Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1211 E. 2022/257 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1211
KARAR NO: 2022/257
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2019
NUMARASI: 2017/333 Esas, 2019/330 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için girişilen icra takibine itiraziın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili; taraflar arasında, davalı firmaya ait Tekirdağ İli,Süleymanpaşa İlçesi … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak betonarme soket temelleri üzeri betonarme frefabrik taşıyıcı sistem, fabrikanın iç dış duvarları imalatını, komple ince işlerini ve çevre düzenlemesini kapsayan inşaat işine ait sözleşme imzalandığını, müvekkili şirketin inşaat işlerine başladığını, inşaat ile ilgili teknik – hukuki sorunların girişim ve hukuki değerlendirme ile çözüldüğünü, zemin etüdü yapılıp arazideki suyun tahliyesi için kanallar açıldığını, yapılan bu işlemler için düzenlenen 02/05/2016 tarihli faturanın mail yolu ile davalıya tebliği edildiğini; davalının, Büyükçekmece …Noterliği’nin 13/07/2016 tarihli … yevmiye nolu ihtarname ile fatura içeriğine itiraz ettiğini, müvekkili şirketin 50.000,00-USD alacağın tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra Müdürlüığünün … E sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine borçlunun haksız itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacının müvekkili firma ile arasında sözleşme akdedildiğini iddia ettiğini ancak dosyaya ibraz edilmediğini, davacı yana sözleşme aslını dosyaya sunması yönünde kesin süre verilmesini talep ettiklerini, müvekkili ile davacı firma arasında Tekirdağ İli Süleymanpaşa İlçesi, … Mah. … Parsele kayıtlı taşınmaz üzerinde yapılacak işlemlerle ilgili karşılıklı anlaşma sağlanmış olduğunu, ancak davacının anlaşma çerçevesinde üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediği ve yapılacak işlemlerle ilgili piyasa değerinin oldukça üstünde fahiş bedeller talep ettiğini, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir mesleğini icra eden davacı firma sahibinin eşi …’ın müvekkili şirkete ait muhasebe kayıtlarını tuttuğunu ve müvekkilinin bilgisi dışında aralarında akrabalık bağı olan davacı şirket faturalarını müvekkili firmanın ticari defterlerine işleyerek müvekkilini borç altına sokmuş olduğunu, davacının faturaya dayanak gösterilen hizmetleri müvekkiline sunmadığı halde dürüstlük kurallarına aykırı olarak fatura düzenleyerek icra takibine konu ettiğini belirterek, davanın reddi ile, davacının kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davalı şirket … Kargo yetkilisi olarak … tarafından 01.12.2015 tarihinde düzenleme şeklinde vekaletname ile dava dışı kişilere ve …’a inşaatla ilgili geniş yetkiler içeren vekaletnamenin verildiği ve bu vekaletnameye göre davacı ve davalı arasında 22.01.2016 tarihli İnşaat Sözleşmesi akdedildiği, yanlar arasında Tekirdağ İli, Süleymanpaşa İlçesi … Mahallesi, … Parsel 7.450 m2 gayrimenkul üzerine elektrik aboneliği temini hariç, her türlü malzeme ve işçilik dahil olarak yapılacak olan betonarme soket temeller üzeri betonarme prefabrik taşıyıcı sistemli fabrikanın iç-dış duvarlar imalatını, komple ince işlerini ve çevre düzenlenmesini kapsayan 2.860 m2 alan oturumlu inşaat işine ait sözleşme akdedildiği, davalı tarafın Büyükçekmece … Noterliği tarafından gönderdiği ihtarname ile sözleşmeden döndüğünün kabul edilmesi gerektiği, sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle davacının yaptığı masrafları sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep hakkının bulunduğu, buna göre inşaat bilirkişisi tarafından sunulan raporda davacı tarafça mimari projenin çizildiğinin belirlendiği, fiyatının 12.000,00 TL olduğu, 3 boyutlu çizimin yapıldığı fiyatının 2.000,00 TL olduğu, yola terk işlemleri ve etüt çalışmalarının toplamda 12.500,00 TL tuttuğu, arazi çalışması ve imar çalışmasının, yola terk ve etüt çalışması ile aynı kapsamda olup bu konuda davacıya iki sefer aynı kalem üzerinden ödeme yapılmaması tekerrür oluşturmaması açısından bu kalemler yönünden red kararı verilmesi gerektiği, seyahat ve konaklama giderlerinin davacı tarafça makbuz gibi belgeler ile ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, davacının mimari projenin çizildiğinin belirlendiği, fiyatının 12.000,00 TL olduğu, 3 boyutlu çizimin yapıldığı fiyatının 2.000,00 TL olduğu, yola terk işlemlerinin 7.500,00 TL olduğu ve etüt çalışmalarının 5.000,00 TL tuttuğu anlaşılmakla, bu