Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1315 E. 2022/737 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1315
KARAR NO: 2022/737
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI: 2017/23 Esas, 2019/220 Karar
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 15/10/2014 tarihli sözleşme ile döküm fabrikası sökümü ve satışının kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince üretim sahasında mekanik söküm işleri yapıldıktan sonra, sökülecek ara bölme duvarların molozlarının da davalı tarafından bertaraf edileceğini, iş bitiminin tüm söküm çalışmalarının bitirilmesi, kum kulesi üzerindeki çatının ana bina çatısı ile aynı hizaya getirecek şekilde yeniden yapılması, sökülmüş demir hurdaların, teçhizatların, panoların, … yerleşkesi dışına çıkarılması; söküm sırasında ortaya çıkan molozların, inşaat atıkları,dökümhane kumu ve yağların çevre mevzuatına uygun bir şekilde bertaraf edileceğini, davalının söküm, taşıma ve atıkların bertarafı sırasında davalının … çalışanlarına, … mallarına ve … gayrimenkullerine vereceği muhtemel zararlar ve çevre mevzuatına aykırı bertaraftan dolayı …’ya rücu edilecek tazminatlara karşı 800.000,00-TL teminatlı 3. şahıs mali sorumluluk sigortası yaptırılacağının kararlaştırıldığını, davalı tarafından …, …, …, …, … sıra numaralı sevk irsaliyelerine süresinde itiraz edilmediğini, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 07/04/2015 tarih ve 14:30-16:45 saatleri arasında yapılan denetim sonucunda tutulan … Seri numaralı tutanakta, davacı firmanın faaliyetlerine ilişkin ÇED belgesi ve çevre İzin belgesi’nin bulunduğu, işletmede bulunan dökümhanenin söküldüğü, evsel ve endüstriyel atık suların arıtma tesisine verildiği, iç izleme analiz raporlarının bulunduğu, endüstriyel atık yönetim plânın onaylandığı ve tehlikeli atıkların lisanslı tesislere verildiği, işletmede sökümü yapılan dökümhaneden kaynaklanan tehlikesiz atıkların (hurda demir) toplama, ayırma belgesi, geri kazanım lisansı olmayan … Nak. Tic. Ltd. Şti.’ne verildiğini, buna ilişkin sevk irsaliyesinin bulunduğunu, söz konusu işletmeler hakkında 15/10/2014 tarihli sözleşmenin bulunduğunun tespit edilmiş olduğunu, denetime ilişkin bilgi ve belgelerin tutanak ekine alındığını, davalı yanın kusurlu eylemleri neticesinde sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesinden ve davalı yanın kendinden kaynaklı nedenlerle taraflarına 04/06/2015 tarih ve … sayılı idari para cezası uygulandığını, davacı şirket aleyhine kesilen bu para cezasının sözleşme uyarınca ve şahsında yanılgıya sebebiyet veren davalının sorumlu olduğunu, davacı şirket tarafından söz konusu idari para cezasının 09/07/2015 tarihinde … Bankası A.Ş. aracılığıyla ödendiğini, yapılan ödemenin sorumlu olan davalıdan tahsili için davalı yana ihtarname keşide edildiğini fakat bu güne kadar taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle davalı yan hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından ilamsız takip yapıldığını, bu takibe de 08/01/2016 tarihinde yetkiye ve borca itiraz edilerek takip durdurulduğunu belirterek, itirazın iptali ile alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı firma aleyhine başlatılacak takiplerde Gebze İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılan icra takibine karşı yaptıkları itiraz neticesinde ikame edilen itirazın iptali davasının da yetkisiz mahkemede açıldığını, itirazın iptali davasında da Gebze Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava dilekçesinde sözü edilen idari para cezasının davalı firma açısından ticari iş olarak nitelendirmenin mümkün olmadığını, her iki tarafın şirket olmasının aralarındaki tüm davaların ticaret mahkemesinde görülmesi anlamı taşımadığını, davacının, her ne kadar davayı taraflar arasında 15.10.2014 tarihli sözleşmeye dayandırmaya çalışsa da, davacıya bakanlık tarafından kesilen idari para cezasının sözleşme kapsamı dışında olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki dışı dava sebebi ile görevli mahkemelerin genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, itirazın iptali davalarında dava zamanaşımının itiraz tarihinden itibaren 