Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1337 E. 2022/392 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1337
KARAR NO: 2022/392
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/04/2019
NUMARASI: 2018/238 Esas, 2019/432 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 11.04.2017 tarihinde kumaş imalat siparişi konusunda mutabakata vardıklarını ve mutabakat gereği davacı şirket tarafından malların teslim edildiğini, ancak davalının sipariş bedelinin bir kısmını ödemediğini, alacağın tahsili için Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nde … E. sayılı icra takibini başlatıldığını, ödeme emrinin davalı şirketçe 22.01.2018’de tebliğ edildiğini, 24.01.2018’de ise ödeme emrine itiraz ederek icra takibinin durdurulduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında uzun süre devam eden ticari iş ilişkisi bulunduğunu, davacı şirkete 12.04.2017 tarihinde sipariş formu ile kumaş siparişi verdiğini, sipariş verilen kumaşların davalı şirkete ayıplı ve geç teslim edildiğini, ayıplı imalat yapıldığını, davalının dava dışı müşterisinin ayıplı ve geç gönderilen ürünler nedeni ile uğradıkları zarara ilişkin faturaları davalı şirkete keşide ettiğini, uğranılan zararın sonraki siparişlere yansıtılacağı konusunda mutabakata vardıklarından 15.09.2017 tarihinde davacı şirkete tekrar kumaş siparişi verdiklerini, 27.09.2017 tarihinde siparişin davacı tarafından iptal edilmesi sebebiyle önceki siparişte meydana gelen geç teslim ve ayıplı üründen kaynaklı davalıya yansıtılan gecikme cezasının 3/4 kısmı olan 12.751,60 TL + KDV’nin davacı şirkete yansıtılacağı konusunda bilgilendirme yaptıklarını, buna rağmen davacının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davacıya herhangi bir borcun bulunmadığını belirterek, davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, 16.01.2018 tarihi itibariyle davacının davalıdan ticari defter ve kayıtlara göre 13.771,74 TL alacaklı olduğu, davalının 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı şirketin ticari defterlerine göre; takip tarihi olan 16.01.2018 itibariyle davalının davacıya 13.771,73 TL borçlu olduğu, davalının davacının imal etmiş olduğu kumaşları geç teslim ettiği ve teslim edilen kumaşların ayıplı olduğu iddiasını ispat edemediği, davalının 13.771,74 TL’yi ödediğini usulüne uygun delillerle de ispatlayamadığı nazara alındığında davacının davalıdan 13.771,74 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin aynen devamına, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, 2.754,346 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının davalı şirketin dava dışı şirketlerden aldığı siparişleri ayıplı ürettiği ve geç teslim ettiğini, ürünlerin davalı şirkete geç teslim edilmiş olması nedeniyle davalının dava dışı müşterisi ayıplı ve geç gönderilen ürünler nedeni ile uğradıkları zarara ilişkin faturaları davalı şirkete keşide edildiğini, dosyada mübrez e-posta yazışmalarından da anlaşılacağı üzere tarafların 12.04.2017 tarihinde sipariş formu ile kumaş siparişinin ayıplı ve geç teslim edilmiş olması nedeni ile uğranılan zararın bir sonraki siparişlere yansıtılacağı konusunda mutabakata varıldığını, davalı şirketçe 15.09.2017 tarihinde davacı şirkete tekrardan kumaş siparişi verildiğini, e-posta yazışmalarından da görüleceği üzere, davacı şirket 15.09.2017 tarihinde verilen siparişi iptal ettiğini, tarafların 12.04.2017 tarihinde sipariş formu ile kumaş siparişinin ayıplı ve geç teslim edilmiş olması nedeni ile uğranılan zararın bir sonraki siparişlere yansıtılacağı konusunda mutabakata varılmış olup; müvekkili şirketçe 27.09.2017 tarihinde siparişin davacı tarafından iptal edilmesi sebebiyle önceki siparişinde meydana gelen geç teslim ve ayıplı üründen kaynaklı davalıya yansıtılan gecikme cezasının ¾ kısmı olan 12.751,60-TL+KDV’nin davacı şirkete yansıtılacağı konusunda bilgilendirme yapıldığını, davacının bu konuda bilgi sahibi olmasına rağmen kendisine bilgi verilmediğinin ileri sürüldüğünü, e-posta yazışmaları ile de sabit olduğu üzere, 29.06.2017 tarihinde davalı şirket kendilerine teslim edilen kumaşlarda ayıplar olduğunu ve kumaşların geç teslim edilmesinden dolayı dava dışı müşterisi uğradıkları zarara ilişkin fatura keşide ettiğini bildirmiş olup yine 