Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1365 E. 2022/759 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1365
KARAR NO: 2022/759
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, İstanbul Kongre Merkezinde kurulacak stand için tarafların anlaştığı ve 26/10/2017 tarihli sözleşmenin imzalandığı, işin tamamlanmasından sonra KDV dahil 19.352,00 TL’yi içeren 04/11/2017 tarih ve … seri nolu faturanın 5.000,00 TL’sinin 26/10/2017 tarihinde ödendiği, bakiye tutarın 15/11/2017 tarihinde ödenmesi gerekirken ödenmediğini, davalı tarafın 4734 sayılı Yasaya tabi olduklarından vadesi geçmiş vergi borcu olmadığına dair yazının ibrazının müvekkili şirketten istendiğini ancak 6183 sayılı Yasanın 22/A maddisinin 7061 sayılı Yasanın 7. maddesi ile değiştirildiğini, 7061 sayılı Yasanın 28/11/2017 tarihinde kabul edildiğini, 7061 sayılı yasa ile değişik 6183 sayılı yasanın 22/A maddesinin yürürlük tarihinin ise 01/01/2018 olduğunu, oysa 26/10/2017 tarihli sözleşmeye göre davalının müvekkiline olan bakiye borcunun vade tarihinin 15/11/2017 olduğunu, bir an için müvekkilinin itirazı ve ihtarnamesinde belirttiği yasal düzenlemenin olaya uygulanacağı düşünülse bile, yanlar arasındaki sözleşmede davalının kamu kurumu olduğuna ilişkin bilginin bulunmaması, davalının 26/11/2017 tarihinde iş bedelinin 5.000,00 TL’sini ödemiş olması karşısında müvekkilinin 15/11/2017 tarihinde ödemesi gereken alacağı açısından yasal yollara başvurmasında hukuki bir yanlışlık bulunmadığı gibi haklı olduğunu,ayrıca 6183 sayılı Yasının 22/A maddesinde işçi alacaklarının kapsam dışında tutulduğunu, müvekkilinin 3 tane sigortalı çalışanının bulunduğunu, stant kurulumu için bu işçilerin çamıştığını, müvekkilinin çalışanlarının işçi alacaklarının ödenmesinin yasal gereklilik olduğunu ileri sürerek öncelikle davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına , bu talepleri kabul edilmediği taktirde davalının 5.000,00 TL ödemiş olmasına ve davalının ödemeyeceğini belirttiği alacağın işçi alacağı olması nedeniyle işçi alacağı bedeline hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin Sayıştay incelemesine tabi Kamu İhale Kanunu’nun uygulandığı bir belediye iştiraki şirket olduğunu, 6183 sayılı Kanunun 22/A. Maddesinde yapılan düzenleme uyarınca, Kamu İhale Kanunu’nun 3.maddesinde; bu kanunun kapsamına giren kurumların yapacakları ödemeler sırasında, hak sahiplerinin ve ilgililerin bakanlığa bağlı tahsil dairelerine vadesi geçmiş borçlarının bulunmadığına ilişkin vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge aranılması zorunluluğu getirildiğini, bu belgeyi aramadan ödeme yapan kurum ve kuruluşlara, her bir ödeme/işlem için ayrı ayrı olmak üzere idari para cezası uygulanmasının öngörüldüğünü, bu nedenle müvekkilinin dava konusu iş bedelini davacıya ödeyebilmesi için kanuni zorunluluk gereği ilgili belgenin müvekkili şirkete verilmesi gerektiğini, ancak davacı tarafından bu belgenin müvekkiline iletilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 13/02/2019 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak, taraflar arasında alacak miktarı yönünden bir ihtilaf bulunmadığı, sözleşmeye dayalı olarak davacı tarafından yapılan hizmet karşılığı düzenlenen 19.352,00 TL bedelli faturanın 5.000,00 TL sinin 26/10/2017 tarihinde ödendiği, kalan 14.352,00 TL’nin ise vade tarihi olan 15/11/2017 tarihinde ödenmediği, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 2/d maddesine “… Belediyelerin doğrudan ve dolaylı olarak birlikte ya da ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları her çeşit kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketler” in dahil edildiği, bu durumda davalı …nin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında olduğu, 6183 sayılı Kanunun 22/A maddesinde ” 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamına giren kurumlar ile