Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1357 E. 2021/1017 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1357
KARAR NO : 2021/1017
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2019
NUMARASI: 2014/703 Esas, 2019/404 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 25/05/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasında Şişli Ayazağa’da bulunan … ada … parsel sayılı arsa üzerinde … adı altında yapılacak projenin ön raporunun detay ve uygulama projelerinin keşif özeti, iade dosyasının hazırlanması gibi işlerin davacı tarafça hazırlanması karşılığında 1.500.000,00 TL ödenmesi konusunda 14/07/2011 tarihli sözleşme yapıldığını, davalı şirketin üzerine düşün edimleri yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin uzamasına ve çeşitli revizyonlara sebep olduğunu, bu açıklarını telafi etmek için davacıya yaptığı baskılar sonunda 30/07/2012 tarihli ek protokolün imzalandığını, proje revizyonu öncesi yapılan çalışmalar için ek protokol tarihinden sonraki 15 gün içinde nakit 65.000,00 TL farkın müvekkiline ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin sözleşmede ön görülen yükümlülüklerini bütünüyle yerine getirdiğini, davalının ihtarname ile müvekkiline yükümlülüklerine yetirine getirmesi ihtarında bulunduğunu, cevabi ihtarnamede işlerin yapılarak teslim edildiğinin belirtilerek bedelin ödenmesinin talep edildiğini, müvekkili şirket tarafından ikinci ihtarnameye verilen cevapta 04/02/2013 tarihli 354.000,00 TL bedelli faturanın gönderildiğini, davalı tarafın faturaya itiraz ettiğini, müvekkilinin sözleşme gereği hakettiği ücretini talep ettiğini, davalının ihtarnamesindeki iddia ve ithamların gerçek dışı olup sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, davalının dört defa mimarı revizyona gittiğini ve projeyi %80 oranında değiştirdiğini, bundan sonra 7 gün içinde projelerin teslimini istemesinde ifası imkansız bir talepte bulunduğunu, ön projelerin ve bir kısım uygulama projelerinin davalıya teslim edildiğini, projenin değişmesi nedeniyle davacının tüm projelerini yeniden yapmak zorunda kaldığını, davacının yalnız hak edilen bedelin %4’üne yakın ödeme yaptığını, ayrıca teslim edilen bilgileri ve tamamlanmış işleri haksız yere kullandığını, işlerin eksik ve ayıplı yapıldığı iddiasının doğru olmadığını bildirmiş, davacının sözleşme ve ek protokol hükümleri uyarınca teslim ettiği işler ile bu işler neticesinden hak ettiği meblağın tespiti ile fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak şimdilik 100.000,00 TL alacağın dava tarihinden işleyecek reeskont avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle hukuki yarar yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, ek protokol ile önceki çalışmalar için davacı tarafa 65.000,00 TL olarak belirlenen bedelin ödendiğini, ek protokolden sonra davacının iş programına uygun olarak edimlerini yerine getirmediğini, projelerin eksik olarak verildiğini, bunun yeterli sayıda ve nitelikte personel çalıştırılmamasından kaynaklandığını, davacının sözlü ve yazılarak olarak uygun ifa için uyarıldığını, ancak yerine getirmemeye devam ettiğini, bunun üzerine 7 gün süre verilerek ihtarda bulunulduğunu ve sözleşmenin ihtarname ile feshedildiğini, davacının yaptığını iddia ettiği işler için 600.000,00 TL ücret talep ettiğini, ancak bunda haklı olmadığını, ek protokolün baskı kurularak imzalatıldığı iddiasının hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının eylemleri nedeniyle projede aksamalar olduğunu bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında davaya konu 14/07/2011 tarihli ve 30 ay süreli sözleşmenin imzalanmasından sonra 30/07/2012 tarihli ek protokolün düzenlendiği, sözleşmede işin bedelinin 1.500.000,00 TL + KDV olarak tespit edildiği, ek protokolde ücret ve iş süresi hakkında değişikliğe gidilmediği, yalnız revizyondan önceki yapılan çalışmalar için davacı şirkete 65.000,00 TL fark ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve bu farkın davalı tarafça ödendiği, davalı tarafın sözleşme süresinden önce 07/01/2013 tarihinde davacı tarafa gönderdiği ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiği, ihtarnamenin 07/01/2013 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle tanınan süre dikkate alındığında 18/01/2013 tarihinde sözleşmenin sona erdiği, davalı tarafın fesihten sonra işi dava dışı bir başka şirkete tevdi ettiği, sözleşme ile ek protokol tarihleri arasında geçen proje süresinde nelerin yapıldığı ya da işin ne kadarının yapıldığı konusunda ek protokolde belirlenebilir ve net bir açıklamanın yapılmadığı, yalnız 65.000,00 TL farkın ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ihtarnamenin sözleşmenin başlangıcından sonra ve ek protokol tarihi sonrası 5 ay ve 23 gün geçtikten sonra çekildiği, buna göre kararlaştırılan süreden geriye kalan sürenin 2 yıl 29 gün olduğu, bilirkişilerin yaptıkları teknik incelemeler sonucunda sözleşmenin 14.6/II. maddesinde belirtilen haklı sebeple fesih imkanı sağlayan sebeplere ilişkin süreç hakkında nihai bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, davalı tarafın bu yöndeki iddiasını kanıtlar nitelikte ve yeterlilikte belge ve delil sunamadığı, bunun yanında ilk bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davalı tarafın davacı tarafa keşide ettiği fesih ihtarnamesinde somut olarak fesih nedenlerini bildirmemiş olması nedeniyle feshin haklı olarak yapıldığının kabulünün mümkün bulunmadığı, bu durumun bir sonucu olarak davacı tarafın fesih tarihine kadar geçen süre için sözleşmede kararlaştırılan ve davacı tarafça yapılan iş karşılığı ücreti talep etmeye hak kazandığı, hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporunda ve ek raporlarında ayrıntıları ve gerekçeleri açıklanan hesaplama yönteminin dosya kapsamına ve toplanan delillere uygun olduğu, hesaplamanın yapılan işin tamamı üzerinde değil, davacı tarafça yapılan bölümünün karşılığı olarak yapıldığı, bu yöntemle yapılan hesaplama sonucunda davacı tarafça yapılan işin karşılığının 387.581,07 TL olarak tespit edildiği, davacı tarafın davalı tarafa gönderdiği 05/02/2013 tarihli ihtarnamede 354.00,00 TL talepte bulunduğu, yargılama sırasında ise eksik peşin harcı ödeyerek 350.000,00 TL olarak dava değerini bildirdiği göz önünde tutularak taleple bağlılık ilkesi gereği davacı tarafın 387.581,07 TL ücrete hak kazanması ile birlikte 30.000,00 TL’lik ödemenin de düşülmesinden sonra 357.581,07 TL talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacı şirketin davaya konu feshedilen sözleşme nedeniyle yaptığı işin karşılığı olarak hak edişinin 387.581,07 TL olduğunun tespiti ile taleple bağlı kalınarak 350.000,00 TL alacağın 10/04/2013 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinafında, belirsiz alacak davası olarak ikame edilemeyecek davanın, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca hukuki