Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1084 E. 2022/910 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1084
KARAR NO: 2022/910
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2018
NUMARASI: 2015/720 Esas, 2018/813 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye bedel alacağı istemine ilişkin , karşı dava geç teslimden kaynaklı tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine dair verilen karara karşı, davalı karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili ; davalı borçlunun borca ve tüm ferilerine itiraz ederek takibin durduğunu, itiraz dilekçesine eklemiş olduğu ekstreyle kendilerinin 11.406,16 TL alacakları olduğunu iddia ettiklerini, davalı borçlunun itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, icra takibinin dayanağı … seri nolu, 28/10/2014 tarihli, 22.385,16 TL bedelli fatura ve faturada belirtilen malların teslimatının davalıya yapıldığını gösteren … nolu, 28/10/2014 tarihli irsaliye ve malların 28/10/2014 tarihinde davalıya teslim edildiğini, davalının 09/12/2014 tarihinde bu fatura bedeline istinaden 5.000,00 TL ödeme yaptığını, geriye kalan 17.385,16 TL fatura bedelini ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, haksız itirazın iptalini, davalı aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı -karşı davacı vekili ; müvekkili şirket ile davacı arasında 01/10/2013 “imalat sözleşmesi” düzenlendiğini, bu sözleşmeye müvekkili tarafından imalatçı olan davacıya ürün ve aksesuarların teslimatı yapıldığını, bu teslimat gereğince de davalının müvekkilinin siparişi üzerine gecelik ve t-shirt ürünlerini belirtilen sürü içerisinde imal etmesini talep ettiklerini, taraflar arasındaki sözleşme gereğince müvekkili şirket siparişe konu ürünler için kumaş ve bambu ipliklerini piyasadan temin ettiğini, bunları da imalatçı olan davacıya teslim ettiklerini, imalatçı firma olan davacı teslim aldığı kumaşlara istinaden siparişe uygun olarak t-sihrt ve gecelikleri Mayıs 2014 tarihi itibariyle teslim edeceğini bildirdiklerini, Mayıs ayı geldiğinde imaltçı firmanın ürünleri imal etmediğini, imalatta gecikmeler yaşandığını, imalatçı firma Mayıs 2014 tarihinde ürünlerin teslimi taahhüdünü yerine getiremeyeceğini anlaşılmış olduğunu, bu hususta yanlar arasında e-mail yazışmaları olduğunu, müvekkilinin kendisine gönderilen 28/10/2014 tarihli fatura üzerine davacı firmaya yazmış oldukları e-mail’de dikimi yapılan ürünlerin fiyatları konusunda aralarında bir mutabakat sağlanamadığını, fiyat konusunda görüşmeler sürerken davacı firmanın tek yanlı olarak ürünleri dikip, fiyatlandırdığını beyan ettiğini, ürün dikim fiyatlarının müvekkilinin haberi olmadan ve mutabakat sağlanmadan davacı tarafça tek yanlı olarak tespit edildiğini davacı yana bildirdiğini, müvekkili tarafından davacı yana 01/12/2014 tarihide gönderilen e-mail ile bu durumu bir kez daha belirtildiğini, 15/06/2014 tarihinde teslim edileek malın 28/10/2014 tarihinde teslim edildiğini, bu şekilde yaz ürünlerinin kış mevsiminde teslim alındığını, bu sebeple zarara uğramış olduklarını belirtilerek kendilerine gönderilen fatura bedelini kabul etmediklerini, ancak bu fatura bedellerinin dört vadeli çekler ile ödemeyi de davacı yana bildirdiklerini, davacı yan müvekkilinin fatura bedelini vadeli çeklerle ödeme teklifini kabul etmediğini, çekleri de almadığını, müvekkilinin fatura bedeline mahsuben 09/12/2014 tarihinde 5.000,00 TL tutarında ödeme yaptığını, davacı yanın kötü niyetli olarak bakiye fatura bedelini müvekkili aleyhine icra takibine konu ettiğini, 24/12/2014 tarihinde 26.654,00 TL tutarında reklamasyon faturası düzenlendiğini, bu faturada davacı yanın ticaret sicilinde kayıtlı olduğu adresine gönderildiğini, gönderilen