Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1323 E. 2022/656 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1323
KARAR NO: 2022/656
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2019
NUMARASI: 2017/436 Esas, 2019/515 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 05/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 03/11/2010 tarihinde Kastamonu Korgun Ayrımı Tosya 2.Bölge hudut yolu Km 60=184,65 -97+722,82 (Ilgaz-Tosya) arasının toprak tesviye sanat yapıları, PMAT, PMT, bitümlü olarak sıcak karışımlı kavşak düzenlemesi v.b. işlerin davacı müvekkili tarafından yapımı ve idareye teslimi konusunda taşeron sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin mükellifi bulunduğu Seymenler Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nca yanlar arasındaki sözleşmenin damga vergisinin ödenmediği gerekçesiyle inceleme talebinde bulunulduğunu, bunun üzerine vergi inceleme raporu düzenlendiğini, bu raporda damga verigisinin 49.388.017,38 TL olduğunun belirlendiğini, damga vergisinin ödenmediğinden bahisle müvekkili şirket aleyhinde vergi ziayı cezalı damga vergisinin önerildiğini, bu rapora istinaden müvekkili hakkında 1.222.353,42 TL tutarında damga vergisi tahriyatının yapılarak, 1.833.530,13 TL tutarında vergi ziayı cezasının kesildiğini, buna ilişkin ihbarnamenin müvekkili şirkete 19/11/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkili şirketin cezalı tarhiyatın terkini konusunda dava yoluna başvurduğunu, yargılama süresinin devam ettiği sırada yapılandırma neticesinde 727.850,34 TL’nin müvekkili tarafından Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’na ödendiğini, müvekkili şirketin vergi, resim ve harç muafiyetine haiz olduğunu, bundan ötürü müvekkilinin sözleşmeden doğan herhangi bir harç yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkilince ödenen bedelin Damga Vergisi Kanunu’nun 24.maddesine istinaden müteselsil sorumluluk kapsamında ödendiğini, sözleşmeye bağlı damga vergisi mükellefiyetinin yasa ve içtihatlar uyarınca davalı şirketin yükümlülüğünde olduğunu, bu nedenle müvekkili yanca davalıya 20/02/2017 tarihinde Beyoğlu …Noterliği’nden ihtarname keşide edilerek ödenen 727.850,34 TL’nin ödenmesinin ihtar edildiğini, ancak ihtarnameye rağmen müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, belirtilerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan 03/11/2010 tarihli taşeronluk sözleşmesinin 3 nüsha düzenlendiğini, vergi dairesince yapılan inceleme sonucunda düzenlenen vergi inceleme raporuna göre ödenmeyen damga vergisi tutarının 407.451.14 TL olarak tespt edildiğini, yapılan sözleşmenin 3 nüsha olmasından ötürü de toplamda 1.222.453,42 TL damga vergisi ile 1.833.530,13 TL tutarında vergi ziyaı cezası tarh edildiğini, düzenlenen ihtarnamelerin davacıya tebliğ edildiğini, davacının bununla ilgili vergi mahkemesine dava açtığını, daha sonra davacının 6736 sayılı Kanunu’nun 3.maddesi kapsamında davadan vazgeçmek suretiyle borçları yapılandırdığını ve söz konusu borcun 727.850,34 TL olarak ödendiğini, davacının bu nevi vergiden muaf olduğu gerekçesi ile ödenen bedeli müvekkilinden talep ettiğini, Vergi Usul Kanunu’na göre kağıtları imzalayanların sözleşmenin tarafı olduğunu açıkça belirttiğini, davacının bu nevi vergiden muaf olduğunu belirtmesinin söz konusu olmadığını, davacıya verilmiş olan muafiyet belgesinin döviz kazandırıcı işlemlere ait olduğunu, olayda herhangi bir döviz kazandırıcı işlemin bulunmadığını, bunun için de her iki tarafın aynı işle ilgili olarak muafiyet belgesine sahip olması gerektiğini, sözkonusu taşeronluk sözleşmesinin noterde düzenlenmediğini, sözleşmede damga vergisinin tarafının kim olduğu konusunda sözleşmede düzenleme bulunmadığını ve davacı yüklenicinin sözkonusu vergilerden muaf olduğu konusunda bir hükmün de sözleşmede yer almadığını, muafiyet belgesinin müvekkiline de ibraz edilmediğini, müvekkili şirketin bu işle ilgili olarak vergi ve harçlardan muaf olduğuna dair belgeye sahip olmadığını, yapılan işin döviz kazandırıcı