menfaat yokluğu nedeniyle reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, HMK’nın 266. maddesindeki emredici düzenlemeye aykırı şekilde tayin edilen hukukçu bilirkişinin kanaatlerine dayalı olarak hüküm kurulmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda yer verilen, “davalının somut olarak fesih nedenlerini bildirilmemiş olması nedeniyle feshin haklı olarak yapıldığının mümkün olmadığı”na dair kanaatin hatalı olduğunu, tespit edilenin aksine fesih tarihi itibariyle sözleşme süresinin dolmasına 2 yıl 29 gün kalmadığını, sözleşmenin “İşin Süresi, İş Programı ve Süre Uzatımı” başlıklı 6. maddesinin “Proje Grubu, sözleşmenin imzası ile birlikte işe başlayacaktır. Proje İşverenin Sözleşme ekinde verilen iş programına uygun olarak İş’i devam ettirecek ve eksiksiz olarak zamanında tamamlayacaktır.” şeklindeki düzenlemesi ile sabit olduğu üzere işin tamamlanma süresi için İş Programının esas alınacağını, bilirkişi raporu ile ve dolayısıyla yerel mahkeme kararı ile atıfta bulunulan 30 aylık sürenin ise “işveren’den kaynaklanan nedenlerden dolayı işin süresinin otuz ayı aşması halinde” taraflarca sözleşme tutarında karşılıklı olarak anlaşmaya varılmasına ilişkin olduğunu, yoksa sözleşme ile işin süresinin 30 ay olarak belirlenmiş olmadığını, sözleşmenin imzalanmasının ardından, sözleşme konusu mimari projede revizyona gidildiğini ve revizyon sonrasında projenin alanının 2.250,00 metrekareden, 1.700,00 metrekareye düştüğünü, bu sebeple davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 30/07/2012 tarihinde ek protokolün imzalandığını ve eki 24/07/2012 tarihli yeni bir iş programı üzerinde mutabakata varıldığını, 30/07/2012 tarihli Ek Protokolün taraflar arasında imzalanmış ikinci yahut yeni bir Sözleşme olmayıp, tarafların mutabakata vardığı 24/07/2012 tarihli revize iş programının kabulü ile proje revizyonundan önce yapılan çalışmalar için ödenecek bedelin (65.000,00 TL) kararlaştırılmasına ilişkin bir sözleşme eki olduğunu, taraflar arasında mutabık kalınan son iş programı olan mezkur iş programı incelendiğinde, iş kalemleri kapsamında belirlenen en ileri tarihin 03/07/2013 olduğunun görülmekte olduğunu, müvekkili şirketin, davacı şirketi sürekli olarak iş programının gerisinde kaldığı ve programa uygun sürede işi bitirmek üzere yeterli sayıda personel istihdam etmediği konusunda uyarmış ise de, davacı şirket tarafından programın gerisinde kalınmaya devam edildiğini, bu sebeple iş programına göre belirlenen son iş kalemi tarihinin dolmasına altı ay kala, Üsküdar …. Noterliği’nin 07/01/2013 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, müvekkili şirket tarafından işin iş programına uygun olarak yerine getirilmediği, bu durumun kendilerine defalarca yazılı ve sözlü olarak bildirildiği, buna rağmen davacı şirket tarafından edimlerinin ifa edilemediği ve 7 gün içerisinde edimlerin yerine getirilmemesi halinde Sözleşmenin 14. Maddesi uyarınca sözleşmenin kendiliğinden feshedilmiş sayılacağının davacıya bildirildiğini, müvekkili şirketin fesih ihtarnamesinde, davacı şirkete edimlerini sözleşme ve iş programına uygun şekilde ifa edemediğini bildirdiği, davacı şirketin de cevabı ihtarnamesinde işi tamamlamak üzere 13 ay daha süresi bulunduğunu izah ettiği, taraflar arasındaki yazışmalar ile işin geciktiği ve gönderilen işlerin sözleşme ile belirlenen nitelikte olmadığının belirtildiği göz önüne alındığında; davacı şirketin fesih sebebine