1 yıl olup, takibe 08.01.2016 tarihinde itiraz ettiklerini, itirazın iptali davası 08.01.2017 tarihine kadar açılması gerekirken davacı tarafça huzurdaki davanın 09.01.2017 tarihinde açıldığını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 04.06.2015 tarih ve 5038 sayılı tutanak ile davacı aleyhine kesilen idari para cezasının taraflar arasındaki 15.10.2014 tarihli sözleşmeye dayanılarak davalıdan talep edildiğini, ancak söz konusu idari para cezasının davalıya rücuen talep edilmesinin mümkün olmadığını, 15.10.2014 tarihli sözleşmenin hurda satışına dair değil, 4.200 m2 kapalı alan içerisinde bulunan atıl haldeki çelik döküm fabrikasının sözleşmenin 2 numaralı maddesinde belirtilen makina ve teçhizalar haricindeki diğer makine ve teçhizatların sökümü ve satışı hususunda olduğunu, tesis içindeki teçhizatların satışı için öncelikle sökümü gerekmekte olup söküm işinin sözleşme ile davalı firma tarafından üstlenildiğini, davalı firmanın sözleşme gereği almış olduğu tesisin sökümünü gerçekleştirmesi üzerine davacı tarafından makine ve teçhizatlara dair fatura kesilmesi gerektiğini, davacı tarafın makine ve teçhizat faturası kesmek yerine KDV muafiyetinden yararlanmak için faturaların bir kısmını hurda faturası olarak kestiğini, 15.10.2014 tarihli sözleşme hurda satışına dair bir sözleşme olmayıp tesis içindeki makine ve teçhizatların satışına ilişkin olduğunu, davacının KDV ödememek uğruna hurda faturası kesmesi sebebi ile kendisine Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca uygulanan idari para cezasının davalı firmaya yüklenebilecek bir ceza olmadığını, davalı firmanın toplama, ayırma belgesi, geri kazanım lisansına sahip olmamasının davalıya kusur atfedilmesini gerektirmediğini, 15.10.2014 tarihli sözleşmenin hiçbir yerinde toplama, ayırma belgesi, geri kazanım lisansına sahip olduğuna dair davalının hiçbir beyanın yer almadığını, sözleşmenin hurda satışına dair değil tesis içindeki makine ve teçhizatların satışına ilişkin olmasının davalı firmanın toplama, ayırma belgesi, geri kazanım lisansına sahip olmasını gerektirmediğini, tamamen davacının kusuru ile hurda faturası kesilmesi sonucu toplama, ayırma belgesi, geri kazanım lisansına sahip firma zorunluluğunu oluşturduğunu, bu davalının kusurundan kaynaklanan bir durum olmayıp davacı tarafıdan kesilen hurda faturası sebebi ile davacıya Bakanlıkça uygulanan para cezasını talep edilmesinin mümkün olmadığını, dava dilekçesinde 15.10.2014 tarihli sözleşmenin 6. maddesinde söküm, taşıma ve atıkların bertarafı sırasında davalı firmanın … çalışanlarına, … mallarına ve … gayrimenkullerine vereceği muhtemel zararlar ve çevre mevzuatına aykırı bertaraftan dolayı …’ya rücu edilecek tazminatlara karşı 800.000-TL teminatlı 3. Şahıs mali sorumluluk sigortası yaptırılacağı kararlaştırıldığı belirtildiğini ve “çevre mevzuatına aykırı bertaraftan” kelimeleri koyu renkle yazıldığını, sözleşme maddesinin çok açık olduğunu, tesis içerisindeki makine ve teçhizatların davalı firma tarafından sökümü neticesinde ortaya çıkan atık maddenin bertarafı sırasında çevreye bir zarar verilmesi halinde davacıya karşı tazminatlardan davalı firmayı sorumlu tuttuğunu, davalı firmanın söküm sırasında ortaya çıkan atıkları çevreye zarar verecek şekilde bertaraf etse idi ve bu sebeple çevre mevzuatına aykırılık sebebi ile davacı tazminat ödemek zorunda kalsa idi, davalıdan talep edebileceğini, idari para cezasının tamamen davacıyı ilgilendiren bir ceza olup sözleşmeye dayanarak rücu etmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından Çorlu … Noterliği’nin 08.12.2015 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarname ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının uyguladığı idari para cezası talep edilmesi üzerine, davalı tarafından Kartal … Noterliği’nin 14.12.2015 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından davalı firmaya uygulanan hiçbir idari para cezası bulunmadığını, usule aykırı işlemin tamamen davacı tarafından yapılmış olduğunu, Kartal … Noterliği’nin 14.12.2015 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşme uyarınca davalı firma tarafından davacıya teminat