Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1241 E. 2022/648 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1241
KARAR NO: 2022/648
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2015/828 Esas, 2018/1291 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan gecikme cezası alacağının tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili; taraflar arasında akdedilen 17.05.2013 tarihli taşeron sözleşmesinin 4.| maddesine göre işin bitim tarihinin 04.08.2013 olduğunu, sözleşmenin 7 .maddesinde yaklaşık maliyetin 136.066,00 USD+KDV= 250.034,00 TL olarak sözleşme bedeli belirlendiğini, sözleşmenin 11. maddesi uyarınca, yüklenici firma tarafından işin 39 gün geciktirilerek 13.09.2013 tarihinde teslim edildiğinden 11. maddeye göre gecikilen gün için ceza miktarının 250.034.00TL / %07= 1.750,00 TL X 39 gün = 68.259,00 TL toplam ifaya ekli ceza ödenmesi gerektiğini, bu cezanın sözleşmenin 11.3 maddesi gereği 13.09.2013 tarihinde muaccel olduğunu, davalının ihtarnamesinde teslim tarihinin 13.09.2013 olduğunun kabul edildiğini; TBK m. 179/2 hükmünün emredici nitelikte bir madde olmadığını, aksi yönde karar alınmasının söz konusu olduğunu, bu bağlamda ifaya ekli ceza olan taleplerinin, sözleşmenin 11,3 maddesinde düzenlendiği gibi sözleşme ile bu hakkın başlangıçta saklı tutulduğunu; Yargıtay 15 HD E, 2012/47, K, 2012/4578 ve T 20.6.2012 kararının emsal olduğunu; tarafının cezayı saklı tutma beyanının teslim öncesine ait olduğunu, davalının ifaya ekli cezayı ödemediğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak şartı ile 68.254,00 TL’nin 13,09,2013 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davalı vekili; davacı şirketin 02.08.2013 tarihinde, işin teslim tarihinin 04.08.2013 olduğunu ve iş bitim tarihinde teslim yapılmadığı takdirde cezai şart hükümlerinin devreye sokulacağını bildirildiğini, aynı tarihte davalı müvekkili şirket tarafından, giydirme cephe imalatının 05.08.2013 tarihi itibarı ile geçici teslime hazır hale getirileceği ve davacı şirket tarafından görevlendirilecek kişiye teslim edileceğinin bildirildiğini, davacı şirketin 05.08.2013 tarihinde işin eksiklikleri bulunduğu ve 12.08.2013 tarihinde eksikliklerin giderilmesi halinde geçici kabulün yapılacağını ve kabul tarihinin taraflarına bildirileceğini yazdığını, müvekkili şirketin 06.08.2013 tarihli yazı ile, geçici teslimin yapılmasına engel teşkil edecek bir eksikliğin olmadığını, geçici teslim için firma yetkilisinin şantiyede hazır beklediğini, geçici teslimin 12.08.2013 tarihinde yapılabileceğini bildirdiğini ve yazışma ekine işin taahhüt edilen tarihte geçici teslime hazır halde olduğunu gösteren fotoğrafların da eklendiğini; müvekkilinin işin tesliminin sözleşmede kararlaştırılan tarihte yapılması için iyi niyetli olarak tüm çabayı sarfettığini ancak az da olsa gecikme yaşandığını, bu gecikmenin sorumlusunun davacı şirket olduğunun yazışmalar ve tanık beyanlarından anlaşılacağını, davacı şirketin 13,08,2013 tarihinde 13 kalemden oluşan eksiklik bildiriminde bulunduğunu vc müvekkilinin, aslında eksiksiz ifa ettiğini düşündüğü işleri tarafların ticari ilişkileri zarar görmesin diye kabul ederek tamamladığını, 13.09.2013 tarihinde işin davacıya teslim edildiğini ve kesin hakedişe hak kazanıldığını, kesin kabul yapılırken davacı şirket tarafından ihtirazı kayıt düşülmeksizin işin eksiksiz olarak teslim alındığını, davacı tarafın kesin kabulün üstünden yaklaşık iki sene geçtikten sonra cezai şart talepli ihtarname keşide edildiğini vc iş bu talebin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının talep ettiği cezai şartın ifaya eklenen cezai şart hükmünde olduğunu, TBK 179.madde uyarınca alacaklı borcun ediminin zamanında ifa etmemesine rağmen ceza koşulu talep etmeyeceğini beyan etmişse ya da borçlunun geç ifasını ceza alacağını saklı tutmadan kabul etmişse arttk cezai