Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1486 E. 2022/1237 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1486
KARAR NO: 2022/1237
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2017/985 Esas, 2019/462 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalı şirket işverenliğinde Edirne’de yapılacak olan … AVM projesinin kaba yapı işlerini müvekkili şirketin üstlendiğini, iş ile ilgili taraflar arasında sözleşmenin imzalandığını, sözleşmede belirlenen işin müvekkili tarafından tamamlandığını ve teslim edildiğini, müvekkili ile davalının cari hesap ilişkisi içinde çalıştığını, davacının sözleşme kapsamında yaptığı işin karşılığında hak edişlerini her ay faturalandırdığını, faturaları davalıya gönderdiğini, davalı şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyerek taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırı davrandığını, borcunu ödemekten imtina ettiğini, davalının usulüne uygun olarak tanzim edilen faturaları kabul ettiğini, cari hesaplar arasında mutabakat sağlandığını, davalı şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyerek taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırı davrandığını ve borcunu ödemekten imtina etmesi üzerine borçlu aleyhine Bakırköy …İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacı ile müvekkili arasında mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan … AVM’nin kaba yapı işlerinin yapılması hakkında sözleşmenin akdedildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre hakediş sistemi ile çalışıldığını, davacı taraf sözleşmeye konu işlerin belli kısmını tamamladıkça ara hakediş tanzim edeceğini, bu hakediş tutarında kendisine ödeme yapıldığını, tüm işlerin son bulması ile kesin hakedişin yapıldığını, tüm işler yapıldıktan sonra tarafların 27/04/2017 tarihli kesin kabul tutanağını akdettiklerini, tutanağın ikinci sayfasında davacı tarafın yapmayı taahhüt ettiği işlerden … tarafından yaptırılıp … firmasının kesin teminatından kesileceği hususunda not düşüldüğünü, eksik işlerinin imalat bedelinin 15.428 TL olarak belirlendiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin kesin kabul belgesi yan başlıklı 9.9 maddesine göre yapılmayan Slim işlerinin imalat bedeli olan 15.428 TL sözleşmeye uygun 3 katın bedeli olan 46.284 TL bedelin davacının hakedişine işlendiğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağının olmadığının açıkça görüleceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının davaya konu alacağın dayanağı olan faturaların kendisine teslimi ile ilgili bir itirazının olmadığı, davalı tarafça, davacının yaptığı işlerdeki eksiklikler nedeniyle sözleşmedeki cezai hükümler ve kesin kabul tutanağı belirtilen eksiklikler doğrultusunda kendisine 3 katı tutarından fatura düzenlendiği belirtilmiş ise de, dava konusu alacağın dayanağı olan faturaların hiçbir itirazı kayıt olmaksızın davalı defterlerine kaydedildikleri, yine kesin kabul tutanağı sonrasında davalı tarafça hazırlanan ve imzalana-kaşelenen 30.05.2017 tarihli cari hesap ekstresinde imalat bedeli kesintisi ile ilgili bir kaydın bulunmadığı, davalı şirketin davacıya 38.698,00 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, taraf defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, davalı tarafça kesilen faturaların icra takibinden sonraki tarihe ilişkin olduğu, buna göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 38.698,00 TL cari hesap alacağı olduğu konusunda taraflar arasında bir mutabakat oluştuğu, alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 38.698,00 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 7.739,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, karara dayanak olan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve objektif olmadığını, uyuşmazlığın temeli inşaat işleri ve eser sözleşmesi olmasına rağmen alınan raporlarda sadece mali müşavir bilirkişi tarafından incelemeler yapıldığını, 21.07.2018 tarihli raporun 3.sayfasının sondan ikinci paragrafında uyuşmazlığın kaynağının, 15.423,00 TL’lik eksik işin başka bir kişiye 46.284,00 TL’ye yaptırılmış olması olarak belirtildiğini, bu belirtmenin hatalı olduğunu, raporlardaki başkaca tespit ve değerlendirmelerde