Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1074 E. 2019/739 K. 11.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1074
KARAR NO : 2019/739
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2019
NUMARASI : 2017/1184 Esas
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 11/06/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen ara karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflarca imzalanan ve alçıpan boya işlemini konu alan yazılı eser sözleşmesine dayalı olarak alacak talebiyle başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, istinaf incelemesine konu 25.02.2019 tarihli ara kararı ile davacının para alacaklısı mı, ya da davalı şirketin hisse alacaklısı mı olup olmadığı hususunun yargılamayla belirleneceği; sadece para tahsiline yönelik eda davasında tedbir şartlarının bulunmadığı, haklılığın yaklaşık olarak kanıtlanmadığı belirtilerek tedbir talebinin reddine dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Dava vekili istinaf talep dilekçesinde özetle; 01.06.2018 tarihli dilekçesiyle terditli ikinci talepleri olan ihtiyati haciz istemlerinin değerlendirilmediğini, taraflar arasındaki sözleşme, fatura ve hesap mutabakati belgelerine göre ihtiyati tedbir/haciz koşullarının oluştuğunu, sözleşmede kararlaştırılan bedelin üzerinde bir tutarla iş yapıldığını belirterek kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, mümkün olmaması halinde ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket vekili davaya cevabında, müvekkili şirketin borcunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacı şirket alacaklı olsa bile, müvekkili şirketin devirden önceki borçlarından dolayı sorumlu tutulamayacağını belirterek tedbir talebinin ve davanın reddini talep etmiştir. Davacı şirket, terditli olarak talep edildiği halde, ihtiyati hacze ilişkin ikinci taleplerinin değerlendirilmediği iddia etmiş ise de 24.01.2018 tarihli duruşmada talebini ihtiyati tedbir istemine hasretmiş ve mahkemece de buradaki talep esas alınarak değerlendirme yapılmıştır. İhtiyatı tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Kanun’un öngördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK’nın 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ise hakim, ihtiyati tedbire davanın her aşamasında karar verebilir.Dava para alacağı talebine ilişkin olup, alacak taleplerinde alacağı teminen ihtiyati tedbir kararı verilemez. İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin mahkeme kararı usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2019 tarih ve 2017/1184 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 11/06/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.