ince inşaat işlerinin yapımı konusunda yapılan şifahi anlaşma yapıldığını; müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak bütün edimlerini yerine getirdiğini, düzenlenen 1, 2 ve 3 nolu keşif ve hakediş tutanakları konusunda taraflar arasında mutabakat ve kabul olması üzerine alacakların ödenmesi için davalı adına toplam miktarı 5.317.403,86 TL olan 02/06/2015 tarihli 2 adet fatura düzenlenerek tebliğ edildiğini, faturalara itiraz olmadığını, ödeme yapılmaması üzerine davalı aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin takibe itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin yabancı ortaklı olduğunu, ticari faaliyetlerinde kullanmak ve kira geliri elde etmek üzere Kartal bölgesinde satın alınan gayrimenkuller üzerinde alışveriş ve ticaret alanlarını kapsayan “…” adlı bir yapı kompleksi proje geliştirildiğini, …Finansal Kiralama A.Ş.den kredi sağlandığını ve gayrimenkullerin … A.Ş.lehine ipotek edildiğini, müvekkili şirket müdürünün işleri denetleyerek kendisine bilgi vermesi amacı ile …u’yu görevlendirdiğini, taraflar arasında imzalanan 15.03.2013 tarihli sözleşme gereği inşaat sürecinin bu kişilerce yürütüldüğünü, … A.Ş. tarafından gelen ihtarlar ve başlatılan takipler sonrasında, müvekkili şirket yetkilisinin yokluğunda görevlendirdiği … ve davacı şirket sahibi tarafından şirketin kendi çıkarları doğrultusunda yönetildiğinin, gelirlerin şirket kasasına girmediğinin, ödemelerin yapılmadığının, şirketin asılsız borçlandırıldığının, inşaat işlerinin faturalarının ve/veya hakedişlerinin gerçek kalemler olmadığının ve/veya fahiş rakamların yansıtıldığının alınan raporla tespit edildiğini, hakediş ve faturaların hata ve hile ile düzenlendiğini, Kartal projesi kapsamında 3.985.736,00 TL ödeme yapıldığını, ayrıca davacı şirket sahibi ve …’nun talimatı ile hareket eden şirket çalışanı … üzerinde 1.188.283 TL ve 1.861.357 USD tespit edildiğini, bu tutarların davacının talebinden mahsup edilmesi gerektiğini, kurun sözlşemede 1,85 TL üzerinden sabitlendiğini ve sözleşme bedelinin TL cinsinden belirlendiğini, sözleşmede kararlaştırılandan farklı şekilde yapılan hesaplama nedeniyle 1.408.557 TL kur farkının oluştuğunu, kur farkından kaynaklanan alacağının takas ve mahsubunu talep ettiklerini, hakedişlerin sözleşmede yapılması kararlaştırılan işler yerine getirilmeksizin düzenlendiğini, davacı faturalarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; taraf ticari defterler incelenerek alınan rapor ve teknik bilirkişi raporu esas alınarak dava konusu inşaatta yapılan ince işlerin davacı tarafından, davalının onayıyla yapıldığının kabulü gerektiği, davacının bu işlerin bedelini de talep etmeye hak kazandığı, davacının yapmış olduğu işler ile bu işlerin imalatı için gerekli malzeme, işçilik vs. maliyetlerinin birlikte değerlendirilmesi sonrasında davacının piyasa ortalamasına göre bu işleri %36 oranında daha yüksek fiyata yaptığının tespit edildiği, ancak ince işler sözleşme kapsamında olmadığından ve davalı taraf tacir olduğundan ve üstelik yapılan bu işlerle ilgili faturayı da davalı defterlerine işlemiş olduğundan davalının bu faturada indirim yapılmadığı iddialarının yerinde görülmediği, her ne kadar davalı hakedişlerin ve faturaların davalının hatası ve davacının hilesi neticesinde düzenlendiği için yok hükmünde olduğunu iddia etmiş ise de, bu konuda yasal sürede davacıya yada herhangi bir mahkemeye yaptığı başvurusu olmadığından ve bu faturayı kendi defterlerine işlemiş olduğundan bu iddialarının da yerinde görülmediği, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan KDV dahil 3.822.525,00 TL ve 1.198.251,06 TL toplamı 5.020.776,06 TL alacağı bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında borca itirazının kısmen iptali ile takibin 5.020.776,06 TL asıl alacak üzerinden devamına, takipten itibaren asıl alacağa yasal faiz yürütülmesine; alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; icra takibine konu faturaların dayanağı olan hak edişlere imza atılmadığından ve faturalar şirket ortağı ya da şirketin asıl yetkilisi tarafından asla kabul edilmediğinden, icra takibi ile talep edilen alacağın asılsız olduğunu; davacı şirketin hem müteahhit hem iş sahibi gibi hareket ederek müvekkil şirketin bilgisi ve talimatı dışında hak edişler oluşturarak müvekkili şirket kayıtlarına geçirdiği, ayrıca kasadan sürekli para almak suretiyle müvekkili şirket kasasını elbirliğiyle kullandığını; kendi kendine hak edişleri onaylayan, kendine masraf çıkartan, müvekkil şirketin parasını istediği gibi harcayan ve hatta şirket kasasından para alan …’nun bu işlemleri gizli ortak olarak aldığı … vesilesiyle yaptırdığı, bu şahısların yapmış oldukları usulsüz ve hukuka aykırı işlemler dolayısıyla yapılan şikâyet üzerine haklarında soruşturma bulunduğunu; İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/90 Esas sayılı dosyasına sunulan 15.04.2016 tarihli Bilirkişi Raporunda binanın %55’inin tamamlandığı; İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/59 D.