Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1340 E. 2022/1178 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1340
KARAR NO: 2022/1178
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2019
NUMARASI: 2015/1086 Esas, 2019/64 Karar
DAVANIN KONUSU:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin endüstriyel mutfak malzemeleri ve ekipmanları üretim ve satışını yaptığını, davalı şirketin müvekkilinden mal alan müşterilerinden biri olduğunu, yapılan iş nedeniyle fatura düzenlediğini, davalı şirket tarafından borcunun ödenmemesinden dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak, borçlu olduğunu bilerek takibe itiraz ettiğini, bu nedenler ile takibe konu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsilini, haksız ve yersiz itirazının iptalini, takibin devamını, talep ile dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şirket arasında 09/03/2010 tarihinde bir sözleşme imzalandığını bu sözleşmenin iş bedelinin 24.500 TL olduğunu, bu bedelin verilen senetler ile ödendiğini, ancak sözleşmenin edimlerinin yerine getirilmediğini, yapılması gereken işin bir kısmının yapıldığını, geriye kalan kısmının ise yapılmadan bırakıldığını, işin yapılması esnasında davacı tarafın kendi hatasından dolayı dolap ölçüleri yanlış alındığını ve bunun için için bir takım ekstra işler çıkartılarak, bu işlerin bedelinin müvekkili şirkete fatura edildiğini, bunu kabul etmediklerini ve icra takibine itiraz ettiklerini, talep ettikleri alacağın likit olmadığın bu nedenden % 20 icra inkar tazminatı talep edemeyeceğini davacının tüm taleplerinin reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın davacı ile davalı arasında satışı yapılan ve bedelinde uyuşmazlık bulunmayan 6.291,78TL asıl alacak 2.757,60TL işlemiş avans faizine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı tarafından tüm takibe itirazın iptali talebiyle işbu davanın açıldığı, bu durumda alacak tutarının varlığı uyuşmazlık konusu olmadığından davalının bu miktar borcu olmadığını, borcun ödeme, ayıplı mal veya eksik teslimat nedeniyle sonlandığını kanıtlamakla yükümlü olduğu, davalının, dava tarihine kadar sözleşme konusu malzeme ve ekipmanların eksik veya hatalı olduğuna dair bir bildirimde bulunmadığı, ancak dava dilekçesine verdiği cevapta; davlumbaz ölçüsünün yanlış alındığını bu nedenle davlumbazın tekrar Bursa’ya götürülerek üst ve yanına eklemeler yapıldığını, yapılan bu eklemeler nedeniyle ilave bedelin kendilerine yansıtıldığını beyan ettiği, davalı tarafça ayıp ihbarının TTK 23/son maddesine göre davacıya yapılması gerektiği, somut olayda bu yönde yapılmış bir ayıp tespiti ve ihbarı bulunmamadığı, ayrıca davalının dava konusu satış sözleşmesine dair faturaları kabul ettiği, ticari defterlerine işlediği, ihtirazi kayıt koymadığı veya faturaları davacıya iade etmediği, açıklanan nedenlerle ve tüm dosya kapsamı ile dosyada alınan bilirkişi heyet raporu ve ek raporu dikkate alındığında davacının davalıdan İstanbul 30. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12722 esas sayılı icra takibi nedeniyle 6.291,78 TL asıl alacak miktarı kadar alacaklı olduğu, dava tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürmediği anlaşıldığından işlemiş faiz talep edemeyeceği, keza davacının dava dilekçesinde harca esas değer olarak asıl alacağı gösterdiği, bu şekilde faize yapılan itirazın iptalini talep etmediği, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, kısa kararda sehven kısmen kabul olarak yazıldığı ancak hüküm değiştirilmeyerek aynen muhafaza edildiği gerekçesi ile; Davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın asıl alacak 6.291,78-TL yönünden İPTALİNE, takibin bu miktar yönünden DEVAMINA, asıl alacağa takip tarihi olan 02/01/2013 tarihinden kademeli olarak avans faizi olarak UYGULANMASINA,-Alacak likit olduğundan hükmedilen alacak olan 6.291,78TL nin %20 si olan 1.258,35-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; itirazın