yönelik cevapları ile tevsik edildiği üzere müvekkili şirket ihtarnamesi yeterli açıklıkta olup, bu kapsamda feshin haklı nitelikte olduğunun sabit olduğunu, bu nitelikteki feshin TBK. m.125 uyarınca geriye etkili olduğunu ve tarafların fesihten önce edimde bulunmaları halinde ifa yükümlülüğünden kurtuldukları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri de geri isteyebilecekleri göz önüne alındığında haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, yerel mahkeme tarafından TBK m.475/1 uyarınca işin kabul edilemeyecek ölçüde sözleşemeye aykırı olduğu yöndeki savunmaları konunun uzmanı bilirkişilere incelettirilmeksizin, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, müvekkil şirket tarafından davacı şirketin fesih ihtarına karşı keşide edilmek zorunda kalınan, Üsküdar … Noterliği’nin 28/01/2013 tarihli, … yevmiye numaralı, 48 sayfalık ihtarnamesi ile eksik ve sözleşmeye uygun olmayan iş kalemlerinin, işi tamamlamada gecikilen süreler de gösterilmek sureti ile dökümünün yapıldığını, mezkur itirazları değerlendirilmeksizin ardı ardına 3 ayrı rapor tanzim edildiğini, itiraz ve savunmaları incelenmiş olsaydı, davacı tarafça sunulan ve bir kısmı hiç bir zaman müvekkili şirkete iletilmeyen CD içeriklerinde yer alan çalışmaların sözleşmede belirlenen nitelikte olmadıklarının, diğer bir ifade ile sözleşme konusu iş karşılığı olmadıklarının görüleceğini, davacı şirketin edimlerini yerine getirememesi sebebiyle müvekkili şirketin aynı işi baştan sona, 25/01/2013 tarihli sözleşme ile 1.453.000,00 TL + KDV bedelle, dava dışı üçüncü kişi …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne yaptırdığını, bu durumda, TTK m.475/1. uyarınca davacı tarafça fesih tarihine kadar yapılan işlerin müvekkili şirket tarafından kullanılamayacağının ve bu kapsamda müvekkili şirketin mezkur işleri kabule ve bedellerini ödemeye zorlanamayacağının açık olduğunu, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin verilen yerel mahkeme kararı kaldırılarak, müstakar hale gelen Yargıtay içtihatları gereğince, farklı heyet raporları arasındaki çelişkiler giderilmek üzere yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamı ve toplanan deliller ile uyarlı olmadığı gibi, maddi hata ve yanlış hesaplamalarla dolu olduğunu, bilirkişiler tarafından taraflarınca sunulan kabul edilen avan proje yüzdelerinin, uygulama projeleri olarak hatalı değerlendirildiğini ve avan projeler tamamlanmadan uygulama projelere geçilemeyeceği şeklindeki somut uyuşmazlığa konu projenin büyüklüğü ve niteliği ile aykırı kanaatleri ile avan proje bedellerinin tamamının hesaplandığını, itirazları üzerine bilirkişilerce yukarıda zikredilen beyanlarının aksine hata yapılmadığı ileri sürülerek, esasen dosyada mübrez olduğu ileri sürülen CD içerisinde yer alan dosya ekran çıktıları sunulmakla yetinildiğini ve değerlendirme ve tetkike açık bir hesaplama ve bu hesaplamara/oranlara esas alınan belgelerin somut şekilde ortaya konulamadığını, davacı tarafça sunulu belge ve yazışma içerikleri dahilinde ödenmesi gerekli avan proje bedelinin 76.686,64 TL olduğunu, uygulama projeleri bedel hesabına esas alınan sözleşmesel tutarların hatalı olduğunu, Sözleşmenin “İşin Tutarı ve Ödemeler” başlıklı 4. maddesi uyarınca davalı tarafa 30.000,00 TL avans ödendiğini, sözleşme konusu iş kalemlerinin a) öneri raporu; 4 ayrı etap ve 2. Grup işler olmak üzere; b) avan projelerin teslimi, c) uygulama projeleri