amaçlı verilen … Dolayoba Şubesinin … numaralı, keşide tarihi bulunmayan 300.000,00-TL bedelli teminat çeki davacı firmaya iade edilmediğinin bildirildiğini ve iade edilmesi için süre verildiğini, ancak davacı tarafından tamamen kötü niyetli olarak teminat çekinin halen iade edilmediğini belirterek, öncelikle davanın usulden reddine, davanın esasına girilmesi halinde haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, % 20’den aşağı olmamak kaydıyla haksız takip tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 08/01/2016 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, itirazın davacı alacaklıya tebliğ edilmediğinden, 09/01/2017 tarihinde açılan davanın süresinde açıldığı, taraflar arasında düzenlenen döküm fabrikası sökümü ve satışı ile ilgili sözleşme hükmü uyarınca bu sözleşmeden doğacak bütün uyuşmazlıklar ve ihtilaflar hakkında İstanbul Ticaret Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili kılındığından, HMK 17. maddesi uyarınca davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, taraflar arasında 15.10.2014 tarihinde Döküm Fabrikası Sökümü ve Satışı ile ilgili sözleşme düzenlendiği, davalı firma sözleşme gereği üstlendiği iş ve işlemler sonucunda sökümü gerçekleştirdiği makinaları ( davacının kestiği hurda demir faturası ile ) satın alarak tehlikesiz atıkların ( hurda demir ) uzaklaştırması işini üstlendiği, davalının kanunen tehlikesiz atıkların (hurda demir) uzaklaştırılması hizmeti verebilmesi için toplama-ayırma belgesi, geri kazanım lisansı olması gerekli iken anılan belge ve lisansı bulunmadığından, Tekirdağ Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü elemanlarınca tutulan 07 04.2015 tarih ve … Tutanak Seri No’lu Denetim Tutanağına istinaden davacı …’ya atıkların lisanslı tesise göndermediğinden dolayı 2872 Sayılı Çevre Kanunu Uyarınca Verilecek İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ (2015/1) gereğince 46.501,00 * 3 = 139.503,00 TL idari para cezası uygulandığı, idari para cezasının dava açma süresi içerisinde ödendiğinden 3/4’üne tekâbül eden 104.627,25 TL olarak ödendiğinin anlaşıldığı, kanunen tehlikesiz atıkların uzaklaştırılması işlemini yapan işletmelerin toplama, ayırma belgesi, geri kazanım lisanslı olmasının zorunlu olduğu, davalının söz konusu lisansa sahip olmaksızın tehlikesiz atıkların uzaklaştırılması işini üstlenerek çevre mevzuatına aykırı hareket ettiği, davalının kusurlu eylemi nedeni ile davacıya idari para cezası uygulandığı, uygulanan idari para cezasının yerinde olduğu, ancak uygulanan idari para cezasında davalının kusur ve sorumluluğu bulunduğundan, rücu şartları gerçekleşmiş olmakla, davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren idari para cezasının işlemiş ticari avans faizi ile birlikte iadesi gerektiği gerekçesiyle, davalının takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile 104.627,25-TL asıl alacak, temerrüt tarihinden itibaren mahkemece hesaplanan 488,25-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 105.115,50-TL miktar üzerinden takibin devamına ve itirazın haksız olması ve alacağın likit alacak olması nedeni ile davacı lehine icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin hurda satışına ilişkin olmadığını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 04.06.2015 tarih ve 5038 sayılı tutanak ile davacı aleyhine kesilen idari para cezası taraflar arasındaki 15.10.2014 tarihli sözleşmeye dayanılarak rücu edilmek istendiğini, ancak davalıya rücu edilmesinin mümkün olmadığını, öncelikli olarak 15.10.2014 tarihli sözleşmenin hurda satışına dair olmadığını, sözleşmenin 4.200 m2 kapalı alan içerisinde bulunan atıl haldeki çelik döküm fabrikasının sözleşmenin 2 numaralı maddesinde belirtilen makina ve techizalar haricindeki diğer makine ve techizatların sökümü ve satışına ilişkin olduğunu, tesis içindeki teçhizatların satışı için öncelikle sökümü gerektiğini, söküm işinin sözleşme ile davalı firma tarafından üstlenildiğini, davalı firmanın sözleşme gereği almış olduğu tesisin sökümünü gerçekleştirmesi üzerine davacı tarafından makine ve teçhizatlara dair fatura kesilmesi gerektiğini, davacı tarafın makine ve