kalemler yönünden davacının davasını ispatladığı, buna göre 26.500,00 TL ve 4.770,00 TL KDV olmak üzere toplam 31.270,00 TL’nin davalıdan talep edilebileceği gerekçesi ile, davanın kısmen kabulü ile, 31.270,00 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davanın fazlaya ilişkin talebin reddine yönelik kararın usul ve hukuka aykırı olduğunu; taraflar arasında 22.01.2016 tarihli sözleşmenin madde 4-2 ve ödeme tablosundan açıkça anlaşıldığı üzere müvekkiline sözleşme imzalandığında ödenecek olan ön ödeme niteliğindeki ödemeyi dahi yapmadığını, sözleşmenin açık hükmünün mahkemece değerlendirilmediğini; mali bilirkişinin raporu ve TTK’nun fatura ve defter kayıtlarına bağladığı sonuçların göz ardı edildiğini; 10.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak, müvekkilinin ticari defterlerinde, davalıdan 156.350,00 TL fatura kaynaklı alacak olduğu, davalının defterlerinde kayıt gözükmese de, Gelir İdaresine verilen Beyannamelerden 07.08.2016 tarihinde faturanın kayıtlardan çıkarılmış olduğunun tespit edildiği, faturaya, icra takip tarihinden de sonra yapılan 13.07.2016 tarihli itirazın süresinde olmadığının belirtildiği, davalının 13.07.2016 tarihli ve 02.05.2016 tarihli faturaya itirazlarına ilişkin ihtarnamesinde de açıkça kabul ettiği üzere faturanın davalıya 14.06.2016 tarihli e-mail ile tebliğ edildiğini; icra takibinin 21.06.2017 tarihli olduğu, davalının ticari defterlerinden söz konusu fatura kaydını çıkartma tarihinin 07.08.2016 olmasının davalının kötüniyetine ve alacağın varlığına gösterge olduğunu; sözleşmedeki 50.000 USD peşin ödeme hükmü, müvekkilinin faturasının davalının defterlerine işlenip, aylar sonra çıkartılması, müvekkilinin defterlerinde zaten kayıtlı olması ve fatura içeriğine itiraz edilmediği, herkesin haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uygun hareket etmek zorunda olduğu hususları bir arada düşünüldüğünde davalının takibe itirazının açıkça haksız olduğunu; taşınmazda yapılan işlerle ilgili bilirkişi raporunda eksiklikler olmasına rağmen ek rapor talebinin değerlendirilmediğini, tanıkların dinlenilmediğini; ek raporda, fizibilite çalışmaları, mühendislik çalışmaları, diğer müteahhitlik giderlerinin değerlendirilmediğini; mimari çalışmalar için tespit edilen bedellerin piyasa rayiçlerinin altında olduğunu, davalı tarafça süresinde itiraz edilmeyen fatura bedeliyle uyumsuz olduğunu, fatura bedellerinin dikkate alınması gerektiğini; seyahat- konaklama giderlerinin gerçekte yapılan ve faturaya dayalı miktarın altında belirtildiğini, bilirkişinin tespitinin varsayımdan ibaret olduğunu; resmi, itiraz edilmemiş defter kayıtları ile de doğrulanmış Fatura dururken, bilirkişinin varsayımını esas almak hukuka aykırı olduğunu; raporda arazi üzerinde yapılan çalışmaların yerinde incelemede görülmediği ancak iş üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle çalışmaların görülmeyebileceği hususundaki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu belirtilmiş, yapılan işler listelenirken de arazi çalışmalarına 5.000,00 TL değer biçildiğini; listedeki arazi çalışmaları, kanal açma-su baskını önleme ve kepçe çalıştırma işi olup, 11.000,00 TL bedele mal olduğunu, bu işle ilgili fotoğrafların dosyaya sunulduğunu; delil listesinde tanık deliline dayanıldığı, isimlerinin bildirildiğini, tanıklarının dinlenilmesi talebi reddedilerek eksik delil ve inceleme ile karar verildiğini; bilirkişi raporu ile (itirazları baki kalmak kaydıyla) en azından 45.430,00 TL harcama yapılmış olduğunun tespit edildiğini, buna rağmen, teknik uzmanın tespit ettiği iş ve harcama kaleminin mükerrer olduğu belirtilerek 31.270,00 TL’ye hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu; yola terk ve etüt işlemi ile arazi ve imar çalışmaları bire bir örtüşen – aynı işlemler olmayıp, tespit edilen 45.430,00 TL üzerinden yapılan eksiltmenin usul ve hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın red edilen kısım yönünden kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; mimari proje taslak bedeli ve depoya ait 3 adet 3 boyutlu görüntü çıktısına ilişkin yapılan hesaplamalar ile yola terk işlemi, jeolojik etüt çalışmaları, arazi çalışmaları ile imar durumu ve kadastral çap alınması hizmetlerinin müvekkili firmaya verilmediğini; bilirkişi raporunda hesaplamaya ne şekilde ulaşıldığı, hangi verilerin kullanıldığı yönünde açıklamaya yer verilmediğini; davacı tarafın 18.01.2018 havale tarihli dilekçe içeriğinde bilirkişinin rapora konu ettiği ‘zemin etüt