Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1460 E. 2022/404 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1460
KARAR NO: 2022/404
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2019
NUMARASI: 2014/973 Esas, 2019/185 Karar
BİRLEŞEN İSTANBUL 13.ASLİYE TİARET MAHKEMESİ’NİN 2014/219 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVA: Tazminat
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalının Ekim 2012 tarihinde davalının Beşiktaş’ta bulunan işyeri ile Bodrum’da bulunan yazlık villasının tadilat ve dekorasyon işi konusunda şifahen anlaştıklarını, bu anlaşmaya istinaden davacının davaya konu işin yapılması için alt taşeron firmalarla anlaştığını ve çalışmalara başlandığını, davacı tarafından çalışmaların her aşamasının davalı şirketin yönetim kurulu başkanı … ile paylaşıldığını, davalı şirketin bilgisi ve onayı alınarak tamamlanarak teslim edildiğini, ancak davalı tarafın işi teslim almasına rağmen işin bedelini ödemekten kaçındığını ve davacı şirketi mağdur ettiğini, davacının dava konusu işi eksiksiz yaptığına ilişkin İstanbul 49. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/341 D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, davacı şirket tarafından malzeme, proje ve kontrollük bedeli için düzenlenen 07/10/2013 tarih, 930098 sıra nolu KDV dahil 1.675.046 TL bedelli faturanın davalı şirkete Beyoğlu …Noterliği’nin 09/10/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile tebliğ edildiğini ve fatura bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, davalı şirketin ödeme yapmaması üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, davalı şirketin tüm itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, anılan nedenlerle davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalının haksız itirazı nedeniyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında, davalının Beşiktaş’ta bulunan işyeri ile Bodrum’da bulunan yazlık villasının tadilat ve dekorasyon işi konusunda şifahi olarak anlaşıldığını, ancak davacının, davalıdan alınan 1.300.000 TL’yi işi yapan taşeronlara ödemediğini, taahhüt edilen işlerin eksik, hatalı ve kötü malzemeler kullanılarak yapıldığını, tüm bunlara rağmen davacının haksız olarak düzenlediği 2 adet faturayı Beyoğlu …Noterliği’nin 09/10/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ekinde davalı şirkete gönderdiğini, davalı tarafından süresi içinde bu faturalara itiraz edilerek Beyoğlu …Noterliği’nin 21/10/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile iade edildiğini, davacının ihtarname ile tebliğ ettiği faturaları 8 gün bekleme süresini beklemeden 10/10/2013 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine iade edilen 1.675.046 TL bedelli faturaya istinaden icra takibi başlattığını, davacının başlattığı haksız icra takibine itiraz edildiğini, davacı tarafın İstanbul 49.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/341 D.iş sayılı dosyası ile yaptırdığı tespitin de yok hükmünde olduğunu, yapılan tespitte belirtilen rakamların hiçbirinin araştırılmadığını, davalı şirketin davacıya ödediği 1.300.000 TL’nin karşılığını alamadığı gibi büyük oranda zarar gördüğünü, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, yine karşı davalarına ilişkin olarak; davalı şirket ile davacı arasında dekorasyon işlerinin yapımı konusunda mutabakata varılmış ise de davacı şirket yetkilileri tarafından davalı şirkete zarar vermek kastıyla hareket edilerek davalı şirketin madden ve manen büyük kayıplara uğramasına neden olunduğunu, yapılan işlemlerin malzeme ve işçilik giderlerinin gerçek bedellerinin çok üstünde fahiş miktarlar üzerinden gösterildiğini, yapılan uygulamaların hatalı ve kalitesiz malzemeler kullanılarak yapıldığını, yapılan tadilatın geciktiğini ve taahhüt edilen süreden sonra ayıplı olarak davalıya teslim edildiğini, bu hususlarla ilgili olarak davacıya defalarca şikayet bildirildiğini, ancak davacı tarafça bir dönüş olmadığını, anılan nedenlerle davalı şirket tarafından davacıya yapılan ödemeler bakımından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davacıdan tahsiline, yine davacının haksız fiil teşkil eden eylemleri neticesinde davalı şirkette oluşan manevi zararın tazmini bakımından 100.