Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1368 E. 2022/1292 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1368
KARAR NO : 2022/1292
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasında malzemeli iş yapılmasına ilişkin sözleşmeye dayalı ticari ilişki kurulduğunu, davalının müvekkili şirket tarafından tanzim edilen fatura konusu borcu ödemediğini, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, takibe dayanak borcun dayanağının fatura ve cari hesap alacağı olduğunu belirterek öncelikle dava sonuçlanıncaya kadar davalının üzerine kayıtlı gayrimenkul ve menkuller üzerine tedbir konulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini, İstanbul Anadolu İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyası ile icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin ve icra müdürlüğünün yetkisiz olduğunu, zira taraflar arasındaki sözleşmenin 35. Maddesinde İstanbul merkez mahkemelerinin ve icra müdürlüklerinin yetkili kılındığını, dolayısıyla öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, esasa ilişkin olarak ise takip dayanağının cari hesap alacağı olmadığını, muaccel bir alacak söz konusu olmadığını, davacının alacağın dayandığı sözleşmenin hangisi olduğunu açıklaması gerektiğini, davacıya ödemelerin yapıldığının belgeleri olduğunu, ihtarname olmaması sebebiyle işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemece; tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasında Marmara Üniversitesi Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı’nın iş sahibi, ana yüklenicinin ise dava dışı … İnş. A.Ş. olduğu, Marmara Üniversitesi Başıbüyük Yerleşkesi Temel Tıp Bilimleri binası yapım işi kapsamında dış cephe alüminyum giydirme yapım işleri için 19/10/2012 tarihinde anahtar teslimi, götürü bedel taşeron sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamında davalının müteahhit ve davacının taşeron olduğu, sözleşmenin 10. maddesinde “Teminat, İhtiyat Kesintisi ve Ödemelerin Durdurulması” başlığı altında; “ihtiyat kesintisi hakedişlerden yapılacak sabit oranlı kesintilerdir, YAPI VE YAPI kesin kabulüne kadar %5 ihtiyat kesintisi uygulayabilir.” yine, “Teminatın ve Benzeri Kesintilerin Sona Ermesi ve İadesi” başlıklı 14. Maddesinde; “… c. İhtiyat kesintisi için: taşeron sözleşmesi ve sözleşme çerçevesinde taşeronun tüm yükümlülüklerini gerçekleştirmiş olması ve bu durumun YAPI VE YAPI tarafından tespit ve kabul edilmiş olması şartıyla, sözleşme konusu işe ilişkin kesin hesabın yapılıp, alacağın netleştirilmesinden sonra ödenir.” hususlarının kabul ve taahhüt edildiği, toplanan deliller arasında yer alan Marmara Üniversitesi Rektörlüğü Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı tarafından gönderilen yapım işleri kesin tutanağında … İnşaat A.Ş.’nin ana yüklenicisi olduğu 06/01/2012 tarihli 22.000.000,00-TL bedelli dava konusu iş kapsamında 03/11/2015 tarihinde iş yerine gidilerek yüklenici tarafından yapılan işlerin kesin kabul bakımından incelendiği ve yapılan işin sözleşme eklerine uygun olduğunun görüldüğü, bazı eksikliklerin tamamlanması için yükleniciye 30 gün ek süre verildiği ve süre bitiminde de yine işyerine gidilerek gerekli incelemelerin yapılması sonrasında kesin kabule engel olacak eksik kusur ve arızaların bulunmadığının görüldüğünün bildirildiği ve tutanağın düzenlendiği, bu kapsamda davacının 138.552,12-TL’lik alacağına delil olarak sunduğu son hakedişin 25/11/2013 tarihli ve 5 numaralı hakediş olduğu, bu hakedişin toplam değerinin 2.771.042,16-TL olduğu, toplam imalat tutarının %5’lik teminat kesintisi miktarının ise 138.552,11-TL (2.771.042,16 x 0,05= 138.552,11-TL) olduğu, bu durumda davacının işi tamamlayarak teslim etmiş olması sebebiyle her ne kadar dosyaya sunulan hakediş nüshasında tarafların imzası bulunmasa da ve bu hususta eksik ve ayılı iş yaptığına ilişkin davalının davacıya keşide ettiği ihtar vs. bir delil de sunulmamış olması da gözetilerek sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca davacının davalıdan işbu tutarı talep edebileceği, davacının incelenen ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu ve takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 138.552,12TL alacaklı olduğuna ilişkin kayıtların yer aldığı, davalının usulüne uygun ihtar yapılmış olmasına rağmen inceleme gününde defterlerini hazır etmemesi sebebiyle ticari defterlerinin incelenemediği, davalı vekili tarafından celse arasında yerinde inceleme talebinde bulunulmuş ise de dilekçe içeriğinde müvekkili davalının e-defter uygulamasına geçtiği yönündeki beyanı ile en azından inceleme gününde davalının ticari defterlerinin ilgili yıllar açılış ve kapanış tasdiki suretlerini ve ticari defterlerindeki bilgi ve belgeleri bellek vasıtasıyla bilirkişiye sunabileceği ancak bu hususu da yerine getirmediği değerlendirilerek yerinde inceleme talebinin HMK 278/4 ve HMK 218/1 maddesi kapsamında yerinde olmadığı, davalının takip ile istenen faize ilişkin itirazının ise takip öncesinde işlemiş faize ilişkin bir istemin bulunmadığı gibi takip ile yasal faiz talep edilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak reddi gerektiği, yine takip talebinde ve ödeme emrinde yer alan borcun sebebine ilişkin itirazların ise tüm dosya kapsamı ve takip talebi içeriğinde hakediş raporuna dayanılmış olması gözetilerek reddi gerektiği, davalının itirazı haksız ve alacak likit bulunduğundan icra inkar tazminatının davalıdan tahsili gerektiği gerekçesi ile; Davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu 1. