Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1283 E. 2022/267 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1283
KARAR NO: 2022/267
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2019
NUMARASI: 2016/56 Esas, 2019/226 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında davacı şirketin davalının üstlendiği inşaat işinin temelinin hazırlanması kapsamındaki “Mini Kazık İmalatı” işini yapması konusunda anlaşmaya varıldığını, işin 2015 Mayıs ayında tamamlandığını, ancak anlaşmaya göre 322 metre yapılması gerekirken işin 936 metre olarak gerçekleştirildiğini ve bu iş nedeniyle 58.764,00 TL tutarlı ve 19.05.2015 tarihli bir fatura düzenlendiğini, davalının ise 7.000,00 TL ödeme yaptığını, bakiye alacağın ödenmediğini, davalıya Kadıköy … Noterliğinden 16.10.2015 tarihli … yevmiye sayılı ihtarname gönderildiğini ve bakiye 51.764,00 TL talep edildiğini belirterek, alacağın tespiti ile ihtarname tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında herhangi bir sözleşme ve anlaşmanın olmadığını, davalının davacıya borçlu bulunmadığını, şantiyede yapılan işin 30 cm çapında mini kazık işi olduğunu, imalatın miktar ve bedelinin davacı tarafından ileri sürülen büyüklüğe ulaşmadığını, bu hususun davacıya keşide edilen Kadıköy … Noterliği 23.10.2015 tarihli … yevmiye sayılı cevap ihtarnamesinde de açıklandığını, zemin iyileştirme çalışmaları öncesinde davacı şirketin de diğer şirketler gibi bir teklif verdiğini, daha sonra bazı kişiler ile yapılan pazarlık sonucunda kazı metre bedeli 35,00 TL karşılığında yaptırıldığını, mobilasyon gideri olan 3.000,00 TL’nin davalı tarafından ödendiğini, imalatın onaylı proje doğrultusunda yapılmasından sonra laboratuvarlarda bütünlük testleri yapılarak sonuçlarının bir geoteknik değerlendirme raporu ile sabit olduğu üzere imalat derinliklerinin 5.89 – 7.49 arasında değişiklik gösteren 30 cm çapında 28 adet mini kazıktan ibaret olduğunu, işin davacı tarafından yapıldığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ne projede ne davacının teklifinde ne de … değerlendirme raporunda ileri sürülen miktarda bir imalatın mümkün görülmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafın ticari defterlerinde davacıya yapılan ödemelerin mevcut olduğu, davalı defterlerinde yapılan mini kazık imalatı işinin üçüncü bir şirkete yaptırıldığına ilişkin de bir kayıt olmadığı, bu nedenle taraflar arasında ticari ilişkinin kurulduğunun kabulünün gerektiği, dosya kapsamında alınan teknik incelemeye ilişkin 05/06/2018 tarihli rapor ile davacı tarafından iddia olunan imalatın teknik olarak mümkün olmadığının ortaya konulduğu, davacı tarafça davalıya sunulan teklif mektubuna davalı tarafça bir itiraz olmadığı gibi iş bu teklif mektubunun davalı delilleri arasında yer aldığı, bu nedenle birim fiyatın 50,00 TL/m2 olarak kabulünün gerektiği, bilirkişi raporu ile yapılan hesaplama neticesinde davacının davalıdan 7.455,00 TL bakiye alacağının bulunduğu, davalıya gönderilen 16/10/2015 tarihli ihtarname ile ödeme talep edildiği ve yedi gün süre verildiği, dosyada ihtarnameye ait tebliğ şerhi bulunmamakla birlikte davalının iş bu ihtarnameye 23/10/2015 tarihli ihtarnamesi ile cevap verildiği görülmekle davalının 30/10/2015 tarihi itibari ile temerrüde düştüğünün kabulü gerekeceği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile, 7.455,00 TL alacağın 30/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, aşan istemin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dosyaya sunulan 02/03/2018 tarihli bilirkişi heyet bilirkişi raporunda dava konusuna ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yapılarak 51.764,00 TL olan taleplerinin haklı olduğuna ilişkin görüş sunulduğunu, ancak yerel mahkemenin anılan raporu nazara almayarak yeni bir bilirkişi raporu alınmasına karar verildiğini, bu defa heyet raporu olarak bu bilirkişi raporuna istinaden değil tek bir bilirkişi görevlendirilmesine karar verildiğini, 03/08/2018 tarihli ikinci bilirkişi raporunda davalı tarafın ileri sürmüş olduğu iddiaların tek veri olarak kabul edilerek davalı tarafın iddiaları çerçevesinde rapor tanzim edilerek mahkemeye sunulduğunu, mahkemenin hükmünü bu ikinci rapora göre kurduğunu, taraflar arasında akdedilen anlaşmanın kapsamının aşıldığını, çalışma yapılacak alan anlaşmaya göre 322 metre olarak belirlenmişse de işin gerçek kapsamının 936 metre olarak gerçekleştiğini, belirlenen miktarın çok üzerinde olan bu iş hacmi ile ilgili olarak davalı firmaya toplam 58.764,00 TL tutarlı ve 19.05.2015 tarihli bir fatura düzenlendiğini, ancak davalı firma tarafından 17.06.2015 tarihli ve 7.000,00 TL tutarlı bir ödeme dışında tahsilat alınmadığını, çelişki iki rapor bulunmasına rağmen aleyhe olan raporun esas alınmasının hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece alınan 02/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacının 2015 yılı ticari