Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1279 E. 2022/698 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1279
KARAR NO: 2022/698
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2019
NUMARASI: 2017/37 Esas, 2019/309 Karar
DAVANIN KONUSU:Tazminat
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirketin 12/06/2015 tarihinde “Isıtma ve Soğutma Tesisatı” imalatı, teslimi, montajı konusunda eser sözleşmesi imzaladıklarını, davalı şirketin sözleşme ile müvekkili şirketin talepleri doğrultusunda ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir ısıtma ve soğutma projesi hazırlandığını, taraflar arasında yapılan e-posta yazışmalarında müvekkili şirketin ihtiyaçları belirtilerek, söz konusu ihtiyaçlara uygun ısıtma ve soğutma işinin hangi araç ve gereçlerle yapılacağı davalı şirket tarafından belirlenerek, seçimin davalı tarafından yapıldığını ve liste ve fiyatlarını müvekkili şirkete kendi teklifi kapsamında sunduğunu; Tuzla’da yer alan tesisteki makine ve tesisat işlemlerinin 23/01/2016 tarihinde tamamlandıktan sonra ısıtma ve soğutma tesisatının denemesinin yapılabildiğini; yapılan ilk test işlemlerinde Isıtma Tesisatının düzgün olarak çalıştığı ancak Soğutma Tesisatının soğutma işlemini gerçekleştirmediğinin tespit edildiğini, davalı şirkete soğutucu sisteminin istenilen ve taahhüt edilen hedefe ulaşmadığı ve istenilen şekilde çalışmadığının söylendiğini, davalı şirket yetkilisinin sözlü olarak hatasının kabul ettiğini, daha sonra yapılan e-posta yazışmalarında da bunun görüleceğini, sözleşmenin 5.maddesi uyarınca saptanan kusurların kendisine bildirilmiş olmasına rağmen bilabedel ve zamanında bu kusurları gidermeyi ve işi kabule hazır hale getirmesi gerekirken uyarıları ve bildirimleri dikkate almaması sebebiyle müvekkili şirketin 26/02/2016 tarihli dilekçe ile mahkemeye başvurarak delil tespiti talebinde bulunduğunu, İstanbul Anadolu 5.Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde 2016/24 D.iş dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde tespite konu sistemin soğutma ünitesinin ayıplı olduğunun ve bu ayıp nedeniyle 138.942,00 TL zarara uğradığını ve yine aynı sebeple 79.200,00 USD kâr kaybının olduğunun tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirketin uğramış olduğu zarar için şimdilik 5.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; mahkemece talebin açıklanmasının istenmesi üzerine 24/10/2017 tarihli dilekçesi ile, 138.942,00 TL zarar ile 79.200,00 USD (294.712,56TL) kâr kaybı toplamı 433.654,56 TL’nin 16/12/2016 tarihinden faizi ile tahsilini talep ettiklerini bildirmiştir. Davalı vekili; taraflar arasında akdedilen 12/06/2015 tarihli sözleşme ile müvekkilinin davacıya ait tesiste buhar ısıtma ve soğutma sistemlerinin mekanik tesisat uygulama işini yüklendiğini; davacı tarafından yokluğunda yaptırılan tespite itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin sözleşmeye konu olan işlemler sırasında bir proje firması gibi hareket etmediğini, taahhüt işi üstlenmediğini, malzeme üretimi yapmadığını, proje hazırlanması hususunda imzalı bir proje desteği dahi vermediğini, müvekkili tarafından uygulama işi yapılan malzemelerin bizzat davacı tarafından satın alındığını, müvekkili şirkete iddia edildiğini şekilde bir danışmanlık ücreti veya üretime dayalı bir ücret ödenmediğini, müvekkili şirketin sözleşmeye konu montaj işlemini sözleşmede belirtildiği şekilde ve süresinde ayıp ve eksik söz konusu olmaksızın yerine getirdiğini belirterek, harç eksikliğinin tamamlamaması halinde davanın usulden reddine, müvekkili şirketin iddia edildiği gibi mekanik tesisat uygulama işi dışında bir hizmet sunmadığı ve müvekkiline atfedilebilecek bir kusur söz konusu olmadığı için davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; her ne kadar davacı, davalı ile ısıtma ve soğutma tesisatının imali, teslimi ve montajı konusunda sözleşme imzalandığını iddia etmekte ise de, teknik tespitlere