göz önünde bulundurulduğunda, yargılama sırasında da talep ettikleri üzere öncelikle uyuşmazlık konusunda uzman olan inşaat bilirkişisi ve hakediş uzmanı bilirkişiden rapor alınması ve alınacak raporda müvekkili şirketin kesmiş olduğu 46.284,00 TL’lik faturanın haklı nedenle kesilip kesilmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini, bu faturanın temel dayanağının taraflar arasındaki sözleşmesin 9.9 maddesindeki cezai düzenlemesi olduğunu, taraflar arasında imzalanan 27.04.2017 tarihli kesin kabul tutanağında yazılı olan “eksik işlerin yaptırılıp davacı teminatından kesileceğine” dair not karşısında davacının icra takibinde dayandığı cari hesap ekstresinin güncel olmadığını, sunmuş oldukları güncel cari hesap ekstresine göre davacının davalıdan bir alacağı olmadığını, eksine borçlu olduğunu, davacı tarafın sunduğu cari hesapta 46.298,00 TL’lik faturalarının görünmemesinin bu faturanın kanuna aykırı olduğu anlamına gelmeyeceğini, eksik işler ve bunların bedeli tutanak altına alınıp davacıya süre verildiğini, davacının bu sürede bunları yapmaması üzerine kendisine bu faturanın kesildiğini, mutabakat yapıldığı tarihte bu fatura kesilmemiş olduğundan mutabakatta görülmediğini, cezai bedel faturasının takip tarihinden sonra kesilmesinin herhangi bir hak kaybına mahal vermediğini, önemli olanın fatura tarihi değil faturanın dayanağı olan kesin kabul tutanağının düzenleme tarihi olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Dava, davalının sahibi olduğu taşınmazda yaptırmakta olduğu AVM projesinin “kaba yapı işlerinin” davacı tarafından yapılmasına ilişkin 31/03/2016 tarihli eser sözleşmesi ilişkisi kapsamında, devam eden cari hesap ilişkisine dayalı olarak bakiye 38.698,00 TL iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı taraf, işin bitiminde taraflar arasında imzalanan 27/04/02017 tarihli kesin kabul tutanağında “Bodrum katlarda kalan “slim” işlerinin iş sahibi tarafından yaptırılıp yüklenicinin kesin teminatından kesileceğinin” not düşüldüğünü, eksik işlerin imalat bedelinin 15.428,00 TL olarak belirlendiğini, kesin kabul belgesinin 9.9 maddesindeki cezai hükmü gereğince bu tutarın 3 katı olan 46.284.00 TL’nin davacı hakedişinden kesildiğini, buna göre davacının bakiye bir iş bedeli alacağı bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Dosya kapsamıda değerlendirildiğinde, davacı tarafça dayanılan iş bedeli alacağı faturasına davalı tarafça bir itirazda bulunulmayarak ticari defterlerine kaydedilmiş olunduğu, davalı iş sahibi tarafından, 27/04/2017 tarihli kesin kabul tutanağında belirtilen eksiklikler nedeniyle davacıya sözleşmenin 9.9 maddesindeki ifaya ekli cezai şart kapsamında, tutanakta belirtilen 15.428,00 TL’lik eksik iş miktarının 3 katı olan 46.284,00 TL’lik bir fatura düzenlediği belirtilmiş ise de, dava konusu alacağın dayanağı olan davacı faturalarını davalı şirketin ticari defterlerine hiçbir ihtirazi kayıt olmaksızın kaydedilmiş olması, yine davalının dayandığı kesin kabul tutanağından sonra taraflar arasında yapılan ve altında davalı şirketin kaşesi ve imzası bulunan 30/05/2017 tarihli cari hesap ekstresinde imalat bedel kesintisi ile ilgili bir kaydın bulunmaması ve davalı şirketin davacı şirkete 38.698,00 TL tutarında borçlu olduğunun belirtilmesi, incelenen davalı defterlerine göre de davalının davacıya 38.698,00 TL borçlu olduğunun anlaşılması, taraf defterlerinin borç hususunda birbiriyle uyumlu olması, ticari defterlerin ve cari hesap ekstresinin kesin delil özelliği göz önünde bulundurulduğunda davalının bu savunmasına itibar edilemeyeceği, davalının ayrıca bir ödeme iddiasının bulunmadığı, buna göre davaya konu takip tarihi itibariyle davacının davalıda 38.698,00 TL cari hesap alacağının bulunduğunun ispat edildiği, ilk derece mahkemesince de bu doğrultuda davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece hükmedilen icra inkar tazminatına yönelik olarak davalı istinafında ayrıca ve açıkça bir itiraz bulunmadığından HMK’nın 355. Maddesi gereğince Dairemizce bu hususa ilişkin olarak bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/05/2019 tarih ve 2017/985 Esas, 2019/462 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.