Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1310 E. 2022/880 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1310
KARAR NO: 2022/880
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2018
NUMARASI: 2017/75 Esas, 2018/1169 Karar
DAVANIN KONUSU:Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, … geliştirme konusunda davalı firma ile 20/11/2014 tarihli teklif ile bildirilen konularda anlaşamaya varıldığını ve çalışmaya başlandığının bildirildiğini, davacının ödemeleri vadelerinde eksiksiz olarak ödediğini, ancak davalı şirketin sözleşmesinin onaylanmasından itibaren beş ay içinde programı bitirerek teslim etmeyi taahhüt etmesine rağmen süresi üzerinden 20 ay geçmesine rağmen programı bitirerek teslim etmediğini, programın bir kısım modüllerinin yapılmasına hiç başlanılmadığını, yapılan bir kısım modüllerin ise eksikliklerinin olduğunu, davalının programın en kısa zamanda bitirileceğini bildirerek programa verilerin yüklenmesini istediğini, Ağustos 2015 tarihinde verilerin yüklenilmeye başlanıldığını ve canlı kullanıma geçildiğini ancak bir çok konuda eksiklikler olduğnudan raporlamada sorunlar yaşandığını, doğru veri alınamadığından davacı şirketin büyük zarara uğradığını, davacının davalıya noter aracılığıyla programın eksiksiz teslimi için ihtar çektiğini, davalının cevabi ihtarıyla söz konusu eksikleri tamamlamayacaklarını, eksiklerin davacının hatalarından kaynaklandığını belirttiğini, bu ihtarnamenin 2/2. Maddesinde, programın yapılmayan modüllerinin olduğunun ve eksik ayıplı olduğunun kabul edildiğini, davacının bunun üzerine 23/12/2016 tarihinde taraflar arasında akdedilen sözleşmeyi feshettiğini noter aracılığıyla davalıya bildirdiğini, davacının … unvanlı şirketten hiç başlanmayan modüller hariç diğer sorunların çözülmesi konusuda sözleşme imzalanarak destek aldığını, admin şifresinin çözülmesi ve programların tüm kodlarının incelenmesi için ayrıca 1.600 USD ödendiğini belirterek, tüm bu nedenlerle şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi itibariyle işleyecek en yüksek ticari işletme faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı şirketin isteği üzerine teklif verildiğini, teklifte yapılacak işlerin belirtildiğini, teklif kapsamını aşan işlerin ayrıca değerlendirilmesinin ve ücretlendirilmesinin yapılacağının teklifte bildirildiğini, davacı tarafça teklifin yerinde bulunduğunu ve sözleşmeye dönüştürüldüğünü, davacının sözleşme kapsamında yetkilendirdiği müdür ile muhatap olunduğunu ve onun talepleri ile sözleşmede geçen bazı kalemlerin iptal edildiğini, onların yerine başka kalemlerde ekleme yapıldığını, taahhüt edilen iş tamamlandıktan sonra … yazılımın test edildiğini, talep edilen kalemlerin çalışır durumda olduğunu, bunun tesipi ile buna dair evrakların imzalatılarak teslim edildiğini, projede takip tutanakları haricinde davacının tüm taleplerinin … adı verilen yazışma takip programı tarafından alındığını, geliştirmelerden sonra test edilmesi ve sisteme yüklenmesinin tamamen bu platformdan tarih bilgileri ve katılımcı yazışmaları ile takip edildiğini, sözleşme konusu yazılım geliştirme yükleme revizyon ve eğitim süreci tamamlandıktan sonra destek ve danışmanlık için taraflar arasında yıllık bakım sözleşmesi akdedildiğini, buna göre davacının ek ücret ödediğini, ek talepler doğrultusunda ücretli ve ücretsiz revizyonlar yapıldığını, proje kapsamında taahhüt edilen tüm edimlerin 2015’de eksiksiz yerine getirildiğini, tam ve kullanılabilir durumda teslim edildiğini, gerekli eğitimlerin verilerek onayların alındığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, mali müşavir ve bilgisayar uzmanı bilirkişi tarafından yerinde yapılan inceleme sonucu sunulan rapora göre davalının sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirdiği, söz konusu programı çalışır vaziyette davacıya teslim ettiği, davacının halihazırda bu programı kullandığı, sözleşme kapsamında davacının sözleşmeyi feshetmesinin yerine olmadığı ve davacının iddia ettiği programdaki eksikliklerden dolayı mevcut bir zararının bulunmadığı, davalının sözleşmenin uygulanmasında herhangi bir kusurunun olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, davalı tarafın, kendisine gönderilen ihtarnameye cevabında programda yapılmayan modüllerin ve eksik modüllerin olduğunu kabul ettiğini ancak bunun müsebbibinin müvekkili şirket olduğunu beyan ettiğini, bilirkişinin ise yaptığı incelemede sanki hiçbir eksik ve yapılmamış modül yokmuş gibi rapor tanzim ettiğini, en azından eksik ve yapılmamış modüllerin sebebi ve kusurun kimde olduğu konusu üzerinde durulması gerektiğini, bu kadar eksik ve yapılmamış modül var iken, programın 5 ay içinde teslim edileceği söylenmesine rağmen 20 ay geçmesine rağmen programın teslim edilmemiş olmasının bir kusur olarak görülmemesinin kabul edilebilir olmadığını, wep’ten sipariş girişi modülünün yapılmadığı bilirkişi tarafından tespit edilmesine rağmen bu modülün