aylık hak ediş, d) detay projelerinin teslimi ve e) tamamlama ödemesi şeklinde sıralandığını, sözleşme ile belirlenen 1. Grup İşler uygulama proje bedelleri 1. Etap için 160.000,00 TL, 2. Etap için 150.000,00 TL, 3. Etap için 150.000,00 TL, 4. Etap için 160,000,00 TL olarak belirlenmiş iken, bilirkişi raporu ile de hiç bir zaman yapılmadığı tespit edilen, detay projeleri, keşif ve şartname işi bedelleri de eklenmek sureti ile Grup İşler uygulama proje bedellerinin 1. Etap için 220.000,00 TL, 2. Etap için 210.000,00 TL, 3. Etap için 210.000,00 TL, 4. Etap için 220,000,00 TL üzerinden hesaplamaya gidildiğini, diğer bir ifade ile bilirkişiler tarafından uygulama proje bedelinin, uygulama projesi bedeli + detay projeler + keşif ve şartname olarak kabul edildiğini, ne var ki, 22/05/2017 tarihli bilirkişi raporunun son sahifesinin 2. Paragrafında yer verildiği üzere detay projeleri, keşif ve şartname işi ve tesliminin hiçbir zaman yapılmadığını, buna rağmen keşif ve şartname bedeli toplamı üzerinden hesaplamaya gidilmesinin hatalı olduğunu, uygulama proje bedellerinin Sözleşmede kararlaştırılan bedeller olan, 1. Etap Uygulama Projeleri – Aylık Hakediş 160.000,00 TL (hesaplamaya esas alınan 220.000,00 TL) 2. Etap Uygulama Projeleri – Aylık Hakediş 150.000,00 TL (hesaplamaya esas alınan 210.000,00 TL) 3. Etap Uygulama Projeleri – Aylık Hakediş 150.000,00 TL (hesaplamaya esas alınan 210.000,00 TL) 4. Etap Uygulama Projeleri – Aylık Hakediş 150.000,00 TL (hesaplamaya esas alınan 210.000,00 TL) üzerinden hesaplanması gerekirken, teslimi hiç bir zaman yapılmadığı tespit edilen detay projeleri, keşif ve şartname işi bedelleri de dahil edilmek suretiyle yapılan hesaplamanın hükme esas alınamayacağını, davacı tarafından çalışılıp paylaşılan projelerin, sözleşme şartlarına göre tamamlanmadığını, SA.SÖZ.01052 nolu sözleşme ile (syf 10-11 de) karşılıklı olarak belirlenen uygulama projesi niteliklerini taşımadığı halde bilirkişi raporu ile hesaplamada bulunulmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporu ile Uygulama Projesi bedeli ödemesi için belirlenen teslim yüzdesi tablosunun ekte olduğunu, bilirkişi raporunda, toplam bedel kabulünde SA.SÖZ.01052 nolu sözleşmenin 3.sayfasında belirtilen ödeme tablosundaki detay, keşif ve şartname teslimlerinin yapılması koşulu ile ödenmesi gereken bedelin de dahil edildiğini, bu çalışmalar yapılmadığı için ödemeye dahil edilemeyrcrğini, sözleşmeye uygun hesaplama şeklinin Tablo 5 de belirtildiğini, açıklanan şekilde hesaplama yapıldığında uygulama projesi bedelleri toplamının 34.077,20 TL olarak tespit edilmekte olduğunu, bilirkişi hesaplamalarına esas alınan CDler incelendiğinde, bilirkişilerce belirtilenin aksine, Klasör 9 içeriğinde öneri raporunun eksiksiz ve sözleşmede öngörülen şekilde teslim edildiğine, avan projelerin tamamının eksiksiz şekilde %100 oranında teslim edildiğine, uygulama projelerinin zikredilen oranlarda teslim edildiğine ilişkin bir belge yahut yazışma bulunmadığını, müvekkili şirkete hiç bir zaman iletilmeyen, 11101 hesap klasörüne HAP programı ile hesaplanmış ısı kaybı ve ısı kazancı hesap raporları ve çok sayıda çalışmaya rastlandığını, Klasör 10, Klasör 11, Klasör 12 müvekkili şirkete teslim edilmediği gibi, üzerinde teslim kaydı yer almayan, ne zaman oluşturulduğu dahi belirsiz ve taraflarının kabulünde bulunmayan belgelerden ibaret olduklarının görüldüğünü, bu kapsamda, dosya muhteviyatı