Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1218 E. 2022/799 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1218
KARAR NO: 2022/799
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2018
NUMARASI: 2016/529 Esas, 2018/854 Karar
DAVANIN KONUSU: İpotek
KARAR TARİHİ: 19/04/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 04/04/2011 tarihli sözleşme uyarınca davalıya ait inşaatın çelik kapı imalat ve montaj işini üstlendiğini, sözleşme kapsamında kapıların teslim edilerek montajının yapıldığını, iş karşılığında davalının yaptırmakta olduğu inşaatta bulunan … no.lu daireyi devretmeyi üstlendiğini, ancak yapı inşaat aşamasında olduğundan takılmayan kapı bedeli olarak dairenin tapu kaydına 88.000,00 TL bedelli limit ipoteği konulmasının kararlaştırıldığını, ancak işin bitirilmiş olmasına rağmen davalının ipoteği kaldırmadığını, ipoteğin kaldırılması için davalıya ihtarname çeklimesine rağmen bir sonuç alınamadığını belirterek söz konusu taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; fatura konusu hiçbir ürünün müvekkiline teslim edilmediğini, kapıların teslim ve montajının yapılmadığını, ayrıca taşınmaz üzerine konulan ipoteğin sözleşmede konu edilen ipotek olmadığını, tapu kaydından görüleceği üzere taşınmaz üzerine 80.000,00 TL bedelli kanuni ipotek tesis edildiğini, dolayısıyla sözleşmede belirtilen ipoteğin hiç tesis edilmemiş olduğunu, dolayısıyla sözleşme ve faturaların ipotek ile ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından imalat ve montajı yapılacak kapıların bedeli olarak davalının inşa ettiği yapıdaki dairenin davacı adına tescilinin kararlaştırıldığı, tapuda tescil işleminin gerçekleştirildiği, davacının üstlendiği işin teminatı olması bakımından taraflar arasında düzenlenen sözleşmede söz konusu taşınmazın tapu kaydına davalı lehine 88.000,00 TL bedelli limit ipoteği konulmasının kararlaştırıldığı, ancak incelenen tapu kaydı ve ipotek akit tablosundan anlaşıldığı üzere taşınmaz üzerine konulan ipotek şerhinin sözleşmede öngörülen limit ipoteği niteliğinde olmayıp söz konusu dairenin satış bedelinin teminatı olarak düzenlendiği, resmi nitelikteki ipotek akit tablosunun aksinin ancak aynı güçte yazılı delille kanıtlanması mümkün olup, bu hususta herhangi bir delil ibraz edilmediği, dolayısıyla taşınmaz üzerindeki ipoteğin dava konusu edilen ve sözleşmede öngörülen ipotek ile ilgisinin bulunmadığı, davacı defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmaması nedeniyle lehine delil olarak değerlendirilemeyeceği, ayrıca davacının ticari defterlerinde sözleşmeye konu ipoteğe ilişkin hiçbir kayıt bulunmadığı, yargılama sırasında yemin teklif hakkı hatırlatılan davacının davalıya yemin teklif etmediği, bu suretle davanın kanıtlanamadığı gerekçesi ile; DAVANIN REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davada 3 adet bilirkişi raporu alındığını, her 3 bilirkişi raporunda da tüm kayıtlar incelenerek ” ipoteğin kaldırma şartlarının oluştuğu” ortak kanaatine varıldığını, ancak tüm bu bilirkişi raporlarına rağmen mahkemenin gerekçeli kararında konulan ipoteğin sözleşmede öngörülen ipotek olmayıp, taraflar arasındaki daire alım satımına dayalı satış bedelinin teminatı olarak düzenlenen ipotek olduğu kanaatine vardığını, ortada çok açık sözleşme, sözleşmede yer alan hükümler, belgeler, kayıtlar hatta bilirkişilerin bile kolayca tespit edebildiği bir olgu var iken, mahkemenin tam aksine davanın reddi şeklinde hüküm kurmasının geçerli ve hukuksal hiçbir izahı olmadığını, her ne kadar mahkeme tarafından resmi nitelikteki ipotek akit tablosunun aksinin yazılı belge ile ispatlanması gerektiği belirtilmiş ise de davanın başından beri sundukları delillerin tamamının yazılı ve geçerli belgeler olduğunu, mahkemece davalıya karşı yemin teklif hakkının hatırlatıldığını, ancak bu kadar açık deliller, kayıtlar, sözleşmeler ve raporlara rağmen davanın ispat edilmemiş gibi yemin teklif edilmesi ve