Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1307 E. 2021/429 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1307
KARAR NO : 2021/429
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2019
NUMARASI 2014/542 Esas, 2019/400 Karar
DAVANIN KONU: Menfi tespit
KARAR TARİHİ : 03/03/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili, müvekkillerinin oluşturduğu …Adi Ortaklığı ile davalı arasında Erzincan Adliyesi’nin yapım işi kapsamında taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, bu taşeronluk sözleşmesi gereğince davalının adi ortaklığa bir kısım işler yaptığını ve karşılığında ödemelerini aldığını,sözleşme kapsamında davalının SGK, stopaj ve KDV kesintilerinin yatırıldığını, davalının sigortalı işçilerinin adi ortaklığın şantiyesinde çalışmasından dolayı işçilerinin sabah-öğlen ve akşam yemeklerinin adi ortaklık tarafından … Şirketi’ne ödendiğini, davalı için mermer kesme, çıta ve bir kısım inşaat malzemeleri alındığını, alınan bu malzemeler için davalı adına 06/08/2013 tarihli, … seri nolu fatura tanzim edildiğini, faturanın davalıya iadeli posta ile gönderildiğini, faturanın davalı tarafça 09/09/2013 tarihinde tebliğ alındığını, faturaya karşı herhangi bir itirazda bulunulmadığını, müvekkillerinin davalıya hiç bir borcu bulunmamasına rağmen davalı tarafça müvekkilleri hakkında İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, sözleşmenin tarafı olan adi ortaklığın, ortaklığı oluşturan şirketlerden farklı bir tüzel kişiliğinin bulunduğunu, bu nedenle icra takibinin öncelikle adi ortaklığa karşı yapılması gerektiğini, takip dayanağı fatura üzerinde alacaklının …Ortaklığı olarak yazıldığını, davalının adi ortaklığın kendi adresine tebligat yaparak takipte bulunması gerekirken, müvekkillerinin ayrı ayrı tüzel kişiliklerine ödeme emri gönderilmesinin hatalı olduğunu, davacı müvekkillerinin ticari kayıtlarında davalının fatura kaydının ve alacağının bulunmadığını, müvekkili şirketlerin itirazının icra dosyasına süresinde girmemesi sebebiyle takibin şeklen kesinleştiğini ileri sürerek müvekkilleri şirketlerin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından adi ortaklığı kuran davacıların icra takibinde taraf olarak gösterilmesinin hukuka uygun olduğunu, davacıların müvekkiline gönderdikleri 06.08.2013 tarihli, … nolu faturanın, 13/09/2013 tarihinde Babaeski Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile … Adi Ortaklığı’nın, … Mahallesi, … Caddesi, No:…/Erzincan adresine ihtarname ile iade edildiğini, tebligatın bila tebliğ iade gelmesi üzerine 23/12/2013 tarihinde … adresine ihtarname ile tebliğ edildiğini, davacıların oluşturduğu adi ortaklığın yaptığı yemek ödemelerinin, müvekkiline gönderilen ödemelerden eksik gönderildiğinden alacaklarından … sıra nolu tahsilat makbuzları ile tenzil edildiğini, yine SGK’ya yapılan ödemelerin de 0009, 0010 sıra nolu tahsilat makbuzları ile alacaktan tenzil edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, muhasebe uzmanı … ile hukukçu Yrd.Doç.Dr. … tarafından düzenlenen 26/01/2018 tarihli bilirkişi kurul raporu hükme esas alınmak suretiyle adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından davacılar vekilinin yerinde olmayan husumet itirazının dikkate alınamayacağı, uyuşmazlığın, davacıların hakedişlerinden tenzil edilmeyen işçi yemek ücretleri, alet ve malzeme bedeli ile SGK prim ödemelerinin tahsili için yapılan icra takibinden kaynaklandığı, davalı … davacıların adi ortaklığına ait ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin A/1. ve A/11. maddelerinde SGK prim ödeme mükellefiyetinin davalı firmaya yüklenildiğinin