Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1326 E. 2019/934 K. 16.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1326
KARAR NO : 2019/934
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2019
NUMARASI : 2019/16 Esas, Derdset,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 16/07/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, davalının maliki bulunduğu alışveriş merkezi ve residences projesi kapsamında ” A Kulesi ” ile -3 ve -7 Garaj katlarının” tesisat ve mekanik işlerinde asıl yüklenici … A.Ş’nin taşarenu olarak çalışırken 04.01.2007 tarihli sözleşme ile kalan kısımların yapımını üstlendiklerini, önceki taşeron tarafından yapılan işlerden dolayı 1 yıllık garanti kapsamında teminat olarak davalıya 72.800,00 TL bedelli teminat mektubu verdiklerini, yapılan işlerden dolayı ödenmeyen 90.956,66 TL alacaklarının bulunduğunu, arızalar giderildiğinden teminat mektubunun nakde çevrilme şartlarının oluşmadığını, davalının %4 nefaset indirimi yapmasının dayanağı olmadığını, işin ayıplı olmayıp zaman içinde çıkan arızaların giderildiğini belirterek, iş bedeli alacağı 90.955,66 TL ile teminat mektubunun nakde dönüştürülmeinden kaynaklanan ve garanti kapsamında tamiri gereken giderlerin mahsubu ile zenginleşmeye neden olan 66.734,80 TL olmak üzere toplam 157.690,46 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı şirket tarafıdan yapılan işlerin ayıplı olduğunu, hasarlar bildirilmesine rağmen davacının hiçbir servis hizmeti sağlamadığını, ayıplı imalatların tamiri için zorunlu karşılıklar nedeni ile teminat mektubunun nakde dönüştürüldüğünü, son hakediş raporlarında imalat ayıplarının belli olduğunu, ayrıca 13 ve -7 garaj katları ile ilgili olarak da davacı ile aralarında bir sözleşme olmadığını ve bu imalatlar nedeni ile varsa alacağın dava dışı üst müteahhit …inşaattan talep edilmesi gerektiğini, müvekkilinin… inşaat ile ibralaştığını ve borcunun bulunmadıını ve davacı ile de bu imalatlarla ilgili sözleşme imzalanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 08/12/2010 tarih ve 2008/51 esas 2010/656 karar sayılı karar ile, davanın kısmen kabulüne, 90.955,66 TL iş bedeli alacağının tahsiline ve 65.111,64 TL teminat mektubu alacağının istirdadına, fazla talebin reddine karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz talebi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 19/06/2012 tarih 2011/2213 esas, 2012/4551 karar sayılı kararı ile, A kulesinde ödenmeyen iş bedelinde uyuşmazlık bulunmadığını, -3 ve -7. katlarda imalattaki eksik ve ayıplı imalat bulunduğu yönünde itirazda bulunulduğundan, yeniden bilirkişi heyeti oluşturularak eksik ve ayıplı imalat bedeli, davadan sonra ortaya çıkan ayıplar da dahil saptanıp davacı alacağından düşülerek karara bağlanması, teminat mektubunun iadesi istemi yönünden ise garanti süresi bitmediğinden dava açma süresi başlamadığı için davanın reddi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına ve sonrasında karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir. Bozma ilamı sonrasında yerel mahkemece keşif yapılmış ve bilirkişi raporları alınmış, mahkemenin 10/04/2017 tarih ve 2014/507 esas 2017/251 karar sayılı kararı ile, davanın kısmen kabulüne, bakiye iş bedeli ile ilgili olarak bozma ilamına uyulması ile oluşan kazanılmış haklar nazara alınarak hesaplanan 30.494,31 TL’nin davalıdan tahsiline, teminat mektubu yönünden açılan davanın erken açılan bir dava olması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen bu karara karşı da taraf vekillerinin temyiz talebi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 14/11/2018 tarih 2018/2890 esas, 2018/4458 karar sayılı kararı ile, teminat bedeline ilişkin hususun açılacak ayrı bir davada değerlendirileceği, bozmaya uyulduğundan usuli kazanılmış hak doğduğundan bozma ilamı uyarınca inceleme yapılması gerektiği, garanti süresinin teslimle başlayacağından teslim tarihini tespit ile bu tarihten itibaren 1 yıllık garanti süresinde ortaya çıkan ve davadan sonra ortaya çıkan ayıpları da saptayıp, eksik ve ayıpların davalı tarafça giderildiği ya da saptanmasından itibaren istenebileceği makul süreden sonraki tarih itibariyle mahalli serbest piyasa rayiçleri ile giderim bedeli konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, sonuca uygun bir karar verilmesi gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili 03/04/2019 tarihli dilekçesinde, Yargıtay’dan iki kez geçen dava dosyasında yapılan işlerin bedelinin 90.955,66 TL olduğu hususunun kesinleştiğini, davanın daha 1,5-2 yıl süreceğinin anlaşıldığını, davanın lehe bitmesi halinde olumsuz ticari koşullar nedeniyle alacağın tahsili konusunda müvekkilinin ciddi endişeleri bulunduğunu belirterek, teminatsız veya takdir edilecek teminat karşılığında davalının menkul ve gayrimenkul malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının 90.955,66 TL’lik borca yeter miktarının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiş, mahkemenin 04/04/2019 tarih ve 2019/16 esas sayılı ara kararı ile, yargılama süreci ve alacağın miktarındaki çekişmeli durum devam ediyor olup, vadesi geçmiş bir alacağın miktar olarak tartışmasız varlığından söz edilemeyeceği gibi İİK’nın 257/2 maddesi açısından değerlendirildiğinde de davalı yanın adresini terketmesi, mal kaçırma teşebbüsü gibi hususlarda iddia ve delil bulunmadığından ihtiyati haciz kararı verilmesinin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, İİK’nın 257/2 şartlarına ilişkin herhangi bir delil bulunmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, Yargıtay’dan iki kez geçen dava dosyasında yapılan işlerin bedelinin 90.955,66 TL olduğu hususunun kesinleştiğini, bu bedelden garanti kapsamında tenkisi gereken bir bedel bulunup bulunmadığı ile bunun miktarının ise halen belirlenemediğini, bu duruma göre vadesi geçmiş alacak miktarının 90.955,66 TL olduğunu, davanın daha 1,5-2 yıl süreceğinin anlaşıldığını, davanın lehe bitmesi halinde olumsuz ticari koşullar nedeniyle alacağın tahsili konusunda müvekkilinin ciddi endişeleri bulunduğunu, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkemenin ara kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. İhtiyati haciz, İİK’nın 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, dosya kapsamına göre alacak yargılamayı gerektirip henüz muaccel bir alacaktan bahsedilemeyeceği gibi, miktarının da belli olmadığı, İİK’nın 257/2. Maddesindeki şartların oluştuğuna dair bir delil sunulmadığından, yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinden söz edilemez. İhtiyati haczin her zaman talep edilip, mahkemece değerlendirilmesi mümkün olduğundan, gelinen aşamada ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2019 tarih ve 2019/16 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacılar tarafınca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 16/07/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.