ile F, OA, E, T2 Blok, T3 Blok, T4 Blok, D Blok ve OD Bloklar ile ilgili hiç bir iş yapılmadığının sabit olduğunu, bu hususun davacı tarafça sunulan belgeler ile de ikrar edildiğini, buna rağmen avan projelerin tamamının yapıldığının kabul edildiğini, müvekkili şirket tarafından Ek Protokol uyarınca ödenen 65.000,00 TL mahsup edilmeksizin, davacı şirket alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, 30/07/2012 tarihli Ek Protokol uyarınca mutabık kalındığı üzere protokol öncesi işlere ilişkin olarak 65.000,00 TL ödeme yapıldığını, yerel mahkeme kararında belirtilenin aksine bu 65.000,00 TL’nin fark ödemesinden ibaret olmayıp, revizyon öncesindeki tüm davacı çalışmaları için ödenen tutar olduğunu, bu sebeple, Ek Protokol’ün imzalandığı 30/07/2012 tarihi sonrasında yapılan ve müvekkili şirkete teslim edilen iş bedellerinin hesaplanması gerekirken, açıklanan şekilde hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, bizzat bilirkişi raporu ekinde tablolaştırılan bir çok işin anılan dönem öncesine ilişkin olduğunun sabit olduğunu, davanın kısmi dava olarak ikame edildiği düşünüldüğünde talep konusu 100.000,00 TL’sine dava, 250.000,00 TL’sine ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekmekte iken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, 10/10/2014 tarihli I. Bilirkişi Kurulu Kök Raporu ile davacı tarafın 324.000,00 TL alacağı bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığını, davacı tarafın işbu rapor ile tespit edilen bedel yönünden yazılı veyahut sözlü hiçbir itirazda bulunmayarak, 11/12/2014 tarihli celsede rapor doğrultusunda karar verilmesi talebinde bulunduğunu, bu durumda tarafları yararına usulü kazanılmış hak oluştuğunu ve 324.000,00 TL’yi aşar şekilde karar verilemeyeceğini belirterek, kararının kaldırılarak; öncelikle hukuki menfaat yokluğu nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine; aksi kanaate varılması halinde bilirkişi heyet raporları arasındaki çelişki giderilmek ve hükme esas teşkil edebilecek nitelikte rapor tanzimi sağlamak üzere yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ve her halükarda davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı iş sahibi, davacı ise yüklenicidir.Taraflar arasında, 14/07/2011 tarihli sözleşme ile sonrasında 30/07/2012 ek protokol imzalanmıştır. İmzalanan 14/07/2011 tarihli sözleşmeye göre, davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibinin yapmakta olduğu … adlı projenin tamamının kapsamak üzere mekanik tesisat projelerinin ilgili yönetmelik ve standartlara uygun olarak öneri raporu, ön proje, detay ve uygulama projeleri ile keşif özeti, metrajlar ve teknik şartnameler ile ihale dosyası işi yapılacaktır. Sözleşmenin 4.maddesinde; işin toplam tutarının KDV hariç 1.500.000,00 TL olduğu, işin iş programına göre belirtilen tarihlerde teslim edileceği, proje süresinin sözleşmenin imzalanmasından itibaren toplam 30 ay olduğu ve proje hizmetlerinin işverenden kaynaklanan nedenlerle 30 ayı geçmesi durumunda kalan işlerin toplam tutarına Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yıllık eskalasyon fiyat farkı uygulanacağı, sözleşmenin 6.maddesinde; sözleşmenin imzalanması ile işe başlanacağı, sözleşme ekinde verilen iş programına uygun olarak işin devam ettirileceği ve zamanında tamamlanacağı, işin süresinin sözleşmede belirtilmiş olan işverenden kaynaklanan nedenlerden dolayı 30 ayı aşması durumunda geciken süre sonunda