Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1236 E. 2019/1490 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1236
KARAR NO : 2019/1490
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2019
NUMARASI : 2014/823 Esas, 2019/471 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 28/11/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasında 3 adet İlköğretim Okulunun yeniden inşaası konusunda Bakırköy …. Noterliği’nin 19/03/2007 tarih ve … yevmiye nolu anahtar teslimi götürü bedelli sözleşme imzalandığını, 71 gün süre uzatımı verildiğini, “normal hafriyat yerine kazıklı imalat yapılması” işinin yapımı için YİGŞ’nin 30. Maddesi gereğince verilmesi gereken 9 günlük ek süre talebinin idarece reddedildiğini ve fesih aşamasında değerlendirilmediğini, idarece 4735 sayılı Kanun’un 20/1 maddesi ve YİGŞ’nin 48. Maddesi gereği, işin 20 gün içinde işin bitirilmesi, aksi halde sözleşmenin tek taraflı feshedileceğinin ihtar edildiğini, fesih için 20 günün bitiminin beklenmediğini, müvekkilinin hakedişlerinin geciktirilip kesintiler yapıldığını, 9 gün hesaba katılmadan fesih onay tarihine kadar 120 gün için sözleşmenin 10/2.1 maddesi gereğin %0,05 oranında 226.643,67 TL haksız ceza kesintisi yapıldığını, teminat mektubunun paraya çevrilmesi nedeniyle 226.643,80 TL, teminatların güncellenmesi nedeniyle fark ödemesi olarak 35.000,00 TL, paraya çevrilen teminatların karşılığının bankaya ödenmesi sırasında uğranan zarar 100.000,00 TL, son hakedişin geciktirilmesi, ödeme dengesinin bozulması nedeniyle 100.000,00 TL, 9 günlük ek süre verilmemesi nedeniyle kesilen ceza 16.998,27 TL, bu nedenle uğranan kar kaybı 30.651,00 TL, ayrıca manevi zararlarının da 100.000,00 TL olduğunu belirterek, manevi tazminat, fazlaya ilişkin haklar ve sair haklar saklı kalmak kaydıyla, maddi tazminat, alacak ve zararlar nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL’nin sözleşmenin haksız feshi tarihinden itibaren ticari faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile de, haksız yere kesilen 120 günlük cezanın tazmini için talep edilen 1.500,00 TL’yi 188.870,67 TL’ye çıkarttıklarını, paraya çevrilen teminat mektubu bedellerinin bankaya ödenmesi sırasında müvekkilinden tahsil edilen faiz, komisyon, masraf vs.giderler için talep edilen 1.500,00 TL’yi 61.826,23 TL’ye çıkarttıklarını, maddi zarar olarak talep edilen 1.500,00 TL’yi şirkete ödenmesi gereken tazminat miktarının dava tarihine kadar faiz zararı olarak hesaplanan 49.026,41 TL’ye çıkarttıklarını, ıslaha tabi 4.500,00 TL miktarındaki alacakların ıslah ile 295.223,31 TL artırıldığını, ıslaha tabi olmayan taleplerin 5.500,00 TL olduğunu, toplam talebin ise 305.223,31 TL olduğunu belirtmiştir. Davalı İstanbul İl Özel İdaresi vekili ve davalı Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü vekili ayrı ayrı cevap ve beyanlarında, sözleşmeye göre işin bitim tarihinin 17/10/2007 olduğunu, yapılan incelemelerde iş programının gerisinde olduğundan 08/08/2007 tarihli yazı ile yüklenicinin uyarıldığını, davacının 15/10/2007 tarihli dilekçesi ile …’nun 03/12/2007 tarihli dilekçesi ile … İ.