düzenlendiği, bu hali ile davacı tarafça ödenen SGK prim ödemelerinin davalı alacağından tenzilinin gerektiğinin sabit olduğu, davalı tarafça davacıların oluşturduğu adi ortaklığın kestiği 06/08/2013 tarihli, … seri numaralı 15.715,23 TL bedelli faturanın iade olduğu belirtilmesine karşın, faturanın taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 10. maddesinde belirlenen tebligat adreslerine ve ortaklığı oluşturan şirketlerin adreslerine tebliğ edilmediği, belirtilen adreste tebligatı tebliğ alan kişinin davacı şirket çalışanı olmadığı, tebliğ alan kişinin tebliğe yetkili olmadığı, bu hali ile faturaya itiraz edilmediğinin kabulünün gerektiği, sözleşmenin 4. maddesinde, işin devamı için gereken inşaat malzemeleri ve alet edevatın temininin davalının yükümlülüğünde olduğunun kararlaştırıldığını, işçilerin yemek ihtiyacının giderilmesi hususunda sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmadığı, ancak bu yükümlülüğün davalı tarafça giderileceğine ilişkin herhangi bir uyuşmazlık olmadığı, dosya kapsamında dinlenilen tanık beyanları ile, davacı tarafça kesilen 06/08/2013 tarihli faturaya konu inşaat malzemelerinin davalıya teslim edildiğinin ve davalı işçilerine yemek verildiğinin anlaşıldığı, dosya içerisinde iş bu faturaya konu bedelin ödendiğine ilişkin bir belgenin yer almadığı, bu hali ile davacıların davalıya dava konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile; davacıların İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyasına konu edilen alacak nedeni ile davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davalının kötü niyeti sabit olmadığından davacıların tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, müvekkili tarafından 28/02/2013 tarihinde 59.000.00 TL ve 24/06/2013 tarihinde 35.146,56 TL olmak üzere toplam 94.146.56 TL’lik faturaların davacılara kesildiğini, fatura bedeline karşılık davacı tarafça müvekkiline 28/02/2013 tarihinde 9.000.00 TL’lik çek ödemesi, 02/05/2013 tarihinde 2 kez 6.500,00 TL’lik nakit ödeme, 06/06/2013 tarihinde 8.700.00 TL nakit ödeme, 11/06/2013 tarihinde 5.050.00 TL nakit ödeme ve 27/06/2013 tarihinde 11.655.00 TL EFT ödemesi olarak toplamda 46.905.00 TL’ lik ödeme yapıldığını, ayrıca dosyaya sunulan ve müvekkili tarafından ödenen yemek ücretine ilişkin 05/04/2013 tarihli tahsilat makbuzuyla 3.372,00 TL ve 07/04/2013 tarihli tahsilat makbuzu ile 4.460,00 TL’lik yemek ödemesinin müvekkili alacaklarından tenzil edildiğini, yine 08/04/2013 tarihinde 3,135,58 TL ve 09/04/2013 tarihimle 4.156.71 TL’ lik SGK ödemesinin de tahsilat makbuzlarıyla müvekkili alacaklarından tenzil edildiğini, böylelikle 5 adet tahsilat makbuzu ile yemek ve SGK ödemesi olarak alacaktan düşülen toplam miktarın 19.246,29 TL olduğunu, aradaki bakiye alacağın, müvekkili tarafından davacıların oluşturduğu adi ortaklığa yapılan 46.905.00 TL elden ve EFT ödeme ile müvekkili tarafından ödenen SGK ve yemek ödemesi olarak tahsilat makbuzuyla alacağından indirilen 19.246.29 TL’nin, toplam fatura bedeli olan 94.146,56 TL’den mahsubu sonucu kalan bakiye olduğunu, davacılara 06/08/2013 tarih, 30679 yevmiye no ile keşide edilen faturanın, 13/09/2013 tarihinde Babaeski Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile… Ortaklığı adına sözleşmede belirtilen … Mahallesi, … Cad., No: …, Erzincan adresine tebliğe çıkartıldığını, fatura tebliğinin bila dönmesinden sonra davacının internet ortamında tespit edilen adresine tebliğ edildiğini, mahkemece faturaya itirazlarının tebligatın sözleşmedeki adrese yapılmadığı gerekçesiyle dikkate alınmadığını, müvekkili tarafından sözleşme