Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1161 E. 2022/369 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1161
KARAR NO: 2022/369
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2014/331 Esas, 2019/334 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanmış olan taşeronluk sözleşmesinin davalı şirket tarafından 31.12.2012 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiğini, davalının, 31.12.2012 tarihinde akdedilen fesih protokolünde belirlendiği halde ödenmeyen hakedişlerden yapılan nakdi teminat kesintisi alacağı olan KDV hariç 180.744,56 TL tutarındaki teminat kesintisi anapara alacağının tahsili için davalı şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe, davalının itirazı üzerine İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/852 Esas sayılı dosyasında davalı borçlunun itirazın kaldırılmasına ve davalının %20 oranında icra inkar tazminatı mahkumiyetine karar verildiğini, mahkemenin bu kararının taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiğini; davalı şirket hakkındaki icra takibinin kesinleşmesinden sonra takip borcunun, davalı şirket ile haricen yapılan 17.01.2014 tarihli protokol gereğince tahsil harcının davalı borçlu tarafından ayrıca ödenmek kaydı ile 42.866,00 TL nakit, 200,000,00 TL çek karşılığı olmak üzere davalı şirket tarafından ödendiğini; davacı şirketin takip dosyasına konu olan ve haricen tahsil ettiği KDV hariç 180.744,56 TL tutarındaki teminat kesintisi anapara alacağı ile ilgili olarak düzenlenen 02.05.2014 tarih ve … sayılı faturayı Kadıköy … Noterliğinin 27.05.2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ekinde davalıya tebliğ ettirerek fatura nedeniyle tahakkuk eden 32.534,02 TL miktarındaki KDV alacağının derhal ödenmesini ihtar ettiğini, davalı şirketin, faturayı tebliğ aldıklarını ve KDV’si ile birlikte kayıtlarına işlediklerini, ancak 17.01.2014 tarihi itibariyle davalı şirketin kayıtlarına göre davacı şirketten 265.673,04 TL alacaklı olduğu, davacı şirketin 02.05.2014 tarihli KDV dahil (180.744,56+32.534,02) 213.278,58 TL alacağının düşüldükten sonra bile davalının 52.394,46 TL alacağının kaldığının iddia edildiğini, 17.01.2014 tarihli çek teslim protokolü gereğince İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/852 esas sayılı dosyasından verilen yargılama masrafları ve icra inkar tazminatı karşılığı olmak üzere davalı tarafından toplamda 242.866,00 TL ödeme yapılması karşılığında bu dosya alacaklarına mahsus olmak üzere ibralaşıldığını, bu ibraname kapsamı içerisinde 02.05.2014 tarihli fatura ile tahakkuk eden davacının 32.534,02 TL KDV alacağının mevcut olmadığını belirterek davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının 31.12.2012 tarihli fesih protokolü ile hüküm altına alınan hakediş alacaklarının davacıya ödendiğini, 26.02.2013 tarihinde yapılan 65.000,00 TL’lik ödeme ile davalı şirketin davacı şirketten 39.054,44 TL alacaklı hale geldiğini, İstanbul Anadolu 14.İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/852 Esas, 2013/899 Karar sayılı ilamı ile itirazın kaldırılmasına karar verildiğini, bu dava ile ilgili olarak davacı şirkete avukatlık ücreti dahil toplanı 242.866,00 TL ödeme yapıldığını, bu ödemenin bu davada uyuşmazlık konusu olmadığını, davacı ile davalı şirket arasındaki taşeronluk sözleşmesi, fesih protokolü, hakediş ve davacıya yapılan ödemelere ilişkin ödeme belgelerinin cari hesap dökümü incelendiğinde davalı şirket tarafından davacıya 26.02.2013 tarihi itibari ile 39.054,44 TL fazla ödeme yapıldığını ve davalı şirketin davacıdan bu tutarda alacağının bulunduğunu belirterek, takas ve mahsup definin kabulüne, davanın reddine, kötü niyetli takip sebebi ile davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davacının, davalının taşeronu olduğu, aralarındaki sözleşmenin 