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından yapılan tadilat çalışmaları sırasında verilen zarar neticesinde Muğla İli, … İlçesi Torba No:…’de bulunan villanın sağlıklı yapı vasfının kaybedilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini ile ilgili olarak binanın iyileştirilmesi için bugüne kadar yapılan ve bundan sonra yapılması gereken harcamalar ve davalının taşeronlara yapmadığı ödemeler ile ilgili olarak vekil edeni tarafından yapılmak zorunda kalınan ödemeler bakımından şimdilik 500.000,00 TL alacağın reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı ile davalı arasında, davalıya ait Bodrum’da bulunan yazlık binasının ve yine Beşiktaş’taki ofis binasının tadilatının yapılmasına yönelik sözlü anlaşmalar uyarınca davacının hak ediş bedeli alacağı için başlatmış olduğu icra takibine yönelik yapılan itirazın iptali ile yine davalı ve birleşen dosya davacısı tarafından açılan karşı dava ve birleşen dava yönünden de davacı tarafın yaptığı inşaatların ayıplı olması sebebiyle oluşan zararın tazmini amacıyla açılmış maddi ve manevi tazminat davası ile ayrıca sözleşme kapsamında yapılması gerekip de davacı tarafından yapılmadığı iddia olunan hizmetlerin 3. şahıslara tamamlatılması sebebiyle oluşan zararın ve binanın iyileştirilmesi için gerekli zararların tazminine yönelik tazminat davası olup, taraflar arasında eser sözleşmesinin sözlü olarak yapıldığı, taraflar arasında bir eser sözleşmesinin yapıldığı sabit olmakla birlikte, eser sözleşmesinin içeriği ve kapsamı konusunda uyuşmazlıklar bulunduğu, bu doğrultuda Bodrum’daki taşınmaz için ayrı, İstanbul Beşiktaş’taki ofis için ayrı ayrı değerlendirmeler yapmak gerektiği, davacı tarafça Bodrum’daki imalat için davalıya 746.000,00 TL’lik fatura kesilmiş olduğu, yine İstanbul’daki ofis binası için de 1.675.046,00 TL’lik fatura kesilmiş olduğu, Borçlar Kanunu 481. maddesi uyarınca eser sözleşmesinin sözlü olarak yapıldığı durumlarda hizmet bedelinin eserin yapıldığı tarihteki rayiç bedellere göre tespit edilecek ve taraflarca yapılan ödemeler bu bedelden düşülerek kalan alacağın buna göre belirleneceği, her ne kadar davalı, davacı tarafından Bodrum’daki tadilat işlemlerinin eksik ve ayıplı yapıldığını, ayrıca bahçe bohçalamasının, mantolama, izolasyon işlemlerinin yapılmadığı yada ayıplı yapıldığı iddiasını ileri sürmüş ise de taraflar arasında akdedilen sözleşmenin sözlü yapılmış olması davacı tarafından verilen ve faturaya bağlanan hizmetlerin yapılan keşiflerde mahalde bulunduğu (özellikle Bodrum’da yaptırılan ilk keşif) daha sonra davalı tarafından bir kısım imalatların söküldüğü ve değiştirildiği, davacı tarafından faturaya bağlanan iş ve kalemlerin bu kapsamda davacı tarafından yerine getirildiği ve bu iş ve işlemler için 746.000,00 TL’lik fatura kesildiği, hizmetlerin verildiği tarih itibariyle söz konusu faturadaki bedellerin rayiçe uygun olduğu, her ne kadar davalı tarafından bu fatura da belirtilen imalat kalemleri dışında başkaca kalemlerin örneğin; bahçe bohçalaması ve binanın komple bohçalanması gibi işlemlerin yapılmadığı ileri sürülmüş ve bundan kaynaklı olarak zarara uğradığı iddia edilmiş ise de, davalının eksik olduğunu ileri sürdüğü hususların sözleşme