Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1314 E. 2019/997 K. 10.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1314
KARAR NO : 2019/997
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2019
NUMARASI : 2014/1218 Esas, 2019/256 Karar
DAVANIN KONUSU: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 10/09/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dilekçe ve beyanlarında özetle; davalı ile müvekkili şirketin davalı tarafından yapımı üstlenilen … Villa projesi işi kapsamında numune dairenin doğrama ve cam işlerinin müvekkili şirket tarafından yapılması konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin talep edildiği şekilde ve miktarda imal edilen doğrama ve cam işlerinin bir kısmının montajını yaptığını, geri kalan kısım doğrama ve camın da montajı gerçekleştirilmeden davalı tarafın söz konusu numune dairenin cam ve doğrama işlerini başka bir firmaya yaptırarak montaj programını iptal ettiğini, davalının yürüttüğü projeye uygun olarak imalatı yapılan cam ve doğramaların başka bir iş için kullanılmasının da mümkün olmadığını, montajı tamamlanan cam ve doğrama işleri için 10/08/2012 tarihli …. yevmiye nolu 4.726,89 TL, davalının montaj programını iptal etmesi nedeniyle montajı tamamlanamayan cam ve doğrama işleri için ise 10/08/2012 tarihli … yevmiye numaralı 34.229,66 TL miktarlı olarak fatura düzenlendiğini ve davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafça faturalara itiraz edilmemesine rağmen fatura bedellerinin ödenmediğini, fatura bedellerinin tahsili hususunda davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, davalının takibe ve borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek haksız itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı tarafın %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ve beyanlarında özetle; davanın adi ortaklık aleyhine açıldığını, adi ortaklığın tek başına davada taraf gösterilemeyeceğini, adi ortaklığı oluşturan tüm şirketlerin … San. ve Tic. AŞ + … Sanayi Ticaret AŞ + …Sanayi ve Tic. AŞ ‘nin) davada taraf olarak gösterilmesi gerektiğinden bahisle taraf ehliyetine itirazda bulunmuş, ayrıca müvekkilinin takip konusu faturalar nedeniyle davacı tarafa borcunun olmadığından bahisle davanın reddini ve davacı hakkında %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda 01/03/2019 tarih, 2019/256 Karar sayılı karar ile; “…her ne kadar davalı taraf dava konusu borcun muhattabının adi ortaklık olduğunu, ortaklardan biri olan davalıya karşı tek başına dava açılamayacağını, husumetin tüm ortaklara birden yöneltilmesi gerektiğini beyanla husumet itirazında bulunmuş ise de, BK.638.maddesi gereğince ortakların birlikte veya bir temsilci aracılığıyla bir 3.kişiye karşı ortaklık ilişkisi içerisinde üstlendikleri borçlardan aksi kararlaştırılmamış ise, müteselsilen sorumlu olduklarına dair düzenleme yapıldığı, Yargıtay 15. H.D.’nin 2016/3389 Esas, 2017/4494 karar sayılı 19/11/2017 tarihli ilamında da vurgulandığı üzere dava konusunun para olduğu hallerde, ortaklar bu borçlardan müteselsilen sorumlu olduklarından, ortaklardan biri bazıları yada tümüne karşı dava açılabileceği, bu durumda ortaklar arasında mecburi değil ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu, takip ve dava konusu alacağın tek başına adi ortaklığı oluşturan ortaklardan biri olan davalılardan talep edilebileceği…” gerekçesiyle husumete ilişkin itiraza itibar edilmeyerek davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.Davalı vekili 31/05/2019 tarihli istinaf dilekçesi ile; ” öncelikle davanın husumet yönünden reddi gerektiği halde husumete ilişkin itirazlarının yanlış değerlendirildiğini, davaya cevaplarında husumete ilişkin olarak davanın adi ortaklık aleyhine açıldığını ancak adi ortaklığın tek başına taraf gösterilemeyeceğini, bu nedenle adi ortaklığı oluşturan ortaklara karşı dava açılması gerektiğini yazdıkları halde bu hususların dikkate alınmadığını, davanın adi ortaklığı oluşturan ortaklardan hiç biri aleyhine açılmadığını, doğrudan adi ortaklık aleyhine dava açıldığını, bu durumun da açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hatalı mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın pasif husumet yokluğundan reddine, haksız ve kötüniyetli takip nedeniyle %20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesi yönünde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Dava, davacı ile ….SAN. ve TİC.A.Ş. …. arasında, adi ortaklık tarafından yapımı üstlenilen …. villa projesi işi kapsamında numune dairenin doğrama ve cam işlerinin davacı şirket tarafından yapılması konusunda yapılan sözleşme gereğince imal edilen doğrama ve cam işleri bedelinin tahsili talebiyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık ve davalı vekilinin istinaf dilekçesindeki itiraz davanın …SAN. ve TİC.A.