Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1485 E. 2019/1019 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1485
KARAR NO : 2019/1019
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2019
NUMARASI : 2019/492 Esas, Derdest,
DAVANIN KONUSU: Geçici tescil şerhi talebi
KARAR TARİHİ : 11/09/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, davalılar adına kayıtlı … ili, … ilçesi, … Mahallesi … ada, … ve … parsel nolu parsellerin tevhidi ile oluşan … parsel nolu parsel üzerinde inşaat yapımı için davalılar ile dava dışı yüklenici adi ortaklık arasında 19/06/2015 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin yükleniciyle inşaatın kaba işlerinin yapımı hususunda taşeronluk sözleşmesi imzaladığını, işin %90’ının tamamlandığını, müvekkili ile yüklenici arasında müvekkilinin 5.000.000,00 TL işçilik bedeli bulunduğu konusunda mutabakat yapıldığını, davalının taşınmazları tamamen satması halinde müvekkilinin alacağını tahsil edemeyeceğinden 28 nolu parsel üzerine TMK’nın 1011 maddesi gereğince geçici tescil şerhi konulmasını istediklerini belirterek, dava konusu taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbîr kararı verilmesini, dava konusu taşınmaz üzerine TMK 893 ve 1011.maddeleri maddeleri gereğince geçici tescil şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemenin 05/07/2019 tarihli ara kararı ile; HMK’nın 389. maddesi ve TMK’nın 893 ve devamı maddeleri göz önüne alındığında, davacı tarafça henüz yaklaşık ispat koşullarının sağlanamadığı ve talebin niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin taşeronluk sözleşmesinden kaynaklı olarak yükleniciden alacağı bulunduğunu, bu nedenle arsa sahiplerinin taşınmazları üzerine geçici tescil şerhi konulmasını istediklerini, ayrıca taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için de ihtiyati tedbir talep ettiklerini, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, oysa sunulan cari hesap mutabakatına göre yüklenici ile aralarında uyuşmazlık bulunmadığını, müvekkili şirketin işlerin %90’ını tamamladığını, haklılığının yaklaşık olarak ispatlandığını, davalının taşınmazlarını satmakta olduğunu, mahkemece karar verilinceye kadar üzerine şerh konulacak bir taşınmaz kalmayacağını, HMK’nın 389. Maddesindeki şartların bulunduğunu belirterek, yerel mahkeme ara kararının kaldırılarak 28 parsel üzerine, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre Mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. Somut olayda; davacı tarafça davalıya ait taşınmaz üzerine geçici tescil şerhi işlenmesi ve üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alındığında, davacı tarafından yaklaşık ispat şartının tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece her zaman delillerin değerlendirilip HMK’nın 389 ve devamı maddelerindeki şartlar göz önüne alınarak tedbir hususunda bir karar verilebileceğinden ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkemenin ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2019 tarih ve 2019/492 Esas sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a Maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/09/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.