Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1252 E. 2022/925 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1252
KARAR NO: 2022/925
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2018
NUMARASI: 2014/180 Esas, 2018/1239 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı ile davalı şirket arasında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı Pet ve Radyoiyot Ünitesi ek bina inşaatı giydirme cephe işlerinin yapımına ilişkin 19.02.2013 tarihli sözleşmenin imzalandığını, davacı tarafından sözleşme kapsamında yapılan işlere ilişkin kesilen ve davalıya tebliğ edilen fatura bedelinin ödenmediğini, faturaların tebliğinden sonra davalının faturalara bir itirazda bulunmadığını, fatura miktarlarında mutabık kalındığının davalı tarafından yazılı olarak beyan edildiğini, sözleşme kapsamında yapılan işlere ait kesin hesap dosyasının 05.06.2013 tarihinde davalı temsilcisi … isimli kişiye verildiğini, davalının 132.530,58 TL borçlu olduğunu, bu alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalının haksız itirazı neticesinde takibin durduğunu belirterek, itirazının iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davacının işi kusurlu eksik ve hatalı yaptığını, davacının sözleşmenin 4.6 maddesi, 10.1 maddesi ve 16.2 maddesi gereği işi yazılı tutanak ile davalıya teslim etmediğini, davacının yapmış olduğu iş nedeni ile kesmiş olduğu faturalarda metrajları fazla belirterek yüksek fatura kestiğini, bu nedenle yapılan işin idarece kesin kabulünün yapılmadığını, sözleşmenin 9.1 maddesinde açıkça 8.1 no.lu maddede belirtilen metrajlarda değişiklik olması halinde metraj üzerinden ödeme yapılacağının belirtildiğini, sözleşmenin 9.2 maddesine göre 130.000,00 TL’yi aşan ödemenin davalı tarafından davacıya icra takip tarihinde ödendiğini, kalan kısmın kesin hesap sonucu iş bitiminde ödeneceğini, sözleşmenin geçici kabul başlıklı 16.2. Maddesi ve kesin hesap başlıklı 17. Maddesi gereğince, işin bittiğinin ve kabule hazır olduğunun yüklenici tarafından işverene yazılı olarak bildirilmesi üzerine, işverenin sözleşme konusu işin sözleşme ve eklerine uygun olarak yapılmış olup olmadığını 7 gün içerisinde inceleyerek durumu bir tutanak ile tespit etmesi, bütün işlerin tamamlanması ve geçici kabul işleminin bitmesinden sonra yüklenici ile işverenin elemanlarının sözleşme konusu işin kesin hesabını birlikte yapması gerektiğini, buna göre davacının talepte bulunabilmesi için sözleşmeye göre geçici kabul ve kesin hesabın yapılması gerektiğini, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği tarihte taraflar arasındaki sözleşmeye göre geçici kabul ve kesin hesabın yapılmadığını, asıl işveren olan idare tarafından da davalının hakedişinin kesin kabulü yapılarak ödeme yapılmadığını, dolayısıyla asıl işveren olan idare tarafından hakedişin kesin kabulü yapılmadan davalı tarafından zaten geçici kabul ve kesin hesap yapılmasının da mümkün olmadığını, davacının kesin hesap dosyası olduğunu iddia ettiği belgenin kesin hesap dosyası olmadığını, davacı tarafından sadece kesin hesap yapılması talebini içeren metin olduğunu, bu metnin bu konuda yetkisi olmadığı halde şantiye mimarlarından … isimli kişiye imzalatıldığını, davacı tarafından dava konusu icra takip tarihinde taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre henüz talep edilebilir olmayan bir alacağın icra takibine konulduğu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının 132.530,58 TL’lik üç adet fatura düzenlediği ve bu faturalara dayalı davalı aleyhine icra takibi başlattığı ancak 05.11.2018 tarihli bilirkişi heyeti 2. ek raporunda Total Station Ölçüm Aleti ile metraj hesaplaması yapılarak davacının Kesin Hak Ediş alacak tutarının 36.499,80 TL olarak hesaplandığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 16/2 ve 17 maddeleri gereğince davacının talepte bulunabilmesi geçici kabul ve kesin hesabın yapılmasına bağlı olmakla birlikte, davacı tarafından davalı işverene 05.06.2013 tarihli yazı ekinde kesin hesap tablosu sunularak ve kesin hesap yapılması talep edildiğinden fiilen geçici kabulün yapıldığı, davalı işverenin şerhlerini düşmek suretiyle geçici ve kesin kabul yapmaktan imtina ettiği ancak İstanbul Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının cevabı yazısına göre Yüklenici firma tarafından asansör ruhsatının idareye teslim edilmemesi dolayısıyla geçici kabul işlemlerinin tamamlanamadığı, bu doğrultuda geçici ve sonrasında kesin kabul işlemlerinin yapılamamasının dava konusu imalatlarla ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında itirazının 36.499,80-TL üzerinden