faturanın davacının sicilde kayıtlı adresine gönderildiğini, aynı faturanın Bakırköy …Noterliği’nin 22/01/2015 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinin ekinde de davalının adresine gönderildiğini, ancak sicil kaydında davacının adresinin aynı olmasına rağmen söz konusu ihtarnamenin muhatabın adresinden taşınması nedeniyle iade edildiğini, davacı yanın müvekkili tarafından düzenlenen faturadan haberdar olmadıkları noktasındaki itirazlarının yerinde olmadığını, müvekkilinin davacı yanın eyleminden kaynaklanan fiiller nedeniyle zarara uğradığını, bu zarar karşılığında da davacı yana fatura düzenlendiğini, Karşı davasında ; davacı-karşı davalı müvekkili ile yapmış olduğu imalat sözleşmesi gereğince müvekkilinin zamanında mutabakata varılan zaman içinde vermiş olduğu ürünleri taahhüt ettiği zaman ve sürede dikmediğini, işlerinde yaşadığı yoğunluk sebebiyle Mayıs ayında teslimi kabul ettiği dikilmiş t-shirt ve gecelikleri Ekim ayında müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin söz konusu ürünlerin kalitesi ve dikişi konusunda piyasa araştırması yaptığını, bu ürünlerde kullanılacak kumaşı piyasa şartları içerisinde temin ederek davacı-karşı davalıya teslim ettiğini, davacı-karşı davalı ürünleri süresinde teslim etmediğini, dikilecek ürünler konusunda da müvekkiline dikim öncesinde fiyat teklifinde bulunmadığını, tek yanlı olarak tayin ettiği sezonunda satılmak üzere davacı yana sipariş verdiği ürünleri kış sezonunda müvekkile teslim edildiğini, teslim edilen bu ürünlerin kış sezonunda olduğu gibi ilkbahar sezonunda satılması da piyasa şartlarına görü mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacı-karşı davalı tarafından ürünleri süresinde teslim etmemesinden dolayı Haziran ve Eylül 2014 tarihinde satış kaybının olduğu, bu nedenle de satış kaybından doğan zararın miktarının da müvekkili tarafından davacı yana fatura edildiğini, davacı-karşı davalının almadığını ileri sürdüğü müvekkili tarafından kesiline reklamasyon faturasının 26.654,00 TL tutarında olduğunu, bu zarar faturasının davalı-karşı davacının müvekile kesmi olduğu 17.385,16 TL tutarın mahsup ve takas edilmesi halinde bakiye 9.268,84 TL tutarında alacaklarının kalacağını, asıl dava yönünden haksız ve hukuka aykırı iş bu davanın reddini, davacı yan aleyhine % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini, karşı dava yönünden davanın kabulünü, 9.268,84 TL alacağın-ihtarname tarihi olan 22.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davacı/karşı davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı-karşı davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-karşı davalı vekili; davalı -karşı davacının karşı dava dilekçesindeki iddialarının doğru olmadığını, faturayı kabul etmediğini söyleyen davalı karşı davacı bir yandan fatura bedelini dört eşit vadeli çekle ödemeyi kabul ettiğini, davalı-karşı davacıya karşı sözleşmesel tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olan müvekkili şirkete vadeli ödemeyi kabul etmemiş ve akabinde dava konusu olayların başladığını, ürünlerin tesliminin sürekli olarak ertelenmesinde müvekkili şirketin hiçbir kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını, teslim tarihlerinin ertelenmesi davalı/karşı davalının kusuru, taahhüt ve yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığını, müvekkili şirket ürünlerleri planlanan zamanda teslime hazır hale getirdiğini, ürünlerin üzerine vurulması gereken ve sözleşmeye göre davalı-karşı davacı tarafından temin edilecek olan ürün barkotlarının müvekkili şirkete teslim edilmemesi ve daha sonra teslim edilmiş olan ürün barkotlarının yanlış olması ve daha sonrada davalı-karşı davacının göndermiş olduğu barkotların hatalı