teçhizat faturası kesmesi gerekirken KDV muafiyetinden yararlanmak için hurda faturası kesildiğini, davacının KDV ödememek uğruna hurda faturası kesmesi sebebi ile kendisine Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca uygulanan idari para cezasının müvekkili firmaya yüklenebilecek bir ceza olmadığını, bilirkişi raporunda idari para cezasından asıl ve birincil derecede sorumlunun davacı şirket olduğunun tespit edildiğini, ancak mahkeme kararı ile davacı şirketin hiçbir sorumluluğunun kalmadığını, asıl sorumlu olan davacı firmanın tüm zararı davalı firmaya rücu etmesine yönelik ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı firmanın geri kazanım lisansına sahip olmaması davalıya ceza ödeme yükümlüğü getirmeyeceğini, 15.10.2014 tarihli sözleşmenin hiçbir yerinde toplama, ayırma belgesi, geri kazanım lisansına sahip olduğuna dair davalı firmanın hiçbir beyanının yer almadığını, tamamen davacının kusuru ile hurda faturası kesilmesi sonucu toplama, ayırma belgesi, geri kazanım lisansına sahip firma zorunluluğunun oluştuğunu, davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ettiğini, idari para cezasının uygulanma sebebinin davacının davalıya hurda faturası düzenlemesi olduğunu, davacı hurda faturası düzenleyecek idi ise basiretli tacir gibi davranması ve toplama, ayırma belgesi, geri kazanım lisansına sahip bir firma ile sözleşme yapması gerektiğini, davacının hazırladığı sözleşmede hurda faturası düzenleneceğine ve toplama, ayırma belgesi, geri kazanım lisansına dair hiçbir hüküm yazılmadığını, basiretli tacir gibi davranmadığını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sadece davacı firmaya karşı idari para cezası uygulanmadığını, sözleşmede belirtilen teminat idari paraya ilişkin olmadığını, bilirkişi raporunda da yanlış değerlendirildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede davalı firmanın söküm, taşıma ve atıkların bertarafı sırasında davacı çalışanlarına, mallarına, gayrimenkullerine vereceği muhtemel zararlar ve çevre mevzuatına aykırı bertaraftan dolayı davacıya rücu edilecek tazminatlara karşı davacı işyerindeki söküm ve bertaraf işine münhasıran 800.000,-TL teminatlı 3. şahıs mali mesuliyet sigortası yapılıp, poliçe kopyasının davacıya teslim etmesi gerektiği hususunun yer aldığının belirtildiğini, davalı firmanın yaptıracağı 3. şahıs mali mesuliyet sigortası kamu kurumu tarafından uygulanan idari para cezalarını kapsamadığını, sigorta poliçesi, adı üzerinde, 3. sahıslara karşı olan sorumluluğu dair bir sigorta poliçesi olduğunu, hiçbir sigorta poliçesinde idari para cezalarını kapsayan bir kloz bulunmadığını, davacı tarafın rücu talebinin dayanağı olan 15.04.2014 tarihli sözleşmenin 7. Maddesi idari para cezasına ilişkin olmayıp, davacıya uygulanan idari para cezasının davalıya rücu edilmemesi gerektiğini, icra inkar tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece davanın kabulüne değil kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiğini, davanın kısmen reddine karar vererek itirazda kısmen haklı olunduğuna hükmettiğini, asıl alacağa ticari faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin 104,627,25-TL tamamen ödeninceye kadar yıllık 10,50 oranında ve değişen oranlarda işleyecek ticari avans faiz oranı uygulanmasına hükmetmesinin hatalı olduğunu, hükmedilen asıl alacağın idari para cezası olduğunu, idari para cezasının ticari iş olarak nitelendirilmesi ve ticari avans faizi uygulanmasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın yetkisizlik sebebiyle usulden reddi gerektiğini, mahkemenin görevli olmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.Taraflar arasında 15.10.2014 tarihli döküm fabrikası sökümü ve satışı ile ilgili sözleşme kapsamında fabrika makinelerinin sökümü ve çıkan makinelerin satışı kararlaştırılmıştır. Davacı tarafça, idare tarafından söküm işinin işletmede oluşan atıkların toplama ayırma belgesi/geri kazanım lisansı olmayan kişilere yaptırıldığı gerekçesi ile idari para cezası kesildiği ve ödendiği belirtilerek, idareye ödenen para cezasının rücuen davalıdan tahsili istenmektedir. Tarafların her ikisi de ticaret şirketi olduğundan tacirdir. Tacirlerin yaptıkları iş ve işlemlerde basiretli bir tacir gibi davranma zorunluluğu bulunmaktadır. 