iptalina, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın %20’si oranındaki 7.299,96-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, her iki tarafın defter incelemesiyle ilgili alınan 24.09.2016 tarihli bilirkişi kök raporunda müvekkili firmanın 132.530,58 TL alacağının davalı tarafından ödenmediğinin sabit olduğunu, TTK Md.21/2’dedeki emredici hüküm gereğince dava konusu 132.530,58 TL’lik faturalar davalıya tebliğ edilmiş ve davalı tarafından bu faturalara karşı süresi içinde her hangi bir itirazda bulunulmadığından, aksine bu faturalarla ilgili olarak müvekkili ile mutabakata dahi vardığından fatura içeriklerini kabul etmiş sayılacağını, davalının metraj farklılığına ilişkin yaptığı itirazların iyi niyetten yoksun olduğunu, taraflar arasında metraj farkından kaynaklı bir ihtilafın bulunmadığı, davalının bu yönde bir itirazının bulunması halinde bu iddiasını kendisine gönderilen faturalara karşı süresi içinde yapacağı itirazla öne sürebileceğini, bu yönde bir girişiminin bulunmaması nedeniyle fatura içeriklerini kabul etmiş sayılacağını ve bunun kendisi açısından bağlayıcı olacağını, davalının mutabakat metinlerine konu imzaların sahte olduğuna ilişkin şikayeti hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/133995 soruşturma, 2015/62173 sayılı kararı ile Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiğini, ödeme yapılabilmesi için işin geçici veya kesin kabulünün aranması gerektiğine yönelik itirazının ise sözleşmenin 9.maddesi karşısında haksız olduğunu, ayrıca davalının ana yüklenicisi bulunduğu dava konusu işle ilgili olarak İstanbul Valiliği Yatırım İzleme ve Kord.Başkanlığından dosyaya gelen bilgi ve belgelerden de gözüktüğü üzere, dava konusu yerle ilgili olarak davalıya bir ve ikinci hakediş toplamı olarak 2.971.402,77 TL hak ediş ödemesi yapıldığını, yüklenici(davalı) tarafından asansör ruhsatının idareye teslim edilmemesi nedeniyle işin geçici kabulünün yapılamadığını, tüm bu hususlar göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin davayı bütünüyle kabul etmesi yerine kısmen kabulüne vermiş olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın tamamen kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Dava, taraflar arasındaki, davanın asıl yüklenicisi olduğu bina inşaatının “giydirme cephe işlerinin davacı tarafından yapılmasına” ilişkin 19/02/2013 tarihli eser sözleşmesi kapsamında düzenlenen 05/07/2013 tarihli, … nolu 236.000,00 TL bedelli faturanın bakiye 11.000,00 TL’lik kısmı, 04/10/2013 tarihli, … nolu, 113.388,58 TL bedelli faturanın tamamı, 21/11/2013 tarihli, 034405 nolu, 8.142,00 TL bedelli faturanın tamamı olmak üzere toplam 135.530,52 TL fatura alacağına dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı tarafça, davacının işi sözleşmenin ilgili maddelerinde belirtilen usule uygun teslim etmediği, ayrıca kesmiş olduğu faturalarda metrajları fazla göstererek gerçeğinden daha yüksek bedeller yazdığı belirtilerek davanın reddi talep edilmiştir.Mahkemece, yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen bu karara karşı her iki taraf vekilince de istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla birlikte, davalı tarafın istinafına ilişkin olarak istinaf harçlarının eksik yatmasından dolayı davalı vekiline çıkartılan meşruhatlı harç tamamlama muhtırasına rağmen eksik istinaf harcının tamamlanmaması üzerine mahkemece 27/05/2019 tarihli ek kararla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 344.madddesi uyarınca reddine karar verilmiş, bu ek kararın davalı vekiline 01/06/2019 tarihinde e-tebliğ şeklinde tebliğ edilmesine rağmen davalı vekilince bu ek karara karşı bir istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Bu nedenle Dairemizce sadece davacı istinafı yönünden bir inceleme yapılması yoluna gidilecek, davalı tarafça cevap dilekçesinde ileri sürülen takip tarihi itibariyle davacının bakiye alacağının henüz muaccel olmadığına, geçici kabul ve kesin hakedişin sözleşmeye uygun yapılmadığına ilişkin savunmalarına dair bir değerlendirme yapılmayacaktır. Mahkemece alınan 29/04/2016 tarihli kök bilirkişi heyeti raporunda, davacının takibe konu 3 adet faturanın KDV dahil toplamı olan 357.530,58 TL’yi tam olarak almayı hak ettiği, tarafların ticari defter kayıtları üzerinde yapılan incelemelere göre davalının davacıya 132.530,58 TL borcu bulunduğu belirtilmiş olup, istinafa konu davada talep edilen meblağı da bu miktardır. Davalı tarafça yapılan itirazlar üzerine aynı bilirkişi heyetinden alınan 05/11/2018 tarihli 2.ek raporda ise, mahallinde Total Station Ölçüm Aleti ile metraj hesaplaması