Ş. …. aleyhine mi, yoksa ….SAN. ve TİC.A.Ş. … oluşturan 3 şirketten biri olan ….SAN. ve TİC.A.Ş. ‘ye karşı mı açıldığı noktasında toplanmaktadır, dolayısıyla husumet itirazının değerlendirilmesine yöneliktir.Bu kapsamda; dosya içerisinde mevcut ve davanın dayanağını oluşturan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı-alacaklı şirket tarafından borçlu … SAN.TİC.A.Ş. … aleyhinde 10/08/2012 tarihli … ve … sıra numaralı 2 adet faturaya istinaden toplam 40.871,11-TL alacağın tahsili için 25/03/2013 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, borçlu … SAN.TİC.A.Ş. … vekilince icra dosyasına sunulan 04/11/2013 tarihli dilekçe ile takibe, borca ve ferilerine itiraz edildiği, bu itiraz üzerine takibin durdurulduğu, iş bu davanın bu itirazın iptali için açıldığı görülmüştür.İcra dosyasının dayanağı olan 10/08/2012 tarihli … ve … sıra numaralı 2 adet faturanın incelenmesinde; alacaklısının davacı şirket olduğu, borçlusunun … SAN.TİC.A.Ş. … olduğu görülmüştür. Davacı vekilince ibraz edilen 03/11/2014 tarihli dava dilekçesinin incelenmesinde; davalı olarak …SAN.TİC.A.Ş. …’nın gösterildiği görülmüştür.Dosya içerisinde mevcut olan ve yargılama aşamasında davalı vekilince dosyaya delil olarak ibraz edilen ve Bakırköy …. Noterliği’nin 14/05/2007 tarih, … yevmiye numarası ile onaylanan… SAN.TİC.A.Ş. Ve ortakları … PROJESİ ADİ ORTAKLIK SÖZLEŞMESİ’nin incelenmesinde; 2.maddesinde sermayeli ortakların 1-…SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 2-…SANAYİ VE TİC.A.Ş., 3-… SAN. VE TİC.AŞ. Olarak gösterildiği görülmüştür.Dosya içerisinde mevcut Bakırköy Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 11/12/2017 tarihli cevabi yazısında; … SAN. VE TİC.AŞ. ORTAKLIĞI’nın mükelleflerinin 1-…SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 2-….SANAYİ VE TİC.A.Ş., 3-… SAN. VE TİC.AŞ. olduğunun bildirildiği görülmüştür.Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler taraf ve dava ehliyetini ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa davanın esası hakkında bir karar verilemez, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı Usul Hukuku sorunu olmayıp, dava konusu subjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel teşkil etmekle def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bir çok kararında da benimsenmiştir. Adi ortaklıkta taraf ehliyeti konusu bu anlamda açıklanmalıdır. Mülga 818 sayılı BK’nın 520.maddesi ile, TBK’nın 620. Ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığını taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davalar yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı), davanın konusu para ise; ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından ortaklardan biri, bazıları ya da tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı) dava açılabilecektir.Taraf ehliyeti 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olup, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece resen nazara alınabilecektir.Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde; icra takip dosyası ve davanın dayanağı olan faturaların borçlusunun …SAN.TİC.A.Ş. …. olduğu ve davanın bu adi ortaklığa karşı açıldığı anlaşılmıştır.Hal böyle olunca, davanın taraf ehliyeti olmayan adi ortaklığa karşı açıldığı halde mahkemece gerek dava dilekçesi gerekse takip dosyasındaki borçlu ve davalı sıfatlarının yanlış değerlendirilmesi suretiyle davanın sanki adi ortaklığı oluşturan … SAN.TİC.A.Ş. ‘ye karşı açıldığı yanılgısına düşülerek ve davalı vekilinin yerinde olan husumet itirazının reddine karar verilerek davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz görülmüştür.Bu nedenle davalı vekilinin istinaf itirazının kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın husumet yokluğundan reddine dair yeniden hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/03/2019 tarih ve 2014/1218 Esas, 2019/256 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE, 4-Şartları oluşmadığından davalı vekilinin tazminat talebinin REDDİNE,B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 666,15-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 621,75-TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725-TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcı toplamı olan 666,13-TL’nin talep halinde davalı tarafa İADESİNE,2-Davalı tarafından yapılan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 43,50-TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 164,80-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 10/09/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.