ve sözleşme içeriğine göre davalının sadece mekanik tesisatı montaj yapması konusunda bir anlaşma olduğu, hem değişik iş raporunda hem dosyada atanan bilirkişi tarafından yapılan incelemede tesisattaki sorunun soğutma ünitesinin kapasitesinin yetersiz olmasından kaynaklandığı, tesisatın montajı ile ilgili ayıplı yada kusurlu bir işlem olmadığı, davacının davalıdan tazminat talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirketin ticari faaliyetini yürüttüğü Tuzla OSB içerisinde yer alan taşınmazında, maddelerin kimyasal etkileşimlerin ısıtılması ve soğutulması ile kimyasal ürün üretimi yapmak amacıyla “Isıtma ve Soğutma Tesisatı” imalatı, montajı, teslimi konusunda davalı şirket ile, 12.06.2015 tarihli eser sözleşmesi akdedildiğini; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi ile Buhar ile Isıtma ve Soğutma Tesisatı ile ilgili taahhüt ettiği tüm işleri, projelere, yapı tekniğine, fen ve sanat kurallarına ve işverenin birinci sınıf malzeme ve birinci sınıf işçilikle yapmayı kabul ve taahhüt ettiğini; davalı yüklenici şirketin ana sözleşmesi Ticaret Sicil Gazetesi’nde yer alan İştigal konusu ve şirket amacı dikkate alındığında, yüklenici olduğu işlerde projelendirme ve kapasite belirleme sorumluluğunun davalı yüklenicide olduğunu, termodinamik ve mekanik tesisat projesinin ise bizzat davalı yüklenici tarafından giderilmesi gerektiği ve imalat ile projenin davalı yüklenici tarafından üstlenileceğini, sözlesme gereğince davalı şirketin yükümlülüğünü yerine getirmediği, ayıplı imalat ile müvekkili şirketi zarara uğrattığını; dava dosyasına ibraz edilen 26.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda ve İstanbul Anadolu 5.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/24 D.İş sayılı dosyası ile hazırlanan 18.07.2016 tarihli bilirkişi raporunda, tespite konu sistemin soğutma ünitesinin ayıplı olduğu ve müvekkili şirketin tesisat nedeniyle hem zararı hem de kar kaybı da olduğunun tespit edildiğini; karara dayanak yapılan bilirkişi raporunun dosya mündericatı ile çelişkili, hatalı ve eksik olduğunu; 26.11.2018 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünde, soğutma ünitesinin kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle ayıplı olduğu ve davalı yüklenicinin de soğutma sistemi kapasitesinin yetersiz olduğuna itirazının olmadığının belirtildiğini; davalı şirketin, soğutucu sisteminin istenilen ve taahhüt edilen hedefe ulaşmadığı ve istenilen şekilde çalışmadığı, hatalı olduğunu ifade eden ikrar beyanlarını içerir 26.02.2016 tarihli elektronik posta yazışması ve sair yazışmalar ile bildirimde bulunulduğunu; soğutma sisteminin ayıplı olduğu hususunun, davalı tarafça da kabul edildiğini ve bilirkişi raporu ile de tespit edildiğinden tartışmalı olmaktan çıktığını; tüm bu ayıp ve zarar tespitine rağmen davalı yüklenicinin sorumluluğunun olmadığı tespiti bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu gösterdiğini; bilirkişi raporunda; davalı tarafça yerine getirilecek işlemlerde müvekkili şirket ile işbirliği yapması gerektiği, termodinamik projenin davacı işveren ile işbirliği yapmadan hazırlanmasının mümkün olmadığı hususunun da çelişki olduğunu; zira kimya firması olan müvekkili şirketten, makine aksamı ile ilgili bir kurulumda proje yapmasını beklemenin hem fizik kurallarına hem ticari teamül ve çalışma şartlarına hem de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; taraflar arasında imzalanan sözleşmede; davalı yüklenici şirketin taahhüt ettiği tüm işleri, projelere, yapı tekniğine, fen ve sanat kurallarına ve işverenin isteğine göre birinci sınıf malzeme ve birinci sınıf işçilikle yapmayı kabul ve taahhüt ettiğini; mahkemede yeminli dinlenen tanıkları … ve …’nın bu konuda beyanda bulunduğunu; kimyasal ürün üreten firmanın, ürünün üretilmesinde kullanılan makina ve tesisatın projesini mühendislik ve uzmanlık gerektirdiğinden yapamayacağını; davalı şirketin ise makineyi kuracak olan