31/12/2012 tarihinde protokolle feshedildiği, 180.744,56 TL davalının kalan borcu için icra takibinde yapılan 17/01/2014 tarihli protokolle bu borcun ödendiği, davacının bu miktar için fatura düzenleyip davalı yana gönderdiği, 02/05/2014 tarihli faturada belirlenen KDV alacağı olan 32.534,02 TL miktarın ödenmediğinden bahisle icra takibine girişildiği; davalı yan cevap dilekçesinde cari hesap kayıtlarında davacı hesabına borç olarak kaydedilen 26/03/2013 ve 31/03/2013 keşide tarihli 65.000,00 TL tutarlı 2 adet çekin davacıya verildiği ve bu çeklerden dolayı alacaklı duruma geçtiğini iddia etmiş ise de davacının bu çeklerdeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmesi karşısında yapılan imza incelemesinde ilgili çeklerdeki imzaların davacı şirket temsilcisi olan …’in eli ürünü olmadığının anlaşıldığı; davalı ticari defterlerinin incelenmesinde davalının yasal defter kayıtlarına göre davacı şirkete 39.054,44 TL tutarında borçlu göründüğü, davacı tarafından davalı adına tanzim edilen 02/05/2014 tarihli KDV dahil 213.278,58 TL tutarındaki faturanın davalının defterlerinde yer aldığı, defter kayıtlarına göre 32.534,02 TL tutarındaki KDV’nin ödenmiş olduğu, neticeten davalının davacıdan 52.534,46 TL tutarında alacaklı göründüğü rapor edildiği; davacı ticari defterlerinin incelenmesinde takip konusu KDV’nin dayanağını oluşturan teminat kesinti bedeli açıklamalı 213.278,58 TL bedelli faturanın hem davacı hem de davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasındaki protokole rağmen KDV talep edilmesi noktasında tereddütün bulunmadığı, fazla yapıldığı iddia edilen davalı ödemelerinin 2 adet çekten kaynaklandığının rapor edildiği; itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı dava türlerinden olduğu; icra takibine konu faturalarla sınırlı olarak uyuşmazlığın çözümü gerektiği, bu nedenle takipte dayanılan faturaların KDV’sinin talep edilebileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 32.534,02 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık 11.75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, alacak likit olduğundan asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 İcra inkar tazminatı tutarı 6.506,80 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasında akdedilen taşeron sözleşmesinin feshi sonucunda imzalanan protokol uyarınca davalının ödemeyi taahhüt ettiği tüm edimleri ifa ettiğinin ticari defter ve kayıtlar üzerinde gerçekleştirilen inceleme ile sabit olduğunu; müvekkili şirket defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacıdan alacaklı olduğunun tespit edildiğini; bilirkişi raporunda defter ve kayıtlar arasındaki çelişki ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı kayıtlarının usulüne uygun olmamasından kaynaklandığının vurgulandığını; gerekçeli kararda davalı tarafından fazla yapıldığı iddia olunan ödemelerin iki adet çekten kaynaklandığı, bu çeklerdeki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği belirtilerek davanın kabulüne karar verildiğini; davacı, taraflar arasındaki fesih protokolü ile hüküm altına alınan iş bedeli alacaklarının ödendiğini, dolayısıyla çek teslimi sureti ile yapılan ödemeyi dava dilekçesindeki ikrar niteliğinde beyanı ile açıkça kabul ettiğini, akabinde ise kötü niyetli olarak çekin davacı namına üçüncü şahıslara ödendiğini iddia ettiğini; yargılama sırasında bu iddia tarafınca kabul edilmemekle birlikte, müvekkili şirket hesabından keşide edilen çeklerin ödeme bilgisi için ilgili Bankaya başvurularak, davacı adına kesilen çeklerin, davacı tarafından … Ltd.Şti.’ne cirolandığı, bu firma tarafından ise … A.Ş’ye cirolanarak … A.