kapsamında olduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı, bohçalama yapılmasının ilk sözleşme kapsamında olduğunun davalı tarafından ispatlanamaması sebebiyle bundan kaynaklı olarak sonradan taşınmazda oluşan zararların davalı tarafından tazmininin istenemeyeceği, ayrıca davalı tarafından dilekçede belirtilen ve ayıplı olduğu ileri sürülen hususlarda da davalı tarafından eserin davacıdan teslim alındığı, süresinde yapılmış bir ayıp ihbarının davalı tarafça iddia ve ispat edilemediği, yine davalı tarafından ileri sürülen bir kısım ayıpların, yaptırılan bilirkişi incelemesine göre de kullanımdan kaynaklı ayıplar olduğu, davalının ünvan değişikliğinden önceki ünvanı (… Tic.AŞ) gözönüne alındığında bizati kendisinin de bir mühendislik şirketi olduğu, dolayısıyla basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, Bodrum’daki taşınmazı itirazsız davacıdan teslim aldığı, davacı tarafından davaya konu değişik iş dosyası tespiti yaptırılıncaya kadar yada dava açılıncaya kadar ayıp yada eksik işlerle ilgili herhangi bir bildirimin davacıya yapılmadığı, bu itibarla davalının BK 477.maddesi uyarınca eseri kabul ettiği, davacı tarafından kesilen faturadaki hizmetlerin davalı yana verildiği, fatura bedeli olan ve özellikle yaptırılan son bilirkişi incelemesine göre yapıldığı tarihteki rayiçlere uygun olduğu tespit edilen 746.000,00 TL’nin verilen hizmetler karşılığı olduğu, davalı tarafından toplam yapılan ödeme 1.300.000,00 TL kabul edildiğinden, 1.300.000,00 TL’lik ödemenin 746.000,00 TL’sinin Bodrum işi için yapıldığı, kalan bakiye 554.000,00 TL’nin ise İstanbul Beşiktaş’taki ofis için yapıldığı, bu kapsamda davalı tarafından yapılan toplam 1.300.000,00 TL’lik ödemeden Bodrum tamirat bedeli olan 746.000,00 TL düşüldükten sonra davacının Bodrum’daki yapmış olduğu imalat sebebiyle herhangi bir alacağının kalmadığı, İstanbul Beşiktaş ofis için; denetime elverişli bulunan özellikle 3.bilirkişi raporu dikkate alındığında, davacı tarafından davalıya İstanbul ofis binası için verildiği belirtilen hizmet bedellerinin rayiçe uygun olduğu, davacı tarafından faturada belirtilen hizmetlerin mahallinde tespit edildiği, her ne kadar bilirkişi heyeti tarafından 32.325,00 TL’lik ayıplı imalat tespit edildiği ileri sürülmüş ise de, söz konusu işin davalı tarafından itirazsız teslim alındığı, ayrıca ayıplı imalat için davalı tarafından karşı dava kapsamında ayıplı imalat için ayrı bir dava açıldığı, kesilen faturanın rayiçe uygun olduğu, davacı tarafından başlatılan icra takibinde talep ettiği 1.675.046,00 TL’lik alacağından davalı tarafından, davacıya yapılan toplam 1.300.000,00 TL’lik ödemeden Bodrum için yapılan 746.000,00 TL’lik ödeme düşüldüğünde kalan bakiye 554.000,00 TL’nin İstanbul ofisi için ödenen bedel olduğu, bu doğrultuda 1.675.046,00 TL – 554.000,00 TL = 1.121.046,00 TL davacının bakiye alacağının kaldığı, bu yönü itibariyle davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazın 1.121.046,00 TL’lik asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına karar vermek gerektiği, yine taraflar arasındaki ihtilafın sözlü eser sözleşmesi uyarınca oluştuğu, eser sözleşmesinin kapsamı, kapsadığı işler, miktarı, birim fiyatı yada değeri gibi konuların uyuşmazlık kapsamında olduğu, bu hususların tespiti için bilirkişi incelemesi ve yargılama yapılması gerektiği, bu kapsamda alacağın belirlenebilir ve likit olmadığı, davalı aleyhine icra inkar tazminatı uygulanamayacağı, karşı dava yönünden; davalının karşı davasında, yüklenici tarafından verilen hizmetlerin ayıplı olduğundan bahisle ayıplı işlemlerin düzeltilmesi ve mevcut yapılanlarla ilgili olarak davacının taşeronlarına yapmadığı ödemeler sebebiyle 100.000,00 TL maddi tazminat talep