Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1122 E. 2020/1148 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1122
KARAR NO: 2020/1148
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2017
NUMARASI: 2014/1014 Esas, 2017/907 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 04/07/2007 tarihli “… üretimi tesisi besleme – tutkallama – presleme – kenar temizleme dahil üretimi ve montajlı halde teslimi” konulu sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin sözleşme gereği edimini yerine getirdiğini, makinelerin montajını yaparak üretime hazır şekilde davalıya teslim ettiğini, gerekli eğitimlerini de verdiğini, ancak davalının cari hesap borcunu ödemediğini, davalı şirketin göndermiş olduğu mutabakat formunda 31/12/2012 tarihinde 336.779,21 TL borçlu olduğunu ikrar ettiğini, bu alacağın tahsili için Anadolu … İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı tarafın takibe itirazında ileri sürdüğü hususları kabul etmediklerini, hiçbir ihtirazi kayda yer verilmeksizin işin kabul edildiğini, davalı şirkete bir adet fazladan petek üstü yonga levha kaplama (light panel) makinesi teslim edildiğini ve bununa halen davalı tarafından kullanılmaya devam edildiğini belirterek, itirazın iptaline ve davalının alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, makinelerin imalatının sözleşmede öngörülen 120 gün içinde tamamlanması ve sonrasında 2 hafta içinde montajının tamamlanıp istenilen özelliklerde çalışır vaziyette teslim edilmesi gerekirken bunun yerine getirilmediğini, müvekkili tarafından yapılan 701.101,59 TL ödeme haricinde davacının bir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının ancak ediminin tamamını eksiksiz yerine getirdiğinde sözleşmede kararlaştırılan 440.000 € (1.037.880,80 TL) bedeli almaya hak kazanacağını belirterek, davanın reddi talep edilmiştir. Mahkemece, her iki taraf defter kayıtlarına göre davalının bakiye 336.779,21 TL iş bedeli borcu bulunduğu, davalıya teslim edilen makinenin açık ayıplı olmasına ve imal edilen ilk ürünlerin dahi ayıplı çıkmasına rağmen uygun süre içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığı, ayıbın gizli olduğu kabul edilse bile yine de uygun sürede ihbarda bulunulmadığı, bu nedenle davalının ayıplı ifa nedeniyle davacıya başvuru hakkını kaybettiği gerekçesiyle, davanın ve icra inkar tazminatının kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, sözleşmenin 9.maddesi gereğince işin kabulünün ancak ve ancak müşteri/işveren tarafından tanzim edilcek bir tutanakla olabileceğini, böyle bir teslimin yapılmadığını, halen dahi makinelerin çalıştırılamadığını, bu nedenle davacının bakiye iş bedelini talep edemeyeceğini, dava konusu olayın, ayıplı mala değil üstlenilen edimin hiç yerine getirlmemesine ilişkin olduğunu, ayıp ihbarı gerekmediğini, icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını, kök ve ek bilirkişi raporuyla davanın reddi gerektiğini, kısmi dönme hakkı olduğunun raporlarda belirtildiğini, cevap dilekçelerinde, “dava konusu makinenin müvekkilinin iş yerine 29.04.2008 tarihinde teslim edildiğine” dair bir ifadede bulunmadığını, ek rapordaki bu yöndeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, faturanın müvekkilinin ticari defterlerine işlenmiş ve iade faturası kesilmemiş olmasının da davacının sözleşme gereği üstlendiği borcunu ifa ettiği anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin kanundan doğan “ödemezlik def-i” hakkının dikkate alınmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, ticari mahiyetteki eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 04/07/2007 tarihli sözleşmenin 9. Maddesinde “işin kabulü” özel olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, davacı yüklenicinin işin bittiğini ve teslime hazır olduğunu iş sahibine yazılı olarak bildirmesi, sonrasında iş sahibi yetkililerinin yüklenici ile birlikte yapılan işleri inceleyip fen ve sanat kaidelerine, keşif ve sözleşme eklerine göre kusursuz olarak tamamlandığına dair bir tutanakla işin kabulünün yapılması, eksik ve kusurlar var ise tutanakta belirtilerek tamamlanması için yükleniciye süre verilmesi gerekmektedir. Yine sözleşmenin 2. Maddesine göre “işin adı ve kapsamı”; … üretimi tesisi, besleme – tutkallama – presleme – kenar temizleme dahil, üretimi ve montajlı halde çalışır teslimi şeklinde belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme maddelerinden anlaşılacağı üzere, işin teslimi ve kabulü özel olarak düzenlenmiştir. Bu gibi sözleşmede teslime ilişkin özel kural konulan hallerde HMK’nın 193. Maddesi gereğince teslim olgusu ve tarihinin sözleşmedeki bu özel düzenlemeye göre belirlenmesi gerekmektedir. Sözleşmenin 9. Maddesinin düzenleniş şeklinden ve 2. Maddesindeki işin adı ve kapsamına ilişkin düzenlemeden, teslimden kast edilenin sadece üretilen makineyi davalının fabrikasına sevk etmek – teslim etmek değil, “montajlı halde çalışır vaziyette” ve buna dair birlikte yapılacak tespit sonrasında imzalanacak tutanakla teslim olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin ” ödemeler” başlıklı 5. Maddesinde de bu düzenlemelerle uyumlu bir şekilde, siparişte 200.000 Euro, makine tesliminde 100.000 Euro, makine montajı bitiminde 70.000 Euro, makine montaj bitiminden – çalışma başladıktan 90 gün sonra 70.000 Euro şeklinde ödeme takvimi belirlenmiştir. Davacı yüklenici tarafça, sözleşmenin 9.maddesinde düzenlendiği şekilde bir tutanak ile teslimde bulunulduğuna, davalıya yazılı olarak teslim için bildirimde bulunulduğuna dair bir belge dosyaya sunulmamıştır. Mahkemece talimat yoluyla yaptırılan keşif sonrasında aldırılan 29/04/2015 havale tarihli makine mühendisi bilirkişi raporunda, 10/04/2015 ve 17/04/2015 tarihlerinde iki kere keşif incelemesi yapılmasına rağmen fabrika teknik yetkilileri tarafından … üretim tesisinin çalıştırılma hazırlıklarının başarısızlıkla sonuçlandığının bildirildiği, tesis üzerinde yapılan incelemede de tesisin çalışmaz durumda olduğunun tespit edildiği, üretim hatalarının makine çalışmadığı için bizzat tespit edilemediği, dosyada mevcut CD’ler incelendiğinde, davaya konu makinenin montajdan sonra fabrika teknik elemanları ve davacı taraf yetkilisi ile birlikte test için çalıştırıldığının ancak çıkan her üründe PVA tutkalı yapışma probleminin açıkça görüldüğünün, ikinci CD’deki görüntüye göre presleme operasyonunda levhaların birbirini karşılamadığın, üstteki levhanın banttan yamuk çıktığının ve alttaki levha ile düzen bir birleşme sağlamadığının, bu görüntülere göre tesiste var olduğu iddia edilen üretim problemlerinin açıkça gözlenmekte olduğunun, ürünün bu hali ile kullanıma uygun olmadığının tespit edildiği belirtilmiştir. Sonrasında mali uzman, hukukçu ve makine yüksek mühendisi bilirkişiden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alının 10/06/2016 havale tarihli raporda da, talimat yoluyla alınan teknik bilirkişi raporuna atıf yapılarak değerlendirme yoluna gidilmiş, sözleşme konusu makinenin davalı şirkete teslim edildiği, kurulumunun yapıldığı, ancak sistemin ayıplı mamul ürettiği belirtilmiştir. Aynı bilirkişi heyeti tarafından sunulan birinci ve ikinci ek bilirkişi raporlarında da teknik yönden farklı bir değerlendirmeye gidilmemiş, süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı, bundan dolayı davalının sözleşmeden tamamen ya da kısmen dönme hakkının oluşup oluşmadığı hususları bakımından hukuki görüşlerde bulunulmuştur. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, mahkemece aldırılan raporların teknik yönden taraflar arasındaki ihtilafı çözmeye tam olarak yeterli açıklama ve değerlendirmeler içermedikleri anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporlarında, davaya konu … üretim tesisinin montajlı halde çalışır teslimi işinde mevcut olduğu belirtilen ayıpların “davalının işi kabule zorlanamayacağı derecede” olup olmadıkları, bu derecede ayıplı değilse ayıpların neler olduğu, açık mı gizli ayıp mı olduğu ve miktarı belirlenmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, rapor düzenleyen bilirkişi heyetinden, yukarıda belirtilen hususlarda inceleme ve araştırma yapılıp, eserde mevcut olduğu belirtilen ayıpların iş sahibinin kabule zorlanamayacağı derecede olup olmadığı, bu derecede değil ise ayıbın cinsi ve miktarı da gözetilerek davacının ayıpsız olarak yaptığı işin sözleşme konusu işin tamamına oranlanarak, bulunacak oranın toplam iş bedeline uygulanması suretiyle yüklenicinin talep edebileceği iş bedeli alacağı bulunup, varsa ödemeler düşüldükten sonra, bakiye iş bedeli alacağı bulunup bulunmadığının tespiti için ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2017 tarih, 2014/1014 esas, 2017/907 karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.