Ş’ye verildiğinin tespit edildiğini; uygulamada çeki alan faktoring firmasının taraflar arasındaki ticari ilişkiyi sorgulamaksızın ve teyit almadan ödeme yapmasının mümkün olmadığını; davacı tarafından adına kesilen çeklerin ciro yolu ile devredildiği … şirketi ile yapılan görüşmeler sonucunda, ilgili firmalar arasındaki ilişkiye ilişkin cari hesap dökümü ve çeklerin teslimine ilişkin tahsilat makbuzunun 04.12.2014 tarihli ikinci cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğunu; davacı vekilinin 09.06.2017 tarihli dilekçesinde ise taraflar arasındaki alacak – borç ilişkisinin 31.12.2012 tarihli protokol ile sona erdiğini belirterek, çeklerdeki imzanın sıhhatine ilişkin hiçbir itirazda bulunmamış ve tarafınca dava dışı … şirketi ile davacı firma arasındaki ticari ilişki ve ihtilafa konu çeklere dair tüm kayıt ve belgelerin celbi ile bilirkişi incelemesi yapılması talep edilmişse de bu talebinin haklı gerekçe olmaksızın reddedildiğini; ihtilafa konu olan … ve … çek numaralı toplam 130.000,00 TL bedelli iki adet çekin davacı tarafından ciro edildiği ve davacı ile dava dışı firma arasında ticari ilişki olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiş, davacı adına kesilen çeklerin davacı tarafından … şirketine cirolandığını ve müvekkili şirket hesabından ödendiğini; davacının sahtelik iddiasının kötü niyetli olup, teyit anında davacı tarafından imza inkarına gidilmemesi ve yargılama sırasında bu iddiada bulunulmasının mahkemece değerlendirmeye alınmadığını; usulüne uygun olarak tutulmadığı tespit olunan defterlerde işbu çek kayıtlarının bulunmamasının olağan olup bu durumun davacı lehine yorumlanabilmesinin mümkün olmadığını; gerekçeli karara esas alınan ve ihtilafın bahsi geçen iki adet çekten kaynaklandığına yönelik tespitin eksik inceleme sonucunda gerçekleştirildiğini; imza incelemesi akabinde düzenlenen rapora itirazında, incelemeye esas belgeler arasında davacı şirket yetkilisi tarafından keşide veya ciro edilen herhangi bir kıymetli evrak örneğinin bulunmadığı, bu eksikliğin giderilerek yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği itirazının dikkate alınmadığını; uygulamada şirket yetkilisinin yerinde bulunmaması halinde imzaların çalışanlarınca ya da muhasebe elemanları tarafından da atıldığının görülen bir durum olduğunu; incelemeye konu çeklerin, davacı şirket tarafından kullanılarak ciro edildiğinin tarafınca dosyaya sunulan tahsilat makbuzu ve cari hesap dökümleri ile açıkça kanıtlandığını; müvekkili firmanın çeklerin davacıya teslimi akabinde kime cirolandığı, kim tarafından imza edildiği ve benzeri hususları takip ve tespit etmek gibi bir yükümlülüğü bulunmayıp, davacının dosyadaki beyanları üzerine çeklerin davacı tarafından ciro edilerek ödeme vasıtası olarak kullanıldığının anlaşıldığını; dava dışı … şirketine ait cari hesap dökümünde açıkça “…” adı altında ve 130.000,00 TL alacak kaydı yapıldığını, savunmasını tevsik eden tüm bu belge ve deliller değerlendirilmeksizin yalnızca imza incelemesi yapıldığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte imza incelemesi neticesi düzenlenen raporun hükme esas alındığını belirterek, kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 02.05.2014 tarih ve … nolu 180.744,56 TL bedelli faturaya dayalı 32.534,02 TL KDV alacağı ve 94.26 TL faizi için icra takibine giriştiği, davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen 03/07/2012 tarihli sözleşmenin feshedilerek 31.12.2012 tarihli fesih protokolünün düzenlendiği ihtilafsızdır. Davacı fesih protokolünde belirlenen hakedişlerinden yapılan nakdi teminat kesintisi alacağı olan 180.744,56 TL’nin tahsili için İstanbul … İcra Müdürüğü’nün … Esas sayılı dosyası davacı tarafından davalı aleyhine 180.744,56 TL alacak ve faizin tahsili için başlatılan takibe, davalının itiraz ettiği; İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/852 Esas, 2013/899 Karar sayılı kararı ile, faize yönelik talebin feragat nedeniyle reddine, asıl alacağa yönelik