Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1386 E. 2022/1177 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1386
KARAR NO: 2022/1177
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2018
NUMARASI: 2015/190 Esas, 2018/842 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların borç miktarını ödememesi sebebiyle Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … ESAS sayılı dosyası ile icra takibine geçtiklerini, borçlular vekili tarafından ödeme emrine itiraz edildiğini, taraflar arasında ticari ilişkinin sözleşme ile kurulduğunu, davacının davalının talebi ile sözleşmede belirtilen iş ve hizmetlerin dışında da bir kısım iş ve hizmetler yaptığını ve bu ilave işlerin karşılığında faturalardaki borca konu mal ve hizmetleri teslim ettiğini, davacı müvekkilinin asıl sözleşmeden kaynaklı ve daha sonrasındaki ilave iş ve hizmetlerden kaynaklı faturalar tanzim ederek davalı tarafa ilettiğini, bu faturaların bir kısmının davalı yanca kabul edilerek kısmende olsa ödemeleri gerçekleştirildiğini, bir kısmının ise faturaların tanzim edilmesine ve davalı tarafa gönderilmesine rağmen kabul edilmediğini ve iade edildiğini, davalı tarafından davacının yaptığı iş ve hizmetler görmezden gelinmiş ve haksız gerekçelerle bir kısım gecikme bedeli ve cezai şart bedeli olarak tariflendiren haksız alacaklar oluşturulduğunu ve davacıdan talep edildiğini, tarafların tacir oluşu ve ticari işlem gerçekleştirmeleri sebebiyle davacının munzam zararı da oluştuğunu, munzam zarara ilişkin ve aynı zamanda kur farklarından kaynaklı davaya ve fazlaya ilişkin tüm haklarını saklı tuttuklarını belirterek, davalı şirketin icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %40’ından aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkillerinin davaya konu … konut projesinin hayata geçirilmesi amacıyla bir adi ortaklık çatısı altında bir araya geldiklerini, bahse konu projedeki yapım işlerinden bazılarını 13.02.2012 tarihli sözleşme ile davacı şirkete devrettiklerini buna göre projede yer alan 24 kattan müteşekkil 6. Bloğun dış cephe imalatları ve bunların gerektirdiği tüm diğer işlerin davacıya verildiğini, işin kapsamının sözleşmenin 2. Maddesinde cephe ve doğrama işleri alüminyum kompozit panel işleri, cephe ve doğrama cam işleri, korkuluk işleri olarak belirtildiğini, davacı firmanın sözleşme ile üstlendiği işlerin bir kısmını zamanında teslim edemediği gibi teslim ettiği işlerde de eksiklikler ve kusurlar tespit edildiğini bu sebeple davacının kusurlu hareketi nedeniyle bağımsız bölümlerin satışını gerçekleştiremediklerini ve ciddi anlamda zarara uğradıklarını, bunun üzerine Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini ve sözleşmeden kaynaklanan edinimini gereği gibi ifa etmesi aksi halde hukuki yollara başvurulacağının davacıya ihtar edildiğini, akabinde Beyoğlu … Noterliğinin 18.09.2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafın sözleşmeye riayet etmemesi nedeniyle sözleşmenin hükümleri uyarınca davalılarca fesh edildiğini, işin teslimindeki gecikme nedeniyle 381.000 TL’nin ve ayrıca cezai şart bedeli olarak 240.000 USD’nin ödenmesinin talep edildiğini ve ödenmemesi halinde sözleşme hükümleri uyarınca davacının hakkedişlerinden kesileceğinin ihtaren bildirildiğini, davacı tarafın sözleşmeden kaynaklanan edimini gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle imalatların kesin kabulü yapılmadığını, davalı tarafın 3. Kişilerle satışı konusunda sözleşmeler akdettiği bağımsız bölümleri teslim edemediğini ve ciddi anlamda zarara uğradığını, bu sebeplerle davacının haksız ve mesnetsiz iddialarının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında ticari sözleşmenin mevcut olduğu, davacı ile davalı arasındaki cari hesap farkının davalı şirkete ait 26.12.2014 tarih ve … nolu 509.108,91 TL iade faturasını davacı şirketin ihtarname ile iade etmesi nedeniyle davacı şirketin cari hesabından olmaması, davacının 02.10.2013 tarihinde davalı temerrüde düştüğü ve takip tarihi itibariyle davacının 20.669,06 USD karşılığı 47.952,22 TL faiz isteme hakkı bulunduğu, iade faturasının 481.293,78 USD karşılığı 1.116.601,57 TL olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik postalardan anlaşıldığı ayrıca 2014 yılında 2012 yılında bitmesi gereken işin halen devam ettiği ve ara ödemeler yapıldığı sebepleri göz önüne alınarak, davalı tarafından yapılan geç yer teslimleri, proje revizyonları, malzeme değişiklikleri sonucunda projenin süresinin uzadığı ve herhangi bir gecikme cezasına gerek olmadığı, feshin haklı olmadığı, bu tip büyük ve detaylı projelerde keşif konusu eksik ve kusurlu işlerin geçici kabul tutanağı ile işveren taşeron arasında imzalanacağı ve kesin kabul için bu eksikliklerin kısa süre içerisinde tamamlanmasının bekleneceği, davacı tarafça geçici kabul talebinde bulunulduğu ancak geçici kabul tutanağının dosyaya sunulmadığı, bilirkişi heyetince yerinde yapılan incelemede, dairelerde montaj hatasından kaynaklı ayıpların olduğu tespit edildiği, denetime elverişli 20/12/2017 havale tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, alacağın likit olması karşısında ayrıca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi uygun görüldüğü, kesin kabul işlemlerinin gerçekleşmemesi