kamu tüzel kişiliğine haiz kurum ve kuruluşların (mesleki kuruluşlar ve Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları hariç) mal veya hizmet alımları ile yapım işleri nedeniyle hak sahiplerine yapacakları ödemelerde, vergi dairelerinde vadesi geçmiş borcunun olmadığına dair yazının aranacağı, borcu yoktur yazısının aranmaması durumunda ilgililer hakkında para cezasının uygulanacağı, ayrıca suç duyurusunda bulunacağı”nın belirtildiği, 09/08/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanunda da aynı hususların bulunduğu, bu itibarla, 4734 sayılı kanun kapsamına giren kurumların yapacakları ödemelerde, ödemenin yapılacağı tarihte vergi borcu olmadığına dair yazının ibraz edilmesinin zorunlu olduğu, davalı İdare tarafından Kayseri Noterliği’nin 11/12/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile “ödemenin yapılabilmesi için borcu yoktur yazısının ibraz edilmesi gerektiğini”nin bildirildiği, buna rağmen davacı tarafından belgenin ibraz edilmediği, davacı tarafın davalıdan 14.532,00 TL alacaklı olduğu, ancak ödemenin yapılabilmesi için davacı yanca vergi borcu olmadığına dair yazının ibraz edilmesi gerektiği, davacı tarafından söz konusu vergi borcu bulunmadığına dair yazısı ibraz edilmeden davalının ödeme yapmasının yasal olarak mümkün olmadığı, davacının vergi borcu olmadığına dair yazıyı ibraz ettiği halde ödeme yapılmaz ise takibe başlanabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporunda vergi borcu bulunmadığına dair yazının sözleşme tarihinde dahi gerekli olduğunun belirlendiğini, taraflar arasındaki 26/10/2017 tarihli sözleşmenin ihtilafsız olduğunu, sözleşmede 6 nolu ödeme planında ödeme tarihi, ödeme şekli ve tutarlarının yazıldığını, ödeme planında yahut sözleşmenin herhangi bir yerinde ödeme için vergi borcunun olmadığının bildirileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığını, davalı yanca cevap dilekçesinde 2.000,00 TL’yi aşan ödemeler için vergi borcu bulunmadığı yazısının istendiğinin ifade edildiğini, oysaki davalının sözleşme gereği 26/10/2017 tarihinde müvekkiline 5.000,00 TL ödeme yaptığını, bu ödeme için vergi borcu yoktur yazısını talep etmediğini, dolayısıyla müvekkilinin vergi borcu yoktur yazısı sunması gerektiğini bilmediğinin, bilmesinin kendisinden beklenemeyeceğinin açık olduğunu, davalı yanın cevabında borcu yoktur yazısını telefonla istediklerini, ancak yazı gönderilmediği için ihtarname gönderdiklerini iddia ettiğini, bu iddianın doğru olmadığı gibi eksik bilgi içerdiğini, zira müvekkilinin borcun ödenmesi için aralıklarla aramasına rağmen müvekkiline bu bilginin verilmediğini, davalı hakkındaki icra takibinin 04/12/2017 tarihli olduğunu, davalının ihtarnamesinin ise 11/12/2017 tarihli olduğunu, davalının icra dosyasına 11/12/2017 tarihinde itiraz ettiğini, yani davalı yana icra takibi tebliğ edildikten sonra icra takibine itiraz ettiğini ve ihtarname gönderdiğini, davalının ihtarnamesinin, icra takibinden sonra olduğunu, dolayısıyla borcu ödemeyen, kanuni ödeme şartını müvekkiline bildirmeyen, icra takibine itiraz edip, aynı gün ihtar göndererek ödeme şartını bildiren davalının kötü niyetli olduğunu, davalının kanuni ödeme şartı olan 2.000,00 TL’yi aşan ödemeler için vergi borcu bulunmadığı yazısının istendiğini bilmesine rağmen 5.000,00 TL’yi ödediğini, kalan bakiyeyi ödemediğini, kanuni ödeme şartını müvekkiline bildirmediğini, icra takibinden sonra itirazıyla aynı gün ihtarname gönderdiğini ve kanuni ödeme şartını bildirdiğini, davalının icra takibi açılmasından önce müvekkiline herhangi bir sözlü ya da yazılı bildirimde bulunmadığını, kanuni ödeme şartını bildirmediğini. kanuni ödeme şartının yerine getirilmediği düşünülse dahi davalının icra takibinin kendisine ulaştığı tarihten sonra hem icra dosyasına itiraz ettiğini, hem de kanuni ödeme şartını bildirir ihtarname gönderdiğini, davalının kanuni