firma olup makinenin mühendislik projesi ve çalışma düzeneğinin işi bu olan davalı tarafça sağlanabileceğini, bu nedenle, bilirkişi raporunda, kurulacak tesisisin projesinin kimya firması olan müvekkili şirkete yüklenmesinin kabul edilemeyeceğini; tanıkların ifadelerine göre davalı taraf ile müvekkil şirket tarafından üretilmek istenen ürün için gerekli olan bilgilere dair olması gereken işbirliğinin yapıldığı, bilgilerin verildiği, cihazların davalı tarafça seçildiği, davalı tarafın sistemin ve cihazların kapasitesi konusunda sorumluluğu olduğu, davalı tarafın bilgileri doğrultusunda sistemin kurulduğunu; kaldı ki, davalı şirket tarafından sözleşme kapsamında hazırlanan ısıtma tesisatının düzgün olarak çalıştığı ancak soğutma tesisatının soğutma işlemini gerçekleştiremediğini; ısıtma sistemi ile ilgili müvekkil şirket ile işbirliği yapılmış, proje ve sair hususunda herhangi bir sorun bulunmamaktayken, aynı sistemin diğer unsuru olan soğutma sistemi çalışmadığında ise müvekkili şirket ile işbirliği yapılmamış, proje ve sair konularda nasıl sorun yaşanmış olabileceğini; tarafların tacir olduğunu; dava konusu cihazların seçimi, projelendirmesi ve montajının tamamen davalı firma tarafından yapıldığını; davalı tarafça eser sözleşmesi kapsamında seçilen makinelerin büyük çoğunluğunun tedariki/satın alması davalı şirket tarafından sağlandığı ve davalı tarafından sisteme dâhil edilerek kurularak, fiyatlarının kesilen faturalara dâhil edildiğini; davalı şirket tarafından verilen teklifin içindeki bazı makinelerin ekonomik sebepler nedeniyle finansal kiralama yoluyla müvekkili şirketçe satın alma yoluna gidildiğini; davalı şirketin kuruluş- iştigal konusu içerisinde “kurulacak sistemlerin projelerini yapmak” açıkça belirtildiğinden yükümlülüğü olduğunu da gösterdiğini; bilirkişi raporunda davalı yüklenicinin projelendirme ve kapasite belirleme sorumluluğunun olmadığı görüşünün kabul edilemeyeceğini; hayatın olağan akışı içerisinde, sisteme ait makinaların montajını yapacak ve tacir olan tarafın bunu proje kapsamında yapması, proje kendisine ait değilse bile bunu diğer taraftan talep etmesi gerektiğini, davalı tarafın böyle bir talebi olmadığını, dava dosyasına bu hususu İspatlar nitelikte belge sunulmadığını; yüklenicinin basiretli tacir gibi davranma ve özen, uyarma, aydınlatma ve sair yükümlülükleri bulunduğunu, iş sahibinin beklediği faydayı görüp görmeyeceğini basiretli tacir olarak iş sahibine bildirmekle,aydınlatmakla yükümlü olduğunu; aksi halde yüklenicinin bundan doğan sonuçlardan, zararlardan iş sahibine karşı sorumlu olacağını; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E: 2017/907 K: 2017/2889 K.T.: 13.07.2017 Kararının emsal olduğunu; bu hususta gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiğini; bilirkişinin, raporunda hukuki değerlendirmelerde bulunamayacağını; mahkeme kararının haksız, mesnetsiz, usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu; kararın müvekkili şirket yönünden TMK m.2 ve m.3 maddeleri ile bağdaşmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında kimyasal etkileşimlerin ısıtılması ve soğutulması amacıyla ısıtma ve soğutma tesisatının yapılması konusunda anahtar teslim koşullu, 182.000,00 TL götürü bedelli 12/06/2015 tarihli sözleşme imzalanmış; buna göre davalı taahhüt ettiği tüm işleri, projelere, yapı tekniğine, fen ve sanat kurallarına ve işverenin isteğine göre birinci sınıf malzeme ve birinci sınıf işçilikle yapmayı üstlenmiştir. Davacı soğutma sisteminin kurulmasına rağmen soğutma işlemini yapmadığı bu nedenle zarara uğradığını belirterek 138.942,00 TL zarar ile 79.200,00 USD (294.712,56TL) kâr kaybı toplamı 433.654,56 TL’nin tahsilini talep etmiş; mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme niteliği itibariyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470’nci maddesine göre; eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdî olup 472. maddesi uyarınca da yüklenici