Ö.O’nun işinini tamamlandığının bildirdiğini, yapılan incelemede işin kabul hale getirilmediğinin tespit edildiğini ve işe cezalı olarak devam edeceğinin davacıya bildirildiğini, davacının bir müddet cezalı olarak işe devam ettiğini, ancak işi sürümcemede bıraktığını, bunun üzerine 24/10/2007 tarihli ve 08/01/2008 tarihli ihtarnamelerle 20 gün içerisinde işlerin tamamlanması aksi taktirde sözleşmenin feshedileceğinin yükleniciye ihtar edildiğini, davacının 16/11/2007 tarih ve 28/01/2008 tarihli dilekçeleri ile işçi ve malzeme temin ederek işi bitireceğini bildirdiğinden idarece hemen fesih yoluna gidilmediğini, ancak davacının işe devam etmediğinin belirlenmesi üzerine 4735 sayılı Kanun’un 20.maddesi ve YİGŞ’nin 48.maddesi gereğince sözleşmenin feshedildiğini, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece, sözleşme gereğince ek süreler dahil işin bitim tarihinin 04/01/2008 olduğu, davacının 09/06/2008 tarihinde dahi işi tamamlayamadığı ve idarece sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, davalı idarenin gecikme süresini 120 gün kabul ederek 214.560,00 TL gecikme cezası hesapladığı ve yüklenicinin 214.560,00 TL’lik teminat mektubunu nakde çevirdiği, ikinci fesih ihtarnamesinin davacıya 05/02/2008 tarihi itibariyle tebliğ edildiği kabul edilerek ve idarenin 20 gün bekleme süresi gözönüne alınarak gecikme cezası hesabının 05/02/2008 – 25/04/2008 arası 80 gün olması gerektiği ve bu durumda gecikme bedelinin 3.576.000 x 0,005 x 80 = 143.040,00 TL olması gerektiği, buna göre davacıdan 214.560,00 – 143.040,00 = 71.520,00 TL fazladan tahsil edildiği, bu miktarın davacı tarafından sözleşmenin tarafı olan İl Özel idaresi (devralan Milli Eğitim Bakanlığı)’ndan talep edebileceği, davacının fazlaya ilişkin talebinin ve diğer ispatlanamayan taleplerinin yerinde görülmediğinden reddi gerektiği, her ne kadar davalı Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü (devralan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) aleyhine dava açılmış ise de; bu davalının sözleşmede taraf olmadığından pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçeleriyle, davalı Çevre ve Şehircilik İstanbul İl Müdürlüğü hakkında açılan davanın husumet yönünden reddine, davalı Milli Eğitim Bakanlığı (kaldırılan İstanbul İl Özel İdaresi yerine ) hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; 71.520,00 TL fazla tahsil edilen gecikme cezasının 1.500,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren kalan 70.020,00 TL’nin ıslah tarihi olan 02.12.2014 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; 120 gün ceza kesilmesinin haksız olduğunu, müvekkilinden 226.643,67 TL değil, 20 günlük 37.773,00 TL ceza kesilmesi gerektiğinden haksız olarak fazladan kesilen 188.870,67 TL cezanın ve bu cezaya ilaveten faiz, masraf, komisyon ve diğer ferilerle 299.723,31 TL olarak iadesi gerektiğini, ihalenin feshinde 3.777.394,66 TL toplam miktar üzerinden onbinde 5 oranında hesaplama yapılarak 226.643,67 TL gecikme cezası tahsil edildiğini, bilirkişilerin teminat miktarı ile bu rakamı karıştırdığını, çelişkili ve adil olmayan raporların hükme esas alındığını, 12/06/2014 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak yeniden karar verilmesi gerektiğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu, manevi tazminat talebi yönünden hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekili istinaf dilekçesinde; yüklenicinin ek süre uzatımına rağmen işi yerine getirmediğinden feshe kendi kusurlu hareketiyle sebep olduğunu, bu nedenle davanın tamamın reddi gerekirken davanın 71.520,00 TL üzerinden kabulünün hatalı olduğunu, işin bitirilmesi gereken 27/12/2007 tarihinden itibaren fesih kabul tarihine kadar geçen 120 günlük süre için gecikme cezası uygulanması gerekirken, kararda fesih ihtarnamesinin tebliğ tarihi üzerine 20 günlük bekleme süresi de eklenerek 80 günlük bir ceza süresi ihdas