Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1393 E. 2022/659 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1393
KARAR NO: 2022/659
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/05/2019
NUMARASI: 2016/379 Esas, 2019/410 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 05/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında davalının …, Pazaryeri/Bilecik iş yeri adresinde proje kapsamında beton kesme-kırma-tadilat ve onarım işi konulu, 12/11/2015 tarihli “hizmet satın alma sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmenin 3.maddesinde sözleşmenin konusu ve yapılacak işler ile birim fiyatlarının taraflarca belirlendiğini, davacı müvekkilinin sözleşmedeki yükümlülükleri yerine getirdiğini, sözleşme kapsamındaki ve ilave işleri tamamlayıp davalıya teslim ettiğini, bunun üzerine iş bitim raporu düzenlendiğini ve yapılan iş bedeline ilişkin olarak 01/01/2016 tarihli, … seri numaralı, 141.600,00 TL ve 25/01/2016 tarihli, … seri numaralı, 10.030,00 TL bedelli 2 adet fatura tanzim edildiğini, düzenlenen faturalardan ve aradaki cari hesap ile, sözleşme ve ilave işlerden dolayı müvekkilinin davalıdan bakiye 103.630,00 TL alacaklı olduğunu, bakiye iş bedelinin ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası iletakip yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, bu aşamada davalı yanca … Bankası Gazipaşa Bulvarı Şubesi’ne ait 10/07/2016 keşide tarihli 30.000,00 TL bedelli çek ile … bank Eyüp Şubesi’ne ait 30/04/2016 keşide tarihli 60.000,00 TL bedelli 2 adet çeki teslim ettiğini, buna rağmen bakiye 13.630,00 TL alacağın ödenmediğini ileri sürerek ödenmeyen 13.630,00 TL alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlekte davalıdan tahsili ile davalının icra inkar tazminatından sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının davalı müvekkili şirkete faturalara ve cari hesaba konu inşaat malzemesi sattığını ve bunların davalı şirketin yetkililerine teslim ettiğini ispat yükümlülüğü altında olduğunu, bunun da yazılı belgelerle ispat edilmesi gerektiğini, davacının faturaya dayalı bir ticari ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu iddia ettiğini, taraflar arasında ticari ilişkiye konu yazılı bir sözleşmenin sunulamadığını, faturaya dâhil alacakların cari hesap ilişkisini göstermediğini, cari hesap ilişkisinde taraflar arasında mutabakat yapılmadığı sürece borç alacak durumunun kesin olarak belirlenemeyeceğini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalının 2016 yılı ticari defterlerinin HMK’nın 222. Maddesinde belirtilen şartları taşıdığı, tarafların 6102 sayılı yasanın 89. ve devamı maddelerinde düzenlenen cari hesap ticari ilişkilerinden dolayı davacının, davalı tarafın ticari defter kayıtlarına göre 13.630,00 TL alacaklı olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 13.630,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı tarafın mal teslimi/hizmet sunumu yapıp yapmadığı konusunda bilirkişi raporunda yeterli bir değerlendirme bulunmadığını, davacının, faturaya konu malın/hizmetin teslim edildiğini ispat yükümlülüğü altında olduğunu, satış ve teslimin, davacı yanca yazılı belgelerle ispatının gerektiğini, ancak bu iddianın ispatlanamadığını, müvekkili şirketin temel savunmasının, dava dilekçesine konu faturalardaki malların kendisine teslim edilmediği olduğunu, her iki tarafın ticari defterlerinde de söz konusu faturaların yer almasının, tek başına malların/hizmetin teslim edildiğini göstermeyeceğini, bu nedenle müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, taraflar arasında ticari ilişkiye konu yazılı bir sözleşme bulunmadığını, faturaya dahil alacakların, cari hesap ilişkisini gösterdiğini, cari hesap ilişkisinde taraflar arasında mutabakat yapılmadığı sürece borç alacak durumunun kesin olarak belirlenemeyeceğini, TTK’nın 21.maddesinin bir ispat kuralı olduğunu, faturaya itiraz edilmemesinin herhangi bir hak kaybına yol açmayacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 12/11/2015 tarihli “Hizmet Satın Alma Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalanmış olup, sözleşmenin “Sözleşmenin Konusu” başlıklı 3.maddesinde; davalının… Mevkii, Pazaryeri/Bilecik iş yeri adresinde proje kapsamında; 1) mevcut makine montajları için imal edilmiş olan makine ayaklarının kırılması, semin seviyesine getirilmesi ve graut harçları ile tesviye edilmesi (70 adet), 2) yeni imal edilecek olan mükine ayakları için M16-M22 saplamalar için 20mm-26mm çapında 15cm-35cm derinliklerde kimyasala dübel için karot veya matkap yardımıyla deliklerin delinmesi (784 adet), 3) delinen ankraj deliklerinin hava-su-vakum-fırça yardımıyla temizlenmesi, deliklerin içine epoksi reçinenin enjekte edilmesi ve saplamaların yerine yerleştirilmesi, 4) projede öngörülen ve detayları sözleşmede yer alacak olan 20mm kalınlığa sahip 360x670mm ebatlarında 104 adet-1120x990mm ebatlarında 16 adet-370x470mm ebatlarında 16adet çelik plakanın saplamalar üzerine istenilen kod ve ölçülerde yerleştirilmesi, 5) projede yer alan 16 adet parlatma redüktör plaka ve tesviye edilmesi, graut harcı, 6) imalatlar sonunda gerekli teste ve onayın alınması ve şantiye temizliğinin yapılması işi