işin ehli olup bedele hak kazanabilmesi için, eseri fen ve sanat kuralları ile tekniğine ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayıp teslim etmesi zorunludur. Yüklenici, yapımını üstlendiği eseri sözleşmeye teknik ve sanatsal kurallara ve amaca uygun olarak imâl edip iş sahibine teslim etmekle, iş sahibi de kararlaştırılan bedeli ödemekle mükelleftir. Eser sözleşmelerinde; yüklenici sadakat ve özen borcu gereği eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek zorundadır. Yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğü bu zorunluluktan kaynaklanır. Başka bir deyişle akdin gereği gibi ve zamanında ifasını tehlikeye sokan her hali yüklenici, iş sahibine derhal haber vermeye mecburdur. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede yüklenicinin tüm işleri projeye yapı tekniğine fen ve sanat kurallarına ve iş sahibinin isteğine göre yapacağı hükme bağlanmıştır. Yüklenici kendisinden istenen sistemi kurduğunu ancak projelendirmenin kendisinin işi olmadığını bu nedenle sorumluluğu olmadığını belirtmektedir. Davacının talebi üzerine İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/24 D.İş dosyası ile yapılan tespit sonucu alınan 18.07.2016 tarihli raporda, tespite konu sistemin soğutma ünitesinin kapasitesinin yeteriz olması nedeniyle ayıplı olduğu belirtilmiştir. Mahkemece davacının fabrikasında yapılan keşifte, sökülen ve bahçede muhafaza altına alınan cihazlar incelenerek bilirkişi heyetinden alınan ve karara gerekçe yapılan 26.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda, termodinamik projesi ve termodinamik değerleri sağlaması hedeflenen mekanik tesisat projesi olmadığı; sözleşmeye göre davalı yüklenicinin proje yapma sorumluluğunun bulunmadığı, sözleşmede yüklenicinin işleri projelere uygun şekilde kaliteli yapacağı hususunun belirtildiği, davacının şikayetinin soğutma kapasitesinin yetersizliği ile ilgili ve direkt proje yapılmaması ile ilgili olduğu; davalı yüklenicinin projelendirme sorumluluğu olmadığı; ayrıca projenin, davacı işveren teknik elemanlarının prosesi bildiğinden ancak davacı işveren ile işbirliği içinde hazırlanabileceği; davacı işveren tarafından bir proje çalışması yapılmamış olması sebebiyle böyle bir sorunla karşılaşma olasılığının yüksek olduğunu bilmesi gerektiği, davalı yüklenicinin projelendirme ve kapasite belirleme sorumluluğunun olmadığını; cihaz seçimi ve kapasite konusunda görüş beyan etmişse dahi proje sorumluluğunu yüklenme anlamına gelemeyeceği belirtilmiştir. Davalı yüklenici, her ne kadar sözleşme kapsamında proje yapma edimini üstlenmemiş ise de özen ve ihbar yükümlülüğü kapsamında ve basiretli bir tacir olarak kurulması istenen soğutma sisteminin kapasitesinin yetersiz kalacağı, işlemi yerine getiremeyeceği, işi bu şekilde yapması halinde sistemden beklenen verimin alınamayacağı hususunda sözleşmenin imzası veya makinelerin seçimi sırasında iş sahibini uyarması gerekmektedir. Dosya kapsamında davacı yüklenicinin bu şekilde ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiği ileri sürülüp ispatlanmamıştır. Bu nedenle yüklenici meydana gelen zarardan ve varsa iş sahibinin sistemin yeniden kurulması için gerekli olan makul süre içindeki gelir kaybından sorumlu olacaktır. O halde, mahkemece iş sahibinin söz konusu soğutma sistemi nedeniyle uğradığı zararın tespiti ile bu miktardan kullanılamayacak makine ve teçhizat varsa ikinci el olarak satış bedelinin belirlenerek mahsubu ve iş sahibi zararının tespiti, ayrıca iş sahibinin defter ve belgeleri incelenmek suretiyle yeni bir soğutma sistemi kuruluncaya kadar geçecek makul süre gözetilerek, bu süre içerisindeki oluşacak gelir kaybının hesaplanması için davacının ticari defter ve belgelerinin incelenmesi açısından mali müşavir bilirkişi görevlendirilmek suretiyle rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2019 tarih, 2017/37 Esas, 2019/309 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.