Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1184 E. 2020/1282 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1184
KARAR NO : 2020/1282
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 04/04/2017
NUMARASI : 2014/664 Esas, 2017/389 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 16/11/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, müvekkilinin basım,ambalaj,dolum sektöründe hizmet verdiğini, davalı için verilen muhtelif basım,ambalaj ve dolum hizmetleri neticesinde müvekkilinin davalıdan fatura karşılığı 11.056,09 TL alacaklı olduğunu, fatura alacağının ödenmemesi nedeniyle müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalını itirazının iptaline, takibin devamına ve davalı hakkında % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, öncelikle davanın ünvan değişikliği nedeniyle … Ltd.Şti’ne yöneltilmesi gerektiğini, icra takibine konu faturalardan 10.10.2011 tarihli, 365,00 TL tutarlı fatura ile 12.09.2011 tarihli 342,20 TL tutarlı faturanın da 12.02.2013 tarihinde davacının hesabına banka kanalı ile ödendiğini, davacının müvekkiline milkcalcibone 500 mg şase ve kutulama hizmetinde %70 ve milkcalcibone 250 mg şase ve kutulama hizmetinde ise %50 oranında ayıplı mal ürettiğini, … Eczanesi’nden yapılan ihbarda adı geçen ürünün her bir kutusunda 30 şase bulunacak şekilde üretildiği halde gönderilen kutulardan birinde 40 adet diğerinde ise 31 adet şase bulunduğunun ve bu şaselerden bir çoğunun da patlak olduğunun tespit edildiğinin müvekkiline bildirilmesi üzerine müvekkili tarafından yapılan kontroller akabinde ilk etapta 5484 adet kutunun ayıplı üretildiğini tespit ettiklerini,irsaliyeli fatura kesilerek bu ürünlerin iade edildiğini, sevk irsaliyesinde davacının imzasının bulunduğunu, davacı tarafça iade faturasına karşılık hizmetini vermediği halde 5.079,67 TL tutarlı fatura kestiğini, 250 mg ürün için siparişin 4900 kutu olduğunu, 2025 tane gelen ilk etaptan 1157 tanesinin iade edildiğini, bu ürün grubunda davacının net 868 kutu için hizmet verdiğini,ancak davacının icra takibinde 1440 adet kutu bedeli talep ettiğini, 500 mg ürün için ise, gelen 6232 kutunun 4516 tanesinin iade edildiğini, davacının 1716 adet için hizmet verdiğini, ancak faturada daha fazla ürün bedeli talep edildiğini,davacının müvekkili tarafından verilen hammaddenin usulüne uygun kullanılmamasından dolayı zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davacı tarafa verilen hammadde miktarının 475 kg olduğu halde davacı tarafça 136,752 mg hammaddenin kullanıldığını,bu durumda müvekkilinin 13.505,86 TL hammadde bedeli yönünden zararınınbulunduğunu, savunarak davanın reddine ve davacı hakkında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının ticari defter ve belgelerindeki kayıtları doğrulayan davalı ticari defter ve belgeleri kapsamında taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklı ödenmemiş ve takip tarihi itibariyle 12.689,57 TL davacının alacağı bulunduğu, davalının takip tarihinden önce temerrüte düşürüldüğüne dair ihbar veya ihtar bulunmamakla birlikte davalının temerrüte düşeceği tarihin diğer bir deyimle vade tarihinin kararlaştırılmamış olması, salt fatura tanzim ve tebliğinin temerrüt ihtarı için yeterli olmaması nedeniyle işlemiş temerrüt faizinin yerinde olmadığı, davalı tarafın ayıplı mal tesilimen ilişkin iddiası yönünden bir zarar tespit edilmediği, alacağın sözleşmeden kaynaklı faturaya dayalı likit alacak olduğu gerekçesiyle,davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı hakkında başlatmış olduğu İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın iptaline, 9.243,72 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının icra inkar tazminatının kabulü ile, alacağın (9.243,72-TL) %20’si tutarında olmak üzere 1.848,74-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; ayıplı edimlerin tespiti ile bu tutarın düşülmesi gerektiğine yönelik taleplerinin hatalı değerlendirilerek red edildiğini, çünkü yargılama sırasında ayıplı ürün teslimi yapıldığının ve onarım için geri gönderildiğinin ticari faturalarda gözüktüğünü, tanık beyanları ile ispatlandığını, ve e-mail yazışmalarının sunulduğunu, bu e-maillerde ayıplı üretimin davacı tarafça da kabul edildiğinin belli olduğunu, ayıplı malların davacı tarafça zaten teslim alınmış olması nedeniyle ayıp ihbarına gerek olmadığını, bilirkişi heyetince de ayıplı mal üretimi kabul edildiği halde ve ayıplı mallara ilişkin fatura taraflarınca e-mail ile bilirkişiye gönderildiği