İş sayılı dosyası ile alınan 03.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda, natamam inşaattaki tamamlanma oranının %51 olarak tespit edildiğini; bilirkişi raporlarında inşaat seviyesinin %55’in üzerine kesinlikle çıkmadığı somut ve kesin bir şekilde tespit edilmişken inşaat seviyesinin %77 olarak tespit edildiği bilirkişi raporunun gerekçe gösterildiğini; raporlar arasında çelişki giderilmeksizin verilen kararın kaldırılması gerektiği ni;davacı şirket tarafından sözleşme kapsamında yapılması gerekli işlerin gerçekleştirilmediği, ana inşaat dahi tamamlanmadığından davacı tarafın herhangi bir hak edişinin bulunmadığını; müvekkil şirketin onayı olmadan inşaatın kalan işlerinin yapılamayacağı yönündeki gerekçenin hakkaniyete ve hukuka açıkça aykırı olduğunu; davacının imalatı ortalama olarak %36 oranında daha yüksek fiyatlarla yaptığı tespiti, gayet olağan bir durummuş gibi ifade edilerek hüküm verildiğini; düzenlenen fatura ve hakedişlerin gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirkete kesilen faturaların yok hükmünde olduğunu; müvekkili şirketin davacıya borçlu olmamakla birlikte, bir an için böyle bir durumun mevcut olduğu düşünülse dahi, davacı yanın müvekkili şirket kasasına borç olarak verdiğini iddia ettiği paraların davacı yanca ispat edilmesi gerektiğini; müvekkili şirket kasasından davacı yanca alınan paraların miktarının bilirkişilerce tespit edilmesi gerekirken bu hususlarda bir inceleme yapılmaksızın hazırlanan raporlar esas alınarak verilen gerekçeli kararın hukuka aykırı olduğunu; davacı tarafın müvekkili şirket kasasından para aldığını açıkça ikrar etmesinin göz ardı edildiğini; İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/629 Esas sayılı dosyası ile davacı şirketle işbirliği içerisinde hareket eden … hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan ceza davası açıldığını; davacı şirketin, müvekkili şirket tarafından, şirket ortakları … ve …’ya ödeme yapılmış olduğunu açıkça İkrar ettiğini, ikrarın, ikrar eden taraf aleyhine kesin delil teşkil edettiğini; davacı şirketin 04.09.2016 tarihli dilekçesinin müvekkil şirketin kasasından alınan meblağların açık ispatı niteliğinde olduğunu; mahkemenin bu hususları re’sen değerlendirmesi gerektiği halde denetime elverişsiz ve çelişkili hatalı ve eksik şekilde hazırlanan bilirkişi raporlarının esas alınarak karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu; davacı tarafın hak edişlerinin tamamının fazlasıyla ödendiğini; kararda, faturalara itiraz edilmediği, yasal sürede davacıya ya da herhangi bir mahkemeye başvuru yapılmadığı ifade edilmişse de, dosyadaki dilekçeleri ve eklerinde yer alan belgeler incelendiği takdirde, davacıya gönderilmiş olan ihtarlar ve yapılan savcılık şikâyetleri bulunduğunun görüleceğini belirterek davanın kabulüne ilişkin verilen kısmının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile, 02/06/2015 tarihli 2 adet fatura dayanak gösterilerek, 5.317.403,86 TL alacak için takip yapıldığı; davalı/borçlunun şikayeti üzerine İstanbul Anadolu 15.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/818 Esas, 2016/71 Karar sayı ile ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünün ve öğrenme tarihinin 21/07/2015 olduğunun tespitine karar verildiği, davalı/borçlunun süresinde takibe itirazı üzerine, davacı tarafından itirazın iptali davası açılmış; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. Dosyada tedbir konulan davalıya ait taşınmazda ipotek hakkı bulunan ve müdahale talep eden …AŞ’nin hukuki yararı olduğu belirtilerek HMK’nun 66.maddesi uyarınca feri müdahil olarak davaya kabulüne karar verilmiştir. Fer’i müdahil … A.