Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1139
KARAR NO : 2020/89
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/03/2019
NUMARASI : 2017/777 Esas, 2019/301 Karar,
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 22/01/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 01/08/2010 tarihli sözleşme kapsamında müvekkilinin davalı şirketin talimatları doğrultusunda baz istasyonu montaj işi yapmaya başlayarak sözleşmedeki sürelere ve şartlara uygun olarak işi yürüttüğünü, ancak davalının davalının … firmasına 2011 yılında teslim etmesi gereken baz istasyonlarının gecikmesi üzerine, müvekkiline gönderdiği e-posta ile sözleşmede belirlenen süreden daha kısa zamanda bitirilen her istasyon için bonus bedeli ödeyeceğini taahhüt ettiğini, işlerin kısa sürede bitirildiği ve bonus bedelleri konusunda tarafların mutabık olmasına karşın davalının ödemede bulunmadığını, müvekkilinin bu işleri yetiştirmek için kendi taşeronlarına ödemeler yaptığını, bonus alacaklarına ilişkin faturaları davalıya tebliğ ettiği halde davalının faturaları iade ettiğini, yapılan icra takibine itiraz edildiğinden takibin durduğunu ileri sürerek, Kadıköy … İcra Müdürlüğü … sayılı icra takibine itirazın iptaline, alacağın %40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmede ek-1’de belirtilen götürü bedele ilişkin fiyat dışında bir fiyat istenemeyeceğinin hükme bağlandığını, sözleşmede işlerin süresinde önce bitirilmesi halinde bonus ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığını, proje kapsamındaki davacı dahil tüm şirketlerle bonus/malus ödenmesi konusunda görüşmeler yapıldığını, ancak davacının borçlu çıkacağını anlaması üzerine ek protokolü imzalamadığını, yapılan görüşmelerin ek sözleşme olarak kabul edilmesi halinde bile davacı tarafından ödenecek ceza/malus ödemesinin davacının talep edebileceği bonustan çok fazla olacağını, müvekkilinin gecikme nedeniyle cezai şart dahi uygulamadığını, ödenmesi gereken tüm bedellerin müvekkili şirketçe davacıya ödendiğini belirterek, davanın reddine, %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece açılan davanın reddine, davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz’in 13/06/2017 tarih ve 2017/317 esas, 2017/347 karar sayılı kararı ile “davacı vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, taraf iradelerinin işin erken teslimi halinde bonus ödemesi yapılması konusunda birleştiği dikkate alınarak, tarafların iddia ve savunmaları, çalışmaya ilişkin tüm belge ve delilleri sorulup toplanarak, bu konuda uzmanlığı bulunan bir sektör bilirkişisinden bu sektöre ilişkin teamül ve uygulamalar da araştırılmak suretiyle bilirkişi raporu alınarak, davacı tarafça iddia edildiği gibi sözleşmeyle kararlaştırılan süreden önce bitirilen işlerin bulunup bulunmadığı tespit edilip, işin erken bitirildiğinin anlaşılması halinde sektördeki uygulamalar kapsamında, işin yapıldığı tarihteki davacının talep edebileceği bonus bedelinin hesaplattırılarak sonucuna uygun karar verilmesi, aksi halde davanın şimdiki gibi reddi gerekirken, davanın esasına ilişkin anılan hususlar incelenmeksizin ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi” gerekçesi ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece, Dairemiz’in 13/06/2017 tarihli kararı doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak bu kez “davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın 35.872,00 TL üzerinden iptali ile, takip tarihinden itibaren asıl alacağın işleyecek ticari temerrüt faizi uygulanması ile aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının İİK 67/2 maddesi gereği talep etmiş olduğu icra inkar tazminatı talebinin likit olmadığından reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, bonus hesaplanmasının yerinde olmadığını, bilirkişinin raporunda işlerin taahhüt edilen tarihlerde bitirilmiş olanlarına bonus hesaplaması yapılmasının haksız olduğunu, sözleşme süresinde veya sözleşme süresinden sonra bitirilen işler bulunduğunu, bonus-malus uygulamasına yönelik görüşmelerin geçerli olduğunun kabul edilmesi halinde davacının sözleşmeye göre bonus bedeli talep edemeyeceği ve cezalı duruma düşeceğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dosya kapsamında Dairemiz kararı öncesinde mahkemece alınan 30/08/2015 tarihli bilirkişi raporunda “davacı şirkete ait ticari defterler üzerinde yapılan inceleme sonucu davacıya ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve takibe konu faturaların, davacı defterlerinin işlemiş olduğu, bonus bedellerinden dolayı kendi taşeronlarına yaptığı ödemelerle ilgili bir belgeye rastlanmadığı yapılan mail yazışmalarında bonus ödemeleri ile ilgili bir teamülün oluştuğu” belirtilmiş; 29/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda da “davacı ve davalı şirkete ait ticari defterler üzerinde yapılan inceleme sonucu davacıya ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve takibe konu faturaların davalı şirket kayıtlarında yer almadığı mahkemece takip dayanağı şirket faturalarının davalı şirkete borç yükümlülüğü getireceği yönünde hüküm kurulması halinde davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 38.173,00 TL alacağı olacağı aksi yönde hüküm kurulması halinde itirazın yerinde olduğu” bildirilmiştir. Dairemiz kararı sonrasında mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 24/09/2018 tarihli raporda “tarafların e-mail yazışmalarından anlaşılacağı üzere davalı tarafından yapılan açıklamalarda bonus tutarlarının belirtildiği, EXCEL çizelgesi üzerinde zamanında teslim kısmında davalı bölge açıklamalarda belirtildiği gibi gecikmelerin davalı firma tarafından iş atama tarihinde davacı firmaya montaj yapılacak şekilde sahalar teslim edilmediğinden davacı firmanın taahhüt tarihi süresine uyma olasılığı bulunmadığından, gecikme süresi olduğu kanaatine ulaşılarak dosya içerisinde bulunan saha tanımlı yerlerin geçici kabul tanımlı dosyaları incelenerek davacının davalıdan alacağının KDV dahil 35.872,00 TL olduğu” belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunun gerekçeli olup, denetim ve karar vermeye yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda, gecikmelerin, davalı firma tarafından iş atama tarihinde davacı firmaya montaj yapılacak şekilde sahaların teslim edilmemesinden kaynaklandığı belirtilerek hesaplama yapılmış ve davacı alacağının 35.872,00 TL olduğu belirlenmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulü ile 35.872,00 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi yerinde olmuştur. Davacı vekili istinafında icra ve inkar tazminatına hükmedilmemesi nedeniyle kararın kaldırılmasını istediği, ancak davaya konu edilen alacak likit olmayıp, yapılan yargılama ve bilirkişi incelemesi ile belirlendiğinden, mahkemece icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi doğru olmuştur. Davalı istinafında bonus verilmesi gerektirir bir durum olmadığını belirtmiş ise de bu konuda Dairemiz’ce daha önce verilen kararda taraf iradelerinin işin erken teslimi halinde bonus ödemesi yapılması konusunda birleştiği tespit edildiğinden, davalının bu konudaki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. İİK’nın 67/2.bendindeki yasal şartlar oluşmadığından, davalı vekilinin kötüniyet tazminatının reddine karar verilmesi de usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2019 tarih ve 2017/777 esas, 2019/301 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacı tarafça yatırılması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 10,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yatırılması gereken 2.450,42-TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 612,61-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.837,81-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 22/01/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.