Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1085 E. 2022/244 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1085
KARAR NO: 2022/244
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2017
NUMARASI: 2016/160 Esas, 2017/294 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin elektrik, inşaat ve mobilya sektöründe hizmet veren bir şirket olduğunu, davalı şirkete iki adet fatura karşılığında 118.000,00 TL KDV dahil bedelli … AVM … Cafe İnşaat işlerini yaptığını, iki adet faturanın davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafça iş bedelinin 100.000,00 TL’lik kısmının ödendiğini, bakiye18.000,00 TL ‘lik kısmının ise bir çok kez ihtarat yapılmasına rağmen ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı yanın dava konusu yaptığı iş konusu olan 12/09/2014 ve 24/09/2014 tarihli faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini, davacının bu fatura konusu işlerin tamamını yaptığını ispatlaması gerektiğini, faturada belirtilen ve davacı tarafın yükümlendiği işlerin eksik yapıldığını, kabul anlamı taşımamakla birlikte bir an için davacı yanın iddia ettiği gibi 2 adet faturaya binaen KDV dahil 118.000,00 TL iş yapmış olsa dahi, bu miktardan daha fazla miktarda kendisine ödeme yapıldığını, davacı yana iddia konusu işleri yapması için 15/09/2014 tarihinde keşidecisi … Tic. Ltd. Şti. olan 19/09/2014 vade tarihli 35.000,00 TL ve 50.000,00 TL bedelli iki adet senet verildiğini ve yine davacı yana keşidecisi … olan … Bankası Pendik Şubesi’ne ait 10/12/2014 keşide tarihli 75.000,00 TL bedelli çekin 19/09/2014 tarihinde verildiğini, bu meyanda davacı yanın iddia ettiği işleri yapmamakla birlikte bir an için iddia ettiği gibi toplam 118.000,00 TL’lik iş yapmış olsa dahi, kendisine iş bu alacak için 19/09/2014 vade tarihli, 35.000,00 TL bedelli ve 19/09/2014 vade tarihli, 50.000,00 TL bedelli iki adet senet ve 10/12/2014 tarihli, 75.000,00 TL bedelli müşteri çeki verildiğini, bu haliyle davacıya toplam 160.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu nedenle müvekkilinin davacıdan alacaklı konumunda bulunduğunu savunarak davanın reddi ile davacı aleyhinde kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tarafların TTK hükümlerine uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil niteliği taşıyan ticari defter kayıtlarından davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 18.000,00 TL alacaklı olduğu, davalı yanın davacıya dava konusu fatura miktarından daha fazla ödeme yapıldığı yönündeki iddianın ispatlanamadığı, alacağın likit olup, itirazın haksız olduğu ve davacı yanca davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü hususunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında 18.000,00 TL asıl alacak yönünden İİK’nın 67. Maddesi uyarınca itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe konu 2.183,67 TL işlemiş faiz alacağı yönünden itirazın iptali talebinin reddine ve takibe konu 18.000,00 TL asıl alacağın yüzde 20 ‘si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının İİK 67. mad. uyarınca davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, salt mali inceleme ile dava konusu uyuşmazlığın çözülemeyeceğini, kaldı ki alınan raporun dahi dosyada belgelerin incelenmediğini gösterdiğini, bilirkişi raporunda davacının müvekkiline toplam 118.000,00 TL iş yaptığını, buna karşılık 100.000,00 TL ödeme yapıldığını ve müvekkilinin davacıya 18.000,00 TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, bilirkişi raporundaki bu tespiti kabul etmemekle birlikte bir an için davacı yanın müvekkiline 118.000,00 TL’ lik iş yaptığı düşünülse dahi, davacının aldığı ödemelerin kat kat fazla olduğunu, bilirkişi tarafından bu hususun gözden kaçırıldığını, davacı yana iddia konusu işleri yapması için 15/09/2014 tarihinde keşidecisi … Tic. Ltd. Şti. olan 19/09/2014 vade tarihli 35.000,00 TL ve 50.000,00 TL bedelli iki adet senet verildiğini, senetleri teslim alan kişinin kimlik bilgilerinin dosyada mübrez olduğunu ve yine davacı yana 19/09/2014 tarihinde, keşidecisi … olan …. Bankası Pendik şubesine ait 10/12/2014 keşide tarihli 75.000,00 TL bedelli çek verildiğini, davacı yanca kesilen tahsilat makbuzunun dosyada bulunduğunu, bu meyanda davacı yan iddia ettiği işleri yapmamakla birlikte bir an için iddia ettiği gibi toplam 118.000,00 TL’ lik iş yapmış olsa dahi kendisine iş bu alacak için 19/09/2014 vade tarihli 35.000,00 TL bedelli senet, 19/09/2014 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli senet ve 10/12/2014 tarihli 75.000,00 TL bedelli müşteri çeki verildiğini, bu haliyle davacıya toplamda 35.000,00+50.000,00+75.000,00 =160.