konusu işlerin Mayıs 2013 sonu-Haziran 2014 başı gibi muayyen bir tarihte bitirildiğini, davacıların oluşturduğu adi ortaklığa 24/06/2013 tarihinde son faturanın kesildiğini, işler tatil edildikten sonra davacı yanca 27/06/2013 tarihinde müvekkil yana EFT vasıtasıyla iş bedelinin bir kısmının ödendiğini, bakiye alacağın istenmesi üzerine davacı yanca işin tatil edilmesinden takriben 1,5 ay sonra müvekkiline fatura keşide edildiğini, faturanın iade edilmesi üzerine, davacı tarafın adresini taşıdığını, bunun üzerine internet ortamından tespit edilen adresi faturanın gönderildiğini, mahkemece keşide süresine uygun tarihte keşide edilmeyen ve gerçek bir alacağı içermeyen 06/08/2013 tarihli ve 15.715.24 TL bedelli fatura nedeniyle müvekkilinin alacağının bulunmadığına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki, kabul anlamına gelmemek kaydıyla faturada düzenlenen alacağın müvekkili alacaklarından mahsubu sonucu dahi müvekkilinin alacağının bulunduğunun dilekçenin 2. paragrafında yapılan hesaplamadan anlaşılacağını belirterek yerel mahkeme karanının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuşturUyuşmazlık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise taşerondur.Davacıların oluşturduğu adi ortaklık ile davalı arasında Ocak 2013 tarihli taşeron sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile, davalı taşeron sıfatıyla,davacı adi ortaklığın yapımını yüklendiği Erzincan Adalet Sarayı’nın mekanik granit uygulaması yapım işini üstlenmiştir.Sözleşmenin “işin fiyatı” başlıklı 4.maddesinde, mekanik granit uyugulaması m2 birim fiyatının 167,00 TL+ KDV olarak belirlenmiştir.Sözleşmenin “taşeronun genel yükümlülükleri” başlıklı 4-A maddesinin 8 nolu bendinde, işin devamı için gerekli olan her türlü kadro, makine parkı, alet ve edevat temini, kiralanması, çalıştırılması ve bunların bedellerinin tediyesinin taşeron şirkete ait olduğu düzenlenmiştir. Yine aynı maddenin 11 numaralı bendinde, bu iş çalıştıralan personele ait sigorta primlerinin taşeron tarafından karşılanacağı düzenlenmiştir.Sözleşmenin ” ödeme planı ve şekli ” başlıklı 7.maddesinde, cari hesabın iş sahibi tarafından tutulacağı, sözleşme hükümleri dolayısıyla oluşacak ihtilaflarda iş verenin elindeki her türlü kayıt sirküler yazışma ve belgelerin ve elektronik ortamda tutulan kayıtların kesin delil niteliğinde olduğu, taraflar arasındaki kayıtlardaki uyumsuzluklarda iş sahibinin kayıtlarına itibar edileceği kararlaştırılmıştır.Davalı taşeron tarafından davacılar hakkında İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile 28/02/2013 tarih, … nolu, 58.000,00 TL meblağlı Erzincan Adiye Sarayı 1 nolu hakediş bedeli ve Erzincan Adiye Sarayı 1 nolu hakediş bedeli açıklamalı, 24/06/2013 tarih, … nolu, 72.146,65 TL meblağlı, toplam 131.146,65 TL bedelli, 2 adet faturaya istinaden bakiye iş bedeli alacağı olan 23.491,00TL alacağın tahsili için 21/08/2013tarihinde yönelik ilamsız icra takibi yapıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmaktadır.Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda; her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahipleri lehine delil vasfına sahip olduğu, davalının ticari defterlerine göre, davalı yanca 2013 yılında davacı adi ortaklığa takip konusu 131.146,65 TL bedelli 2 adet hak ediş faturası kesildiği, davalının davacıdan toplam 107.655,09 TL tahsil ettiği, ticari defter kayıtlarına göre davalının davacıdan 23.491,56 TL bakiye alacağının bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre, davalı tarafça düzenlenen 129.344,37 TL meblağlı 2 adet faturanın alacak defterlerine