raporu, yola terk işlemlerini ve imar durumunun alındığını gösterir kroki ve belge örneği ve bir kısım fotoğraflardan bahsedilmiş olup, söz konusu evraklar davacı tarafça delil bildirme süresinden çok sonra dosyaya ibraz edildiğinden hükme esas alınmasına olanak bulunmadığını; kök raporda yerinde yapılan incelemede; parselin hali hazırda boş ve sürülü tarla niteliğinde olduğu, parsel içinde herhangi bir çalışma belirtisine rastlanılmadığı hususlarının tespit edildiğinden davacı tarafın söz konusu parselde hiçbir çalışma yapmadığının açıklık kazandığını; bahse konu hizmetler müvekkili firmaya verilmediğinden davacının talep edebileceği alacak olmadığını; davacı yana ait defterlerin kapanış tasdikleri süresinde yapılmadığını, söz konusu defterlerin davacı aleyhine delil niteliği taşıyacağını (TTK 64 ); davacının söz konusu faturaya ilişkin kapanışı usulsüz olan defterlerinde yer alan kayıtların delil olarak kabul edilemeyeceği, müvekkili firmanın defterlerinde bu hususa ilişkin herhangi bir kaydın olmaması, davacının müvekkili firmaya faturayı tebliğ ettiğine dair herhangi bir delil sunamaması, BA kayıtlarını tutan müşavirin davacı firma sahibinin eşi olması ve birbirlerinden haberdar şekilde, bu kayıt işleminin akabinde derhal takibin başlatılmış olmasının aralarındaki danışıklığın ve kötüniyetin bariz yansıması olması, davacı firma sahibinin eşi mali müşavirin işten ayrılması ile söz konusu usulsüzlüğün farkedilerek gerekli beyannamelerle düzeltme yoluna gidilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının reddedilmesi gerektiğini belirterek kararın kabul edilen kısım yönünden kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı alacaklı tarafından, davalı takip borçlusu aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, 05.05.2016 tarih 156.350,00 TL bedelli faturaya dayalı 156.350,00 TL asıl alacak, 2.203,89 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 158.553,89 TL’nin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davası açılmıştır. Eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. TBK’nın 470 ve devamı maddelerine göre, yüklenici bir bedel karşılığında iş sahibine bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de yapılan iş karşılığı bir bedel ödemeyi yükümlenmiştir. Eser sözleşmelerinde sözleşmenin sona ermesi üzerine, her iki tarafın da talep edebileceği tasfiyenin dayanağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125/III. maddesidir. Bu maddeye göre sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı yani, sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceklerdir. Davalı şirket yetkilisi … tarafından dava dışı …’a İnşaatla ilgili geniş yetkiler içeren Bakırköy …noterliği 01.12.2015 tarihli … yevmiye nolu düzenleme şeklinde verdiği vekaletname ile taraflar arasında 22.01.2016 tarihli İnşaat Sözleşmesi akdedildiği; geçerli sözleşmenin, Tekirdağ İli Süleymanpaşa İlçesi … Mah. … Parsel 7.450 m2 gayrimenkul üzerine, elektrik ve su aboneliği temini hariç, her türlü malzeme ve işçilik dahil olarak yapılacak olan betonarme soket temeller üzeri betonarme prefabrik taşıyıcı sistemli fabrikanın iç-dış duvarlar imalatını, komple ince işlerini ve çevre düzenlenmesini kapsayan 2.860 m2 alan oturumlu inşaat işine ait olduğu; iş bedelinin 1.150.000 USD götürü bedelli olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı yüklenici tarafından faturaya itiraz edildiği belirtilerek iş bedelinin tahsilinin talep edildiği; davalı iş sahibi tarafından sözleşmenin kurulmadığı savunulmuş, mahkemece sözleşme geçerli kabul edilerek yapılan iş bedeli için davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme götürü bedel usulü ile düzenlenmiş olup, yüklenici tarafından yapılması kararlaştırılan işlerin toplam bedeli 1.150.000 USD olarak belirlenmiştir. Götürü bedelli sözleşmelerde yüklenicinin işi kısmen yapmış olması halinde talep edebileceği iş bedelinin orantı kuralına göre belirlenmesi gerekmektedir. Buna göre, sözleşme ile kararlaştırılan tüm işler 100 birim kabul edilerek, yüklenicinin yaptığı işin miktarı toplam işe oranlanarak yüklenicinin (% olarak) kaç birim iş yaptığı tespit edilip, bulunacak bu oranın toplam iş miktarına oranlanması suretiyle yüklenicinin hakettiği iş bedelinin hesaplanması gerekmektedir. O halde mahkemece bilirkişiye götürü bedel yöntemi ile hesaplama yaptırılarak ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2019 tarih, 2017/333 Esas, 2019/330 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.