ve bozuk barkotlar olduğunu, barkotların hatalı ve bozuk barkotlar olması nedeniyle teslim tarihlerinin müvekili şirket tarafından değil davalı-karşı davacının kusurundan ertelendiğini, ürünlerin teslim tarihinin gecikmesinde müvekkili şirketin en ufak bir kusur ve sorumluluğunun olmadığını, karşı dava dilekçesinde ürünleri geç teslimi bahanesi ile müvekkili şirkete kesildiği söylenen 26.654,00 TL zarar faturasının gerçek olmadığını, asıl alacak miktarından çok yüksek olan bu miktar ticari hayat kurallarına ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili şirketin davalıya borcunun olmadığını, davalının müvekkili şirkete 17.385,16 TL borcunun olduğunu, davalı-karşı davacının haksız davasının reddini, davaların kabulünü, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin hem asıl dava ve hem de karşı dava yönünden karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; asıl davanın, davacı- karşı davalının malların davalıya 28/10/2014 tarihli … nolu sevk irsaliyesi ile teslim edildiğini, davacı karşı davalı tarafından davalı-karşı davacı adına 28/10/2014 tarih … numaralı 22.385,16 TL tutarlı fatura düzenlendiğini, davalı-karşı davacının 09/12/2014 tarihinde fatura bedeline istinaden 5.000,00 TL ödeme yaptığını, bakiye 17.385,16 TL’nın ödenmediği iddiasıyla bu fatura alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itirazın iptaline ilişkin olduğunu, karşı davanın ise malların geç ve ayıplı tesliminden dolayı davalı-karşı davacı şirketin, davacı-karşı davalı şirketin takibe konu faturasına ilişkin süreç sonunda zarara uğradıkları iddiasına dayalı olarak düzenlediği 20/12/2014 tarih … numaralı 28.786,32 TL tutarlı reklamasyon faturasının davacı-davalının alacağından takas ve mahsubuyla 9.268,84 TL alacağın tahsiline yönelik olduğunu, davacı-karşı davalı tarafından düzenlenen 28.10.2014 tarihli ve … sayılı irsaliye örneğine göre, takip konusu fatura içeriği malların tümünün aynı tarihte davalı-karşı davacı şirketçe teslim alındığını, davalı-karşı davacı tarafından bu faturaya istinaden 5.000,00 TL ödeme yapıldığı ve davacı-karşı davalı şirketin kendi kayıtlarına göre, davalı-karşı davacı şirketten, takibe konu asıl alacak tutarı olan 17.385,16 TL kadar alacaklı göründüğünü, bu kaydın davalı-karşı davacı defterlerinde de aynen bu şekilde kayıtlı olduğunu, taraflar arasındaki mutabakatsızlığın 20/12/2014 tarih … numaralı 28.786,32 TL bedelli reklamasyon faturasından kaynaklandığını; davacı-karşı davalı tarafından davalı-karşı davacı adına 28/10/2014 tarih … numaralı 22.385,16 TL tutarlı fatura düzenlendiğini, söz konusu faturanın dayanağı 28/10/2014 tarih … numaralı sevk irsaliyesi incelendiğinde fatura içeriği malların davalı-karşı davacıya teslim edilmiş olduğunun göründüğünü, taraflar arasında iş emri ile sipariş veren tarafından bildirilen/bildirilecek ürünlerin imalatçı tarafından sözleşmeye ve sözleşmenin ayrılmaz parçası olan sipariş formlarına uygun olarak imal edilmesi ve sözleşmede belirtilen şekilde ayıptan ari olarak teslimi konusu ve kapsamında, süresiz olarak, imalatçıya ödenecek ücret ve ödeme şekli sipariş veren tarafından bildirilen her bir sipariş bazında belirleneceği hususlarında 01/10/2013 tarihinde imalat sözleşmesi imzalandığını, fiyat tespitinin imalat sözleşmesinde bulunmadığını, sipariş esnasında her iki tarafça bir mutabakata varılmadığı, davalı / karşı davacıya ancak ürün teslimi sırasında yazılı fíyat verildiğini, teslim tarihinin imalat sözleşmesinde bulunmadığını, e-posta yazışmalarına göre 15/6/2014 tarihi olarak bildirildiğini, fakat davacı tarafından ürün tesliminin 28/10/2014 tarihinde yapıldığını, 4.5 ay gecikmesine rağmen davalı-karşı tarafından İmalat sözleşmesinin feshi yoluna