kaydedildiği, davacının bu faturalara karşılık davalıya 133.908,35 TL ödeme yaptığı, davacının davalı şirkete borcu bulunmadığı gibi 4.563,98 TL alacaklı olduğu, bu durumda her iki defter kaydının birbiriyle uyumlu olmayıp, iki defter kaydı arasında ( davacının defterinde görünen 23.491,56 TL alacak ile davalının defterinde görülen 4.563,98 TL alacak arasında) 28.055,54 TL’lik fark bulunduğu, davacı kayıtlarındaki 28/02/2013 tarihli 57.200,00 TL’lik faturanın, davalı kayıtlarında 59.000,00 TL olarak kayıtlı olduğu, aradaki farkın 1.800,00 TL olduğu, davacı kayıtlarındaki 24/06/2013 tarihli 72.146,65 TL’lik faturanın, davalı kayıtlarında 72.144,37 TL olarak kayıtlı olduğu, aradaki farkın 2,28 TL olduğu, faturadan kaynaklı fark bedelinin 1.800,00 TL olarak tespit edildiği, bu suretle, davalı şirketin 28/02/2013 tarihli, 59.000,00 TL hakediş fatura bedelinin davacıya göre 1.800,00 TL daha fazla kayıtlı olmasının davacı aleyhinde olup , aradaki 1.800,00 TL farkın fatura üzerindeki 50.000,00 TL hakediş bedeli+ 9.000,00 TL KDV bedeli= 59.000,00 TL fatura bedeli-1.800,00 TL KDV tevfikatı =57.200,00 TL şeklindeki işlemden yani 59.000,00 TL toplam fatura bedelinden 1.800,00 TL KDV tevfikatı tenzilinin dikkate alınarak fatura bedelinin davacı yanca 57.200,00 TL üzerinden değerlendirmesinden kaynaklandığı, davalının 2. hakediş faturası olan 24/06/2013 tarihli faturanın da, 63.065,25 TL hakediş bedeli+ 11.351,74 TL KDV =74.416,99 TL toplam fatura bedeli- 2.270,34 TL KDV tevfikatı olmak üzere toplam 72.146,65TL, yani KDV tevfikatı düşmüş hali ile davalının defterine kaydedildiği, 72.144,37 TL üzerinden de davacının defterine işlendiği, bu durumda davalının son hakediş faturasındaki kabulü gibi, ilk hakediş olan 28/02/2013 tarihli faturanın da KDV tevfikatı düşmüş hali ile 57.200,00 TL olarak kabul edilmesi gerektiği, 09/04/2013 tarihli SGK prim ödemesinin, davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı defterlerinde 4.156,71 TL olarak kayıtlı olduğu, 17/04/2013 tarihli SGK prim ödemesinin, davacı defterlerinde 4.061,00 TL olarak kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, 15/07/2013 tarihli SGK prim ödemesinin, davacı defterlerinde 10.633,74 TL olarak kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, 06/08/2013 tarihli yemek ve inşaat ödemesinin, davacı defterlerinde 15.715,23 TL olarak kayıtlı olduğu, davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, böylelikle davacı defterinde kayıtlı ödeme miktarı toplamının 30.409,97 TL, davalı defterinde kayıtlı ödeme miktarının 4.156,71 TL , aradaki farkın 26.253,26 TL ve 2 adet fatura miktarı arasındaki 1.800,00 TL farkın eklenmesi suretiyle 28.055,54 TL fark kalemi bulunduğu, davacı adi ortaklıktan, “SGK ödemesi” açıklamasıyla, 4.156.71 TL tahsil edildiği, davalının da bu tutarı, davacı ödemesi olarak kendi defterine kayıt ettiği, davalının defterindeki bu ödemenin, davacı defterinde kayıtlı olmamakla beraber davacı lehine olan bir ödeme kaydı olduğu, bu nedenle 4.156.71 TL’ lik ödemenin, davacı lehine kabul edilmesi gerektiği, 4.061.00 TL ödeme için davacı tarafından dosyaya sunulan 17/04/2013 tarihli …bank SGK ödeme dekontunun, “geçmiş dönem 4A prim tahsilatı” açıklamasıyla, davacı tarafça davalı adına yatırıldığı, ancak bu ödeme kaydının davalı defterlerinde olmadığı, yanlar arasında düzenlenen sözleşmenin A/l. ve A/ll. maddelerinde; SGK prim ödeme mükellefiyetinin, davalı taşeron firmaya yüklendiğinden davacı tarafça ödenen 4.061,00 TL’nin davalının alacağından tenzilinin gerektiği,10.633.74 TL SGK prim ödemesi için davacı tarafından dosyaya sunulan 