29.09.2017 tarihinde yapılan e-posta yazışmalarından da görüleceği üzere, kumaştaki bütün sorunların davacı şirkete bildirildiği ve gösterildiği, kumaşlardaki sorunların anlaşma çerçevesinde kesime alındığının belirtildiğini, 21/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda da ayıpların bulunduğunun belirtildiği ancak bu hususta bir tespit bulunmadığı gerekçesiyle ayıbın ispata muhtaç olduğunun belirtildiğini, bilirkişi tarafından önce ayıpların dosya kapsamında anlaşıldığı belirtilmiş olup akabinde taraflarca kabul edilen ayıbın ispata muhtaç olduğunun belirtilmesinin çelişkili olduğunu, bilirkişi raporunda davacı tarafından teslim edilen mallarda iğne kaçığı ve jüt olduğu belirtilmiş olmakla, gerek bu hatalı kısımların tespiti ve ayrıştırılması için gecikmenin söz konusu olacağı ve bu hususta sorumlu olan davacı iken tüm mail yazışmalarında da gecikmeye ilişkin beyanda bulunmamayı tercih ederken gecikmenin ispata muhtaç olduğunun belirtilmesinin kabul edilemeyeceğini, taraflar arasındaki mail yazışmalarının incelenmesi gerektiğini, mail yazışmalarından davacının açıkça kendisine 12.000,00 TL gecikme indiriminin iskonto olarak yansıtılacağı hususunda onayı olduğunun görüleceğini, “…@…com tarafından gönderilen 15/09/2017 tarihli mailde “… bey merhaba, Sizinle yapmış olduğumuz toplantı ve akabinde yapılan telefon konuşmasına istinaden müşteriden alınan gecikme indiriminin 12.000,00 TL’si önümüzdeki çalışmalarla iskonto olarak yansıtacağız. İlk siparişimizi … bey size geçecek. Termin ve kaliteye çok ama çok dikkat edilmelidir.” denildiğini, …@…com.tr tarafından ise 15/09/2017 tarihli cevapta; “Merhaba … hanım, Ok. siparislerinizi bekliyoruz..İyi çalışmalar” şeklinde davacının davalıya 12.000,00 TL gecikme indiriminin iskonto olarak yansıtılacağı hususunda açıkça onay verdiğini, buna rağmen davalı şirketten 12.000,00 TL alacağa yönelik olarak tarafların ticari defterlerinde alacaklı görünmesinin davacının kötü niyetli olarak sipariş iptalinden kaynaklı olduğu ve öncelikle kabul ettiği gecikme bedeline yönelik olarak sonradan kabul etmemesinin hukuken korunabilir bir husus olmadığını, bir sonraki sipariş ile mutabakat sağlanacağı belirlenmiş ise de davacı tarafça tamamen kötü niyetli olarak siparişin iptali ile icra takibi başlatıldığından davalı ticari defterlerinde davacının alacaklı göründüğünü, taraflar arasındaki uzlaşma sonucunda davalı şirketin, davacı şirkete kumaş gecikmesi ve hatalardan dolayı gelen gecikme cezasının ¾ kısmının yansıtması olarak 13.771,73-TL bedelli fatura keşide ettiğinin 12.09.2017 tarihli … no’lu fatura ile sabit olduğunu, bu nedenle davacı şirkete borçlarının olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Somut olayda, taraflar arasında 11.04.2017 tarihli sipariş formu ile davalı tarafça davacı tarafa kumaş imalatı konusunda sipariş verildiği, davacının edimini yerine getirerek ürünleri davalıya teslim ettiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı taraf ürünlerin kendisine geç teslim edildiğini ve ayıplı imalat yapıldığını, bu nedenle müşterisi olan dava dışı şirket tarafından yansıtılan bedelin davacı şirketin alacağından mahsup edilmesi konusunda mutabakata varıldığı ve bu hususun e-mail ile bildirildiği savunulmaktadır. Taraflar arasındaki e-mail yazışmaları değerlendirildiğinde, özellikle davalı tarafça gönderilen 15.09.2017 tarihli e-mailde 12.000,00 TL iskontonun yansıtılacağının bildirildiği, davacı tarafça buna cevaben “… ok. siparişlerinizi bekliyoruz …” şeklinde cevap verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece taraf vekillerinden söz konusu e-mail yazışmaları sorularak, gerektiğinde davacı şirket yetkilisinin bu hususta isticvap edilip, tarafların e-mail hesapları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bu yazışmaların taraflarca yapılıp yapılmadığının tespiti; bu şekilde tespit yapılamaması halinde davalı tarafa, bu hususta davacıya yemin teklif edip etmeyeceği sorularak sonucuna göre sözü edilen iskontonun yapılıp yapılmayacağı belirlenip, iskonto yapılacağı sonucuna varılması halinde taraf defterlerindeki borç miktarından mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/04/2019 tarih, 2018/238 Esas, 2019/432 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.