ve yasal şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerektiği gerekçesi ile; Davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki itirazının 1.116.601,57 TL asıl alacak, 47.952,22 TL işlemiş faiz, 327,11 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 1.164.880,90 TL yönünden iptali ile bu miktar yönünden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Asıl alacak olan 1.116.601,57 TL üzerinden hesap edilen %20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, Davalılar vekilinin kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekilli istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davaya konu alacağın USD alacağı olduğunu, bu nedenlerle de icra takibinin USD karşılığı Türk Lirası üzerinden açıldığını, dava aşamasında da USD karşılığı olan Türk Lirası cinsinden belirtildiğini, kaldı ki taraflar arasındaki sözleşmeninde USD üzerinden yapıldığını ve de ticari kayıtlarında USD üzerinden gerçekleştirildiğini, bilirkişi raporlarında da, bu durumun ortaya konduğunu, ancak Yerel Mahkeme kararında Türk Lirası üzerinden karar vermiş olmakla; hukuken hatalı karar verdiğini, bu sebeplerle Yerel Mahkemenin davada yabancı para cinsinden ( USD ) karar vermesi gerekirken anılan biçimde karar tesis etmesi hukuken hatalı olduğunu, dosyadaki bilgi ve belgelerden davacı müvekkili şirketin iş bu davada haklı olduğu ve de davalı tarafın ise haksız olduğunun çok net anlaşıldığını, ayrıca müvekkil şirket alacaklarının; dosyaya sundukları ve davalılarında kabulünde olan hak ediş mutabakat metnine göre ve de davalı tarafın kendi ticari defterlerine göre ortaya çıktığını, ancak bu noktada mahkemece gerekçeli kararında belirtilmemiş olsa da; davalı tarafın 509.108,91-TL lik iade faturasını haksız tanzim ettiklerinin de ortaya çıktığını, dolaysıyla taraflar arasında kısmen de üzerinde uzlaşılan bir hak ediş belgesi ve bir bakıma hak ediş üzerinden hesap mutabakatı yapıldığını, müvekkilinin kabul ettiği tutar ve davalının kabul ettiği tutarın iş bu belgede ayrı ayrı belirildiğini ve imza altına alındığını, aslında davalıca kabul edilen bir hak ediş belgesi ve proje üzerinden kısmen de olsa bir hesap mutabakatı yapıldığını, bu belgenin incelenmesinde davalıca belirlenen bedelin 1.831.933,51 USD olduğunun görüldüğünü, kaldı ki davalı taraftan talep edilen tutarın çok daha fazla olup, diğer alacak miktarının henüz dava konusu edilmediğini ve bu haklarının saklı tutulduğunu, mahkeme gerekçeli kararında iade konusu olan faturayı ve içeriğini tartışmadığını, ancak dosya esası incelendiğinde davalı tarafın; 509.108,91-TL lik iade faturasını tanzim edemeyeceklerinin de ortada olduğunu, mahkemenin davalıca tanzim edilen iş bu faturayı kabul etmemesi ve davayı tümden USD üzerinden kabul etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davalı taraftan alacaklı olduğu sabit olup, mahkeme tarafından da davalı tarafın iddiaları da kabul edilmediğine göre, davanın tümden kabulüne dair karar verilmesi gerekirken, anılan biçimde ve de kısmen kabul kararı verilmesinin hukuken hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava itirazın iptali davasıdır. Davacı alacağın tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu takip dayanağı fatura olup faturalar TL olarak düzenlenmiş, takipte de alacak TL üzerinden talep edilmiştir. Buna göre davacı alacaklı tercihini TL olarak kullanmış olup mahkemece TL bedel üzerinden karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Dava eser sözleşmesi kapsamında sözleşme ile yapılan işler ile sözleşme dışı yapılan fazla imalat bedellerinden ödenmeyen kısmın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşme davalı tarafça tek taraflı olarak feshedilmiştir. Anılan feshin geçmişe etkili yapıldığının kabulü ile taraflar arsındaki tasfiyenini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yapılması gerekir. Buna göre davacı yüklenici sözleşme bedelini değil yaptığı imalat bedelini talep edebilir. Davacı yüklenici yaptığı fazla imalatın da yapıldığı yıl rayiç bedelini isteyebilir. Davacı yüklenicinin imalat bedelinin tespitinde ayıplı işler bedelinin düşülmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yapılacak tasfiye de imalat bedelinin tespiti kural olarak bu şekilde belirlenir. Sözleşme feshedilmiş olduğundan davalı iş sahibi gecikme ve ayıplı imalat nedeniyle zarara uğradığını belirterek bunların takas mahsubunu talep edemez. Yine sözleşme kapsamında bulunan cezai şart talebinde de bulunamaz. Taraflar arasındaki sözleşme fesihle sona erdiğinden davacının alacaklarının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tespiti ile tasfiye yapılması gerekirken bu ilkelere uyulmadan yapılan inceleme ve sonucuna göre verilen karar hatalı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş işin tasfiyesinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yapılarak davacı yüklenicinin alacağının tespiti ile sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra istinafa başvuranın sıfatı da dikkate alınarak tespit edilecek bedelin ilk kararda hüküm altına alınan bedelin altında kalmamak üzere oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 20/09/2018 tarih, 2015/190 Esas, 2018/842 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.