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, Davalının itirazı haksız ve alacak likit bulunduğundan takipteki asıl alacak miktarı olan 138.552,12 TL’nin takdiren %20’si oranında hesaplanan 27.710,50-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacının icra takibinde “fatura ve hakediş raporu, 01/01/2016 -31/12/2016, 01/018/2015 -31/12/2015, 01/01/2013 -31/12/2013, 01/01/2013 -31/12/2013 dönemlerini kapsar muavin defter kaydından kaynaklanan bakiye alacak, cari hesap bakiye alacak” talep ettiğini, dava dilekçesinde ise “taraflar arasında malzemeli iş yapılmasına ilişkin sözleşmeye dayalı ticari ilişki kurulduğu, davalının müvekkili şirket tarafından tanzim edilen fatura konusu borcu ödemediğini,” ileri sürdüğünü, yani borcun konusunun sözleşmeden kaynaklanan bir alacak iken cari hesap alacağı şeklinde ödeme emrinde yer alan alacaktan sorumlu tutulmalarının beklenemeyeceğini ve hukuka da açıkça aykırı olduğunu, itirazın iptali davalırının takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olup davacının ödeme emrinde cari hesaba atıf yaptığını ve faturalara yer vermiş iken davada sözleşmeden kaynaklanan alacakları olduğu iddiasına yer verilmesinin yüksek mahkeme kararlarına alkırı olduğunu, davacının takibe sıkı sıkıya bağlı itirazın iptali davasında borcun sebebini farklı beyan edip huzurdaki davayı açmış olması nedeniyle taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dosyasında bilirkişilerce dahi davacının iddia ettiği faturalardan kaynaklanan bir borç olmadığı, borcun sözleşmeden kaynaklanan %5’lik teminat alacağı olduğu şeklindeki beyanları dikkate alınmaksızın hüküm kurulmasının hukuka olan güveni sarstığını, dava dosyasında benimsenen bilirkişi raporunda dahi takip dayanağı faturalardan dolayı borçlarının olmadığının ve cari hesaptan kaynaklanan borçlarının olmadığı beyan edilmiş olmasına rağmen kurulan hükmün mahkeme kararlarına da aykırı olduğunu, davacının cari hesap alacağı muaccel olmadığı gibi müvekkilinden her hangi bir yazılı talep de söz konusu olmadığını, bu nedenle faiz talebinde bulunulamayacağını, yerel mahkemenin 10/07/2018 tarihli celsede verilen ara kararından rücu taleplerini dikkate almadan mağduriyetlerine neden olduğunu, bilirkişilerce cevap ve diğer dilekçeleri değerlendirilmeksizin inceleme yapıldığını, yerel mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda alacağın %5 teminat alacağı kesintisi olduğu beyanı karşısında davacının icra takibinde yer verdiği cari hesap bakiye alacağı olmadığı dikkate alındığında davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, eser sözleşmesine dayalı cari hesap ve fatura alacağına ilişkin başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Davacı vekili taraflar arasında malzemeli iş yapılması konusunda sözleşme kapsamında takibe dayanak fatura ve cari hesap alacaklarının bir kısmını ödemediğini, tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, davaya konu takip dayanağı olarak faturalar ve hak ediş raporları gösterilmiş olup, itirazın iptali davasında davacının taraflar arasındaki sözleşmeye, fatura ve cari hesaptan kaynaklanan alacağa dayanmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacı ticari defter kayıtlarında takipte talep edilen kadar alacaklı olduğu, söz konusu alacağın dayanağının dava ve takip dosyasına sunulan 5 nolu hak edişten kesilen %5 teminat kesintisinden kaynaklandığı açıklandığından davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Yine mahkemece gerekçede belirtildiği üzere davalıya ticari defter ve belgelerini incelemeye sunması için süre verilmiş verilen süre içinde ticari defter ve belgeler sunulmadığı için inceleme yapılmamıştır. Davalının yerinde inceleme talebi ise mahkemece gerekçeli olarak reddedilmiştir. Mahkemenin gerekçesi yerinde olduğundan davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Takipte asıl alacak için işlemiş faiz talep edilmemiş olup, takip talebinde takip tarihinden itibaren yasal faiz istenmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Davalının sunduğu cevap ve 2. Cevap dilekçelerinde belirttiği itirazları bilirkişilerce değerlendirilebilecek hususlar olmayıp, belirtilen itirazlar ve savunmalar ilk derece mahkemesince değerlendirilmiş ve gerekçeli olarak kabul edilmeme sebepleri kararda belirtilmiştir. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 26/02/2019 tarih ve 2017/1310 Esas, 2019/226 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 9.288,00 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 2.322,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.966,00 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.