ettiği ve 31/05/2018 ıslah dilekçesi ile söz konusu maddi tazminat davasını 200.000,00 TL’yi yükseltiği, yukarıda bahsedildiği üzere davalı bir mühendislik şirketi olup, davacı tarafından imalatı yapılan yerleri itirazsız olarak teslim aldığı. ileri sürülen yapılan imalatların ayıplı olduğuna yönelik ihtarnamedeki ve cevap dilekçesindeki soyut iddialar dışında usulüne uygun şekilde kullanılmış ve yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığı, Borçlar Kanunu 477.maddesi uyarınca iş sahibinin eseri kabul etmiş sayıldığı, yine davalı/karşı davacının, yüklenici tarafından taşeronlarına ödenmeyen paraların bir kısmının kendisince ödediği iddia edilmiş ve buna yönelik bir kısım fatura örnekleri ibraz edilmiş ise de, söz konusu fatura örneklerinde hizmet veren olarak 3. şahısların görüldüğü, hizmet alan olarak davacı şirketin gözüktüğü, ancak fatura bedellerinin davalı karşı davacı tarafından bizzat ödendiğine ilişkin bir ödeme makbuzu sunulmadığı gibi davalı/karşı davacı ticari defterlerinde yaptırılan inceleme sonucunda da bu ödemelerin davalı/karşı davacı tarafından yapıldığının ticari defterlerinde yer almadığı, bu kapsamda karşı dava kapsamında açılan maddi tazminat davasının reddi gerektiği ve yine davalı/karşı davacı tarafından söz konusu işlemler sebebiyle manevi zarara uğranıldığı iddia edilmiş ise de, ticari şirket olan davalının söz konusu işler sebebiyle ne şekilde manevi zarara uğradığı, davalı/karşı davacı tarafından ispat edilemediğinden manevi zarar isteminin de reddi gerektiği, birleşen dava yönünden; yargılama aşamasında Bodrum Asliye Hukuk Mahkemeleri aracılığıyla yaptırılan keşiflerde aldırılan bilirkişi raporları dikkate alındığında ve yine yukarıda esas dava kapsamında yapılan açıklamalar ve anlatımlar göz önüne alındığında birleşen dosya davalısı … tarafından, birleşen dosya davacısı …AŞ’nin Bodrum’da bulunan villasının tadilat işlemlerinin yapıldığı, eser sözleşmesinin sözlü olarak akdedildiği ve Bodrum’da üstlenilen işlemlerin tamamlanarak villanın birleşen dosya davacısına teslim edildiği, birleşen dosya davacısı tarafından eserin Borçlar Kanunu 477. maddesi uyarınca itiraz-i kayıt ileri sürülmeksizin teslim alındığı, aynı zamanda bir mühendislik şirketi olan birleşen dosya davacısının eseri teslim aldığında eserdeki ayıp ve eksiklikleri kontrol yükümlülüğünün bulunduğu, oysa birleşen dosya davacısı tarafından eser teslim alındıktan sonra süresi içinde yükleniciye yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığı, ayrıca her ne kadar bir an için söz konusu ayıpların sonradan yeni çıktığı (bahçe bohçalamasının eksik yapıldığı iddiası ile) ileri sürülse dahi bahçe bohçalamasının sözlü anlaşma kapsamında bulunduğu iddiasının birleşen dosya davacısı tarafından ispatlanamadığı, yüklenici tarafından verilen ve faturaya yansıtılan diğer hizmetlerin mahallinde özellikle ilk incelemede var olduğu (bir kısmının daha sonra birleşen davacı tarafça yenilenme amacıyla yeniden yaptırılmak için söküldüğü), dolayısıyla bu hizmetlerin her iki tarafın sözlü olarak kararlaştırdığı hizmet kapsamında kaldığı. oysa bahçe bohçalaması ve birleşen dosya davacısının eksik olduğunu ileri sürdüğü diğer hizmetlerin sözleşme kapsamında kaldığının iddia ve ispat edilemediği, yine buna yönelik yapılan ödemelerin bulunmayışı, birleşen dosya davalısı … tarafından düzenlenen faturalarda bu eksik yapıldığı iddia edilen hizmetlere ilişkin herhangi bir açıklama yada bu hizmetlere yönelik bir faturalandırma yapılmamış oluşu dikkate alındığında birleşen dosya davacısının eksik olduğunu iddia ettiği ve bu kapsamda yenilemek zorunda kaldığını belirttiği giderler için 3.şahıslara yaptırılan ödemelere yönelik zarar tazmininde bulunamayacağı, gerekçesi ile;