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacı yanın müvekkilince yapılan bu ödemelere hiçbir şekilde itaraz da etmediğini, bu haliyle müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, aksine alacaklı durumda olduğunu, ancak bilirkişi tarafından müvekkili tarafından davacıya çek ve senet ile yapılan bu ödeme belgelerinin dikkate alınmadığından hatalı bir değerlendirme yapılarak davacı lehine alacak hesaplandığını, kabul anlamı taşımamakla birlikte mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş iken davacı lehine icra inkar tazminatına hüküm kurulmasının hatalı olduğunu ve mahkemece davanın kısmen reddine karar verildiği halde red edilen kısım yönünden lehlerine icra inkar tazminatına hüküm kurulmasına karar verilmemesinin de hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında davacının yüklenici sıfatıyla, davalıya ait … AVM … Cafe isimli iş yerinin inşaat işlerini yapması konusunda sözleşme imzalanmıştır. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 24/09/2014 tarihli ve … seri numaralı 18.000,00 TL bedelli faturaya istinaden 18.000,00 TL asıl alacak ve 2.183.67 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.183,67 TL alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu ve akabinde davacı yanca eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin varlığı ve iş bedeli konusunda yanlar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Zira davacı yanca dava dilekçesine delil olarak sunulan ve her iki yanın da imzası bulunan teslim tutanağı ve ekindeki teklif listelerinde iş bedelinin(204.026,20 TL – 4.026,20 TL iskonto=) 200.000,00 TL+ KDV olarak kararlaştırıldığı sabit olup, bu husus tarafların da kabulündedir. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Dairemizce yapılan incelemede; mahkemece yalnızca taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysa; davalı işin eksik yapıldığı yönde savunmada bulunmuştur. Davacı yanca düzenlenen ve takibe dayanak yapılan faturanın yapılan tüm işe ait cari hesap ilişkisinden kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Benzer uyuşmazlıklarda mahkemece yalnızca ticari defterler üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesinin hatalı olduğu Yargıtay ( kapatılan) 23. Hukuk Dairesi’nin 2013/9343 Esas ve 2014/3772 Karar sayılı, 14/05/2014 tarihli kararında açıkça vurgulanmıştır.Davalı yanın senet ve çek ödemelerine ilişkin itirazları yönünden yapılan incelemede; dosya kapsamında bulunan 15/09/2014 tarihli belgenin incelenmesinde; Keşidecisi … Tic. Ltd. Şti. olan 19/09/2014 vade tarihli 35.000,00 TL ve 50.000,00 TL bedelli iki adet adet senedin davalı çalışanı … tarafından, …’ın bilgisi dahilinde ve …@…com. hesabından …’in …@…com hesabına gönderilen “senetleri şirket yetkilimiz …’a teslim edebilirsiniz” şeklindeki talimatı ile dava dışı …’a teslim edildiği anlaşılmaktadır. Yine dosyada bulunan 12/09/2014 tarihli el yazılı belgenin incelenmesinde; keşidecisi … olan …. Bankası Pendik Şubesi’ne ait 10/12/2014 keşide tarihli 75.000,00 TL bedelli çekin 12/09/2014 tarihinde davalı çalışanı … tarafından elden teslim alındığı ve akabinde de davacı yanca 19/09/2014 tarihli tahsilat makbuzunun düzenlendiği görülmektedir. Dairemizce yapılan incelemede; yargılama sırasında davalı yanca delil olarak ibraz edilen 2 adet senet ile 1 adet çeke ve bu çek ve senetlerin davacı yana ödendiğine yönelik yazışma ve belgelere davacı yanca bir itirazda bulunulmadığı tespit edilmiştir. O halde, yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece öncelikle davalının işin eksik ifa edildiği yolundaki savunması ile ilgili olarak teslim tutanağı ekinde sunulan keşif özetleri de göz önüne alınarak mahallinde konusunda uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılması, varsa eksik işler dikkate alınarak yüklenicinin hakettiği iş bedelinin hesaplanması, akabinde davalı yanca delil olarak sunulan ve davacı yanca itiraz edilmeyen ödeme belgelerindeki miktarın bulunan bedelden mahsup edilmesi suretiyle yüklenici alacağı bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın sadece taraf ticari defterleri üzerinden yapılan inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2017 tarih, 2016/160 Esas, 2017/294 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.