itirazın kaldırılmasına ve davalının 36.148,91 TL %20 oranında icra inkar tazminatının tahsiline karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği; 17.01.2014 tarihli çek teslimi ve protokol belgesi ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/852 esas sayılı ilamına konu alacaklar için tahsil harcı hariç 242.866,60 TL borç miktarı üzerinden mutabakata varıldığı, davalı tarafından 42.866,00 TL nakit ödendiği, 200,000,00 TL için davalı tarafından davacı emrine … Ankara şubesinin 30/03/2014 tarihli 50.000,00 TL’lik iki çek ile toplam100.000,00 TL’lik çek verildiği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/852 esas sayılı dosyalarına ilişkin başka bir alacak ve vade farkı talep etmeyeceğinin, ibra edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Somut olayda; davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu tahsil ettiği 180.744,56 TL miktarında anapara alacağı ile ilgili olarak düzenlediği fatura nedeniyle tahakkuk eden 32.534,02 TL miktarındaki KDV alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğinden itirazın iptali talebine ilişkin açılan davada, davalı tarafından, davacının 180.744,56 fatura ve 32.534,02 KDV toplamı 213.278,58 TL alacağının düşüldükten sonra bile davalının 52.394,46 TL alacağı kaldığı belirtilerek fazla ödeme için takas mahsup talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında ihtilafın davacının mali kayıtlarında görünmeyen, davalı tarafından davacıya verildiği ve davacı tarafından yapılan ciro sonucu dava dışı firmaya ödemesi yapılan iki adet çekten kaynaklandığı; davacının çekin arka yüzündeki ciroya ilişkin imzasına itiraz ettiği; mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan 03/10/2018 tarihli raporda inceleme konusu 23/03/2013 keşide 65.000,00 TL tutarlı … nolu çek ile 31/03/2013 ve 65.000,00 TL tutarlı … nolu çeklerde atılı … Ltd.Şti. imzalarının şirket yetkilisi …’in eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ve mahkemece rapor esas alınarak itirazın iptali davalarının takibe sıkı sıkıya bağlı dava türlerinden olduğu, icra takibine konu faturalarla sınırlı olarak uyuşmazlığın çözümü gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına göre KDV dahil 213.273,58 TL tutarındaki fatura bedelinin 02.05.2014 tarihi itibariyle ödendiği; davalı defterinde 18/02/2013 tarihli 65.000,00 TL, 26/02/2013 tarihli 65.000,00 TL’lik çek ödemesinin kayıtlı olduğu; davalı tarafça ibraz edilen belgelere göre dava dışı … şirketinin bu iki çek bedelini davacıdan aldığı ve bu durumun dava dışı şirketin muavin defterinde kayıtlı olduğu, ancak davacı defterlerinde kaydın bulunmadığı; ihtilaf konusu çeklerin incelenmesinde davacı tarafından … şirketine cirolandığı ve dava dışı bu şirkete ödeme yapıldığı savunulmuş ise de davacının ciro imzasına itiraz ettiği ve yapılan incelemede imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği; davalı vekili 04,12.2014 tarihli dilekçe ekinde ibraz ettiği dava dışı … şirketi kayıtlarında çeklerin ödenmiş olduğunun belirtilmesi karşısında mahkemece dava dışı üçüncü şahıs … Ltd.Şti.’nin ticari defterleri incelenerek ihtilaf konusu çek ödemelerinin davcının borcuna mahsuben ödenip ödenmediğinin değerlendirilmesi için bilirkişi incelemesi yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca, davacının ciro imzasına itirazı nedeniyle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmış ise de inceleme için mukayese imzaların yeterli olmadığından, davacı şirketin kabul edip ödediği çek asıllarının ilgili bankadan getirtilmek suretiyle çekteki imzanın sıhhatinin kontrol edilerek sonucuna gidilmesi gerekirken, bu hususun da gözden kaçırılması suretiyle eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2019 tarih, 2014/331 Esas, 2019/334 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.