ASIL DAVA YÖNÜNDEN; Davalı … Holding A.Ş’nin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile davalı tarafından yapılan itirazın 1.121.046,00 TL’lik asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, Taraflar arasındaki ihtilafa konu alacak sözlü eser sözleşmesi uyarınca verildiği iddia olunan hizmetlere yönelik olması, bu kapsamda gerek verilen hizmetlerin gerekse bu hizmet bedellerinin ihtilaflı olması, bu bağlamda alacağın belirlenebilir ve likit olmaması, alacağın tespiti için inceleme yaptırılması gerektiğinden icra inkar tazminatı uygulanmasına yer olmadığına,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN; karşı dava kapsamında açılan maddi ve manevi tazminat davalarının AYRI AYRI SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE, birleşen İstanbul 13. ATM’nin 2014/219 Esas sayılı dava yönünden davacı …A.Ş’nin davasının SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Asıl dava davacı vekili istinaf dilekçesi ile, mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede davalının 1.300.000TL ödemiş olduğu kabul edilmiş ise de bu kabulün yanlış olduğunu, davalı tarafın tüm banka dekontlarına göre sadece 1.100.000TL ödeme yaptığını, 200.000 TL elden ödeme yaptığını beyan eden davalının sunduğu belgenin müvekkili tarafından kabul edilmediğini, kaldı ki davalının ticari defter ve belgeleri incelenmiş olup bu 200.000TL ödemenin davalı şirket ticari kayıtlarında da yer almadığını, Bodrum Tobra’daki villa işi için düzenlenmiş olan 354.000TL’lik faturanın zaten davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunu ve davalı tarafça kabul edildiğini, Bodrum Torba’daki villa işi için kesilmiş olan 746.000TL’lik faturanın da yapılan işlere, teslim edilmiş olan mal ve hizmetlere uygun olduğunun yapılan incelemeler ile de net olarak ortaya çıktığını, mahkemenin de kabulün bu şekilde olduğunu, Beşiktaş Plaza işi bakımından da 1.675.046TL’lik faturanın yapılan işlere, teslim edilmiş olan mal ve hizmetlere uygun olduğunun yapılan incelemeler ile de net olarak ortaya çıktığını, mahkemenin de kabulün bu yönde olduğunu, mahkemenin Bodrum Torba için düzenlenmiş ve davalı tarafça da kabul edilerek deftere kaydı yapılmış olan 354.000TL’lik faturayı dikkate almadığını, davalı tarafından yapılmış olan toplam 1.100.000TL ödemenin, TBK. 101. Maddesi gereğince Bodrum Torba’da yapılan villa işi için düzenlenmiş olan 354.000 TL ve 746.000 TL bedelli 2 adet faturaya mahsup edildiğini, yapılan ödemelerin Bodrum işine mahsup edildiğinin davalıya ihtarname ile bildirildiğini, davalının bu mahsup işlemine hangi bir itirazı olmadığını, tüm bu açıklamalar dikkate alındığında, itirazın iptali davasının tamamen kabulüne ve ayrıca %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğinin açıkça ortada olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur, Davalı- birleşen dava davacı vekili istinaf dilekçesinde; öncelikle mahkemece gerekçeli kararda, iddia edilen ayıp ile ilgili olarak süresinde yapılmış ihbarın olduğunun davalı tarafca iddia ve ispat edilmediğinden bahsedildiğini, halbuki gerek cevap dilekçelerinde, gerek karşı dava dilekçelerinde ve gerekse yargılama sırasında kullanım neticesinde sonradan ortaya çıkan ayıplara ilişkin olarak Beşiktaş … Noterliğinin 26.08.2013 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ve Beşiktaş … Noterliğinin 23.07.2013 tarih … yevmiye nolu ihtarnameleri ile ayıp bildiriminde bulunulduğunu, işbu ihtarnamelerde bilirkişi raporlarında da sabit olduğu üzere kullanım üzerine ortaya çıkan ayıpların mevcut olduğunun belirtilerek hatalı işlerin düzeltilmesinin talep edildiğini, müvekkili şirket tarafından Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/123 