Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1300 E. 2022/879 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1300
KARAR NO: 2022/879
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2016/811 Esas, 2019/547 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıya yaptığı işlerin faturasını noter ihtarıyla kendisine gönderdiğini ve teslim ettiği mal ve hizmetin bedelini alamadığı için icra takibine başvurduğunu, karşı tarafın aldığı emtia ve hizmetin bedelini inkar ettiği gibi hiçbir ilişki ve alacağın olmadığını beyan ederek takibe itiraz ettiğini, teslim edilen malların; böreklik tezgahı köşe, ekmek teşhir tezgahı, tepsi kurabiye tezgahı, yaş ve kuru pasta tezgahı, paslanmaz mayalama dolabı, sütlük dolabı, yaşpasta dolabı, ekmek vitrini ve kasa altı olduğunu, bunların yapılarak teslim ve monte edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün ….E. sayılı dosyasıyla takibe konu alacaklarına faiziyle birlikte hükmedilmesini, takibe itirazın iptalini ve haksız itiraz eden davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, dava dilekçesinde belirtilen malların müvekkili şirket tarafından alınmadığını, müvekkili şirket mallarının alındığından dahi habersiz olduğunu, bu sebeple müvekkili şirketin BK genel hükümleri çerçevesinde alım satım sözleşmesinin tarafı olmadığını, faturada belirtilen tüm malların mimar … tarafından kendi adına alındığını ve bu hususun söylendiğini, dava konusu faturaya ilişkin irsaliyeye bakıldığında irsaliyenin önce …’a kesildiğinin, daha sonrasında ise müvekkili şirketin … adının yanına yazıldığının görüleceğini, müvekkili şirketin söz konusu malların alımı ve satımında hiçbir şekilde bulunmadığını, bunun da faturanın tarafı olmadığının açıkça ispatı olduğunu belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesinin talep etmiştir.Mahkemece, taraf defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan mali müşavir bilirkişi incelemesine göre, davacı defterlerinin süresinde tasdiklerinin yapıldığı ve TTK 64 ve devamı maddeleri gereğince usulüne uygun olduğu, davalı defterlerinden 2015 yılına ilişkin olanın süresinde kapanış tasdikinin yapılmadığı, davacı kayıtlarında takip konusu 95.108,00 TL’nin borç kaydı bulunduğu, davalı kayıtlarında bulunmadığı, davacı tarafından sunulan faturanın teslim alan bölümünde “…” adının bulunduğu, takip konusu faturanın dayanağı olan 15.04.2014 tarihli sözleşmenin davalı ile dava dışı … arasında yapıldığı, davacının sunduğu sevk irsaliyesinde davalının adresinin yazılı olduğu, irsaliye dönemi itibarı ile davalının SGK kayıtlarının celbinden davalı işyerinde …adında bir personel bulunduğu, davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamenin de davalının işyerinde “…’a” 20.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, irsaliyenin teslim tarihi ile ihtarnamenin tebliğ tarihi arasında geçen süre içinde aynı kişiye yapılan tebligatın davalının SGK çalışanı olmasa dahi davalı adına hareket eden kişi olduğu, bu nedenlerle bu miktar üzerinden itirazın iptali gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İst. And. … İcra Md. nün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 95.108,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, takip tarihinden itibaren bu miktara avans faizi uygulanmasına, davalının İİK 67/2 md. gereğince 95.108,00 TL nin %20 si oranında tazminat ile mahkumiyetine, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, icra konusu malların müvekkili şirket tarafından alınmadığını, bu sebeple alım-satım sözleşmesinin tarafı olmadığını, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, müvekkilinin işletmekte olduğu fırın ve pastaneye tüm tezgah, makine, fırın ve dizaynların temini için mimar … ile 28/07/2014 tarihli sözleşme imzaladığını ve 180.000,00 TL ödeme yaptığını, dava konusu faturada belirtilen tüm malların mimar … tarafından kendi adına alındığını, dava konusu faturaya ilişkin irsaliyeye bakıldığında irsaliyenin önce …’a kesildiğinin, daha sonrasında ise müvekkili şirketin … adının yanına