Ş. vekili Dairemize verdiği beyan dilekçesi ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/65 Esas sayılı dosyasında 12.07.2019 tarihinde davalı şirketin iflasına karar verildiğini ve kararın istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini; İstanbul Anadolu … İcra ve İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasından tasfiye işlemlerine başlanıldığını; İflas kararının kesinleşmesi üzerine İflas Müdürlüğü tarafından sıra cetveli düzenlenerek, iflas masasına kayıt yaptıran alacaklılara tebliğ edildiğini, dosya davacısı olan şirketin iflas masasına alacak kaydı yaptırdığı ve 11.06.2021 tarihli İflas Müdürlüğü kararı ile de 7.211.359,60 TL’lik alacağının tamamının kabul edildiği; İİK nın 193. maddesi gereği davanın itirazın iptali davası olduğu ve davanın dayanağını, davacı şirketin müflis davalı aleyhinde başlattığı icra takibi oluşturduğundan söz konusu takibin düştüğü ve davanın konusunun kalmadığını; davacı alacaklının iflas müdürlüğünce verilen karar uyarınca alacağının tamamının kabulüne karar verilmiş olması da göz önünde bulundurulduğunda, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine gerek olmaksızın, konusu kalmayan dava hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesine, bu karar ile birlikte ilk derece mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbir kararının da kaldırılmasına karar verilmesi ve yerel mahkeme tarafından konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, bu talebi kabul edilmediği taktirde ihtiyati tedbirin cebri icra satışına engel olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/65 Esas 2019/826 Karar sayılı dosyasından verilen karar ile 12/07/2019 günü saat 11.14 tarihi itibarıyla davalı şirketin iflasına karar verildiği; kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2019/2566 Esas, 2019/1735 Karar sayılı kararı ile istinaf talebinin reddine karar verildiği ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2019/3267 Esas, 2020/1263 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilerek yerel mahkeme kararının kesinleşerek İstanbul Anadolu … İcra ve İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasından 11.06.2021 tarihli sıra cetveli düzenlendiği ve 30/06/2021 tarihinde ikinci alacaklılar taplantısının yapılacağının karar altına alındığı anlaşılmaktadır. İcra ve İflas Kanununun 193. maddesinde “İflasın açılması, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurur. İflas kararının kesinleşmesi ile bu takipler düşer.” hükmünün düzenlendiği; 194. maddesinde ise “Acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir. Bu hüküm şeref ve haysiyete tecavüzden, vücut üzerinde ika olunan zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvali şahsiye veya nafaka işlerine müteallik ihtilaflara, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerle ilgili olarak açılmış olan hukuk davalarına tatbik olunmaz.” hükmü düzenlenmiştir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2007/1282 Esas, 2007/3965 Karar sayılı ilamında da belirtildiği şekilde, iflas dosyasında 11.06.2021 tarihli sıra cetveli düzenlendiği ve 30/06/2021 tarihinde ikinci alacaklılar taplantısının yapılacağının karar altına alındığı, ancak henüz ikinci alacaklılar toplantısı yapılıp alacağın kesinleştirilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı ve dava konusu alacağın sıraya kaydedilip kaydedilmediği araştırılarak, eğer alacak itiraz olunmaksızın sırasına kaydedilmişse davanın konusuz kaldığına karar vermek, aksi taktirde davayı esastan sonuçlandırarak alacağın varlığının tespiti halinde tahsil şeklinde değil, mükerrer tahsilata yol açılmamak üzere alacakların masaya kaydına dair hüküm oluşturulması gerekecektir. Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, feri müdahil vekilinin ilk derece mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi ve yerel mahkeme tarafından konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması, bu talebi kabul edilmediği taktirde ihtiyati tedbirin cebri icra satışına engel olmadığına dair karar verilmesine yönelik talebinin de ilk derece mahkemesince değerlendirilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, belirtilen şekilde araştırma yapılıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2019 tarih, 2016/283 esas, 2019/519 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/07/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.