Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1341 E. 2022/657 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1341
KARAR NO : 2022/657
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2019
NUMARASI: 2017/903 Esas, 2019/354 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 05/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/206 Esas sayılı dosyasına verdiği 12/10/2017 tarihli dilekçesiyle, taraflar arasında davalının iş yerinin aydınlatma sistemleri ile merdiven korkuluklarının müvekkili davacı tarafından yapılması konusunda anlaşma yapıldığını, iş bedelinin işin bitiminde çek ile ödeneceğinin sözlü olarak kararlaştırıldığını, iş bitiminde iş bedelinin ödenmesi konusunda müvekkili şirket ortağı …’in tüm çabalarına rağmen iş bedelinin ödenmediğini, müvekkili tarafından önce davalı yana ihtarname gönderildiğini, davalı yanca ihtarnamelere cevap verilmemesi üzerine davalı hakkında Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, taraflar arasında davacının iddia ettiği üzere geçerli bir anlaşma yapılmadığını, faturaya konu malların teslim edildiği iddia edilen şahsın müvekkili şirket çalışanı ve şirketi temsile yetkili olmadığını, davacı tarafın basiretli iş yapma yükümlülüğüne aykırı iddialarda bulunduğunu ve ticari ilişkinin varlığını kanıtlayamadığını, taraflar arasında faturalara konu ticari bir iş bulunmamasına rağmen davacı tarafça haksız ve kötüniyetle akip başlatıldığını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 22/08/2017 tarih, 2017/356 Karar sayılı karar ile, mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuna karar verilerek dava dosyası istinafa konu kararın verildiği mahkemeye gönderilmiştir. İstinafa konu eldeki davada görevli mahkemece, taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi yapıldığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, davalı taraf şirket yetkilisinin oturacağı eve 21 adet avize ve aplik takılması ile 3 katlı merdivenlerin korkulukların yapılması konusunda ve fiyat konusunda davacı ile anlaşma yapıldığı, işin davalı yanca eksiksiz yapılıp teslim edildiği, davalı şirketin mimarı ile anlaşmazlığa düşülmesi sonucu mimar ile davalı şirket arasında davalar açıldığı ve dava konusu işlerin de ederinden fazla fiyata yapıldığı iddiasıyla ödeme yapılmadığı, davacının davalıdan icra takip miktarı kadar alacağının bulunduğu ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, hüküm olunan alacak üzerinden hesaplanan %20 oranında 6.513,92 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasında geçerli bir sözleşme mevcut değilken, mahkemece hukuka aykırı bir şekilde müvekkilinin iradesi olmadığı bir sözleşmeye taraf kılındığını, müvekkili ile davacı firma arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığını, müvekkilinin, taşınmazın dekorasyon işlemleri için ihbar olunan mimar … ile anlaştığını, mimar ile evin dekorasyonu için çeşitli yerlerin gezilmediğini, fiyat araştırması yapıldığını, ancak müvekkili davacı arasında bir görüşme yapılmadığını, davacıya kesin kararını bildirmediğini, sözleşmenin sözlü olarak kurulması için tarafların karşılıklı ve birbiriyle uyumlu irade beyanlarının olması gerektiğini, dava konusu olayda müvekkili ile davacı arasında karşılıklı ve uyumlu bir irade beyanı olmadığını, zira müvekkilinin davacı tarafa yapıldığı iddia olunan işlemler için bir onay vermediğini, müvekkilinin böyle bir sözleşmeye girme iradesi mevcut değilken, müvekkilini dolandıran ihbar olunan …’ın müvekkilinin iradesi ve bilgisi dışında yaptığı işlemler nedeniyle müvekkilinin bir borçtan sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, hiçbir şekilde whatsapp konuşmalarının geçerli bir delil olduğu kabul edilmemekle birlikte, bu mesajlar incelendiğinde de müvekkilinin davacı tarafla bir sözleşme kurma iradesinde olmadığının görüldüğünü, müvekkili firmanın davacı ile bir sözleşme yapıldığından haberi dahi bulunmadığını, onayı olmayan bir işlem nedeniyle müvekkilinin bir alacaktan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkili firma yetkilisinin sadece fiyat ve ürün araştırması kapsamında davacı firmaya gittiğini, herhangi bir model ya da bedel üzerinden kesin bir anlaşmaya varmadığını, davacı tarafın iddiasını kanıtlar delilleri ortaya koyamadığını, davacının, iddiasını destekleyecek bir senet ortaya koyamadığını ve davasını ispatlayamadığını, müvekkilin isticvabına karşı, iddiasını senetle destekleyemeyen davacının ve davacı tanıklarının beyanlarının kabulü ile müvekkilinin sorumlu olmadığı bir borcu ödemekle yükümlü kılınmasının hukuka aykırı olduğunu, malların teslim edildiği iddia edilen …’ın müvekkili şirket çalışanı olmadığı gibi şirketi temsile de yetkili olmadığını, davacının basiretli iş yapma yükümlüğüne aykırı iddialarda bulunduğunu, müvekkilinin icra takibine itirazının haksız olmadığını, bu nedenle müvekkili firma aleyhine icra inkar tazminatına mahkum edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı, davalı ile aralarında oturduğu ve aynı zamanda davalı şirketin işlerinin yürütüldüğü adreste bulunan eve 21 adet avize takılması ve 3 kat merdiven korkuluklarının yapılması konusunda sözlü eser sözleşmesi akdedildiğini, işin eksiksiz yapılıp davalıya teslim edildiği halde belirlenen iş bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise davacı ile anlaşma yapan mimarın şirket çalışanı ya da şirketi temsile yetkili şahıs olmadığını, yanlar arasında herhangi bir sözleşme yapılmadığını savunmştur. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 02/02/2017 irsaliye tarihli ve 06/02/2017 tarihli 32.406,00 TL bedelli faturaya istinaden 27.462,71 TL asıl alacak ve 163,63 TL fatura bedeli ile 4.943,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 32.569,63 TL’nin tahsili için 01/03/2017 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddeleri uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yine, gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Bu kabul, adi karine niteliğindedir ( bkz. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2022 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 Karar sayılı kararı). Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesi’nin 25/09/2018 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı) Somut olayda, davacı yan, taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi düzenlendiğini ileri sürdüğünden, bu hususu ispat külfeti davacı taraftadır. 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. ” hükmü gereğincen davalı taraf, bu iddiasını senetle ispat etmek zorundadır. Bu kapsamda, davacının dosyaya sunduğu delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı tarafça dosyaya bu iddiayı ispatlayacak yazılı bir belge sunulamamış ise de, tanık dinlenmesini mümkün kılacak yazılı delil başlangıcı niteliğinde e-mail yazışmalarını dosyaya ibraz etmiştir. Mahkemece de bu e-mail yazışmaları yazılı delil başlangıcı kabul edilerek davacı tanıkları …, …, … ve … dinlenmiş, davalı şirket yetkilisi …’ın isticvap yolu ile beyanı alınmış, davalı şirket yetkilisi beyanında; davalı şirketin maliki bulunduğu ve icra takibi ve davaya konu işlerin yapıldığı villada oturduğunu, evde oturmadan önce evin komple tadilatının yapılması için mimar … ile anlaştıklarını, davacı firma da dahil birçok firmaya gidip aydınlatma konusunda fiyat aldıklarını, ancak işi davacı firmanın yapıp yapmadığını bilmediğini, davacı şirket tarafından yetkili olduğu davalı şirkete gönderilen faturayı iade ettiklerini, dava konusu işlerin bedelini mimarın şahsi banka hesabına yatırdıklarını, akabinde mimarın İsrail’e kaçtığını, mimara karşı açtıkları davaların halen devam ettiğini beyan etmiştir. O halde yapılan bu açıklamalar ışığında mahkemece, yanlar arasındaki e-mail yazışmaları, tanık ifadeleri ve davalı şirket yetkilisinin isticvap beyanlarının değerlendirilmesi akabinde yanlar arasında sözlü eser sözleşmesi yapıldığının kabulü dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Ancak davalı şirket yetkilisince isticvap beyanında; yanlar arasındaki eser sözleşmesinin kabul edidiği, fakat fiyatın piyasa rayiçlerinin üzerinde olduğu yönündeki savunması karşısında, yanlar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan iş bedelinde ihtilaf bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Yargıtay ve Dairemiz uygulamasında; eser sözleşmesi ilişkisinin varlığı kabul edilip sözleşmede bedel yazılı olmaması ya da sözlü sözleşme ilişkisinde tarafların bedelde anlaşamamaları halinde yüklenicinin gerçekleştirdiği imalât bedelinin sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesi hükmünce; yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanacağı kabul edilmektedir. Mahkemece bu husunun gözetilmemesi hatalı olmuştur. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece konusunda uzman bilirkişi eşliğinde mahallinde keşif yapmak suretiyle, bilirkişiden; davacı yüklenicinin sözleşme ile davalı iş sahibine ait evde yaptığı aydınlatma ve merdiven korkulukları işlerinin yapıldığı yıl itibariyle mahalli piyasa rayiçleriyle bedelinin hesaplanması konusunda gerekçeli ve denetime elvrişli rapor alınıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile faturada yazılı miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi anılan kanun maddesi ile Dairemiz ve Yargıtay uygulamalarına aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, bu aşamada icra inkar tazminatına yönelik istinaf talebi hakkında şimdilik değerlendirme yapılmaksızın yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2019 tarih, 2017/903 Esas, 2019/354 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.