D. İş 2013/129 D. İş dosyası ve devamla 2014/7 d. İş dosyası ile tespit yapılmış olup tüm işlerin eksik ve ayıplı yapıldığının tespit edildiğini, Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/20 Tal. Nolu dosyasından düzenlenen bilirkişi raporunda da yapıldığı iddia edilmesine rağmen yapılmadığı / noksan yapıldığı keşif sırasında tespit edilen işlere ilişkin olarak 01.04.2016 tarihi toplam 510.927,26 TL zararın meydana geldiği bu haliyle de iddialarının haklılığının ortaya konduğunu, Beşiktaş İstanbul da yapılmış olan işlere ilişkin ise alınan raporların talep edilenin hep uzağında kaldığını, bilirkişilere yapılan tevdi sebeplerine aykırı olarak düzenlendiğini, öyle ki ayıplar ve eksik bırakılan işler nedeniyle 3. Kişilere yaptırılan işlerin faturalı belgeli sabit olmasına rağmen bu hususların gözden kaçırıldığını, hatta yapılan işlerin rayiç bedellerinin tespiti istenmesine rağmen bu hususun dahi tespit edilemediğini, mahkeme tarafından yapılmış olan işlerin rayiç bedellerinin tespit edilmesi 2 defa istemesine rağmen bilirkişilerin yalnızca karşı tarafça sunulan faturaların toplamını yapmak suretiyle hesap yaptıklarını, halbuki tespiti yapılması gereken hususun, iddia edilen işlerin iddia edildiği rakamlara mı mal edileceği yoksa aslında çok daha uygun bir rakama mı yapılacağı olduğunu, zira davacıyla tüm işlere ilişkin 1.500.000 TL ‘ye anlaşılmasına rağmen faturalarla rakamın şişirildiğini çok yüksek rakamlara fatura düzenlendiğini, bu hususun daha önce İstanbul 49. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/341 E. Sayılı dosyası ile tespit edildiğini ve iddia edilen yapılan işlerin KDV dahil bedelinin 1.135.624 TL olduğunun açıkca tespit edildiğini, ancak tüm bu mevcut tespitlere rağmen mahkemenin açıkca hatalı raporları dayanak alarak hukuka aykırı bir sonuca vardığını, ayıpların tespit edildiği ve ayıplar ortaya çıktığı dönemde yapılan tespitlerin dikkate alınmayarak yalnızca son eksik hazırlanan rapor dikkate alınarak dosyanın karara çıkarıldığını, yukarıda belirttildiği üzere dosya incelendiğinde dava konusu ayıpların açıkca tespit edildiği ve uğranılan zararın mevcudiyeti sabit olduğundan neticei talepleri gibi karar verilmesi gerektiğini belirterek istinafa başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-karşı ve birleşen dava davalısı yüklenici, davalı- karşı ve birleşen dava davacısı işsahibidir. Asıl dava yüklenici tarafından açılan iş bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali, karşı dava ayıplı işler nedeniyle uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine, birleşen dava ise Bodrum Torba’da yapılan eksik ve ayıplı işler nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.Taraflar arasında, iş sahibinin Bodrum’da bulunan villasının ve İstanbul Beşiktaş’ta bulunan ofisinin tadilatı konusunda sözlü sözleşme yapıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık her iki işin bedeli, ödemeler ve yapılan işlerin eksik ve ayıplı olup olmadığı konusunda çıkmaktadır. Asıl dava davacısı yüklenici vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, yüklenici iş sahibinin avans ödemelerinin 1.100.000 TL olduğunu, elden yapıldığı belirtilen 200.000 TL ödemeyi kabul etmediklerini belirtmiş ise de aslı mahkeme kasasına alınan ödeme belgesine göre 200.000 TL elden davacı yüklenici yetkilisine yapılmış olup imza inkar edilmemiştir. Ayrıca davacı yüklenici cevaba cevap dilekçesinde belge altında isim ve imzası bulunan …’in şirket yetkilisi olduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle ödemeye ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Bodrum işi için düzenlenen ve davalı iş sahibi ticari defterlerinde kayıtlı bulunan 354.000 TL bedelli faturanın yapılan