olarak belirtilmiştir.Sözleşmenin 4.maddesinde, sözleşmenin imza tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği, 3.maddede belirtilen işin bitmesi halinde sözleşmenin sona ereceği belirtilmiş, işin bitirilmesi için davacı yükleniciye 20 gün süre tanınmıştır. Sözleşmenin “Ücret” başlıklı 7.maddesinde; davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine beton kesme-kırma-tadilat ve onarım işi olarak fatura edileceği, davacının hak kazandığı alacak bedelinin davalı tarafından ödemesinin, davacı yana ait banka hesabına yatırılması suretiyle yapılacağı düzenlenmiştir. Davacının ticari defterlerinin incelendiği Konya 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nden talimat yolu ile alınan ve mali müşavir İlhan Keten tarafından hazırlanan 22/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın 2016 hesap dönemine ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, yasal defterlere yapılan kayıtların birbirini doğrular nitelikte olduğu, HMK’nın 222.maddesinde belirtilen kanuni şartları taşıdığı ve sahibi lehine delil olma ve ispat kuvvetine sahip olduğu, davacı tarafın 2016 yılı içerisinde davalı şirkete 01/01/2016 tarih ve … nolu, 25/01/2016 tarih ve … nolu olmak üzere 2 adet fatura karşılığı 151.630,00 TL tutarında “beton delme-kesme-kırma beton imalatı” satışı yaptığı, bu faturaları 10/01/2016 tarih ve (…) nolu ve 30.01.2016 tarih ve (…) nolu yevmiye maddeleri ile ticari defterlerine açık satış olarak kaydettiği, bu satışlara ilişkin 48.000,00 TL ‘si bankadan gelen EFT (… nolu yevmiye kaydı) ve 90.000,00 TL’si 2 adet çek (…) nolu yevmiye kaydı) olmak üzere toplam 138.000,00 TL tahsilat yaptığı, çeklerin 31/03/2016 tarihinde bankadan tahsil edildiği, davacı tarafın ticari defter kayıtlarına göre; 05/04/2016 dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 13.630,00 TL tutarında cari hesap bakiyesi alacağının olduğu belirtilmiş, davalının ticari defterlerinin incelendiği Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/16 talimat sayılı dosyasından alınan ve mali müşavir …. tarafından hazırlanan 05/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda;davalı tarafın ticari defter kayıtlarına göre; dava tarihi itibariyle davacının davalı taraftan 13.630,00 TL tutarında cari hesap bakiyesi alacağının olduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamında bulunan iş bitim raporundan ve davalı yanca davacıya yapılan ödemelerden yanlar arasında imzalanan sözleşme kapsamındaki işlerin yapılıp, davalıya teslim edildiği, teklif formunda yazılı birim fiyatlar üzerinden hesaplanan iş bedelleri üzerinden davacı yanca düzenlenen faturaların davalıya gönderildiği, faturaların her iki yanın ticari defterlerine kayıt edildiği ve taraf defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu anlaşılmakta ise de; davalı yanın istinaf itirazları kapsamında yapılan değerlendirmede, mahkemece davacı yanın varsa bakiye iş bedelinin hesaplanması yönteminde hatalı olarak faturada yazılı bedel ile yetinildiği anlaşılmaktadır. Oysa, taraflar arasında iş bedeli konusunda anlaşma olmadığı taktirde, iş bedelinin, 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesi hükmünce yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerekmektedir. O halde, mahkemece gerekirse bilirkişi eşliğinde mahallinde keşif yapmak suretiyle, davacı yüklenicinin yanlar arasında ihtilaf konusu olmayan sözleşmeye ek teklif formunda yazılı işler için formda belirlenen fiyatların esas alınması, formda yazılı bulunmayan işler için ise Yargıtay ve Dairemiz uygulaması gereğince, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesi hükmünce işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre yapılacak hesaplama sonucu davacının bakiye iş bedeline hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi gerekirken, iş bedeli hesaplamasında davacı yanca düzenlenen fatura bedelleri ile yetinilmesi hatalı olmuştur. Kabule göre de; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3. Maddesinde; “bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmü düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 294 ve 297. Maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış ve 297/son maddesi gereğince hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alacağı belirtildikten sonra hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği belirtilmiş, aynı kanunun 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir. HMK’nın 26 ve 297. Maddeleri gereğince davacının tüm talepleri hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmesi ve verilen kararın gerekçesinin açıklanması hukuki bir zorunluluktur.Tüm bu kanun maddeleri ve Yargıtay kararları ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece dava dilekçesinde talep edilen icra inkar tazminatı talebi hakkında olumlu-olumsuz bir değerlendirme yapılmadığı, gerekçeli kararda bu talebin değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum yukarıda açıklanan kanun maddelerine ve Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırılık oluşturmaktadır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/05/2019 tarih, 2016/379 Esas, 2019/410 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.