sözleşme tutarı ile karşılıklı olarak anlaşmaya varılacağı, sözleşmenin 7.maddesinde; iş programında kararlaştırılan terminlere uyulmadığı takdirde, günlük 1.500,00 TL cezai şart uygulanacağı, gecikme süresinin 10 takvim gününü geçmesi halinde iş sahibinin cezai şart uygulayarak işi devam ettirmekte veya sözleşmeye feshetmekte muhtar olduğu, işverenden kaynaklanan mimari projelerde asli revizyon yapılması veya mimari projelerin gecikmesi, iş sahibi veya diğer onay mercileri tarafından istenecek proje değişiklikleri durumunda ceza uygulanmayacağı belirtilmiştir. Sonradan imzalanan 30/07/2012 tarihli ek protokolde ise, proje revizyonundan önceki yapılan çalışmalar için yükleniciye 65.000,00 TL fark ödeneceği, proje revizyonundan sonra azalmış olan inşaat alanları için (iş programına uyulduğu takdirde) proje bedelinde herhangi bir kesinti olmayacağı, ilk sözleşmedeki tutar ve ödeme şeklinin geçerliliğini koruyacağı belirtilmiştir.Davacı yüklenici tarafından, bu sözleşme ilişkisi kapsamında davalı iş sahibinden fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 100.000,00 TL iş bedelinin tahsili talep edilmiş, mahkemenin 23/01/2014 tarihli duruşmadaki “davacı vekiline dava miktarı ile ilgili olarak beyanda bulunması ve gerekirse harcını tamamlaması için iki haftalık kesin süre verilmesine” dair ara kararı sonrasında sunulan 31/01/2014 tarihli dilekçeyle talep miktarı 350.000,00 TL’ye yükseltilmiştir.Davalı iş sahibi tarafından ise, davacının geç ve eksik ifada bulunduğu, bu nedenle sözleşmenin tarafınca feshedildiği belirtilerek, davanın reddi istenmiştir.Mahkemece, taraf delilleri toplanarak önce hukuk fakültesi öğretim üyesi, inşaat mühendisi ve mali müşavir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden 10/10/2014 tarihli kök rapor ile 09/06/2015 tarihli ek rapor alınmış, daha sonra ise makine yüksek mühendisi, mimar ve hukuk fakültesi öğretim üyesi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden 02/08/2016 tarihli kök rapor ile 22/05/2017, 16/02/2018 ve 07/12/2018 tarihli ek raporlar alınmıştır.Alınan bu raporlardan, 10.10.2014 tarihli I. Bilirkişi Kurulu Kök Raporunda davacının 324.000,00 TL alacaklı olduğu, 09.06.2015 tarihli I. Bilirkişi Kurulu Ek Raporunda davacının 168.240,00 TL alacaklı olduğu belirtilmiş, II. Bilirkişi Kurulu’nun 02.08.2016 tarihli Kök Raporunda bedel tespiti yapılmaksızın somut uyuşmazlığa ilişkin tespitler ortaya konulmuş, 22.05.2017 tarihli II. Bilirkişi Kurulu 1. Ek Raporu ve 16.02.2018 tarihli II. Bilirkişi Kurulu 2. Ek Raporu ile davacı alacağının 387.581,07 TL olduğu belirtilmiş, aynı heyetten alının 07/12/2018 tarihli 3. Ek raporda da aynı görüş tekrar edilmiştir. Ayrıca, sunulan 16/02/2018 ve 07/12/2018 tarihli ek raporlarda davalı vekilinin istinaf dilekçesinde de ayrıntılı olarak dile getirmiş olduğu teknik itirazlara dair gerekçeli ve denetime elverişli değerlendirmeler yapılarak söz konusu itirazlar yerinde görülmemiştir.Her ne kadar davalı iş sahibi tarafından sözleşmenin 07/01/2013 tarihinde davacı tarafa gönderilen ihtarname ile feshedildiği ileri sürülmüş ise de, mahkemece alınan her iki bilirkişi heyeti kurulu kök ve ek raporlarında ayrıntılı ve gerekçeli olarak açıklandığı, Dairemizce de dosya kapsamına göre yerinde olduğu tespit edildiği üzere, söz konusu ihtarnamenin ek protokolden 5 ay 23 gün geçtikten sonra çekildiği, ek protokol tarihi dikkate alındığında 30 aylık sözleşme süresinden