Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/1057 E. 2022/108 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1057
KARAR NO: 2022/108
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2019
NUMARASI: 2018/361 Esas, 2019/176 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı şirketin, kitap, ajanda, kutu, takvim poster, kartvizit, davetiye, broşür, etiket gibi ürünlerin hazırlanmasına ilişkin baskı ve matbaacılık hizmeti verdiğini, davalı şirketin davacıya siparişler verdiğini, bu siparişlerin sayıları ve bedelleri üzerinde mutabık kalındığını, davacı tarafından üretilen ve teslim edilen ürünlere karşılık davalı şirkete fatura keşide edildiğini, keşide edilen faturalardan 59.583,22 TL bedelin davalı tarafından ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosya ile icra takibine geçildiğini, icra takibinin akabinde davalı tarafça icra dosyasına 25.068,22TL’lik kısmın ödendiğini ve bakiyesi olan 34.515,00TL’lik kısma itirazda bulunulduğunu belirterek, itirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 192 sayfadan ibaret 3500 adet yeni yıl ajandası alımı yapıldığını, ajandanın formatının ilk sağ sayfada basketbol süper ligi logolu tasarım, ikinci sayfada … Hastanesi ilanı, üçüncü sayfada 2017 ve 2019 takvimi, üçüncü sağ sayfanın arkasında 2018 takvimi, dördüncü sağ sayfanın ise çizgili yaprak ile devam etmesinin kararlaştırıldığını, davacının bu konuda numune gönderdiğini ve gönderilen numunenin onaylandığını, basıma girdiğini, 500 adet ürünün teslim tarihinin 12/12/2017 ve 3000 adet ürün için ise teslim tarihi olarak 25/12/2017 tarihinin kararlaştırıldığını, ancak ajandaların 05 /01/2018 de teslim edildiğini, ajandaların yeni yıldan önce teslim edilmesi gerektiğini, ajandaların bir kısmının dağıtıldığını ve hemen ajandaların ayıplı olduğunu tespit ettiklerini, ajandaların taahhüde aykırı olarak 192 sayfa yerine 176 sayfa olduğunu, logolu ilk sayfaların yapışık olduğunu, bu nedenle davalıya ayıp bildiriminde bulunmak üzere toplantı yapıldığını, toplantıda ayıp nedeni ile ürünlerin iade alınması hususunda karşılıklı mutabakata varıldığını, davalının bundan sonra maillere cevap vermediğini, icra takibinin ayıplı ajandalara ilişkin olduğunu, iade faturasını 18/01/2018 tarihinde kestiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ticari satımlarda TTK 21/1-c. Maddesi gereğince açık ayıpların iki gün, ayıbın açıkça belli olmaması halinde sekiz gün içinde durumun satıcıya bildirilmesi gerektiği, gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması gerektiği, aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul etmiş sayılacağı, TBK’nun 231.maddesine göre, satıcı daha uzun süre için kefalet etmemiş ise, satılanı ayıba karşı tekeffülden kaynaklanan her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile alıcıya teslimin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, ayıp ihbarının TTK 18/3 hükmünde öngörülen ihtar ve ihbarlara ilişkin şekil şartlarına uyularak yapılması gerektiği, dava dosyasında yapılan inceleme sonucunda davalı tarafça TTK 18/3 maddesine uygun olarak ayıp ihbarında bunulduğuna ilişkin bir belge veya delile rastlanılmadığı, bu nedenle davalı tarafından davacıya kesilen iade faturasının mahkeme tarafından kabul görmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 34.515,00 TL üzerinden devamına, asıl alacak tamamen ödeninceye kadar takip tarihinden itibaren asıl alacağa ticari temerrüt faizi uygulanmasına, alacağın %20’si olan 6.903,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, ihtilafın iade faturasında kaynaklandığı, davalı tarafından kesilen iade faturalarının kabul edilmesi halinde davacı yanın davalı yandan borç ve alacağının olmadığının tespit edildiğini, mahkemenin ayıp konusundaki iddiaları incelemediğini, ihtilafın ayıp bildirimine dayandığını, cevap dilekçesi ekinde teklif metninin ibraz edildiğini, teklifte ajandanın formatının belirtildiğini, davaya konu edilen ajandaların asıllarının delil olarak ibraz edildiğini, ancak söz konusu kriterleri içermediğini, sayfa sayısının eksik olduğunu ve çıplak gözle bile derilerindeki kırışıklık, yamukluk, çarpıklık ve sayfaların yapışıklığının ajandaların ayıplı olduğunu teyit eder nitelikte olduğunu, teklife konu ajanda 2018 ajandası olup, yılbaşı itibari ile dağıtılmış olması gerektiğini, 500 adet ürünün teslim tarihi için 12.12.2017 ve 3000 adet için teslim tarihi olarak 25.12.2017 belirlendiğini, ancak ajandaların 05.01.2018 tarihinde teslim edildiğini, ajandalar taahhüde aykırı olarak 192 sayfa yerine 176 sayfa olduğunu, basım hataları bulunduğunu, yapılan toplantıda ayıp nedeni ile ürünlerin iade alınması hususunda karşılıklı mutabakata varıldığını ve iade faturası kesildiğini, ajandaları iade alacaklarını beyan etmelerine