15/07/2013 tarihli Şekerbank’ a ait dekontta, davacı adi ortaklığın, davalının adına “geçmiş dönem 4A prim tahsilat” açıklamasıyla yatırıldığı, ancak davacı defterinde olan bu kaydın, davalının defterinde kayıtlı olmadığı , SGK prim ödeme yükümlülüğü davalı şirkete ait olduğundan, davalı adına ödenen 10.633.74 TL’ nin sözleşme gereğince davalının alacağından kesilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kurul raporunda,15.715.23 TL yemek ve inşaat bedeli için davacı tarafça davalıya kesilen bu faturaya karşılık davalı tarafça sunulan 05/04/2013 tarihli, 0006 sıra nolu, 4.125,00 TL bedelli tahsilat makbuzunun davalı tarafından davacı adına düzenlendiği, içeriğinde “1 ay yemek bedeli” açıklaması olduğu ve 4.125,00 TL lik bedelin, her iki tarafın ticari defterine de, davacı ödemesi (yemek bedeli) olarak kayıt edildiği, 06/04/2013 tarihli, 0007 sıra nolu, 3.372,00 TL bedelli tahsilat makbuzunun, davalı tarafından davacı adına düzenlendiği, içeriğinde “2 ay yemek bedeli” açıklaması olduğu ve 3.372,00 TL’ lik bedelin, her iki tarafın ticari defterine, davacı ödemesi (yemek bedeli) olarak kayıt edildiği,07/04/2013 tarihli, 0008 sıra nolu, 4.461,00 TL bedelli tahsilat makbuzunun, davalı tarafından davacı adına düzenlendiği, içeriğinde “3 ay yemek bedeli” açıklaması olduğu ve 4.461,00 TL lik bedelin, her iki tarafın ticari defterine, davacı ödemesi (yemek bedeli) olarak kayıt edildiği, bu durumda; yemek bedeli olarak toplam, (4.125,00 TL + 3.372,00 TL + 4.461,00 TL) = 11.958,00 TL’nin her iki tarafın da ticari defterinde kayıtlı bulunduğu belirlenmiştir. Davacının, dava dışı … Şirketi’ ne ödediğini beyan ettiği yemek bedeline ilişkin, üzerlerinde herhangi bir onay bulunmayan belgeler (cari hesap hareket yemek döküm listeleri) incelendiğinde; 26/12/2012 – 23/02/2013 tarihleri arası için düzenlenen yemek ücretleri listesinde toplam yemek bedeli 7.914,00 TL, 01/03/2013 – 31/03/2013 tarihleri arası için düzenlenen yemek ücretleri listesinde toplam yemek bedeli 4.661,00 TL, 01/04/2013 – 30/04/2013 tarihleri arası için düzenlenen yemek ücretleri listesinde toplam yemek bedeli 3.108,00 TL, 01/05/2013 – 11/06/2013 tarihleri arası için düzenlenen yemek ücretleri listesinde toplam yemek bedeli 2.025,00 TL olmak üzere toplam (7.914,00 TL + 4.661,00 TL + 3.08,00 TL + 2.025,00 TL) = 17.708,00 TL yemek bedeli tahakkuk ettirildiği, aynı listeler üzerinde belirtilen tahsilat miktarlarının ise; 01/01/2013 tarihinde 6.333,00TL, 10/02/2013 tarihinde 4.125,00TL, 10/03/2013 tarihinde 3.372,00 TL ve 31/05/2013 tarihinde1.715,00TL olmak üzere toplam 15.545,00 TL olduğu belirtilmektedir. yapılan bu tahsilatlardan 6.333,00 TL ve 1.715,00 TL’ lik ödeme hariç, diğer ödemelerin, (4.125,00 TL ve 3.372,00 TL ödeme) her iki tarafın ticari defterinde kayıtlı bulunduğu, bu durumda ticari defterde kayıtlı olmadığı halde ödendiği belirtilen 01/01/2013 tarihli 6.333,00 TL ve 31/05/2013 tarihli 1.715,00 TL olmak üzere toplam 8.048,00 TL tutarlı ödemenin, davacı ödemesi olarak kabul edilip edilemeyeceği hususu üzerinde durulması gerektiği, bunun taktirinin mahkemeye ait olduğu ve 06/08/2013 tarihli faturanın, mermer kesme, çıta, inşaat malzeme açıklaması 3.867.63 TL + KDV bedelline ilişkin olduğunu bildirilmiş, mali inceleme sonucunda, mali belgeler ışığında 06/08/2013 tarihli, 15.715.23TL fatura bedelinin talep edilebilmesine dayanak belge bulunamadığı belirlenerek, 15.715.23TL’ lik fatura bedelinin davacı tarafından talep edilemeyeceği hususu kabul edildiğinde, davacının, davalı şirkete, 11.151,25 TL borçlu durumda olacağı, davacının 15.715.23 TL’lik faturası kabul edildiği takdirde, davacının, takip tarihi itibariyle davalı şirkete borcunun olmayacağı, tam aksine davacının, davalı taraftan, (-11.151.25 + 15.715.23) = 4.563.98 TL alacaklı durumda olacağı belirtilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 09/04/2013 tarihli, 4.156.71 TL bedelli SGK prim ödemesi, 17/04/2013 tarihli, 4.061.00 TL bedelli SGK prim ödemesi, 15/07/2013 tarihli,10.633.74 TL bedelli SGK prim ödemesi ve 06/08/2013 tarihli, 15.715.23 TL yemek ve inşaat malzeme ödemesinden kaynaklanmaktadır.Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda; davacı tarafça 4.156.71 TL’lik ödeme için sunulan tahsilat makbuzunun, 09/04/2013 tarih, 10 sayılı olup, davalı tarafından, davacı adi ortaklık adına düzenlendiği, bu makbuzla, davacı adi ortaklıktan, “SGK ödemesi” açıklamasıyla, 4.156.71 TL tahsil edildiği, davalının da bu tutarı, davacı ödemesi olarak kendi defterine kayıt ettiği, davalının defterindeki bu ödemenin, davacı defterinde kayıtlı olmamakla beraber, davacı lehine olan bir ödeme kaydı olduğundan 4.156.71 TL lik ödemenin davacı lehine kabul edilmesi gerektiği , davacı tarafça 4.061.00 TL’lik ödeme için sunulan tahsilat makbuzunun, 17/04/2013 tarihli, … SGK ödeme dekontu olup, “geçmiş dönem 4A prim tahsilatı” açıklamasıyla davacı tarafından davalı adına yatırılan ödemeyi gösterdiği, bu ödeme kaydının davalı defterlerinde olmadığı, ancak yanlar arasında düzenlenen sözleşmenin A/l. ve A/ll. maddelerinde; SGK prim ödeme mükellefiyetinin, davalı taşeron firmaya yüklendiğinden, davacının ödediği 4.061,00 TL nin davalının alacağından tenzilinin gerektiği, davacı tarafça 10.633.74 TL SGK prim ödemesi için sunulan tahsilat makbuzunun 15/07/2013 tarihli …’ a ait olup, davacı adi ortaklık tarafından, davalı adına “geçmiş dönem 4A prim tahsilat” açıklamasıyla yatırıldığı, davacı defterinde olan bu kaydın, davalının defterinde kayıtlı olmadığı, ancak ancak yanlar arasında düzenlenen sözleşmenin A/l. ve A/ll. maddelerinde; SGK prim ödeme mükellefiyetinin, davalı taşeron firmaya yüklendiğinden, davalı adına davacı yanca ödenen 10.633.74 TL’nin, davalının alacağından tenzilinin gerektiği belirtilmiştir.Bilirkişi kurulu raporuna göre, asıl uyuşmazlık konusu olan, davacı tarafça 15.715.23 TL yemek ve inşaat malzemesi ödemesi için davalı adına kesilen faturada, 10.325.40 TL yemek bedeli ve 3.867.63 TL mermer kesme, çıta, inşaat malzemeleri açıklamasının mevcut olduğu, 14.193.03 TL toplam bedel ve 696.17 TL % 18 KDV, 826.03 TL % 8 KDV olmak üzere toplam 15.715.23 TL ücret tahakkuku yapıldığı belirlenmiştir. Davacı, davalının işçilerinin sabah, öğle ve akşam yemek bedelinin kendisi tarafından, dava dışı …Şirketi’ne ödendiğini, davalının kendi işçilerinin yemek paralarını ödemek istemediğini, ayrıca davalı firma için mermer kesme, çıta ve bir kısım inşaat malzemesinin kendisi tarafından alındığını, alınan bu malzemelerin davalı tarafa 06/08/2013 tarihli, 30679 seri nolu fatura ile faturalandırıldığını, davalının bu faturaya itirazda bulunmadığını beyan etmiştir.Davalı ise; 0006, 0007, 0008 sıra nolu tahsilat makbuzlarıyla yemek ödemesi olarak makbuz kesildiğini, yapılacak ödemelerde yemek ve kısmen ödedikleri SGK ödemelerinin, hakedişlerden kesildiğini, davalının gönderdiği 06/08/2013 tarihli, … nolu, 15.715.23 TL tutarlı faturanın ise müvekkilince kabul edilmeyerek iade edildiğini savunmuştur.Tarafların bu iddiaları yönünden ; öncelikle davalı yanın, takip dayanağı faturanın davacı adi ortaklığa iade edildiğine ilişkin savunması yönünden tebligatın geçerliliğinin değerlendirmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında bulunan 06/08/2013 tarih, … seri nolu, 15.715.23 tutarlı faturanın tebliğ mazbatasında yer alan adres, ortaklık ile davalı arasındaki taşeronluk sözleşmesinin 10.madde hükmünde yer alan tebligat adresi olmayıp, anılan adres, ortaklığı oluşturan şirketlerin adresleri de değildir. Sözleşmenin 10.madde hükmünde, davacı … – … Ortaklığının tebligat adresi; … Mahallesi,… Caddesi, No: … Erzincan’dır. Davacı … Şirketi’nin tebligat adresi, .. Caddesi, No: …, Göztepe/ Kadıköy/ İstanbul, davacı …Şirketi’nin tebliğ adresi, … Caddesi, …Merkezi, Kat: …, Daire: …/ Bursa’dır. Faturanın iade edildiği tebligat adresi ise, Cumhuriyet Mahallesi, Sahilyolu Caddesi, 2B/2, Kepez/ Çanakkale’dir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun “Hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebligat’ başlıklı 12.maddesinde; “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir”, Aynı Kanunun “Hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat’ başlıklı 13.maddesinde ise, “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır” şeklindedir. Aynı şekilde Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 20. Ve 21.maddelerinde, tüzel kişilere ve ticari işletmelere yapılacak tebligatın, tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcisine veya birden fazla yetkili temsilci varsa yalnız birisine yapılacağı; tüzel kişiler adına tebligat almaya yetkili kişilerin herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmaması veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olmaları halinde ise tüzel kişinin o yerde sürekli çalışan personel veya müstahdemine yapılan tebligatın geçerli sayılacağı düzenlenmiştir. Belirlenen kişilerin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatında bu işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması şarttır. Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.Nitekim Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da, tüzel kişilerin tebliğ almaya yetkili kişilerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmamaları ve tebliğ edilecek evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları halinde yapılacak tebligatın geçerliliği için bu hususun tebliğ memuru tarafından bizzat araştırılıp tebliğ tutanağına yazılması gerektiği belirtilmektedir. Bu maddeler ışığında faturanın tebliğ mazbatası incelendiğinde, tebligatın “yetkili …” teslim edildiğinin yazıldığı belirlenmiştir. Ancak dosya kapsamındaki SGK çizelgelerinden, adi ortaklığın … isimli bir çalışanının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu tespitler ışığında, davacı adi ortaklık tarafından gönderilen faturanın iadesinin, davalı tarafça usulüne uygun yapılmadığı belirlenmiştir. Davalının, davacı tarafça kesilen 06/08/2013 tarihli, … seri nolu, 15.715.23 TL tutarındaki faturanın içerdiği edimleri ifa ettikleri yönündeki yaptıkları istinaf itirazı yönünden yapılan incelemede, öncelikle anılan harcamaların sözleşme uyarınca hangi tarafça yapılacağının belirlenmesi gerekmektedir. Sözleşmenin 4.maddesinin 5 ve 8 numaralı bentlerinde; baret, eldiven, gözlük, maske, bot ve iş önlüğü gibi koruyucu malzemelerin temini ve ilgili personele zimmetlenmesi ile işin devamı için gereken her türlü kadro, makine parkı, alet edevat temininin davalı taşeron şirketin yükümlülüğü altında olduğu düzenlenmiştir. İşçilerin yemek ihtiyacının giderilmesi konusunda sözleşmede bir hüküm bulunmamakta ise de, bu yükümlülüğün de davalı taşeron şirket tarafından yerine getirileceği hususu tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık, bu bedellerin tamamının ödenip ödenmediği noktasındadır. Yine