iş bedelinde dikkate alınmadığına ilişkin istinaf sebebine gelince, Bodrum işi için bedel konusunda anlaşma bulunduğu ispatlanamadığından ve ihtilaf bulunduğundan TBK’nın 481. maddesine göre yapılan işler bedeli bilirkişi aracılığı ile tespit edilmiş olup bu işler bedeli 746.000 TL olarak tespit edilmiştir. Davacı yüklenici yapılan iş bedelinin daha fazla olduğunu ispatlayamamıştır. Bu nedenle bu istinaf sebebi da yerinde değildir. Bu nedenle asıl dava davacısının asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesince reddi gerekmiştir. Davalı-karşı ve birleşen dava davacısı iş sahibi vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Bodrum’da yapılan tadilat işine ilişkin eksik ve ayıplar bulunduğunu ve ayıp ihbarının süresinde yapıldığını ileri sürmüş ise de mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, iş sahibi herhangi bir itirazi kayıt ileri sürmeksizin eseri teslim almıştır. TBK’nın 477. maddesine göre iş sahibi eseri teslim aldığından ve süresinde ayıp ihbarında bulunmadığından eseri kabul etmiş sayılmaktadır. Yine Bodrum işine ilişkin eksik olduğunu bildirdiği işlerin taraflar arasında yapılan sözlü sözleşme kapsamında olduğunu ispatlayamamıştır. Her ne kadar iş sahibi Bodrum işine ilişkin eksik ve ayıplı işler yönünden mahkeme aracılığı ile tespit yaptırdığını ve eksik ve ayıplı işlerin tespit edildiğini ileri sürmüş ise de mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, bu işi ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin teslim almış, süresinde iddia ettiği ayıplara ilişkin bir tespit yaptırarak ayıp ihbarında bulunmamıştır ve Bodrum’da yapılan esere ilişkin eksik işlerin bulunduğu, yüklenici tarafından yapılmadığı belirtilen eksik işlerin işlerin sözlü anlaşma kapsamında yüklenicinin taahhüdü altında olduğu ispatlanamamıştır. Tüm yapılan işlere ilişkin olarak davacı yüklenici tarafından yapılan işler bilirkişilerce TBK’nın 481. maddesi hükmüne göre yapıldığı yıl ve yer mahalli rayiçlerine göre belirlenmiş olup yüklenici tarafından düzenlenen fatura bedellerinin buna uygun olduğu tespit edildiğinden davalı iş sahibinin soyut bedelin fahiş olduğuna ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Bu nedenle iş sahibinin açtığı karşı ve birleşen davaya yönelik istinaf sebepleri yerinde değildir. Ancak, dosya kapsamında İstanbul Beşiktaş’ta bulunan ofisin tadilatına ilişkin işin ne zaman teslim edildiği anlaşılamamaktadır. Söz konusu işin en geç bu işe ilişkin düzenlenen fatura tarihinde teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir. Fatura tarihi teslim tarihi olarak kabul edildiğinde bundan yaklaşık 2 ay önce davalı iş sahibinin ihtarname ile ayıp ihbarında bulunduğu anlaşılmakla bilirkişilerce bu işe ilişkin olarak tespit edilen ayıplı işler bedelinin yüklenici alacağından mahsubu gerekirken mahsup edilmemesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, asıl dava davacı vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı- karşı ve birleşen dava davacı vekilinin istinaf talebinin karşı ve birleşen davalar yönünden reddine, asıl davaya yönelik olarak kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan asıl davaya dair yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak bilirkişilerce tespit edilen 32.325 TL ayıplı işler bedelinin takipte talep edilen alacaktan mahsubu ile kalan bedel üzerinden davalı iş sahibinin takibe itirazı haksız olmakla asıl davanın bu bedel üzerinden kısmen kabulü ile davalının takibe itirazının kısmen iptaline karar verilmesi gerekmiştir. dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A) Asıl dava davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, B)1-Karşı ve birleşen dava davacı vekilinin, karşı ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun REDDİNE, Asıl dava davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/03/2019 tarih ve 2014/973 Esas, 2019/185 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile, A) Davalı … A.