halde zararın tespit edilememesinin hatalı olduğunu, alacağın likit olmadığını, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı tahsiline ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında 01.12.2010 tarihinde, Üsküdar …. Noterliği’nde fason üretim sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı, yüklenici sıfatıyla davalı şirket için birpharma ve … markalı besin takviyesi imal etme işini üstlenmiştir.Sözleşmenin 3. maddesinde sözleşmenin bedeli asgari olarak 100,00 TL olarak belirlenmiştir.Davacı tarafından davalı hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 8 adet fatura alacağına istinaden 9.243,72 TL asıl alacak ile 1.812,37-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.056,09 TL’nin tahsili için 21/02/2013 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.Dosyada bulunan mali müşavir … tarafından hazırlanan 11/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın ibraz ettiği ticari defter ve belgelerin usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davacının ticari defter kayıtlarına göre 31/12/2011 tarihi itibariyle 13.397,57 TL davalıdan alacaklı gözüktüğü, taraflar arasında alım-satıma dayalı ticari bir ilişkinin bulunduğu, 31/12/2012 tarihi itibariyle 22.261,25 TL davalıdan alacaklı gözüktüğü, 21/02/2013 takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 12.689,57 TL alacaklı olduğu, davalı tarafça takip dayanağı faturalara itiraz edildiğine dair bir bilgi veya belgeye rastlanmadığı, davalı tarafından malın ayıplı olduğuna dair bir ihbarname ya da belge düzenlenmediği, davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede 2011 yılına ait envanter defterinin kapanış tasdikinin yaptırılmamış olduğu, bu nedenle davalı şirketin 2011 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, diğer yıllara ait usulüne uygun açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunduğu, davalının 31/12/2011 tarihi itibariyle davacıya 13.397,57 TL, 31/12/2012 tarihi itibariyle davalının davacıya 22.261,25 TL borçlu gözüktüğü, hesap bakiyesinin davacı şirket hesap bakiyesi ile aynı olduğu, davalının davacıya 31/12/2013 tarihi itibariyle 21.553,25 TL borçlu gözüktüğü, bu hesap bakiyesinin hatalı olduğu, 13/02/2013 tarihinde İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına 10.729,54 TL yatırıldığı halde yasal defterlere kaydın 2014 yılında yapıldığını, bu neenle davalının davacıya 01/01/2014 tarihi itibariyle 10.823,71 TL borçlu gözüktüğü, yalnız bu hesap bakiyesinin icra dosyasına yatan paranın tamamını dosyaya yatan para olarak yasal defterlere yapılan kaydın hatalı olduğu, sonuç olarak davalının davacıya takip tarihi itibariyle ticari defter kayıtları doğrultusunda 12.689,57 TL borçlu olduğu, takip talebinde ise 9.243,72 TL talepte bulunulduğu, davalıya ihtarname gönderildiğinde dair bir belgeye rastlanmadığından temerrüt şartlarının gerçekleşmediği belirtilmiştir. Mali müşavir bilirkişiye eczacı … ve hukukçu bilirkişi Prof.Dr. … katılımı ile oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 23/12/2016 tarihli raporda, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan mali tespitlere göre, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 12.689,57 alacaklı olduğu, takip tarihinden önce temerrüte düşürülmediğinden, ayrıca davalının fatura bedellerini ödeyeceği tarih sözleşmede açıkça kararlaştırılmamış olduğundan işlemiş temerrüt faizi alacağının bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiş, mahkemece birbiriyle uyumlu bilirkişi raporları hükme esas alınmıştır.Tüm dosya kapsamına göre, mahkemece dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi sonucunda, denetime elverişli ve birbirini teyit eden bilirkişi raporları dayanak alınmak suretiyle, davalının davacı tarafça ayıplı mal teslim edildiği ve bu nedenle zarara uğradığı yönündeki iddialarının ispatlanamadığı, takip tarihi itibariyle davacının bakiye iş bedeli alacağının 12.689,57 olmasına rağmen takip talebindeki miktar ile bağlılık sonucu davacının 9.243,72 TL alacağının bulunduğu ve takip konusu faturanın her iki taraf defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin de kabulünün gerektiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2017 tarih ve 2014/664 Esas, 2017/389 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 631,43 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 158,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 473,43 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.