gidilmediğini, mevsimin geçmesi konusunda önlem almadığı, bu arada üretime devam edilmesi için davacı / karşı davalı ile karşılıklı görüşmelere devam edildiğini, davalı/ karşı davacının yaz mevsimi geçip, 4.5 ay sonra, 28/10/2014 tarihinde üretim bittikten sonra maddi zarardan bahsettiğini, ürünlerin teslim alınma sürecinde bazı hatalardan söz edilmekte olduğunu, fakat daha sonraki dilekçelerde söz edilmediğini, İmalat Sözleşmesindeki 6.1. Maddesi ‘ sözleşmenin feshi halinde daha önce uğranılan tüm hakları saklı kalmak kaydıyla olan’ maddi zararı karşıladığını, sözleşmenin bu maddesine göre, ürün tesliminden önce fesih yapılmadığı için maddi zararın uygun olduğundan söz edilemeyeceğini; zira davalı karşı davacı tarafından Bakırköy … Noterliğinin 22/01/2015 tarih … yevmiye numarası ile davacı karşı davalı adına keşide edilmiş ihtarnamede özetle, şirkete verilmiş olunan %30 zararın telafisinden dolayı muhatap adına tanzim edilmiş 20/01/2015 tarih … nolu 28.786,32 TL fatura aslının ihtarname ekinde sunulduğu muhataba ihtar edildiğini, ancak ihtarnamenin muhatabın adresten taşınmış olması nedeniyle 27/01/2015 tarihide bila tebliğ iade olduğunu, davalı karşı davacı tarafından 20/01/2015 tarih … numaralı 28.786,32 TL tutarlı reklamasyon faturasının dayanağı zararların dayanağı somut olarak dosyaya sunulmadığını, davalı-karşı davacı bir kısım ürünlerin defolu olduğunu iddia ettiğini, ancak bunlara ilişkin de ayıp ihbarında bulunmadığını, davacı-davalı tarafından düzenlenen fatura içeriğindeki fiyatların fahiş olduğunu ileri sürdüğünü, ancak fatura içeriğine faturayı tebliğ edildikten sonra 8 gün içerisinde itiraz etmediğini, aksine faturayı kabul ederek ticari defterlerine kaydettiğini, bu nedenle fatura içeriğine ve mal bedellerinin fahiş olduğuna yönelik itirazda bulunmayacağını, alınan bilirkişi raporları açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan bilirkişi raporları doğrultusunda ve açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalının mal teslimi sonucu bakiye fatura alacağını ispat etmesi nedeniyle asıl davanın kabulüne, açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacının malların geç teslimi ve ayıplı teslimi nedeniyle zarar talebine yönelik düzenlediği reklamasyon faturasını ispatlayamadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Davalı – karşı davacı vekilinin tehir-i icra talepli vermiş olduğu istinaf dilekçesinde, ilk derece mahkemesi asıl davanın kabulünde, davacı tarafından müvekkile düzenlenen fatura içeriğinde miktarın ödenmesi gerektiğini, bu faturaya istinaden 5.000 TL ödendiğini kalan bedelin ise davalı tarafından ödenmesinin gerektiğini, yine davalının sözleşmenin 6.1 maddesine göre sözleşmeyi feshetmediğinden zarar istenmeyeceği gerekçesinin de hukuka aykırı olduğunu, zira huzurdaki ihtilaf eser sözleşmesinden kaynaklı olup, karara dayanak yapılan bilirkişi raporlarında davacı-karşı davalının ürün tesliminde temerrüde düştüğü tespit edildiğine göre, ihtilafın çözümü için üretici yüklenicinin temerrüdü halinde TBK kapsamında iş sahibinin haklarının ne olduğunun tartışılması gerektiğinin sabit olduğunu, sözleşmede ürünlerin geç tesliminde müvekkil şirketin sözleşmeyi feshetme hakkının düzenlenmiş olmakla fesih hakkının TBK 125 madde kapsamında seçimlik haklardan sadece birisi olduğunu, iş sahibinin yüklenicinin temerrüdü halinde TBK 125 madde kapsamında temerrüde dayalı zararını yükleniciden talep edilebileceğinin sabit olduğunu, davacı – karşı davalının yazlık tekstil ürününü yaz ayı geçtikten sonra müvekkile teslim ettiği ve davacı – karşı davalının temerrüde düştüğü hususunda bir ihtilaf bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin taciz olan her iki yanın ticari defterleri