şart talep edemiyeceğini; davacı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine misilleme olarak işbu davayı ikame ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; davanın sözleşmeyle belirlenen işin geç tesliminden kaynaklanan cezai şart alacağı istemine ilişkin olduğu; 17/05/2013 tarihinde imzalanan malzemeli dış cephe kompozit levha, alüminyum giydirme cephe gibi işlerin yapımının davalı tarafça üstlenilmiş olduğu, sözleşme hükümlerine göre başlangıç tarihinin 22.05.2013 ve işin teslim tarihinin 04.08.2013 tarihi olduğu, sözleşmenin 13 md. gereğince işin süresinde teslim edilmemesi halinde sözleşme bedelinin ‰7 oranında cezai şart ödenmesinin kabul edilmiş olduğu, sözleşme bedelinin TL karşılığının 248.456,52 TL olup günlük cezai şart alacağının 1.739,20 TL olarak belirlenmiş olduğu, davacı taraf her ne kadar kesin kabule kadar 39 günlük cezai şart alacağı talep etmiş ise de gerek tanık beyanları gerekse yaptırılan ayrıntılı bilirkişi incelemesi ile sabit olduğu üzere işin 06.08.2013 tarihinde teslime ve kabule hazır hale getirildiği, 16.08.2013 tarihine kadar bitirilmesi taahhüt edilen işlerin geçici kabule engel teşkil etmediği, 13.09.2013 tarihinde yapılan kesin hakedişin işin daha önce teslim edilmediği anlamına gelmediği, iş 06/08/2013 tarihinde teslime hazır olduğundan iki günlük cezai şart alacağının mevcut olup yapılan hesaplamaya göre 3.500,00 TL cezai şart alacağının talep edilebileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne 3.500,00 TL cezai şart alacağının 06/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasında imzalanan 17.05.2013 tarihli taşeron sözleşmesinde işin süresini düzenleyen 4.1 maddesine göre işin bitim tarihinin 04.08.2013 tarihi olduğu; ancak davalı şirketin işi 13.09.2013 tarihinde teslim ettiğini; sözleşmeye uygun olarak teslimin 13.09.2013 tarihinde yapıldığına ilişkin 13.09.2013 tarihli hak ediş tutanağının dava dilekçesi ekinde sunulduğunu; davalı şirketin ıslak imzasını taşıyan tutanakta imalatların 12.09.2013 tarihine kadar devam ettiğinin yazılı tutanak ile sabit olduğunu; mahkemenin yazılı belge olmasına karşın davalı şirketin tanık beyanlarını ve hatalı bilirkişi raporunu esas alarak karar verdiğini; rapora itirazlarının dosya içerisinde mevcut olduğunu; sözleşmenin 8.1 ve 8.23 maddesi gereği imalatın yazılı teslim edilmesi gerektiğini; tarafların yazılı olarak teslimin gerçekleştirildiğine dair tek yazılı tutanağın 13.09.2013 tarihli hak ediş tutanağı olduğunu: davalı şirketin geçici teslime ilişkin iddialarını kanıtlar nitelikte yazılı belge dosyaya sunmadığını; Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin08/12/2014 tarih ve 2014/1334 esas, 2014/7102 karar sayılı kararında, “delil sözleşmesi yoksa yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla, tanıkla dahi ispat edebilir.” şeklinde hüküm kurulduğunu; mahkemece davalı şirket tanık beyanları doğrultusunda işin 06.08.2013 tarihinde hazır hale getirildiği ve 16.08.2013 tarihine kadar bitirilmesi gereken işlerin geçici kabule engel teşkil etmeyeceği şeklindeki gerekçelerinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu; taraflarca sözleşmede kararlaştırılmış teslim şekli ile yapılmayan teslimlerin kabul görmeyeceğini, tarafların tacir olduğunu; mahkemenin 13.09.2013 tarihinde yapılan hak edişin işin daha önce teslim edilmediği anlamına gelmediği şeklindeki beyanlarının hem teslimin şekli konusundaki sözleşme maddelerini hem de yargıtay içtihatlarını yok sayar şekilde olduğunu; hükme esas alınan raporun oluşa uygun bir rapor olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 470’nci maddesine göre; eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Buna göre yüklenicinin temel borcu, yükümlendiği işi sözleşmeye, amacına uygun süresi içinde tamamlayarak teslim etmek, iş sahibinin temel borcu bedel ödemek