Ş’nin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 1.088,721,00 TL’lik asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, B) Taraflar arasındaki ihtilafa konu alacak sözlü eser sözleşmesi uyarınca verildiği iddia olunan hizmetlere yönelik olması, bu kapsamda gerek verilen hizmetlerin gerekse bu hizmet bedellerinin ihtilaflı olması, bu bağlamda alacağın belirlenebilir ve likit olmaması, alacağın tespiti için inceleme yaptırılması gerektiğinden icra inkar tazminatı uygulanmasına yer olmadığına, 4-Karşı dava yönünden; karşı dava kapsamında açılan maddi ve manevi tazminat davalarının AYRI AYRI SÜBUT BULMADIĞINDAN RETLERİNE, 5-Birleşen İstanbul 13. ATM’nin 2014/219 Esas sayılı dava yönünden davacı … A.Ş’nin davasının SÜBUT BULMADIĞINDAN REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN Asıl Davada; 1-Alınması gereken 74.370,54 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 20.230,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 54.140,24 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 20.230,30 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3- Davacı tarafından yapılan toplam 9.264,40 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 6.021,53 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4- Davalı tarafından yapılan toplam 13.503,40 TL TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 4.726,66 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 70.905,24 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 46.366,25 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, Karşı Davada; 1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 3.415,50 TL + ıslah harcı olarak alınan 1.707,75 TL toplamı 5.123,25 TL’den mahsubu ile bakiye 5.078,85 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde karşı davacıya iadesine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği maddi tazminat istemi yönünden hesap ve takdir olunan 17.950,00 TL ve manevi tazminat istemi yönünden 2.725,00 TL ücreti vekaletin karşı davacıdan alınarak karşı davalıya verilmesine, 3-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, Birleşen Davada; 1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 8.538,75 TL+ ıslah harcı olarak alınan 9.393,00 TL toplamı 17.931,75 TL’den mahsubu ile bakiye 17.887,35 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde birleşen dosya davacısına iadesine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 55.450,00 TL ücreti vekaletin birleşen dosya davacısından alınarak birleşen dosya davalısına verilmesine, 3-Bu dosyada yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Asıl davada Davacı’dan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın asıl davada davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2- Asıl davada davalı tarafından asıl dava için yatırılan 19.144,66 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 3- Karşı davada ve birleşen davada davacıdan alınması gereken toplam 161,40 TL (80,70*2) istinaf karar harcından karşı davada ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan toplam 133,20 TL’den mahsubu ile bakiye 28,20 TL harcın karşı davada ve birleşen davada davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4- Asıl davada davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı istinaf yargılama giderinin asıl davada davacıdan alınarak asıl davada davalı tarafa VERİLMESİNE, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 01/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.