Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1380 E. 2020/56 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1380
KARAR NO : 2020/56
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI : 2017/73 Esas, 2018/1079 Karar
DAVANIN KONUSU: Tanıma ve tenfiz
KARAR TARİHİ : 14/01/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, Dubrovnik Ticaret mahkemesinin 12.12.2008 tarih ve VII P. 117/08 sayılı kararı ile davalı …. San.ve Tic. A.Ş.’nin davacı …. şirketine 2.780.725,56 Kuna borçlu olduğuna karar verildiğini, mahkemenin işbu kararının 19.03.2009 tarihinde kesinleştiğini, yabancı mahkeme kararı davacısı … ile müvekkili şirket arasında 23.12.2011 tarihinde davaya konu alacakda dahil olmak üzere alacağın temliki mahiyetinde ” Hak ve Yükümlülüklerin Devri Sözleşmesi ” imzalandığını, bu sözleşme ile hak ve yükümlülüklerini müvekkili şirkete devrettiğini belirterek Hırvatistan/Dubrovnik Ticaret Mahkemesinin 12.12.2008 tarih ve VII P. 117/08 sayılı ilamının Türkiye de tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı vekili cevap dilekçesi ile, tanıma ve tenfizi talep edilen Dubrovnik Ticaret Mahkemesi kararının MÖHUK’un aradığı yasal şartları taşımadığını, … şirketi 23.11.2011 tarihinde davaya konu alacak da dahil olmak üzere alacaklarını … Arh’ye devrettiğini, davaya konu kararda “… Dubrovnik Merkez Şubesi”nin taraf olduğunu, müvekkili hakkında açılmış ya da alınmış bir karar bulunmadığını, mahkeme kararındaki şirket ile müvekkili şirketin farklı tüzel kişilikleri olduğunu reddini talep etmiş, mahkemece; tenfizi istenen ilamda ilam borçlusunun … merkez şubesi olduğu, şube yönünden son paylaşma listesi yapılarak iflasen kapatıldığı bu nedenle ilamın Hırvatistan yasalarına göre Hırvatistan’da infaz edilemeyeceği, infazı mümkün olmayan yabancı mahkeme ilamının Türkiye’de de infazının talep edilemeyeceği, tenfizi istenen ilamda muhatabın bizzat şube olduğu, Türk kamu düzenine göre şube yönünden iflas kararı verilmesinin olanaklı olmadığı gerekçesi ile koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili; Tenfizi istenen karara konu davanın, davalı Yana İzafeten, Hukuken Temsile Yetkili Şubesine açıldığını, Hırvat Hukuku uyarınca, Merkezi Yurtdışında Bulunan Şubelerin tüzel kişiliğinin olmadığı, esas şirket adına (davalı) temsilen hak ve borçlar üstleneceği, esas sorumlunun yabancı şirket ve onun merkezi (davalı) olduğu, yabancı bir şirketin hırvatistan’da şube kurmuş olmasının, bu şirketin hırvatistan’da gerçek bir merkezi olduğu anlamına gelmediğinin açıkça anlaşıldığını, davalının Hırvatistan’da ki işleri için, Hırvat Hukukuna göre, tüzel kişiliği olmayan bir şube kurmayı tercih etmek suretiyle, işbu şubenin muamelelerinden kaynaklanan tüm sonuçları da peşinen kabul ettiğini, buna rağmen davalı yanın bu hukuki sorumluluktan ve sonuçlarından kaçmak istediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Dava; yabancı mahkeme kararının tenfizi talebine ilişkindir. Tenfizi istenen yabancı mahkeme kararı gereğince, davacının iş sahibi … San.ve Tic. A.Ş.’nin iva vojnovica 34b, Dubrovnik adresinde bulunan … ana şubesi namına … Otel binasında bir takım inşaat işlerini yapması konusunda taraflar arasında eser sözleşmesi yapıldığı, 005 07 nolu geçici kabule dair bedelin kısmen ödendiği, 006 07 nolu kabul ve bunlara dair 108 07 ile 126 07 nolu faturaların ödenmediği bu nedenle şubenin davacıya 2.780.725,56 … borçlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu yabancı mahkeme kararı gereğince davacı yüklenici, merkez şube ise iş sahibidir.Davanın dayanağı olan Dubrovnik Ticaret mahkemesinin 12.12.2008 tarih ve VII P. 117/08 sayılı kararı ile kararında; davacının …. (ltd.şti) davalının ise …. San.ve Tic. A.Ş.’nin iva vojnovica 34b, Dubrovnik adresinde bulunan … ana şubesi olduğu, ihtarlı duruşma davetiyesinin merkez şube adresine çıkartıldığı, usulüne uygun tebligata rağmen merkez şube temsilcisinin duruşmaya katılmadığı, mahkemece merkez şube temsilcisinin yokluğunda merkez şubenin temlik veren şirkete 2.780.725,56 Kuna borçlu olduğuna karar verildiği, bu kararın yine Merkez şube adresine tebliğe çıkarıldığı ve yetkili temsilcisine tebligat yapılmak suretiyle kararın 19/03/2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Somut olayda uyuşmazlık; tenfizi istenen yabancı mahkeme kararındaki davalı ile iş bu davanın davalısının aynı olup olmadığı, iş bu dosya davalısının söz konusu yabancı mahkeme kararı gereğince davacı temlik alan şirkete borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. MÖHUK’un “tenfiz şartları” başlığını taşıyan 54/ç maddesi “o yer kanunları uyarınca kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk Mahkemesine itiraz etmemiş olması” ve 54/b maddesi “ilamın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmeşi şartıyla ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması” hükümlerini içermektedir.Dosya kapsamındaki evraklardan tenfize konu ilamda davalının şirketin merkez şubesi olarak gösterildiği ve yabancı mahkeme ilamının merkez şube adresinde yetkili temsilcisine tebligat yapılmak suretiyle kesinleştirildiği görülmüştür. Dolayısıyla tenfize konu ilamda borçlu olduğuna karar verilen tüzel kişilik davalı şirketin merkez şubesidir. Oysa iş bu dava yabancı mahkeme ilamında davalı olarak gösterilmeyen ve söz konusu alacaktan sorumluluğu bulunmayan davalı şirkete karşı açılmıştır. Tenfizi istenen ilamdaki davalı ile iş bu dava dosyasının davalısının aynı olmadığı anlaşıldığından yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2018 tarih ve 2017/73 Esas, 2018/1079 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40TL’nin mahsubu ile bakiye 10TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 14/01/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.