Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1335 E. 2022/700 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1335
KARAR NO: 2022/700
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARAS: 2018/976 Esas, 2019/492 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili firmanın davalıya yaptığı matbaa işine karşılık kestiği fatura bedellerinin süresinde ödenmediğini, bu durumdan dolayı tarafların 30.07.2018 günü bir araya gelerek bakiye borcun l hafta içinde kapatılması konusunda mutabakat yaptıklarını, yapılan mutabakata rağmen borçlunun, borcunun tamamını ödemediğinden davalı borçlu hakkında Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibini başlattığını, davalının kötü niyetli borcu ödemeyi geciktirmeye yönelik itirazda bulunduğunu belirterek, itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın faturaya dayandığından likit ve muaccel olduğundan %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; taraflar arasında ticari ilişki kurulmuş olsa da bu ilişki çerçevesinde davacı yan tarafından müvekkil şirkete mal teslimi yapılmadığını, irsaliye ve faturalar ile ispat külfetinin davacı yana ait olduğunu, faturalara konu emtianın davalı müvekkili şirkete teslim edildiği olgusunu ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin davacı yana uyuşmazlık konusu borcu bulunmadığını, dosyaya sunulduğu belirtilen mutabakat yazısının taraflarına tebliğ edilmediğini, taraflar arasında varılmış bir mutabakat olmadığı gibi buna ilişkin bir evrak da söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davacı, icra takibine konu faturalara konu malların davalı tarafa teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise cevap dilekçesinde söz konusu fatura içeriklerini kabul etmediğini; bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının ve faturanın davalıya teslim edildiğinin ispat yükünün davacı tarafta olduğunu; davacı tarafın delil olarak dayanmış olması sebebiyle tarafların ticari kayıt ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi eliyle inceleme yapıldığı, iki tarafın defterlerinin usule uygun tutulduğu ve takibe konu faturaların her iki tarafın da kayıtlarında yer aldığı ve iki tarafça kaşelenip imzalanan 30.07.2018 tarihli mutabakat belgesinde davalı tarafın davacı tarafa 23.595,79 TL borçlu olduğunu kabul ettiği, bu miktarın takip talebi ile istenen miktar olduğu; davacı tarafın teslim olgusunu ispat ettiği, davalı tarafın ise bu durumun aksini ispat edemediği anlaşılmakla; davanın kısmen kabulü ile, itirazın asıl alacak miktarı olan 23.595,79 TL üzerinden iptali ile takip tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına; işlemiş faize ilişkin talebin reddine; alacağın likit ve itirazın haksız olması nedeni ile asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanan 4.719,15 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, mahkemece 30.07.2018 tarihli mutabakat belgesinin karara esas alındığını; cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesinde tarafına tebliğ edilmeyen mutabakat belgesine itiraz edilmiş olmakla itiraza konu iş bu belgenin hükme esas alınmasının hatalı olduğunu; dava konusu faturaların müvekkili şirket aleyhine borç doğurabilmesi için ticari defter ve kayıtlarda işlenmiş olması yeterli olmayıp faturalara konu emtianın davalı müvekkil şirkete veya müvekkilin bu işle yetkilendirdiği bir çalışanına teslim edilmesi gerektiğini; davacı yanın alacağı doğuracak olan emtianın müvekkiline teslim edildiğini ispat etmesi gerektiğini; davacı tarafından cevaba cevap dilekçesi ekinde sunulan, tarafına tebliğ edilen irsaliye faturaların imzasız olduğunu; uyuşmazlıkta ispat külfetinin davacı tarafça yerine getirilemediğini; davacı yanca teslim olgusu ispat edilememiş olduğundan ispat külfetinin müvekkili şirkete geçmediğini; müvekkilinin davacıya uyuşmazlık konusu borcu bulunmadığını; asıl alacak yönünden hükmü kabul anlamına gelmemekle işlemiş faize itiraz yönünden temerrüt koşullarının gerçekleşmediği kabulü ile davacı şirketin işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu; taraflar arasında alacağın miktarı belirli ve sabit olmayıp yargılamayı gerektirmiş ve yargılama neticesinde kabul anlamına gelmemekle birlikte tarafların defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilmiş olmakla yasal koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiğini belirterek kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile; 31/01/2018 tarihli 15.270,89 TL ve 01/03/2018 tarihli 8.324,90 TL tutarında faturalara dayalı 23.595,79 TL asıl alacak ve 1.337,70 TL işlemiş faiz toplamı 24.933,48-TL alacağın tahsili için başlatılan icra takibine, borçlunun süresi içinde itirazı üzerine itirazın iptali davası açılmıştır.Türk Borçlar Kanunu’nun 470’nci maddesine göre; eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Buna göre yüklenicinin temel borcu, yükümlendiği işi sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek, iş sahibinin temel borcu bedel ödemek olup, işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici, iş bedelinin ödendiğini ise iş sahibi ispat etmek zorundadır. Mahkemece tarafların ticari kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılmış, alınan 10/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların defterlerinin usule uygun tutulduğu ve takibe konu faturaların her iki tarafın kayıtlarında yer aldığı, davalı firma kayıtlarında davacıya 23.595,79 TL borçlu olduğu; mutabakat belgesinde davalının davacıya aynı miktar borçlu olduğunu kabul ettiği belirtilmiştir. Davacı tarafça ibraz edilen 30.07.2018 tarihli mutabakat belgesinde davalının 23.595,79 TL borçlu olduğunu kabul ettiği, belgenin taraflarca kaşe ve imzalandığı belirlenmiş ise de davalı vekili tarafından mutabakat belgesinin tebliğ edilmediği belirtilerek kabul edilmediği bildirilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre, takibe konu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde yer aldığı tespit edilmiş; ancak davalı vekili, faturaya konu emtianın müvekkiline teslim edilmediği, teslimin ispat edilemediğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. Dava konusu faturaların düzenlenmesi imalatın yapıldığını ve teslim edildiğini kanıtlamaz ise de, itiraz edilmeyen faturanının ticari defterlere kaydedilmiş olması halinde faturanın delil olması hükümlerine göre değil, ticari defterlerin delil olması hükümlerine gidileceğinden, kesin delillerden olan ticari defterler ile akdi ilişkinin ve teslim olgusunun ispatlanması mümkündür. (Yargıtay 15 HD 10/05/2011 tarih, 2010/7646E, 2011/2849K sayılı ilamı) TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. madde gereğince fatura malın teslimi veeya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken bir belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge ile teslim kanıtlanmış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir. Bu şekilde davalı tarafından ticari defterlerine kaydediilen fatura nedeniyle, faturaya konu malların davalı tarafa teslim edildiği ispatlanmış olup, karinenin aksi ve iş bedelinin ödendiği davalı iş sahibi tarafça kesin delillerle ispat edilemediğinden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmuştur. Davalı tarafça işlemiş faize itiraz yönünden temerrüt koşullarının gerçekleşmediğinin kabulü ile davacı şirketin işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek istinafa konu edilmiş ise de, bu konuda davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmadığından, istinaf edenin sıfatı göz önüne alınarak, davalının istinaf talebi yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır. Öte yandan itirazın iptâli davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için İİK’nın 67/II. maddesi gereğince borçlunun itirazında haksız ve alacağın likid olması gerekir. Somut olayda davacı tarafından davalıya yapılan iş bedeli olarak kesilen 31/01/2018 tarihli 15.270,89 TL ve 01/03/2018 tarihli 8.324,90 TL tutarında faturaların davalı defterinde kayıtlı olması ve miktarın ihtilafsız olup ödendiğinin de ispat edilememesi nedeniyle, alacağın likid olduğu anlaşıldığından mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi de doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/05/2019 tarih ve 2018/976 Esas, 2019/492 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.611,82 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 402,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.208,87 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.