iptali davası açılırken asıl alacak bazında harca esas değerin 6.291,78 TL olarak bildiriliğini, asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin devamının talep edildiğini, reddedilen bir kısım bulunmadığına göre davanın tamamen kabulüne rağmen hüküm kısmının 1.nolu bendinde “kısmen kabulüne” şeklinde yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığını, bu itibarla davalının istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gibi davanın kısmen kabul edildiği iddiasının yasal dayanağı bulunmadığı, dava dilekçesinde belirtilen harca esas değer nazara alındığında, asıl alacak bazında davanın tamamen kabul edildiğinin anlaşıldığını, infazda tereddüt yaratmamak, aynı zamanda gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturmamak adına Hüküm kısmının 1.numaralı bendinde yer alan “KISMEN KABULÜNE ” kısmının çıkartılarak “DAVANIN KABULÜNE” ibaresinin yazılarak mahkeme kararının bu şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemenin davanın reddine karar verdiğini, ancak kararın devamında iptal etmiş olmasına rağmen sanki davayı kabul etmiş gibi icra inkar tazminatına hükmettiğini, davalının da kendisini avukat ile temsil ettirmiş olmasına rağmen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmediğini, mahkeme davayı reddettiğine göre yargılama giderleri ile harcın davacı taraf üzerinde bırakılması gerekirken, davalıya yükletilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava itirazın iptali davasıdır. Davacı alacağın tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, dava değeri olarak takipte talep ettikleri asıl alacak miktarını göstermiş, harcı bunun üzerinden yatırmıştır. Mahkemece davanın tamamen kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen kısa kararda sehven yapılan hata ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme gerekçeli kararında bu hususu açıklamış olup, esasında itirazın iptali davasının asıl alacak üzerinden açıldığını, asıl alacak üzerinden davanın kabul edildiğini, ancak kısa kararda sehven yapılan hata ile kısmen kabul yazıldığını, gerekçeli kararda hüküm değiştirilemeyeceğinden kısa kararın aynen korunduğunu belirtmiş, yargılama giderleri ile harcın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, itirazın iptali davası takipte talep edilen asıl alacak üzerinden açılmış olup, takipte talep edilen faiz yönünden itirazın iptali talep edilmemiştir. Mahkemede asıl alacak yönünden davacıyı haklı bularak davayı kabul etmiştir. Ancak kısa kararda yazım hatası nedeniyle davanın kısmen kabulüne şeklinde hüküm kurulmuştur. Ancak devamında kısmen reddine veya fazlaya ilişkin talebin reddine denilmemiştir. Buna göre hüküm kısmında belirtilen kısmen kabulüne dair kısım yazım hatası olup, dava tamamen kabul edilmiştir. Takipte talep edilen alacak likit ve belirlenebilir olduğundan şartları oluşmakla icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Dava tam kabul edildiğinden yargılama giderleri ile harcın davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir, Dava tam kabul edildiğinden, davada reddedilen miktar bulunmadığından davacı yönünden karar kesin olup davacının kararı istinaf etmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise, dava tamamen kabul edildiğinden davacı yönünden kesin olduğundan HMK’nın 341/4. maddesi gereğince miktar itibariyle kesinlikten reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma talebinin 6100 sayılı HMK’nın 341/4. ve 352/1. maddeleri uyarınca miktar yönünden kesinlik sınırının altında kaldığından REDDİNE, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 432,00 TL istinaf karar harcından davalı tarafça peşin yatırılan 108,00 TL harcın mahsubu ile kalan 324,00 TL harcın davalıdan tahsiline, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının talep halinde İADESİNE, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-b-1 Maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.