işlerden olmasının müvekkiline bildirilmesi durumunda muafiyet belgesinin müvekkili tarafından da alınabileceğini, bundan dolayı sözleşmenin imzası sırasında davacının damga vergisinden muafiyet belgesinin ibraz edilmemesi ve bu konuda sözleşmede bir hükmün bulunmamasından dolayı müvekkilinin talepten sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, vergi inceleme raporuna göre taraflar arasında imzalanan taşeron sözleşmenin nispi hesapla damga vergisine tabi olduğu, damga vergisi ve harç istisnası uygulaması hakkındaki tebliğin 4.7.maddesine göre, belge kapsamındaki döviz kazandırıcı faaliyetlerde kullanılmak şartı ile damga vergisi ve harç istisnasından faydalanma durumunun olduğu, döviz kazandırıcı faaliyetlerde her iki işlem tarafının da o işle ilgili olarak düzenlenmiş belgeye sahip olması halinde damga vergisi ve harç istisnasının tatbik edilebileceği, taşeronluk sözleşmesi ile ilgili davalı şirketin böyle bir belgeye sahip olmadığı ve sözleşmenin 3 nüsha olarak imzalandığı, sözleşme bedelinin 49.388.017,38 TL olduğu ve damga vergisinin ödenmediğinin tespit edildiğini, incelemeye konu taşeronluk sözleşmesinin damga vergisine tabi olduğunun belirtildiği, bununla ilgili olarak davacı şirket için damga vergisi ve vergi cezası düzenlendiği, davacı şirket tarafından buna ilişkin 09/12/2016 tarihinde 727.850,34 TL ödeme yapıldığı, taraflar arasındaki sözleşmede damga vergisinden dolayı hangi tarafın sorumlu olacağına dair hüküm bulunmadığı ve Damga Vergisi Kanunu’na göre damga vergisinin ödenmesinde sorumluluğun sözleşmeyi imzalayanlarda olduğu ve bu sorumluluğun müteselsil sorumluluk olduğu anlaşıldığından davacı şirket tarafından sözleşme nedeniyle ödenen damga vergisi tutarının müteselsil sorumluluk nedeniyle 1/2’nin davalıdan talep edilebileceği, bu nedenle ödenen 727.850,34 TL’nin 1/2’si olan 363.925,17 TL için yapılan icra takibine davalının yaptığı itirazın yerinde olmadığı, bu itirazın iptalinin gerektiği ve alacağın da likit olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 363.925,17 TL asıl alacak için yaptığı itirazın iptaline, bu alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen alacağın % 20’si olan 72.785,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, vergi ziyaı cezalı damga vergisi tarhiyatına konu taşeron sözleşmesi dahilinde gerçekleştirilen işin, döviz kazandırıcı faaliyet olduğundane düzenlenen kağıdın damga vergisinden istisna olduğunu, kağıdın istisna olmadığı kabul edilse dahi vergi, resim ve harç istisna belgesi dolayısıyla müvekkil firmanın damga vergisi yükümlülüğünün bulunmaması sebebiyle tarhiyatın hukuka aykın olduğu düşüncesinde olan müvekkili tarafından cezalı tarhiyatın terkini talebiyle 28/01/2016 tarihinde vergi mahkemesi nezdinde dava yoluna başvurulduğunu, İstanbul 1. Vergi Mahkemesi nezdinde 2016/470 Esas sayılı dosya kapsamında yargılama devam ederken 6736 sayılı Kanun çerçevesinde yapılandırılan cezalı tarhiyat tutarının 727.850,34 TL’ye indirildiğini ve 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılandırma uygun görülerek bu tutarın müvekkili tarafından 09/12/2016 tarihinde Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’na ödendiğini, ancak anılan dönemde, müvekkilinin Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve herhangi bir iptal veya geri alma yönünde İdari işleme konu olmayan “Vergi, Resim ve Harç İstisna Belgesi”ne sahip olduğunu, dolayısıyla, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde müvekkilinin sözleşmeden doğan herhangi bir damga vergisi yükümlülüğü bulunmamasına rağmen sözleşmeden doğan damga vergisinin müvekkili tarafından Damga Vergisi Kanunu’nun 24. maddesinde öngörülen müteselsil sorumluluk hükmü uyarınca ödendiğini, oysa anılan sözleşmeye bağlı damga vergisi mükellefiyetinin yasa ve içtihatlar uyarınca davalı şirketin yükümlülüğünde olduğunu, bu itibarla müvekkili tarafından ödenmek durumunda kalınan damga vergisinin tamamından davalı şirketin sorumlu olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında davalının yüklenicisi olduğu T.G Karayolları Genel Müdürlüğü 15. Bölge Müdürlüğü’nün “Kastamonu-Korgun Aynmı- Tosya- 7.BI. Hudut Yolu Km;60+184,65-97+722,82 (Ilgaz-Tosya arası) yolunun toprak tesviye, sanat yapıları, PMAT, FMT, bitümlü sıcak karışımı, oto korkuluk, seviyeli kavşak düzenlemesi vb. işlerinin davacı yanca yapılması konulu 03/11/2010 tarihli Taşeron Sözleşmesi akdedilmiştir. Dosya kapsamından davalı şirketin mükellefi bulunduğu Seğmenler Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 08/10/2012 tarih ve 24604 sayılı yazısı ile Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan taraflar arasında düzenlenen Taşeron Sözleşmesinin damga vergisinin ödenmediğinden bahisle inceleme talebinde bulunulduğu, bu suretle Taşeron Sözleşmesine ait damga vergisinin incelemeye konu edildiği ve davacı şirket adına Kasım/2010 vergilendirme dönemine ilişkin olarak 30/06/2015 tarih ve 2015/12 sayılı Vergi İnceleme Raporu düzenlendiği, davacı yanca rapor doğrultusunda tanzim ve tahakkuk ettirilen damga vergisinin vergi dairesine öedndiği, akabinde davacı taşeron tarafından davalı yüklenici hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ödenen damga vergisinin iadesi için 727.850,34 TL asıl alacak, 2.183,55 TL işlemiş faiz ve 430,41 TL noter ihtar masrafı olmak üzere toplam 730.443,30 TL alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, bunun üzerine davacı yanca itirazın iptali istemli eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. O halde yanlar arasındaki uyuşmazlık; davacı yanca ödenen damga vergisinden hangi tarafın sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmede damga vergisi ya da vergi ve harçların kime ait olacağına dair bir hüküm ve düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle ihtilafın çözümü için 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili maddelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir ( bkz. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 12/02/2019 tarih, 2018/4422 E., 2019/566 K. sayılı kararı). 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 3. maddesine göre damga vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir. Aynı Yasa’nın 24. maddesinde de; “damga vergisinin ödenmemesi veya noksan ödenmesinden dolayı alınması gereken vergi ve cezadan mükelleflere rücu hakkı saklı olmak üzere kağıtları ibraz edenler sorumlu olup vergi ve ceza, vergi için mükelleflere rücu hakkı olmak üzere kağıtları düzenleyenlerden alınacaktır” şeklinde düzenleme yapılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ” Müteselsil Sorumlulukta İç İlişki- Paylaşım” başlıklı 167. maddesinde; aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu olup, kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı olduğu, bu durumda borçlunun her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebileceği hükmü getirilmiştir O halde yapılan açıklamalar ve anılan kanun maddeleri ve Yargıtay kararı ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece yanlar arasında imzalanan sözleşmede damga vergisi ya da vergi ve harçların kime ait olacağına dair bir hüküm ve düzenleme bulunmadığından, davacının taraflar arasındaki müteselsil sorumluluktan kaynaklanan rücu talebinin Damga Vergisi Kanunu’nun 3, 22, 24 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. Maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve bu itibarla damga vergisinden “sözleşmeyi düzenleyenler” sıfatıyla her iki tarafın eşit paylarda sorumlu olduğunun kabul edilmesi ve denetime elverişli bilirkişi raporu esas alınarak davacının; davacı yanca ödendiği ihtilaf konusu olmayan 727.850,34 TL tutarındaki damga vergisinin %50’sine tekabül eden 363.925,17 TL’sini davalıdan rücuen istemekte haklı olduğu yönünde karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya ve anılan Yargıtay kararına uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2019 tarih ve 2017/436 Esas, 2019/515 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 05/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.