buna göre de sırf yemin teklif etmediği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka uygun olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Davacı, taraflar arasındaki sözleşme gereğince edimlerini yerine getirdiğini, iş bedelinin inşa edilecek taşınmazdan bağımsız bölüm verilerek ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalı iş sahibinin davaya konu bağımsız bölümü kendilerine devrettiğini ancak, sözleşme konusu işin ifasına kadar geçerli olmak üzere taşınmaz üzerine davalı lehine ipotek konulduğunu, işin tamamlanmış olmasına rağmen ipoteğin fek edilmediğini belirterek ipoteğin fekkini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında 04/04/2011 tarihli çelik kapı ve yangın kapısı imal ve montajına ilişkin eser sözleşmesi yapılmış olup, sözleşmenin bedeli ve teslim süresi kararlaştırılmış, ödeme başlıklı bölümde davacı yüklenicinin daha önceden 68 adet dış kapı ve 38 adet yangın kapısını teslim ettiği ve montajının yapıldığı, sözleşme konusunun şu an için teslim edilmeyen 80 adet dış kapı olduğu, taraflar arasında önceden takılan 68 adet dış kapı ile 38 adet yangın kapısı konusunda iş sahibinin ödeme yükümlülüğü dışında ihtilaf bulunmadığı, bu kapı bedellerinin ödenmesinin aşağıda belirtilen şekilde tapu devri şeklinde ödeneceği bu konuda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, devamında alıcının (iş sahibi), satıcıya (yüklenici) fatura edeceği çelik kapı ve yangın kapılarına karşılık davaya konu inşaatta 2+1 olan … nolu daireyi 180.000 TL bedelle devredeceği, bu devir karşılığında satıcının (yüklenici) alıcı lehine henüz takılmayan kapı bedeli olan 88.000 TL limit ipoteği konulacağı, ipoteğin sözleşmede geçen aynı vasıflardaki kapıların teslim edilip montajı yapıldıktan sonra kaldırılacağı kararlaştırılmıştır. Gelen tapu kayıtlarından 28/04/2011 tarihli işlem ile davaya konu … nolu dairenin davalı tarafından 90.000 TL bedel karşılığında satış bedelinin 10.000 TL’sinin peşin alınarak geri kalan 80.000 TL için satıcı (davalı) lehine limit ipoteği tesisi ile alıcıya (davacı) devredildiği uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece ön inceleme duruşmasında yapılan uyuşmazlık tespitine göre de taraflar arasındaki uyuşmazlık taraflar arasında varlığı tartışmasız olan sözleşme gereğince davacının sözleşmeden doğan edimini tam olarak ifa edip etmediği, bu çerçevede sözleşmeye konu ipoteğin kaldırılması şartlarının oluşup oluşmadığı, taşınmaz üzerine konulan ipotek ile taraflar arasında sözleşmeye konu ipoteğin aynı ipotek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalı davaya konu ipoteğin sözleşmede belirtilen ipotek olmadığını savunmuş ise de bu savunmasını kanıtlayamamış, taraflar arasında imzalandığı çekişme konusu olmayan sözleşmede yapılacak iş bedeline karşılık olarak anılan taşınmazın davacı yükleniciye devredileceği, eksik işler bedeline karşılık taşınmaz üzerine davalı iş sahibi lehine ipotek tesis edileceği karalaştırıldığından davalının bu savunmasına itibar edilemeyecektir. Davalı savunmasına göre ipoteğin konulması nedeni olan sözleşme ile kararlaştırılan iş davacı tarafça yerine getirilmemiştir. Bu durumda ihtilaf davacı yüklenicinin sözleşme ile üstlendiği edimini yerine getirip getirmediğinin tespiti ile ipoteğin kaldırılması şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında çıkmaktadır. Sözleşme konusu iş eser sözleşmesi olduğundan sözleşme ile kararlaştırılan kapıların davalı yükleniciye teslim edilerek montajlarının yapılıp yapılmadığının mahallinde yapılacak keşifle belirlenmesi gerekir. Mahkemece mahallinde keşif yapılmadan tarafların delilleri toplanmadan, sadece davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporundan sonra davacı tarafa yemin delili hakkı hatırlatılarak yemin deliline başvurulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2018 tarih, 2016/529 Esas, 2018/854 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.