yapılarak davacının Kesin Hak Ediş alacak tutarının 36.499,80 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/3890 Esas ve 2018/368 Karar sayılı ilamında; “Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp sözleşmenin ifası safhasıyla ilgili olduğundan, faturanın sözleşmeyi değiştirir nitelikte olmaması ve sözleşmeye uygun biçimde düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle, sözleşmeye aykırı düzenlenmiş faturaya itiraz edilmemesi aleyhe sonuç doğurmaz. Ancak fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş ise, faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılacağından ticari defterlere itibar edilerek iş bedeli miktarı belirlenir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Zira, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır.” şeklinde, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4742 Esas, 2018/652 Karar sayılı ilamında; ” Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kuralla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf faturaların davalı tarafa tebliği edildiğini ve iade edilmediğini bildirmiş ve tebliğ belgeleri sunmuştur. Davalı tarafın beyanları ise faturaların tebliğ edildiğini ortaya koymakta ancak teslim edilmeyen malların faturalarının iade edildiğini savunmaktadır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK 190) nedeniyle, tebliğ edildiği anlaşılan faturalara itiraz edildiği veya süresi içinde iade edildiği olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olarak ispat yükü altında olan davalı bunu kanıtlayamamış ve fatura içerikleri kesinleşmiştir. Bu nedenle davanın kabulü gerekirken kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde belirtildiği üzere, itiraz edilmeksizin ticari defterleri kaydedilen faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılır. Yukarıda belirtilen Yargıtay kararları, tarafların ticari defter kayıtları ile bunlara ilişkin yapılan bilirkişi incelemesi bir arada değerlendirildiğinde, her ne kadar davalı tarafça takibe dayanak toplam 132.530,58 TL’lik 3 adet faturanın gerçeğe aykırı metrajlar üzerinden düzenlenmesi sebebiyle usulsüz olduğu, bu nedenle bu faturalara dayanılamayacağı ileri sürülmüş, 05/11/2018 tarihli bilirkişi heyeti 2. ek raporunda bu doğrultuda değerlendirme yapılarak mahallinde yapılan ölçümlere dayalı metraj hesaplaması doğrultusunda davacının davaya konu faturalara ilişkin hakediş alacak tutarı 36.494,82 TL olarak yeniden hesaplanmış, mahkemece de bu bedel dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, söz konusu faturalar davalı ticari defterlerine itiraz edilmeden kaydedildiğinden davalı bakımından bağlayıcılık arz etmektedir. Sözleşmede kararlaştırılan bedel ve birim fiyatı fatura ile değiştirilmesi mümkün değil ise de, yukarıda değinilen Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere bu faturaların davalı ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda faturalardaki miktarlar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılacağından ticari defterlere itibar edilerek iş bedeli miktarı belirlenir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Bu açıklamalar doğrultusunda, mahkemece davacının davasının tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olan gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davanın kabulü ile davalı tarafça takibe yapılan itirazın tümden iptaline, takibe konu alacak davalı ticari defterleri ile sabit olduğundan likit kabul edilmesi gerektiğinden davacının icra inkar tazminatının da kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2018 tarih ve 2014/180 Esas, 2018/1239 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KABULÜ ile, Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının tümden İPTALİNE, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, 4-İtirazın iptaline karar verilen asıl alacak üzerinden belirlenen %20 oranındaki 26.506,11 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 9.053,16 TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 2.263,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.789,86 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat KAYDINA, 2-Davacı tarafından yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 2.263,30-TL peşin harç, 3,80-TL vekalet harcı, 2.400,00-TL bilirkişi ücreti, 231,40-TL davetiye ve teskere gideri olmak üzere toplam 4.923,70-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 16.640,41 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE,2-Davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 11/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.