defterlerinden yevmiye defterinin süresinde noter kapanış tasdikinin yaptırıldığı, ancak envanter defterinin ibraz edilmediği, davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan 51.764,00 TL bakiye alacağının bulunduğu, davalının 2015 yılı ticari defterlerinin süresinde noter kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, davalı kayıtlarına göre davalının davacıdan 9.360,00 TL alacaklı olduğu, davacının düzenlediği 19/05/2015 tarih ve 58.764,00 TL tutarlı faturanın davalı defterlerinde bulunmadığı, yine davalı kayıtlarında yer alan 30/03/2015 tarihli 2.360,00 TL tutarlı ödemenin davacı kayıtlarında yer almadığı, davalı tarafça 2.360,00 TL tutarlı ödemeye ilişkin bir belgenin dosyaya sunulmadığı, her ne kadar davalı tarafça davacı ile yapılan bir anlaşma olmadığı ileri sürülmüş ise de davalı defterlerinde davacıya 9.360,00 TL tutarlı ödemenin yer aldığı, ayrıca işin yapıldığının sabit olduğu ve davalı defterlerinde işin başka bir firmaya yaptırıldığına ilişkin herhangi bir kayıt olmadığı, teknik incelemede zemin hesapları ve kazık hesaplarını incelenmesinde herhangi bir hataya rastlanılmadığı, imalatın belirtilen miktarda yapıldığı kanaatine varıldığı, davacının sunmuş olduğu ve davalının da delilleri arasında dayandığı teklif mektubuna göre 50,00 TL/m2 üzerinden hakediş miktarının hesaplanacağı, bu durumda davacının dava tarihi itibariye davalıdan 51.764,00 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Tarafların bilirkişi raporuna itirazları üzerine, mahkemece alınan 03/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda, celp edilen Kadıköy Belediyesi’nce onaylanmış projeye göre yapılması gereken 28 adet 0,30 m. çaplı mini kazık imalatının toplamda 184,52 m. olması gerektiğinin hesaplandığı, Kadıköy Belediyesi’nin 10/07/2015 tarihli yazısında 28 adet mini kazıktan 27 tanesinde kazık bütünlük deneyinin yapıldığı, kazık boylarının 5,24 m. – 7,45 m. arasında değişerek projesine uygun olduğunun belirtildiği, belediye yazısının onaylı projeyi doğrular mahiyette olduğu, davacı tarafın 936 mini kazık imalatı yaptığını iddia ettiği, onaylı projeye göre toplam 28 adet 30 cm’lik mini kazık imalatı gerektiği, davacı iddiasına göre her bir mini kazık boyu ortalama 33,42 m. olduğu, bu durumun hem teknik olarak mümkün olmadığı, ilk bilirkişi raporunda onaylı projenin incelenmediği ve belediye yazısı ile örtüştürülmediği, bu nedenle ilk rapordan ayrık görüş bildirildiği, davacı tarafın 50,00 TL/m2 birim bedel içeren teklif mektubu sunduğu, davalı tarafça yapılan pazarlık sonucu 35,00TL/m2 birim fiyatı üzerinden anlaşıldığının belirtildiği, ancak buna ilişkin davalı tarafça sunulan herhangi bir delilin yer almadığı, dosyada mevcut teklif mektubuna göre davacının yapılan iş nedeniyle alacağının 14.455,00 TL olduğu, davalı tarafça yapılan 7.000,00 TL tutarlı ödeme düşüldüğünde davacının davalıdan 7.455,00 TL bakiye alacağı olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, davacı ve davalı arasında yapılan yazılı olmayan anlaşma gereğince davalının yapımını üstlendiği inşaatta mini kazık imalatı ve montaj işinin davacı tarafından yapıldığı, davalı taraf her nekadar işi üçüncü kişiye yaptırdığına yönelik beyanda bulunmuş ise de eser sözleşmelerinde kural olarak işin yüklenici tarafından yapıldığının karine olduğu, bunun aksinin iş sahibi tarafından yasal delillerle ispatlanması gerektiği, ancak davalının iddiasını ispat edecek deliller sunmadığı gibi ticari defterlerinde davacı şirkete yönelik kısmi ödemelerinin bulunması ve başka şirket veya kişiye mini kazık imalatı yaptırdığına yönelik kayıt bulunmadığından, dava konusu yapılan mini kazık imalatının davacı tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından iki ayrı bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu ileri sürülmüş ise de, ikinci olarak alınan 03.08.2018 tarihli bilirkişi raporu belediyeden celp edilen onaylı projeler doğrultusunda düzenlenmiş olup, ilk alınan 02.03.2018 tarihli bilirkişi raporu ise davacının iddiaları doğrultusunda düzenlendiği, onaylı projelerin incelenmediği, raporun eksik incelemeye dayalı olarak düzenlendiği anlaşıldığından bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmadığı, bu nedenle mahkemece onaylı projeye göre hazırlanmış olan 03.08.2018 tarihli raporun hükme esas alınması ve usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Anılan bilirkişi raporunda iş bedelinin 14.455,00 TL olduğu hesaplanmış, 7.000,00 TL ödemenin mahsubu halinde davacının davalıdan 7.455,00 TL alacaklı olduğu tespit edilerek, mahkemece bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2019 tarih ve 2016/56 Esas, 2019/226 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 884,00 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 803,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırasına İADESİNE, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.