davacı yan, 3.867,63 TL tutarlı inşaat malzemelerinin ayrıntısını göstererek , 01/01/2013-25/05/2013 tarihleri arasında toplam 29 kalem malzemenin davalı adına alındığını beyan etmektedir. Davalı ise davacıya gönderdiği 13/09/2013 tarihli, 7865 yevmiye sayılı ihtarname ile davacıdan böyle bir hizmet alınmadığını, bu tür hizmetlerin bizzat kendisi tarafından verildiğini beyan etmiştir.Anılan talepler, eser sözleşmesinden doğan yan edim yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ile ilgilidir. Şu halde bu noktada somut olayın çözümünde, ifanın ispatı kurumu önem kazanmaktadır.Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesi’nin 25/09/2018 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı) 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir.Somut olayda, davalı yan, yemek ve inşaat malzeme bedellerinin tamamının kendisi tarafından ödendiğini ileri sürdüğünden ispat külfeti davalı taraftadır. 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” hükmü gereğincen davalı taraf, bu iddiasını senetle ispat etmek zorundadır.Ancak davalı yanca bu iddialarını destekler nitelikte bir belge sunulamamıştır.Yukarıda yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde; mahkemece, denetime elverişli bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınmak suretiyle, davacı tarafça 4.156.71 TL’lik ödeme için sunulan tahsilat makbuzunun, 09/04/2013 tarih, 10 sayılı olup, davalı tarafından, davacı adi ortaklık adına düzenlendiği, bu makbuzla, davacı adi ortaklıktan, “SGK ödemesi” açıklamasıyla, 4.156.71 TL tahsil edildiği, davalının da bu tutarı, davacı ödemesi olarak kendi defterine kayıt ettiği, davalının defterindeki bu ödemenin, davacı defterinde kayıtlı olmamakla beraber, davacı lehine olan bir ödeme kaydı olduğundan 4.156.71 TL’lik ödemenin davacı lehine kabul edilmesi gerektiği , davacı tarafça 4.061.00 TL’lik ödeme için sunulan tahsilat makbuzunun, 17/04/2013 tarihli, … SGK ödeme dekontu olup, “geçmiş dönem 4A prim tahsilatı” açıklamasıyla davacı tarafından davalı adına yatırılan ödemeyi gösterdiği, bu ödeme kaydının davalı defterlerinde olmadığı, ancak yanlar arasında düzenlenen sözleşmenin A/l. ve A/ll. maddelerinde; SGK prim ödeme mükellefiyetinin, davalı taşeron firmaya yüklendiğinden, davacının ödediği 4.061,00 TL’nin davalının alacağından tenzilinin gerektiği, davacı tarafça 10.633.74 TL SGK prim ödemesi için sunulan tahsilat makbuzunun 15/07/2013 tarihli … ait olup, davacı adi ortaklık tarafından, davalı adına “geçmiş dönem 4A prim tahsilat” açıklamasıyla yatırıldığı, davacı defterinde olan bu kaydın, davalının defterinde kayıtlı olmadığı, ancak ancak yanlar arasında düzenlenen sözleşmenin A/l. ve A/ll. maddelerinde; SGK prim ödeme mükellefiyetinin, davalı taşeron firmaya yüklendiğinden, davalı adına davacı yanca ödenen 10.633.74 TL’nin, davalının alacağından tenzilinin gerektiği, davacı adi ortaklık tarafından davalıya gönderilen 06/08/2013 tarihli, 30679 seri nolu, 15.715.23 TL miktarlı yemek ve inşaat malzemesine ilişkin faturanın davacı defterlerine işlendiği, davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, faturanın davalı defter kayıtlarında yer almadığı, ancak bu faturanın davalı yanca davacı adi ortaklığa iade edildiğine yönelik iddianın ispatlanmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2019 tarih ve 2014/542 Esas, 2019/400 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.604,68 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 401,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.203,43 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.