arasındaki mutabakatı sağlamadan özellikle davacı yanın müvekkile kesmiş olduğu faturaların müvekkil şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olması ve fatura içeriğine 8 gün içinde itiraz edilmemesini gerekçe göstererek davacı yanın asıl davadaki fatura alacağını haksız olarak kabul ettiğini. İlk derece mahkemesinin bir kısım ürünlerin ayıplı olduğuna dair ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı yönündeki gerekçesinin de hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin müvekkilin zarara ilişkin somut delil ibraz edilmediğine yönelik gerekçesinin de hukuka aykırı olduğunu,. Davacı – karşı davalının ürünler için talep etmiş olduğu fiyatında fahiş olup yerel mahkemenin bu husustaki itirazlarının değerlendirilmemiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, istinaf dilekçesinde belirttikleri hususlar doğrultusunda kararın bozularak kaldırılmasına icranın istinaf/temyiz incelemesi sonuna kadar tehirine karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı taraf eser sözleşmesine göre işi davalıya teslim ettiğini fakat bakiye bedelin ödenmediğini, icra takibi başlattığını, takibe haksız yere itiraz edildiğini ,takibin iptalini talep etmiş, davalı karşı davasında işin geç teslim edilmiş olması sebebiyle zarara uğradığını, bu zararın tahsilini talep etmiştir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine dair verilen karar davalı karşı davacı vekilince istinaf edilmiştir. Taraflar arasında tekstil ürünlerinin imalatına ilişkin yazılı eser sözleşmesi bulunduğu ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık işin süresinde teslim edilip edilmediği ve yapılan işin tutarına ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen “imalat sözleşmesi ” başlıklı sözleşmenin süreyi düzenleyen 3. maddesinde , sözleşmenin süresiz olduğu belirtilmiş, ücreti düzenleyen 5. Maddesinde verilecek ücretin her bir sipariş bazında belirleneceği düzenlenmiştir. Buna göre işin bedeli ve sözleşmenin süresi ile ilgili sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda işin süresinde teslim edilip edilmediği hususu, konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile yapılan işin niteliği ,kapsamı ve hacmi de dikkate alınarak belirlenmesi ve emsal işlere göre belirlenecek teslim süresinin tespitinden sonra ,teslimde gecikmenin bulunması halinde bunun sebeplerinin ve kimden kaynaklandığının araştırılması ,yükleniciden kaynaklanan gecikmelerin sebep olduğu zararların usulünce hesaplanması ve bulunacak tutarın karşı davada hükmedilmesi gerekirken karşı davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Sözleşme bedeli konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı durumlarda, TBK 481. Maddesi gereği iş bedelinin işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekir. Somut olayda işin bedeli taraflarca kararlaştırılmadığından, işin yapıldığı tarihteki piyasa rayiçleri esas alınarak ( KDV ve yüklenici karı piyasa rayişlerine dahil olduğundan ayrıca eklenmemesi ) belirleme yapılması gerektiğinden mahkemece sadece ticari defter incelemesi yapılarak hüküm kurulduğu anlaşılmakla , yukarıda belirtilen hususlarda inceleme ve değerlendirme yapılarak varsa sonuca göre karşı dava yönünden bakiye bedele hükmedilmesi gerektiğinden mahkeme kararının kaldırılmasına ve davalı karşı davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı – karşı davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı – karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/11/2018 tarih, 2015/720 Esas, 2018/813 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı – karşı davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı – karşı davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.