2872 sayılı çevre kanunun 20/r ve 20/2 maddesi gereğince “bu kanunda ve yönetmeliklerde öngörülen usul ve esaslara yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak atık toplayan, taşıyan, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan, geri dönüşüm sağlayan, tekrar kullanan veya bertaraf edenlere idari para cezası verilir.” hükmü bulunmaktadır. Atık yönetimi yönetmeliğinin 5 maddesinin (ı) bendinde, “Atıkların, Bakanlık ve/veya il müdürlüğünden izin ve/veya çevre lisansı almış tesisler, üretici/yetkilendirilmiş kuruluş, atık taşımaya yetkili/lisanslı taşıyıcılar dışında üçüncü kişiler tarafından ticari amaçlar ile toplanması, satışı, geri kazanımları ve/veya bertaraf edilmesi, diğer maddelerle ve yatıklara karıştırılarak yakılması yasaktır.” hükmü gereğince lisans alınması zorunlu olup, basiretli tacir olan davacının da bu konuda sözleşme yaparken davalının kanunda yazılı nitelikte belgelere sahip olup olmadığını araştırması ve işi nitelikli belgeye sahip yüklenicilere yaptırması zorunludur. Dosya kapsamına göre davalının kanunda aranan nitelikte belgelere sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Yine, davalı yüklenicinin tacir olması nedeniyle basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiğinden, söz konusu işi alırken kanunda aranan lisans ve belgelere sahip olmadığını iş sahibine bildirmesi gerekmektedir. Tarafların her ikisi de tacir olduğundan, davalının yasal mevzuatta belirtilen nitelikteki lisans ve belgelere sahip olmadığını bildikleri halde sözleşme imzaladıklarından eşit kusurlu sayılmaları gerekir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da her iki tarafın kusurlu ve sorumlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, ödenen idari para cezasından tarafların eşit olarak sorumlu tutulması gerekmektedir. Mahkemece bu husus gözetilmeden idari para cezasının tamamından davalı yüklenicinin sorumlu tutulması suretiyle yazılı yazılı şekilde karar vermesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davanın kısmen kabulüne 52.313,63 TL asıl alacak ve 244,13 TL işlemiş faiz olmak üzere 52.557,76 TL üzerinden itirazın iptaline ve bu miktar üzerinden icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, alacak miktarının belirlenmesi yargılama gerektiğinden ve yasal şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin ve davacının dava açmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, avans faizinin yıllık 10,50 oranında uygulanmasına dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1- Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2019 tarih ve 2017/23 Esas, 2019/220 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davalının İstanbul … İcra Dairesinin … E.sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 52.313,63 TL asıl alacak ve 244,13 TL takip öncesi işlemiş faiz üzerinden devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı olan 52.313,63TL’ye ödeninceye kadar yıllık 10,50 oranında ve değişen oranlarda işleyecek ticari avans faiz oranının uygulanmasına, Alacak miktarının yargılama ile belirlenmiş olması sebebiyle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, Yasal şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 3.590,22 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.270,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.319,68 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 1.270,54 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 31,40 başvurma harcı, 167,20 TL tebligat ve posta gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.398,60 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 698,74 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan bir masraf bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 7.632,52 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 7.643,37 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 40,88 TL posta gideri olmak üzere toplam 162,18 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 12/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.