geriye daha 2 yıl 19 gün kaldığı, davalı tarafça sözleşmenin 14.6/2 maddesinde belirtilen haklı sebeple feshe ilişkin olarak ispata yeterli delillerin dosyaya sunulamadığı, fesih ihtarnamesinde somut olarak fesih nedenlerinin bildirilmemiş olduğu, bu nedenle yapılan fesih haklı olarak yapıldığının mümkün bulunmadığı, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Bu durumda davalı iş sahibi tarafında davacı yükleniciye sözleşme kapsamında fesih aşamasına kadar yapmış olduğu işlerin bedelinin ödenmesi gerekmektedir. Bu iş bedeli 2.bilirkişi heyetinin 22/05/2017 tarihli 1.ek raporunda, ayrıntılı ve gerekçeli olarak açıklanmak suretiyle, toplam 387.581,07 TL olarak tespit edilmiştir. Bu ek raporda davalı tarafça 21/11/2014 tarihli beyan eki tablolardan faydalanılarak bir hesaplama yapılmıştır. Yapılan itirazlar üzerine sunulan 2. ve 3. ek raporlarda da aynı rakama görüş korunmuş ve davalı vekilince istinaf aşamasında da dile getirilen teknik itirazlar ayrıntılı olarak değerlendirilerek yerinde görülmemiştir. Söz konusu bedel ve hesap yöntemi dosya kapsamına göre Dairemizce de yerinde bulunmuştur. Her ne kadar davalı vekilince bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiği ileri sürülmüş ise de, hükme esas alınan 2.bilirkişi heyetinin 22/05/2017 tarihli 1. ek raporunun son sayfasında ilk heyet raporunda belirlenen bedelden daha yüksek bir bedelin bulunma sebebi gerekçeli ve denetime elverişli bir şeklide açıklanmış olup, yapılan bu açıklama Dairemizce de yerinde bulunmuştur.Yine her ne kadar davalı vekilince istinaf itirazında davacı vekilinin 10/10/2014 tarihli 1.bilirkişi kurulu kök raporu ile belirlenen 324.000,00 TL’lik iş bedeline itirazda bulunmayarak 11/12/2014 tarihli celsede bu rapor doğrultusunda karar verilmesini talep ettiğinden, bu miktarın üzerinde bir bedele hükmedilemeyeceği ileri sürülmüş ise de, söz konusu duruşmada davacı vekilin rapordaki aleyhe hususları kabul etmediğini beyan etmesi karşısında bu istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Yine, davalı vekili istinaf itirazında, ıslahla arttırılan 250.000,00 TL’lik kısıma ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, davacı vekilince bu dilekçe ıslah dilekçesi olarak değil mahkemenin 23/01/2014 tarihli duruşmada vermiş olduğu ara karar gereğince, davanın belirli hale getirilmesi kapsamında sunulduğundan, ayrıca davacı tarafça davadan önce davalıya gönderilmiş olan Beşiktaş …. Noterliği’nin 01/02/2013 tarih ve …. yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı taraf temerrüte düşürülmüş olduğundan, hükmedilen tüm bedele taleple bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmuştur.Öte yandan, davalı vekilince istinaf itirazında, 30/07/2012 tarihli protokol gereğince yapılmış olan 65.000,00 TL’lik ödemenin de davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, bilirkişi raporlarında da aynı yönde değerlendirme yapılmak üzere, söz konusu bedelin proje revizyonundan önceki yapılan çalışmalar için fark ödemesi olarak yapıldığı protokol içeriğinden açıkça anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2019 tarih ve 2014/703 Esas, 2019/404 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 23.908,50 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 5.977,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.931,38 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 25/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.