yapılmamasının maddi olarak karşılığının ne olduğu konusunun hiç irdelenmediğini, raporda tasarım programlarından veri aktarımının excel olarak yapıldığının ve programa aktarıldığının belirtildiğini, ancak excel programın bir tasarım programı olmadığını, buna rağmen bu modülün eksik olmadığı ve tamamlanmış olduğu beyanının yanlış olduğunu, Personel Takip Sistemi modülünün yapılmadığı bilirkişi tarafından tespit edilmesine rağmen, şirketin bir cihaz almadığı gerekçesi ile yapılmadığı yönünde bir yorum yapılmasının kabul edilemeyeceğini, davalı tarafından modülün yapılması yükümlülüğü bulunduğunu, ancak cihaz alınmadığı için bu modül kullanılamıyor ise bu durumda davalı tarafa yüklenilecek bir sorumluluk bulunmayacağını, davalı tarafın bu modülü yapmamasına rağmen bilirkişi tarafından her hangi bir kusur ve maddi değer takdir edilmemesinin kabul edilemeyeceğini, ürün konfigüratörünün %95 tamamlandığında tarafların kabulü var denmesine rağmen %100 tamamlanmamasının bir kusur olarak görülmemesi ve bunun için bir değer takdir edilmesinin de eksiklik olduğunu, ayrıca, program açık kod sistemi ile özel olarak müvekkili şirket için geliştirilmesine rağmen admin şifresinin müvekkili şirkete verilmemesi ve şifre kırmak için yeni bir şirket ile anlaşarak bu sorunun giderilmesi için harcanılan 1.600 USD’nin ve eksikliklerin giderilmesi için yeni firmaya ödenen ödemelerin hiç hesaba katılmaması ve gündem dahi edilmemesinin kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporundaki bu eksik ve gerçekle bağdaşmayan değerlendirmeler karşısında itirazlarına rağmen ek bilirkişi raporu alınmayıp bu rapora dayanarak davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.Taraflar arasındaki yazılım lisans satış geliştirme ve yıllık danışmanlık sözleşmesinin konusu, davacı tarafından davalıya ait bilgisayarlara yazılım yapılması olup, sözleşme bedeli 24.000,00 TL’dir. Davacı ile davalı arasında 20/11/2014 tarihli yazılım sözleşmesi yapılmış, davacı bu sözleşme ile davalıya bilgisayar yazılımı hizmeti sunma yükümlülüğü altına girmiş, sözleşme davacı tarafından davalının edimlerini süresi içerisinde tam ve eksiksiz yerine getirmediğinden 23/12/2016 tarihli ihtarname ile feshedilmiş ve bu nedenle uğranıldığı belirtilen zarara ilişkin olarak bu alacak davası açılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye konu programın süresinde eksiksiz ve tam olarak davalı tarafından davacıya teslim edilip edilmediği, taraflar arasındaki sözleşmenin tadil edilip edilmediği, eksikliklerin başka bir firmaya tamamlatılıp tamamlatılmadığı ve bu nedenle davacının bir zarara uğrayıp uğramadığı, uğramış ise zarar miktarının ne olduğu hususlarına ilişkindir. Mahkemece, bu uyuşmazlıkların çözümü için tarafların delilleri toplanıp, mali müşavir ve bilgisayar mühendisliği bölümü öğretim üyesi bilirkişiden oluşan 2 kişilik bilirkişi heyetinden 29/06/2018 tarihli rapor alınmış, davacı vekilince bu rapora karşı sunulan itiraz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde de dile getirildiği şekilde, rapordaki bazı değerlendirme kalemleri yönünden ayrıntılı itirazlarda bulunulması ve sonrasında katılınılan 21/11/2018 tarihli celsede bu itirazları doğrultusunda ek rapor alınması talep edilmesine rağmen mahkemece aynı celse verilen ara kararla davacı vekilinin bu ek rapor talebi reddedilmiş ve yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa ki, gerek davacı vekilince sunulan rapora itiraz dilekçesindeki itiraz gerekçeleri gerekse hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporundaki itiraz edilen bu hususlara dair yapılan değerlendirmeler göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece bu itirazlar doğrultusunda bilirkişi heyetinde ek rapor alınması ve yapılan bu teknik itirazların açıklığa kavuşturulması, yapılan teknik itirazlar yanında davacının, davalı yüklenicinin eksik bırakması nedeniyle 3.kişiye giderttiğini iddia ettiği işlere dair de mahkemece bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Ayrıca, sunulan bilirkişi raporunda, davacı tarafın her bir eksik ve sorun iddiasına ilişkin olarak tek tek değerlendirme yapılmış ve istinaf dilekçesinde de dile getirilen bazı kalemler bakımından eksiklikler tespit edilmesine rağmen, taraflar arasında yapılan sözleşmenin götürü bedelli olduğu göz önünde bulundurularak, tespit edilen bu eksiklikler doğrultusunda davacının ödemiş olduğu toplam iş bedelinden “fiziki oran yöntemine göre” geri iadesi gereken bir miktar olup olmadığına dair de bir değerlendirme yapılmamıştır. Buna göre, mahkemece davacı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor alınmadan ve bilirkişi heyetince tespit edilen eksiklikler bakımından fiziki oran yöntemine göre bir hesaplama yaptırılmadan, eksik tahkikatla davanın esası hakkında yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/11/2018 tarih, 2017/75 Esas, 2018/1169 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.