yazıldığının görüleceğini, verilen kararda müvekkili şirkette dahi çalışmayan … isimli şahsın irsaliyeyi ve ihtarnameyi iki ayrı tarihte teslim aldığı ve tarihlerinin birbirine yakın olduğu sebebine dayanılarak çalıştığının karine sayıldığını ve buna dayalı olarak da takibin devamına karar verildiğini, ancak SGK kayıtlarından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin böyle bir çalışanı olmadığını, olayın asıl borçlusu olan mimar …’un tanık olarak dinlenilmediğini, taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunu ispat külfetinin davacıda bulunduğu hususunun dikkate alınmadığını, Yargıtay kararlarına göre de faturanın bir borcun varlığı için kesin delil olmadığını ve borcun varlığı için yeterli delil teşkil etmeyeceğini, fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerektiğini, mahkemece temel borç ilişkisi saptanmadan sadece faturaları teslim alan müvekkili şirkette dahi çalışmayan biri sebebiyle aleyhe karar verildiğini, faturanın aksinin müvekkilinin ticari defterleriyle ispat edildiğini, salt faturaya dayalı olarak açılan dava neticesinde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının da hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Dava, TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine kesilen bir adet fatura bedeline dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Davacı yüklenici, davalı iş sahibine ait fırın-pastanenin tezgah, dolap ve vitrin işlerinin imalat ve montajını yaptığını ancak buna ilişkin düzenlediği fatura bedelinin davalı tarafça ödenmediğini ileri sürerek, bu iş bedelinin tahsili için başlatmış olduğu icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf ise, davacı ile böyle bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, söz konusu fırın-pastanenin tüm tezgah, makine, fırın ve dizaynlarının yapılması işinin dava dışı mimar …’a verildiğinin ve bu kişiyle 180.000,00 TL bedel karşılığında sözleşme imzalandığını belirterek sözleşme ilişkisini ve borcu reddetmiştir. 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesinin 25/09/2018 tarih,2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı) Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz, ancak sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. Somut olayda, davacı yüklenici davalı iş sahibine yaptığını iddia ettiği işlerin bedelini talep etmiş ise de, davalı iş sahibi vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarıyla akdî ilişkiyi inkâr ettiğinden, taraflar arasında sözlü akdî ilişkinin kurulduğunu ispat külfeti davacı yüklenici üzerinde kalmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. Maddesi gereğince, kural olarak davacı yüklenici tarafından bu sözlü akit kurulduğu iddiasının senetle ispatı gerekmekle birlikte, davalıya ait fırın-pastanenin tezgah, dolap ve vitrin işlerinin imalat ve montajının davacı tarafça yapılıp teslim edildiğinin ihtilafsız olması, bu işlerin teslimine ilişkin olarak davacı tarafça düzenlenen 20/12/2014 tarihli irsaliye de teslim olan olarak …’ın imzasının bulunması, bu kişinin davacı tarafça daha sonra gönderilen fatura bedelinin talebine dair ihtarnameyi de 20/01/2015 tarihinde tebliğ almış olması, bizzat davacı tarafça düzenlenen irsaliyede davalı tarafça işin tamamını verildiği belirtilen …’un adının da yazılı olması, davalı tarafça işin tamamının götürü bedelle dava dışı …’a verildiğinin belirtilerek buna ilişkin sözleşme suretinin dosyaya sunması hususları göz önünde bulundurulduğunda, dosyada …’un tanık olarak dinlenmesini mümkün kılacak yazılı delil başlangıcı niteliğinde belgelerin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece buna rağmen davalı vekilinin …’un tanık olarak dinlenilmesi talebi yerine getirilmeden eksik tahkikatla yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, yukarıdaki kaldırma sebebine göre sair istinaf itirazı bu aşamada ayrıca değerlendirilmemiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesİ’nin 08/05/2019 tarih, 2016/811 Esas, 2019/547 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.