rağmen maillerine dönüş yapılmadığını, takibe itiraz edilen kısmın ayıplı ajandalara ilişkin olduğunu, ayıp bildiriminde bulunulduğunu, TTK da yer verilen itiraz süresinde faturaya itiraz edildiğini, ancak mahkeme ayıp ihbarı konusunda eksik değerlendirme yapmak sureti ile bu konuda itirazları incelemeden karar verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece yaptırılan inceleme sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda, davacı defterlerinin yasal süresi içerisinde açılış ve kapanışlarının yapıldığı, 21/11/2018 tarihi itibariyle 35.556,01TL alacak bakiyesi bulunduğu, fatura bedellerinin davalı tarafından davacıya ödendiği, her iki tarafın ticari defterlerinde ihtilafa konu olan bir adet iade faturası dışında taraf defterlerinin birbiriyle uyuştuğu, davacı tarafından davalı tarafa kesilen davaya konu faturaların teslim alan kısmında isimlerin ve imzaların bulunduğu ve davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından davacıya kesilen taraflar arasında ihtilafa konu anlaşmazlığın, iade faturalarından kaynaklandığı, bu faturalar dikkate alınmaksızın her iki tarafın defterlerindeki kayıtların birbirleri ile örtüştüğü, davalı tarafından kesilen iade faturalarının kabul edilmemesi halinde davacının davalı yandan asıl alacak olan 35.556,01TL alacaklı olduğu, iade faturalarının kabulü halinde ise davacının davalı yandan alacağının olmayacağı belirtilmiştir. Taraflar arasında ajanda broşür işlerinin yapımı konusunda sözlü eser sözleşmesi düzenlenmiştir. Davacı yüklenici fatura alacağının tahsili için icra takibine girişmiş, takip alacağının bir kısmı ödenmiş ancak bakiye 34.515,00 TL kısmı için davalı tarafından icra dosyasında itiraz edilmiş, davacı tarafça itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı taraf, imal edilen ajandalardan bir kısım ayıpların bulunduğunu ileri sürmüş, mahkemece, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2020 tarih ve 2019/1698 Esas, 2020/120 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ayıplı eser, sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenicinin kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilemeyecek ayıplar için sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. Yine ayıp bedelinin de ayıbın ortaya çıktığından itibaren geçecek makul süre dikkate alınarak hesaplanması gerekir. Kural olarak, eserin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicidedir. MK’nın 6. maddesinde düzenlenmiş olan genel ispat kuralından çıkarılan bu sonuç, Yargıtay ( Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin bir çok kararında “kural olarak eser sözleşmelerinde eserin teslimini, sözleşmeye ve tekniğine uygun olup olmadığını kanıtlamak yükleniciye aittir.” şeklinde ifade edilmiştir. Teslim edilen eserin ayıplı ve/veya eksik olduğunu ve bedelin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibine aittir. İçtihatlarda, Yargıtay’ın da bu doğrultuda tutum sergilediği görülmektedir. “Eser sözleşmesine dayalı ilişkilerde eserin teslim edildiğini ispatlama yükümlülüğü yüklenicide, eserin ayıplı olduğu iddiası ve bedelin ödendiğini ispatlama yükümlülüğü ise iş sahibindedir.” (bkz.Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 30.05.2013 tarih, 2013/5906 Esas, 2013/3519 Karar sayılı kararı) Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, açık ayıplarda 6098 sayılı TBK’nın 474, gizli ayıplarda ise 6098 sayılı TBK’nın 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde tanınan hakları kullanabilir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, mahkemece davalıya ayıp ihbarının ispatı hususunda tanıklarını bildirmek üzere imkan ve süre verilmesi, ayıp ihbarının süresinde yapıldığının ispatlanması halinde, davalının ayıplı olduğunu ileri sürdüğü tüm ajandalar üzerinde, konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılıp, ajandaların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise açık ayıp mı yoksa gizli ayıplı mı olduğunun belirlenmesi, ayıplı imalatlardaki ayıbın giderim bedelinin ayıbın ortaya çıktığı tarihteki serbest piyasa rayicine göre tespiti, toplam iş bedelinden ayıplı imalat bedelinin ve yapılan ödemelerin mahsubu sonrasında, varsa yüklenici alacağına hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Öte yandan, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunmasına rağmen, ayıp ihbarına ilişkin olarak TBK’nın 474. maddesi gereğince değerlendirme yapılması yerine, taraflar arasındaki ilişkinin satış sözleşmesi olduğu kabul edilerek TTK’nın 18 ve 21.maddeleri ile TBK’nın 223. Maddesi esas alınmak suretiyle inceleme ve değerlendirme yapılarak karar verilmesi de hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2019 tarih, 2018/361 Esas, 2019/176 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.