ödeme şartını bildirmeyerek icra takibinin başlatılmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle icra masrafları ile icra vekâlet ücretinden sorumlu tutulması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Yanlar arasında 26/10/2017 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme ile davalı yüklenici sıfatıyla, İstanbul Kongre Merkezinde kurulacak stand işini KDV dahil 19.352,00 TL bedel karşılığında yapma işini üstlenmiştir. Yanlar arasında sözleşmeye, içeriğine, iş bedeline, işin yapılıp davalıya teslim edildiğine, iş bedelinin 5.000,00 TL’sinin davalı yanca davacıya ödendiğine ve davacı yanın bakiye iş bedelini hak ettiğine yönelik bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. İhtilaf; bakiye iş bedeli alacağının davalı yanca davacıya ödenmesi için davacı tarafça davalıya “borcu yoktur” yazısının ibrazının gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı yüklenici tarafından davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 14.352,00 TL asıl alacak ve 861,12 işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.213,12 TL alacağın tahsili için 04/12/2017 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan ve mali müşavir … tarafından hazırlanan 13/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın davalıdan 14.532,00 TL alacaklı olduğu, ancak ödemenin yapılabilmesi için vergi borcu olmadığına dair yazının davacı tarafından ibraz edilmesi gerektiği, davacı tarafından söz konusu vergi borcu bulunmadığına dair yazı ibraz edilmeden davalının ödeme yapmasının yasal olarak mümkün olmadığı, davacının vergi borcu olmadığına dair yazıyı ibraz ettiği halde ödeme yapılmaz ise, takibe başlanabileceği tespit ve rapor edilmiştir. Davalı Sayıştay incelemesine tabi Kamu İhale Kanunu’nun uygulandığı bir belediye iştiraki olup, 6183 sayılı Kanun’un, “Amme Alacağı Ödenmeden Yapılacak İşlemler ile İşlem Yapanların Sorumlulukları” başlıklı 22/A maddesi ile, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamına giren kurumların hak sahiplerine yapacakları ödemelerde, Maliye Bakanlığı’na bağlı tahsil dairelerine, vadesi geçmiş borcun bulunmadığına ilişkin belge aranılması zorunluluğu getirilmiştir. Böylece vadesi geçmiş borç bulunması halinde ödeme yapmayacaklardır ve ilgili tahsil dairelerine olan vergi borçları için yüklenici firma adına bu kurum tarafından ödeme yapılacaktır ( bkz. Yargıtay 8 HD; 17.12.2015 tarih, 2015/13690 Esas, 2015/22776 Karar sayılı kararı). O halde yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece davacı yükleniciye bakiye iş bedeli ödemesinin yapılabilmesi için vergi borcu olmadığına dair yazının ibraz edilmesi gerektiği, anılan vergi borcu bulunmadığına dair yazı ibraz edilmeden davalı iş sahibince ödeme yapılmasının 6183 sayılı yasa ile 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu maddeleri gereğince mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Yine mahkemece davanın konusu olan hususun 6183 sayılı Kanun ile 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında düzenlediği ve davacı şirketin tacir olup, TTK’nın 18/2.maddesi gereğince basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği gözetilerek ve “Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” ilkesi de dikkate alınarak davacı yanın, davalının icra takibi açılmasından önce müvekkiline herhangi bir sözlü ya da yazılı bildirimde bulunmadığını, kanuni ödeme şartını bildirmediği, davalının kanuni ödeme şartını bildirmeyerek icra takibinin başlatılmasına sebebiyet verdiğinden davalının icra masrafları ile icra vekâlet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği yönündeki itirazının reddine karar verip, bu giderlerden davacı yanın sorumlu olduğunun kabulü de doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2019 tarih ve 2018/36 Esas, 2019/204 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.