olup, işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici, iş bedelinin ödendiğini ise iş sahibi ispat etmek zorundadır. Taraflar arasında 17/05/2013 tarihli malzemeli dış cephe kompozit levha, giydirme cephe, silikon cephe, mantolama ve alüminyum doğrama işleri konulu ve 75 gün süreli sözleşme akdedilmiş; sözleşme uyarınca işin bitiş tarihi olarak 04.08.2013 tarihi belirlenmiş; sözleşmenin 8.23 maddesinde, “Taşeron imalatlarını günlük olarak işveren şantiye şefliğine teslim edecektir. Yazılı teslim edilmemiş imalatlar tamamlanmamış kabul edilecek ve hak edişlerde dikkate alınmayacaktır.”; 11.1. Maddesinde “Taşeron, sözleşmeye ve iş programına uymadığı ve tâahhüdündeki işi süresinde teslim etmediği takdirde, teslimi geciken her takvim günü için sözleşme bedelinin %07’si gecikme cezası ödemeyi kabul ve taahhüt eder, işveren isterse makul bir süre daha tanıyarak gecikme tazminatı kesmeye ve işi Taşeronca tamamlatmaya devam edebilir. Taşeronun bütün bunlara itiraz hakkı yoktur.”; 11.2. Maddesinde “Taşeronun akde aykırılığı söz konusu olduğunda, işverenin bu sözleşmeden ve yasalardan doğan hakları yanında taşeronun akde aykırılık süresince beher gün için binde 7 akde aykırılık cezai şartı ödemede bulunmayı ve/veya varsa hakedisinden ve/veva teminatından kesilmesini peşinen kabul ve taahhüt eder,” hükümleri düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre işin başlama tarihi 22.05.2013 ve işin bitim tarihinin 04.08.2013 olduğu; 11.maddesinde davalının gecikmesi halinde davalının gecikme cezası ödenmesini öngören düzenlemin ifaya ekli cezai şart olduğu; davacının davalıya gönderdiği 22.07.2013, 02.08.2013 tarihli yazılarda imalatların kararlaştırılan sürede bitirilmemesi halinde cezai işlem uygulanacağının bildirildiği; dolayısıyla davacının cezai şart istemek hakkını saklı tuttuğu anlaşılmaktadır. Davalı taşeron 02.08.2013 tarihli yazısında imalatların 05.08.2013 günü geçici kabule hazır hale getirileceğini, 05.08.2013 tarihli yazısında da imalatların geçici kabule hazır hale getirildiğini, davacı tarafından görevlendirilecek kişi veya kişilere teslimini yapabilmek için tarih ve saat bildirilmesini istediği; davacı taraf 05.08.2013 tarihli yazısında imalatların yapılan denetimde lam olarak bitmediğinin görüldüğü, 12.08.2013 tarihinde yapılacak tespitte işin tamamlandığı görülürse davacı tarafından kurulacak heyet ile tamamlanmış olan işin geçici kabulünün yapılacağını, kabul tarihinin davacı tarafından bildirileceğinin ifade olunduğu; davalının 06.08.2013 tarihli cevabi yazısında ekli fotoğraflarda da görüldüğü üzere binada geçici kabulün yapılmasına engel teşkil edecek herhangi bir eksiklik bulunmadığı, geçici kabul için 06.08.2013 tarihinde davalı firma yetkilisinin şantiyede hazır beklediğini beyan ettiği; dosya kapsamından işin 06.08.2013 tarihinde teslime ve kabule hazır hale getirildiği, 16.08.2013 tarihine kadar bitirilmesi taahhüt edilen işlerin geçici kabule engel teşkil etmediği, 13.09.2013 tarihinde yapılan kesin hakedişin işin daha önce teslim edilmediği anlamına gelmediği, iş 06/08/2013 tarihinde teslime hazır olduğundan iki günlük cezai şart alacağının mevcut olduğu; mahkemece alınan bilirkişi raporunda tespit edilen hususlara göre de işin 06.08.2013 tarihinde kabule hazır hale getirilmiş bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği ve yapılan hesaplamaya göre 3.500,00 TL cezai şart alacağının talep edilebileceğinin belirlendiği; raporun denetime açık ve bilimsel verilere uygun olduğu anlaşılmış olup, rapor esas alınarak iki günlük 3.500,00 TL cezai şart alacağı için davanın kısmen kabulü ile 3.500,00 TL cezai şart alacağının tahsiline dair verilen mahkeme kararı usul ve yasaya, açıklanan gerekçe ve gerektirici sebeplere uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarih ve 2015/828 Esas, 2018/1291 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.