edilmesinin Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, 02/12/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak faizin de ticari faiz değil yasal faiz olması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen 19/03/2007 tarihli sözleşme ile 3 adet ilköğretim okulu inşaatının 3.576.000,00 TL iş bedeli karşılığında anahtar teslimi götürü bedel ile yapımı kararlaştırılmış olup, Yapım İşleri Genel Şartnamesi (YİGŞ) sözleşmenin ekidir. Sözleşme gereğince işyeri teslim tarihinden itibaren 210 gün içinde işlerin tamamlanarak geçici kabule hazır hale getirilmesi, aksi halde sözleşme bedelinin %0,05’i oranında gecikme cezası kesileceği düzenlenmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 10/04/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; işin ek süreler dahil bitiş tarihinin 04/01/2008 olduğu, davacı yüklenicinin işi 09/06/2008 tarihinde dahi tamamlayamamış olması ve idarenin 25/10/2007 ve 09/01/2008 tarihli ihtarları dikkate alınarak idarece yapılan feshin haklı olduğu sonucuna varıldığı, davalı idarenin 25/04/2008 itibariyle fesih işlemini yaptığı, davacı idarenin 2. Fesih işlemini 09/01/2008 tarihinde yaptığı, fesih ihtarının 7 gün içinde idareye ulaştığının tahmin edildiği, buna göre tebellüğ tarihinin 05/02/2008 olarak takdir edildiğini, gecikmenin 05/02/2008 – 25/04/2008 arası için 80 gün olduğunu, idarece gecikme hesabına esas alınan teklif fiyatının yüklenici lehine olduğundan uygun görüldüğünü, bu durumda gecikme cezasının 3.576.000,00 TL x 0,0005 x 80 = 143.040,00 TL olduğu belirtilmiş, yine hükme esas alınan 18/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda da, davalı idarenin fazla tahsil ettiği 214.560,00 TL – 143.040,00 TL = 71.520,00 TL’nin davacıya reeskont faizi ile iade edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Somut olayda, davacı yüklenici tarafından açılan dava ile, haksız ceza kesintisinin iadesi, teminat mektubunun paraya çevrilmesinden kaynaklanan zararların tahsili, maddi zararların tahsili istenmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere, davacının ilave süreler dahil işi bitirmesi gereken sürede bitirmediği, davacının da kısmen kabulünde olduğu üzere, işin tesliminde geciktiği, böylece, davalı idarenin sözleşmeyi fesihte haklı olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi kurulu gecikmenin 05/02/2008 – 25/04/2008 arası için 80 gün olduğunu belirlemiş, sözleşme hükümlerine göre, gecikme cezasının 143.040,00 TL olarak kesilmesi gerekirken 214.560,00 TL olarak kesilmesi nedeniyle fazladan kesilen 71.520,00 TL’nin davacıya iadesi gerektiğini hesaplamıştır. Bilirkişi kurulunca düzenlenen rapor gerekçeli ve hükme esas alınmaya elverişli görülmüştür. Davacı vekili, gecikme cezası dışında bir kısım maddi tazminat taleplerinde bulunmuş ise de, bu talepleri yasal delillerle ispat edebilmiş değildir. Yine davacı vekilince manevi tazminat yönünden karar verilmediği belirtilmesine rağmen, dava dilekçesinde manevi tazminat talebinin fazlaya ilişkin haklarla birlikte saklı tutulduğu anlaşıldığından, bu hususta bir karar verilmemesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2019 tarih ve 2014/823 esas, 2019/471 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacı tarafça istinaf harçları peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı Milli Eğitim Bakanlığı harçtan muaf olduğundan ve istinaf harcı alınmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/11/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.